19. Yüzyıl Osmanlı Edebiyatı
19. yüzyıl Türk edebiyatında yenileşme, Avrupalılaşma devri olmuştur. Ondokuzuncu yüzyılda Türk edebiyatı eski edebiyattan kopmaya, değişmeye, yenileşmeye başlamıştır. Bu yenileşme "Avrupalılaşmak" şeklinde olmuştur. Gerçi eski edebiyat (Divan Edebiyatı) bu yüzyılın yalnız başlarında değil, sonlarında da, hattâ 20. yüzyıl başlarında da devam etmiştir, ama artık üslûp değişmiş, yeniye yöneliş hızlanmış ve "yeni", edebiyatımıza hâkim olmaya başlamıştır. Aslında değişme bütün alanlarda olduğu için bir "medeniyet değiştirme" şeklini almış ve Türkler gerçekten tekrar medeniyet değiştirmişlerdir.
Ondokuzuncu yüzyıl Türk edebiyatını "Tanzimat'tan Önce" ve "Tanzimat ve Sonrası" şeklinde iki ana bölüme ayırabiliriz. Bu asrı, Tanzimat öncesi ve sonrası' diye ikiye ayıran büyük siyasî olaylar, 1839 Güihane Hattı Hümayunu ile 1856 Islahat Hattı Humayûnu'dur. Islahat Hattı Hümâyûnu daha çok "Tanzimat Fermanı" olarak anılır. Yüzyılın birinci yarısında, yani Tanzimat'tan önce, yazı hayatına yine Divan Edebiyatı hâkimdir. Fakat artık duralamıştır. Bu dönemde Divan Edebiyatı'nın şiirdeki belli başlı temsilcileri Enderunlu Vasıf, Keçecizâde İzzet Molla, Şeyhülislâm Arif Hikmet Bey, Dâniş, Pertev Paşa, Aynî, Leskofçalı Galib, Ziya Paşa, Üsküdarlı Hakkı Bey, Nevres, Harputlu Hayri, Leyla Hanım, Şeref Hanım, Âdile Sultan, vb.'dir Nesirdeki başlıca temsilcileri ise Akif Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Esat Efendi, Mütercim Âsım,Şânizâde Ataullah, Fatin ve Âta Bey'lerdir.
Tanzimat Edebiyatı'nın, daha doğrusu Avrupa Türk Edebiyatı'nın temsilcilerinden çoğu aynı zamanda divan türünde eser vermiş şair ve yazarlardı. Fakat hayran oldukları Batı edebiyatını benimsemiş, Divan Edebiyatı ile halka inilemeyeceğine inanmış, ilerici, aynı zamanda milliyetçi ve geleneklere saygılıdırlar. Sanattan çok ülkü peşindedirler. Avrupaî tarzda roman, hikâye, tiyatro eseri ve makaleler yazmışlardır. Asrın sonlarına doğru yeni akımlar, yeni ekoller meydana getirmiş, yirminci yüzyıla Batılılaşma hamlesini kazandırmışlardır.
Tanzimat Edebiyatı'nın başlıca temsilcileri şunlardır:
Akif Paşa, Ziya Paşa, Sadullah Paşa, Şinasi, Namık Kemal, Ahmed Mithat Efendi, Muallim Naci, Recaizâde Mahmud Ekrem, Abdülhak Hamid Tarhan, Sezai Paşazade vb. Ömürlerinin büyük bir bölümünü Tanzimat döneminde yaşamış olmalarına rağmen, milliyetçi hareketin öncüleri oldukları için "Millî Edebiyat Akımını Yaratanlar" olarak adlandırabileceğimiz şair ve yazarların başlıca simaları da şunlardır: Ahmed Vefik Paşa, Süleyman Paşa, Ali Suavi, Şemseddin Sami, Necip Asım, Bursalı Tahir Bey, Veled Çelebi, Ahmed Hikmet, Ömer Seyfeddin, Mehmed Emin Yurdakul, Yusuf Akçora, Ziya Gökalp...vb. Bunlardan bazılarının Yirminci Yüzyıl Türk Edebiyatı'nda da yer alacakları tabiidir.
Ondokuzuncu yüzyılda Halk Edebiyatımızın temsilcileri, asrın başında geleneği devam ettirmiş olmalarına rağmen,sonraları toplumla ilgili konuları da işlemeğe başlamışlardır. Asrın önemli siyasî ve sosyal olayları onları da etkilemiş ve 19. yüzyılın halk şiiri önceki yüzyıllardan ayrılmıştır. Bu asırda Tekke Şairleri ve Halk Şairleri birbirlerinden ayrılamayacak kadar kaynaşmış, tasavvuf şiiri derinliğini kaybetmiştir.
Ondokuzuncu yüzyılın başlıca halk şairleri şunlardır:
Âşık Dertli, Erzurumlu Emrah, Dadaloğlu, Bayburtlu Zihni, Kayserili Seyrani, Ispartalı Seyranî, Deli Bekir, Nuri, Ruhsatî, Miratî, Âşık Ali, Gedaî, Sümmanî, Celâli, Zülâlî, Deli Boran, Bey Oğlu, Meydani, Bahrî, Tıflî, Leblebici Süleyman, Pîr Mehmed, Kemter Baba, Abdî imam, Sivaslı Kusurî, Esrari... vb.
