Şimdi iyi hatırlayamıyorum, ama onu, galiba Büyük Harbin ortalarına doğru tanımıştım. Genç, gürbüz, sevimli idi. Sık sık aramıza sokulur, konuşmalarımızı dinler, münakaşalarımıza karışmazdı. Zaman zaman mavi gözlerinde kendine inanışın cesur parıltısı yanar, bazı fikirler söyler; sonra...