18. Yüzyılda Toplumsal Alandaki Değişmeler
Avrupa ile diplomatik ilişkilerinin yoğunlaşmasına paralel olarak kalemiye sınıfının önemi artmıştır.
Avrupa'nın etkisiyle değişik alanlarda ıslahatlar yapılmıştır.
Avrupa'dan uzmanlar getirilmiştir.
18. yüzyılda devşirme sistemi önemini kaybetti. Bunun sonucunda reayaya mensup kimseler yoğun olarak yönetici kadroya girmiştir. Yöneticilerin etnik yapısı Türkler lehine değişti. Bu nedenle 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı yüksek idareci ve bürokrasisi devşirme kaynaklı değildir.
18. yüzyılda devlet savaştan çekinmiş, modern eğilimli, yenilik taraftarı ve İstanbul'daki Avrupalı devletlerin elçileriyle boy ölçüşebilecek tecrübeli kişiler yönetime getirilmiştir.
Ayan ve Eşraf
Osmanlı toplumunda 18. yüzyılda kimlik değiştirerek yeni bir rol üstlenen gruplardan biri de ayanlardır. Osmanlı toplumunda her zaman bulunan ayan ve eşraf yönetimle şehir halkı arasında diyalogu sağlamıştır.
19. yüzyılın başlarında iyice güçlenen ayanlar, merkez üzerinde etkili olmuşlardır. Ancak II. Mahmut, yeniçerileri ortadan kaldırdıktan sonra merkezi yönetimi güçlendirmiş ve ayanlara son vermiştir.
İskan Faaliyetleri
Osmanlı Devleti önceleri fethettiği yerlere Türk nüfusu taşırken, 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılda savaşların kaybedilmesi nedeniyle elden çıkan topraklardan Anadolu'ya gelen insanlar uygun yerlere yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Elden çıkan topraklardan gelen ürünlerin telafisi için göçebe konar göçerler yerleşik hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
Tanzimat ve Sonrasındaki Gelişmeler
Batı tarzı okulları bitiren ve yabancı dil bilenler önemli görevlere getirilmiştir.
Merkezi hükümet güçlendirilmiş ve bakanlıkların etkinliği artırılmıştır.
Tanzimat Fermanı'yla devlet ile toplum ilişkilerinde yeni düzenlemeler yapılmış, halka yeni hak ve güvenceler verilmiş ve padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır.
Islahat Fermanı'yla Müslim Gayrimüslim halk, din ve ırk ayrımı gözetilmeksizin kaynaştırılma-ya çalışılmıştır.
Üst düzey Tanzimat bürokratlarından her biri İstanbul'daki yabancı elçiliklerden biriyle ilişki içindeydi. Bu da yabancıların Osmanlı içişlerine karışmasını kolaylaştırmıştır.
Yeni bürokratlar İslâmi normlardan bağımsız olarak akıl yoluyla hareket etmişlerdir.
Nüfus Hareketleri ve Yeni Yapılanma
19. yüzyılda Osmanlı genel nüfusu azalırken diğer yandan daralan Osmanlı sınırları içindeki nüfus gittikçe artmaktaydı. Genel nüfusun azalması toprak kayıplarına, mevcut nüfusun artması ise kaybedilen topraklardan gelen göçlere bağlıydı.
18. yüzyılın son yirmi yılında Osmanlı Rus ve Avusturya Savaşları yüzünden Kazan, Kırım, Kafkasya ve Özi bölgelerinden Anadolu'ya göçler başlamıştır.
1806-1812 yılları arasında Osmanlı Rus Savaşı sonunda Balkanlardaki Türkler Rumeli köy ve kasabaları ile İstanbul ve Anadolu'yu doldurmuştur.
1820-1830 yılları arasında Türkler Mora, Eflak ve Boğdan'dan Anadolu'ya zorla göç ettirilmiştir.
1854 1856 Kırım Savaşı sonunda altı yüz bin Kırımlı Anadolu'ya gelmiştir.
1877'de Kafkaslardan Anadolu'ya göçler devam etti. Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar süren göçler günümüzde de devam etmektedir.
17. ve 18. yüzyıllarda halk karışıklıklardan dolayı yamaçlara ve dağlara yerleşirken 19. yüzyılda ticaretin gelişmesi ve dışarıdan göçlerin gelmesi ovaların da ekilmesini zorunlu hale getirmiştir
Avrupa ile diplomatik ilişkilerinin yoğunlaşmasına paralel olarak kalemiye sınıfının önemi artmıştır.