19. yüzyıl Türk edebiyatında yenileşme, Avrupalılaşma devri olmuştur. Ondokuzuncu yüzyılda Türk edebiyatı eski edebiyattan kopmaya, değişmeye, yenileşmeye başlamıştır. Bu yenileşme "Avrupalılaşmak" şeklinde olmuştur. Gerçi eski edebiyat (Divan Edebiyatı) bu yüzyılın yalnız başlarında değil, sonlarında da, hattâ 20. yüzyıl başlarında da devam etmiştir, ama artık üslûp değişmiş, yeniye yöneliş hızlanmış ve "yeni", edebiyatımıza hâkim olmaya başlamıştır. Aslında değişme bütün alanlarda olduğu için bir "medeniyet değiştirme" şeklini almış ve Türkler gerçekten tekrar medeniyet değiştirmişlerdir.
Ondokuzuncu yüzyıl Türk edebiyatını "Tanzimat'tan Önce" ve "Tanzimat ve Sonrası" şeklinde iki ana bölüme ayırabiliriz. Bu asrı, Tanzimat öncesi ve sonrası' diye ikiye ayıran büyük siyasî olaylar, 1839 Güihane Hattı Hümayunu ile 1856 Islahat Hattı Humayûnu'dur. Islahat Hattı Hümâyûnu daha çok "Tanzimat Fermanı" olarak anılır. Yüzyılın birinci yarısında, yani Tanzimat'tan önce, yazı hayatına yine Divan Edebiyatı hâkimdir. Fakat artık duralamıştır. Bu dönemde Divan Edebiyatı'nın şiirdeki belli başlı temsilcileri Enderunlu Vasıf, Keçecizâde İzzet Molla, Şeyhülislâm Arif Hikmet Bey, Dâniş, Pertev Paşa, Aynî, Leskofçalı Galib, Ziya Paşa, Üsküdarlı Hakkı Bey, Nevres, Harputlu Hayri, Leyla Hanım, Şeref Hanım, Âdile Sultan, vb.'dir Nesirdeki başlıca temsilcileri ise Akif Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Esat Efendi, Mütercim Âsım,Şânizâde Ataullah, Fatin ve Âta Bey'lerdir.
Tanzimat Edebiyatı'nın, daha doğrusu Avrupa Türk Edebiyatı'nın temsilcilerinden çoğu aynı zamanda divan türünde eser vermiş şair ve yazarlardı. Fakat hayran oldukları Batı edebiyatını benimsemiş, Divan Edebiyatı ile halka inilemeyeceğine inanmış, ilerici, aynı zamanda milliyetçi ve geleneklere saygılıdırlar. Sanattan çok ülkü peşindedirler. Avrupaî tarzda roman, hikâye, tiyatro eseri ve makaleler yazmışlardır. Asrın sonlarına doğru yeni akımlar, yeni ekoller meydana getirmiş, yirminci yüzyıla Batılılaşma hamlesini kazandırmışlardır.
Tanzimat Edebiyatı'nın başlıca temsilcileri şunlardır:
Akif Paşa, Ziya Paşa, Sadullah Paşa, Şinasi, Namık Kemal, Ahmed Mithat Efendi, Muallim Naci, Recaizâde Mahmud Ekrem, Abdülhak Hamid Tarhan, Sezai Paşazade vb. Ömürlerinin büyük bir bölümünü Tanzimat döneminde yaşamış olmalarına rağmen, milliyetçi hareketin öncüleri oldukları için "Millî Edebiyat Akımını Yaratanlar" olarak adlandırabileceğimiz şair ve yazarların başlıca simaları da şunlardır: Ahmed Vefik Paşa, Süleyman Paşa, Ali Suavi, Şemseddin Sami, Necip Asım, Bursalı Tahir Bey, Veled Çelebi, Ahmed Hikmet, Ömer Seyfeddin, Mehmed Emin Yurdakul, Yusuf Akçora, Ziya Gökalp...vb. Bunlardan bazılarının Yirminci Yüzyıl Türk Edebiyatı'nda da yer alacakları tabiidir.
Ondokuzuncu yüzyılda Halk Edebiyatımızın temsilcileri, asrın başında geleneği devam ettirmiş olmalarına rağmen,sonraları toplumla ilgili konuları da işlemeğe başlamışlardır. Asrın önemli siyasî ve sosyal olayları onları da etkilemiş ve 19. yüzyılın halk şiiri önceki yüzyıllardan ayrılmıştır. Bu asırda Tekke Şairleri ve Halk Şairleri birbirlerinden ayrılamayacak kadar kaynaşmış, tasavvuf şiiri derinliğini kaybetmiştir.
Ondokuzuncu yüzyılın başlıca halk şairleri şunlardır:
Âşık Dertli, Erzurumlu Emrah, Dadaloğlu, Bayburtlu Zihni, Kayserili Seyrani, Ispartalı Seyranî, Deli Bekir, Nuri, Ruhsatî, Miratî, Âşık Ali, Gedaî, Sümmanî, Celâli, Zülâlî, Deli Boran, Bey Oğlu, Meydani, Bahrî, Tıflî, Leblebici Süleyman, Pîr Mehmed, Kemter Baba, Abdî imam, Sivaslı Kusurî, Esrari... vb.