Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ KİMDİR?
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="yilmaz27" data-source="post: 1098499" data-attributes="member: 124445"><p style="text-align: center"><strong>BEDİÜZZAMAN ANKARA'DA MECLİSTE</strong></p> <p style="text-align: center"></p><p>Bediüzzaman'ın bu kahramanlıklarını Ankara'dan takip eden yeni Meclis ve Ankara hükümeti onu takdirle karşılamışlar ve ardından da Mustafa Kemal başta olmak üzere bir grup milletvekilinin isteği doğrultusunda kendisine telgraflar çekilerek Ankara'ya davet etmişlerdir.</p><p></p><p>Bediüzzaman gelen bu ısrarlı davetler üzerine,</p><p></p><p></p><p>diyerek olumsuz cevaplar vermişse de davetlerin devam etmesi ve eski dostu Tahsin Paşa'nın şiddetli ısrarı üzerine 1922'de Ankara'ya gelmiştir.</p><p></p><p>9 Kasım 1922 Perşembe günü TBMM'de Bediüzzaman için kapsamlı bir karşılama merasimi yapılır ve verilen bir önerge üzerine de kürsüde gaziler için kısa bir tebrik konuşması yapar ve ardından da dua eder.[54]</p><p></p><p>Bir taraftan Meclis çalışmalarına katılan Bediüzzaman diğer taraftan da milletvekilleri ile özellikle dini konularda münazaralarda bulunur. Kısa sürede milletvekillerinin ve meclisin ahvaline vakıf olan Bediüzzaman, özellikle mebusların namaza karşı ilgisizliği dikkatini çeker ve bunun üzerine bir beyanname kaleme alarak vekillere dağıtır.[55]</p><p></p><p>Bu beyanname hemen tesirini göstermiş ve altmış milletvekili daha namaza başladığı için, küçük olan mescit daha büyük bir yere taşınmıştır.</p><p></p><p>Kazım Karabekir Paşa, Bediüzzaman'ın milletvekillerine dağıttığı bu beyannameyi Mustafa Kemal'e okur. Kısa bir süre sonra da elli altmış kadar milletvekilinin de bulunduğu bir ortamda Mustafa Kemal ile Said Nursi arasında bir tartışma yaşanır.</p><p></p><p></p><p>Bediüzzaman Ankara'da bulunduğu altı aylık süre içinde, hayatının gayesi olarak gördüğü Şark Üniversitesi projesi için bir çok girişimde bulunur ve önemli görüşmeler yapar.</p><p></p><p>Milletvekillerinin çoğunu bu konuda ikna eden Bediüzzaman, nihayet bir teklif hazırlayıp meclise sunar. İki yüz milletvekilinden 163 milletvekilinin imzası ile teklif onaylanır ve 2 Şubat 1923'te Meclis Başkanlığına sunulur. 17 Şubat'ta komisyona gönderilen ve o yılın bütçesinden yüz elli bin liranın tahsis edilmesini öngören bu kanun tasarısı, Eğitim ve Şeriat komisyonuna gönderildi ve orada bir süre bekletildi.</p><p></p><p>1924 tarihine gelindiğinde ise bambaşka bir zemin oluşmuştu. Bediüzzaman'ın çok önemsediği proje için giriştiği bu son teşebbüsü de sonuçsuz kalır. Zira 29 Kasım 1924'te bu yasa tasarısı reddedilir.</p><p></p><p><strong>ANKARA'DAN AYRILIYOR</strong></p><p></p><p>Bediüzzaman Ankara'daki bu çalışmaları sırasında yeni rejimin önde gelen simalarının bambaşka bir yolda olduklarını ve siyasi faaliyetlerle onları yollarından çevirmenin mümkün olmadığını fark etmiş ve bu ortamdan ayrılarak Van'a gitmeye karar vermişti.</p><p></p><p>Milli Mücadele bitinceye kadar, herhangi bir mebusun İslam'a muhalif bir tutum takınması "vatan hainliği" olarak kabul ediliyordu. Ancak Batılılaşmayı savunan ve bunun ancak dini terk etmekle sağlanabileceğini iddia edenler, zaferle birlikte gerçek yüzlerini göstermeye başladılar.</p><p></p><p>Tehlikenin sadece cehaletten değil, ilim ve fen kanalıyla, cerbeze maskesi altında geldiğini teşhis eden Bediüzzaman, buna karşı mücadelenin de Kur'an'ın yüksek hakikatlerinin ilmi bir kisve ile ortaya konmasıyla mümkün olacağını düşünüyordu.