2009 yılı, 27 Aralık 2008’de İsrail’in Gazze Şeridi’ne başlattığı saldırıların gölgesiyle başladı. Türkiye yılın ilk gününden itibaren BM Güvenlik konseyi geçici üyeliğini devraldı. Aynı gün AB dönel başkanlığı Çek Cumhuriyeti’ne geçerken, Irak’ta da ABD işgali kağıt üzerinde sona ermiş, yeniden ve “bağımsız” Irak, Başbakan Nuri el-Maliki yönetiminde merkezi otoriteyi güçlendirme çalışmalarına hız vermişti. Rus doğalgaz şirketi Gazprom, Ukrayna’ya verdiği doğalgazı kestiğini açıkladı.
İsrail saldırıları sebebiyle Orta Doğu’da ateşkesi sağlamak üzere Türkiye, BM Genel Sekreterliği, AB Komiseri Javiar Solona ve Mısır yanında, ilerleyen günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de devreye girdi. 6 Ocak’ta İsrail’in Gazze’de 400 Filistinlinin sığındığı BM’ye ait iki okula yaptığı saldırıda 30 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, BM olayı kınarken, ABD de ilk kez acil ateşkes istedi. Beklenen ateşkes, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin Washington Ziyareti sırasında, 17-18 Ocak 2009 gecesi gerçekleşti. Savaşın sonunda geriye çoğu çocuk, kadın ve yaşlı 1.400 ölü ve alt yapısı daha da çöken bir yerleşim alanı kaldı.
20 Ocak 2009’da, göreve başlayan ABD’nin yeni Başkanı Hussein Barack Obama üç gün sonra Ortadoğu özel temsilciliğine eski senatör George Mitchell’i, Pakistan ve Afganistan’dan sorumlu özel temsilciliğine de ABD’nin eski BM Büyükelçisi Richard Holbrooke’ı atadı. Obama’nın gelişi bir önceki yıl ABD’nin bilinen olağanüstü reklamlarıyla oldukça şişirildi. Ancak yıl içerisinde bu balon söndü. Bunun en büyük sebebi, kuşkusuz ki küresel finans ve ekonomik krizi idi. Artık ne ABD eski ABD idi, ne de dünya eski dünya…
2009 yılı içerisinde, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren dünyadaki önemli gelişmeler şöyle özetlenebilir:
NATO’daki gelişmeler:
NATO, 60. yılını 3-4 Nisan 2009 tarihlerinde iki ülkede (Fransa-Almanya)’nin iki ayrı şehrinde (Strasburg-Kehl) kutladı. Fransa, 43 yıl aradan sonra NATO’nun askeri kanadına döndü. ABD Başkanı Obama’nın ilk kez katıldığı bu toplantı sırasında, başlangıçta Türkiye’nin direnç gösterdiği Danimarka Başbakanı Fogh Anders Rasmussen NATO genel sekreterliğine seçildi. Bu zirvede ayrıca, Ağustos 2008’deki Güney Osetya krizi sonrası yapılmayan NATO-Rusya Ortak Konseyi de gerçekleşti. Arnavutluk ve Hırvatistan’ın da katılımıyla NATO’ya üye devlet sayısı 28’e yükseldi.
9 Eylül’deFransız Hava Orgenerali Stephane Abrial, Amerikalı Deniz P. Orgeneral James Mattis’ten, NATO’nun iki stratejik komutanlığından Değişim Komutanlığı (Supreme Allied Commander Transformation “SACT”) gibi, ittifakın önemli bir komutanlığını üstlendi.
17 Eylül’de ABD Başkanı Obama, Doğu Avrupa’da (Polonya ve Çek Cumhuriyeti) kurulması düşünülen uzun menzilli füze savunma sistemi (Füze Kalkanı) projesinin NATO’nun güneyine ve doğusuna çekilebileceğini söyledi. Bu gelişmeyi 3 Ekim’de Bosna-Hersek’in, üyelik Eylem Planı için NATO’ya resmi başvurusu izledi.
Küresel Kriz, Çevre-İklim değişikliği İle İlgili Gelişmeler:
Başbakan R. Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Obama’nın da katıldığı 2 Nisan 2009 tarihli Londra’daki G-20 zirvesinde ilk kez bir araya gelen Obama ile Rusya Devlet Başbakanı Dimitry Medvedev’in iyi ilişkiler içerisinde oldukları görüldü. Zirve’nin sonuç bildirgesinde “küresel iyileşme ve reformlar içeren bir planın yanı sıra, bir zaman çizelgesi” planlandığı açıklandı. Buna göre IMF ve Dünya Bankası’nın kullanımına sunulmak üzere 1 trilyon dolarlık destek üzerinde anlaşma sağlandığı, G-20 ülkelerinin IMF’ye 750 milyar dolar daha destek verme taahhüdünde bulunduğu ve G-20 ülkelerinin gelecek 2 yılda ticaret finansmanında 250 milyar dolar desteği vaat ettiği, böylece bu adımlarla küresel ekonominin daha hızlı büyümesinin öngörüldüğü ifade edildi.