Avrupa'nın etkisiyle değişik alanlarda ıslahatlar yapılmıştır.
Avrupa'dan uzmanlar getirilmiştir.
18. yüzyılda devşirme sistemi önemini kaybetti. Bunun sonucunda reayaya mensup kimseler yoğun olarak yönetici kadroya girmiştir. Yöneticilerin etnik yapısı Türkler lehine değişti. Bu nedenle 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı yüksek idareci ve bürokrasisi devşirme kaynaklı değildir.
18. yüzyılda devlet savaştan çekinmiş, modern eğilimli, yenilik taraftarı ve İstanbul'daki Avrupalı devletlerin elçileriyle boy ölçüşebilecek tecrübeli kişiler yönetime getirilmiştir.
Ayan ve Eşraf
Osmanlı toplumunda 18. yüzyılda kimlik değiştirerek yeni bir rol üstlenen gruplardan biri de ayanlardır. Osmanlı toplumunda her zaman bulunan ayan ve eşraf yönetimle şehir halkı arasında diyalogu sağlamıştır.
19. yüzyılın başlarında iyice güçlenen ayanlar, merkez üzerinde etkili olmuşlardır. Ancak II. Mahmut, yeniçerileri ortadan kaldırdıktan sonra merkezi yönetimi güçlendirmiş ve ayanlara son vermiştir.
İskan Faaliyetleri
Osmanlı Devleti önceleri fethettiği yerlere Türk nüfusu taşırken, 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılda savaşların kaybedilmesi nedeniyle elden çıkan topraklardan Anadolu'ya gelen insanlar uygun yerlere yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Elden çıkan topraklardan gelen ürünlerin telafisi için göçebe konar göçerler yerleşik hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
Tanzimat ve Sonrasındaki Gelişmeler
Batı tarzı okulları bitiren ve yabancı dil bilenler önemli görevlere getirilmiştir.
Merkezi hükümet güçlendirilmiş ve bakanlıkların etkinliği artırılmıştır.
Tanzimat Fermanı'yla devlet ile toplum ilişkilerinde yeni düzenlemeler yapılmış, halka yeni hak ve güvenceler verilmiş ve padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır.
Islahat Fermanı'yla Müslim Gayrimüslim halk, din ve ırk ayrımı gözetilmeksizin kaynaştırılma-ya çalışılmıştır.
Üst düzey Tanzimat bürokratlarından her biri İstanbul'daki yabancı elçiliklerden biriyle ilişki içindeydi. Bu da yabancıların Osmanlı içişlerine karışmasını kolaylaştırmıştır.
Yeni bürokratlar İslâmi normlardan bağımsız olarak akıl yoluyla hareket etmişlerdir.
Nüfus Hareketleri ve Yeni Yapılanma
19. yüzyılda Osmanlı genel nüfusu azalırken diğer yandan daralan Osmanlı sınırları içindeki nüfus gittikçe artmaktaydı. Genel nüfusun azalması toprak kayıplarına, mevcut nüfusun artması ise kaybedilen topraklardan gelen göçlere bağlıydı.
18. yüzyılın son yirmi yılında Osmanlı Rus ve Avusturya Savaşları yüzünden Kazan, Kırım, Kafkasya ve Özi bölgelerinden Anadolu'ya göçler başlamıştır.
1806-1812 yılları arasında Osmanlı Rus Savaşı sonunda Balkanlardaki Türkler Rumeli köy ve kasabaları ile İstanbul ve Anadolu'yu doldurmuştur.
1820-1830 yılları arasında Türkler Mora, Eflak ve Boğdan'dan Anadolu'ya zorla göç ettirilmiştir.
1854 1856 Kırım Savaşı sonunda altı yüz bin Kırımlı Anadolu'ya gelmiştir.
1877'de Kafkaslardan Anadolu'ya göçler devam etti. Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar süren göçler günümüzde de devam etmektedir.
17. ve 18. yüzyıllarda halk karışıklıklardan dolayı yamaçlara ve dağlara yerleşirken 19. yüzyılda ticaretin gelişmesi ve dışarıdan göçlerin gelmesi ovaların da ekilmesini zorunlu hale getirmiştir