</p><p></p><p>Hatta bu sırada, Yunanistan'a karşı kazandığımız zaferin gölgesinde tabiatçılık ve inkarcılık fikrinin de sinsi bir şekilde yayıldığını görmüş ve hemen "Zeylü'l-Hubab" ismi ile bir kitap kaleme almış ve yayınlamıştı. Daha sonraları Türkçe olarak kaleme alınacak olan ve tabiatçılık fikrinin belini kıran "Tabiat Risalesi"nin temelini oluşturan bu eser, Arapça olarak kaleme alınmıştı.</p><p></p><p>Bediüzzaman'ın Van'a gitme kararının duyulması üzerine Mustafa Kemal ile odasında baş başa bir görüşme yaparlar. İki saat kadar süren bu görüşmede Mustafa Kemal, Bediüzzaman'ın Ankara'da kalması halinde kendisine önemli bazı tekliflerde bulunur. Milletvekilliği, üç yüz lira maaş, Şark Genelvaizliği ve bir köşk gibi cazip tekliflere muhatap olan Bediüzzaman, bu tekliflerini hiç birini kabul etmez.</p><p></p><p>Bu önemli teklifleri kabul etmemesinin nedenlerinden bir tanesi, Bediüzzaman'ın iç dünyasında meydan gelen manevi değişimdi. Bu konuyla ilgi olarak; "Gidişatları benim ihtiyarlık hissiyatıma uygun gelmedi." dedikten sonra, onlara: "Yeni Said öteki dünyaya çalışmak istiyor, sizinle beraber çalışmaz, fakat size de ilişemez." cevabını verdiğini dile getirir. Ancak asıl nedenin, gidişatın hangi yönde olduğunu görmesi ve gelecekte ortaya çıkacak bazı tehlikelerin farkına varmasıydı. Nitekim geçen zaman ve gelişen hadiseler onu bu meselede haklı çıkaracak ve sonraları kaleme aldığı bir eserinde şunları söyleyecektir:</p><p></p><p></p><p>Bedüzzaman Ankara'dan ayrılırken, bazı dostları ve milletvekilleri istasyona kadar kendisine eşlik ederler. </p><p>Bediüzzaman'ın Ankara'dan ayrılmasına bir anlam veremeyenler arasında, yeğeni Abdurrahman da vardı. Zira o kendisine teklif edilen meclis katipliğini kabul ederek Anakara'da kalmaya karar vermişti. Ancak daha sonraları Amcasının bu kararını çok acı tecrübelerle onaylayacaktır.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="yilmaz27, post: 1098499, member: 124445"] [CENTER][B]BEDİÜZZAMAN ANKARA'DA MECLİSTE[/B] [/CENTER] Bediüzzaman'ın bu kahramanlıklarını Ankara'dan takip eden yeni Meclis ve Ankara hükümeti onu takdirle karşılamışlar ve ardından da Mustafa Kemal başta olmak üzere bir grup milletvekilinin isteği doğrultusunda kendisine telgraflar çekilerek Ankara'ya davet etmişlerdir. Bediüzzaman gelen bu ısrarlı davetler üzerine, diyerek olumsuz cevaplar vermişse de davetlerin devam etmesi ve eski dostu Tahsin Paşa'nın şiddetli ısrarı üzerine 1922'de Ankara'ya gelmiştir. 9 Kasım 1922 Perşembe günü TBMM'de Bediüzzaman için kapsamlı bir karşılama merasimi yapılır ve verilen bir önerge üzerine de kürsüde gaziler için kısa bir tebrik konuşması yapar ve ardından da dua eder.[54] Bir taraftan Meclis çalışmalarına katılan Bediüzzaman diğer taraftan da milletvekilleri ile özellikle dini konularda münazaralarda bulunur. Kısa sürede milletvekillerinin ve meclisin ahvaline vakıf olan Bediüzzaman, özellikle mebusların namaza karşı ilgisizliği dikkatini çeker ve bunun üzerine bir beyanname kaleme alarak vekillere dağıtır.