İtalya’nın L’Aquila kentindeki 7-8 Temmuz tarihli G-8 Zirvesi çerçevesinde yayınlanan analizde, Türkiye’nin G-8 açısından, Brezilya, Meksika, Çin, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelerle birlikte bölgesel gücü kabul edilmiş ülkeler arasında yer aldığı kaydedildi.
7-18 Aralık 2009 döneminde Kopenhag’da yapılan BM İklim Değişikliği Zirvesi beklentileri cevaplamayan bir taslakla sona erdi. Fakir ülkelerin desteğini arkasına alan Çin, anlaşma çıkmasını engelleyen taraf oldu. Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek bir Kopenhag anlaşmasına varılamadı. Son taslakta, sera etkisi yaparak küresel ısınmaya yol açan gazların atmosfere bırakılmasında “büyük kısıntılara gidilmesi gerektiği” ifadesi korundu. Dünyada 2050’de toplam olarak, 1990’da bırakılan gazın yarısının bırakıldığı bir ortamın sağlanması, hedef olarak belirlendi. Zengin ülkelerin kısıtlamasının ise yüzde 80 düzeyinde olması üzerinde uzlaşıldı.
ABD – Rusya İlişkileri:
Nisan ayı başında Londra’da karşılaşan ABD Başkanı Obama ve Rus Devlet Başkanı Medvedev, bu görüşmeleri daha sonra da sürdürdüler. 6 Temmuz’da Moskova’da bir araya gelen Obama ve Medvedev, nükleer savaş başlıklarının 1.500-1.675’e, başlıkları taşıyan füzelerin de 500-1.000’e indirilmesini kapsayan, Ortak Anlayış Belgesini imzaladılar. Böylece nükleer silah başlıklarına ve atma vasıtalarına sınırlama getiren yeni bir START anlaşması imzalanmış oldu.
Bu uzlaşmada ABD’nin Doğu Avrupa ülkelerindeki “Füze Kalkanı” projesinden geri çekilmesi ile NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin dondurulmasının etkisi olduğu bilinmektedir. Buna karşılık da Rusya, İran’ın silahlanmasına karşı tavır alırken, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesine itiraz etmemiştir. 24 Eylül’de Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, ABD ziyaretinde Başkan Barack Obama ile görüşmesinin ardından, İran’ın nükleer programıyla uluslararası topluma meydan okuması halinde bu ülkeye yönelik yaptırımların kaçınılmaz olabileceğini söyledi.
Silahlanma Gayretleri:
2009 yılı içerisinde özellikle Kuzey Kore ile İran’ın başta nükleer silahlanma olmak üzere, silahlanma gayretleri dünya kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Obama’nın ilk NATO zirvesine katılmasının ertesi günü (5 Nisan’da) Kuzey Kore, uzun menzilli bir füzeyi denedi. Japonya’nın üzerinden geçerek Büyük Okyanus’a giden füze denemesi ABD, İngiltere Almanya ve Fransa tarafından kınandı. Obama, Kuzey Kore’nin balistik füze teknolojisi geliştirmesini Kuzeydoğu Asya bölgesinin barış ve güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğunu ileri sürdü. Kuzey Kore ikinci füze denemesini 25 Mayıs’ta gerçekleştirdi. Bu deneme başta Japonya olmak üzere, içinde Çin’in de bulunduğu bir çok ülke tarafından eleştirildi.
3 Şubat 2009’da İran, 24 saatte 15 kez dünyanın etrafında dönen “Fecir-2” isimli, İran hafif türdeki uyduyu uzaya fırlattı. Bu gelişme ABD ve Batıyı endişelendirdi. Ardından 23 Şubat’ta Buşehr kentinde Rusya’nın yardımıyla inşa edilen 1.000 megavat elektrik üretme kapasiteli nükleer santralin yaklaşık yüzde 95’inin tamamlandığı bildirildi. ABD, “İran’a açılım” olarak ABD, İran, Basra Körfezi bölgesi ve Güneybatı Asya’nın bazı bölümleri için özel temsilci olarak kıdemli diplomat Dennis Ross’u atadı.
5 Temmuz’daABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İran’ın nükleer tehdidinin ortadan kaldırılmasının gerekliliğine inanılması halinde, İsrail’in yoluna çıkmayacaklarını açıkladı.
21 Eylül’de İran, Natanz dışında ikinci bir merkezde daha nükleer enerji üretim tesisleri bulunduğunu BM Atom Enerjisi Ajansı’na bildirdi. Arkasından 29 Eylül’de İran, İsrail’in en önemli dini bir gününde, 2.000 km menzilli Şahap-3 füzeleriyle bir deneme yaptı. İran, 15 Aralık’ta da katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli (2.000-2.500 km) “Siccil-2” füzesinin gelişmiş bir modelini denedi.