[55] Bu beyanname hemen tesirini göstermiş ve altmış milletvekili daha namaza başladığı için, küçük olan mescit daha büyük bir yere taşınmıştır. Kazım Karabekir Paşa, Bediüzzaman'ın milletvekillerine dağıttığı bu beyannameyi Mustafa Kemal'e okur. Kısa bir süre sonra da elli altmış kadar milletvekilinin de bulunduğu bir ortamda Mustafa Kemal ile Said Nursi arasında bir tartışma yaşanır. Bediüzzaman Ankara'da bulunduğu altı aylık süre içinde, hayatının gayesi olarak gördüğü Şark Üniversitesi projesi için bir çok girişimde bulunur ve önemli görüşmeler yapar. Milletvekillerinin çoğunu bu konuda ikna eden Bediüzzaman, nihayet bir teklif hazırlayıp meclise sunar. İki yüz milletvekilinden 163 milletvekilinin imzası ile teklif onaylanır ve 2 Şubat 1923'te Meclis Başkanlığına sunulur. 17 Şubat'ta komisyona gönderilen ve o yılın bütçesinden yüz elli bin liranın tahsis edilmesini öngören bu kanun tasarısı, Eğitim ve Şeriat komisyonuna gönderildi ve orada bir süre bekletildi. 1924 tarihine gelindiğinde ise bambaşka bir zemin oluşmuştu. Bediüzzaman'ın çok önemsediği proje için giriştiği bu son teşebbüsü de sonuçsuz kalır. Zira 29 Kasım 1924'te bu yasa tasarısı reddedilir. [B]ANKARA'DAN AYRILIYOR[/B] Bediüzzaman Ankara'daki bu çalışmaları sırasında yeni rejimin önde gelen simalarının bambaşka bir yolda olduklarını ve siyasi faaliyetlerle onları yollarından çevirmenin mümkün olmadığını fark etmiş ve bu ortamdan ayrılarak Van'a gitmeye karar vermişti. Milli Mücadele bitinceye kadar, herhangi bir mebusun İslam'a muhalif bir tutum takınması "vatan hainliği" olarak kabul ediliyordu. Ancak Batılılaşmayı savunan ve bunun ancak dini terk etmekle sağlanabileceğini iddia edenler, zaferle birlikte gerçek yüzlerini göstermeye başladılar. Tehlikenin sadece cehaletten değil, ilim ve fen kanalıyla, cerbeze maskesi altında geldiğini teşhis eden Bediüzzaman, buna karşı mücadelenin de Kur'an'ın yüksek hakikatlerinin ilmi bir kisve ile ortaya konmasıyla mümkün olacağını düşünüyordu. Hatta bu sırada, Yunanistan'a karşı kazandığımız zaferin gölgesinde tabiatçılık ve inkarcılık fikrinin de sinsi bir şekilde yayıldığını görmüş ve hemen "Zeylü'l-Hubab" ismi ile bir kitap kaleme almış ve yayınlamıştı. Daha sonraları Türkçe olarak kaleme alınacak olan ve tabiatçılık fikrinin belini kıran "Tabiat Risalesi"nin temelini oluşturan bu eser, Arapça olarak kaleme alınmıştı. Bediüzzaman'ın Van'a gitme kararının duyulması üzerine Mustafa Kemal ile odasında baş başa bir görüşme yaparlar. İki saat kadar süren bu görüşmede Mustafa Kemal, Bediüzzaman'ın Ankara'da kalması halinde kendisine önemli bazı tekliflerde bulunur. Milletvekilliği, üç yüz lira maaş, Şark Genelvaizliği ve bir köşk gibi cazip tekliflere muhatap olan Bediüzzaman, bu tekliflerini hiç birini kabul etmez. Bu önemli teklifleri kabul etmemesinin nedenlerinden bir tanesi, Bediüzzaman'ın iç dünyasında meydan gelen manevi değişimdi. Bu konuyla ilgi olarak; "Gidişatları benim ihtiyarlık hissiyatıma uygun gelmedi." dedikten sonra, onlara: "Yeni Said öteki dünyaya çalışmak istiyor, sizinle beraber çalışmaz, fakat size de ilişemez." cevabını verdiğini dile getirir. Ancak asıl nedenin, gidişatın hangi yönde olduğunu görmesi ve gelecekte ortaya çıkacak bazı tehlikelerin farkına varmasıydı. Nitekim geçen zaman ve gelişen hadiseler onu bu meselede haklı çıkaracak ve sonraları kaleme aldığı bir eserinde şunları söyleyecektir: Bedüzzaman Ankara'dan ayrılırken, bazı dostları ve milletvekilleri istasyona kadar kendisine eşlik ederler. Bediüzzaman'ın Ankara'dan ayrılmasına bir anlam veremeyenler arasında, yeğeni Abdurrahman da vardı. Zira o kendisine teklif edilen meclis katipliğini kabul ederek Anakara'da kalmaya karar vermişti. Ancak daha sonraları Amcasının bu kararını çok acı tecrübelerle onaylayacaktır. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ KİMDİR?
Top