İran’ın bu faaliyetleri üzerine ABD Kongresi İran’a benzin satan firmalar da dahil, İran’la ekonomik ilişkiler içerisindeki şirketlere de yaptırım uygulama kararı aldı. BM Güvenlik konseyi daimi üyelerinden yeni yaptırım talebinde bulundu.
İran’ın bu tehdidine karşılık İsrail ile ABD’nin Avrupa Komutanlığı, “Juniper Cobra 10” isimli ve 21- Ekim 5 Kasım 2009 tarihleri arasında, o güne kadar icra edilen en büyük ortak füze savunma tatbikatını gerçekleştirdiler.
Avrupa Birliği (AB)’nde Gelişmeler:
Arnavutluk 28 Nisan’da AB üyeliği için başvuruda bulundu. Dönem içerisinde AB’nin daha fazla genişlememesi için Fransa ve Almanya’nın direnç gösterdiği, buna karşılık İngiltere, İsveç, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin Türkiye’yi içine alacak genişlemeyi destekledikleri görüldü. Türkiye’nin üyeliğini destekleyenler içerisinde AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn de vardı.
4-7 Haziran 2009 döneminde yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, AB üyesi 27 ülkede 375 milyondan fazla seçmen, beş yıllığına 736 parlamenteri belirlemek için oy kullandı. Türkiye karşıtlığı bilinen Hıristiyan Demokrat partilerinin daha üstün göründüğü bu seçimlerde, Avrupalı Türkler de daha az milletvekili çıkartarak kan kaybettiler. 2004’te 5 milletvekili çıkaran Türkler, Almanya ve Hollanda’dan birer ve 2004 sonrası AB’ye giren Bulgaristan’dan üç olmak üzere gene beş milletvekili ile temsil edilecekler.
1 Temmuz 2009’da,Ankara’da Nabucco Doğalgaz projesinin hükümetler arası anlaşması imzalandı. Hükümetlerarası Anlaşması, Başbakan R. Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Romanya Başbakanı Emil Boc, Avusturya Başbakanı Werner Faymann, Macaristan Başbakanı Gordon Bajnai, Bulgaristan Başbakanı Sergei Stanishey ile Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin katılımıyla Ankara’da imzalandı. İmza törenine Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, Azerbaycan Sanayi ve Enerji Bakanı Natık Aliyev, Suriye Petrol Bakanı Sufian Al-Allao, Mısır Petrol Bakanı Amin Sameh Samir Fahmey, Almanya Federal Ekonomi Bakanlığı Devlet Sekreteri Jochen Homann, ABD Avrasya Enerji Özel Temsilcisi Büyükelçi Richard Morningstar ve AB Dönem Başkanlığı İsveç Temsilcisi Mikael Eriksson da katıldı.
14 Temmuz 2009’da Avrupa Parlamentosu Başkanlığı’na Polonya milletvekili Jerzy Buzek seçildi. 3 Ekim’de İrlanda’da yapılan ve AB’nin genişlemesiyle doğrudan ilgili ikinci halk oylaması yüzde 67.1’le kabul edildi. Böylece özellikle Türkiye’ye karşı kullanılan “Lizbon olmazsa genişleme olmaz” söylemini de geçersiz kıldı. Bu gelişmeyi 19 Kasım’da AB’nin tarihi değişimini gerektiren bir seçim izledi. Türkiye’nin AB üyeliği karşıtlığıyla bilinen Hıristiyan Demokrat Belçika Başbakanı Herman van Rompuy, Birlik tarihinin ilk başkanı olarak atandı. AB tarihinin ilk Dışişleri Bakanı da İngiliz Barones Catherine Margaret Ashton oldu. Hemen bir gün sonra da AB dışişleri bakanları, Arnavutluk’un Nisan 2009’da yaptığı üyelik başvurusunu işleme koyma kararı aldı.
8 Aralık 2009’daAB zirvesine sunulacak genişleme kararlarını ele almak için toplanan AB dışişleri bakanları, Türkiye’nin limanlarını açma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini 2010 yılında yeniden değerlendirme kararı aldı.
21 Aralık’ta,AB hükümetlerarası konferansta, Türkiye’nin üyelik süreciyle ilgili çevre faslı da müzakerelere açıldı. Böylece Türkiye için 35 fasıldan oluşan müzakerelerde çevre de dahil, 13 fasıl açılmış oldu. Bunlardan biri geçici olarak kapatıldı. 18 fasıl ise bloke edilmiş durumdadır.
Temmuz 2009 içerisinde AB Komisyonu, Sırbistan, Makedonya ve Karadağ vatandaşlarına vize muafiyeti uygulama kararını alırken, üyelik süreci başlamış olan Türkiye ile Balkanlarda halkının çoğunluğu Müslüman Bosna-Hersek, Kosova ve Arnavutluk’a aynı muafiyetin tanınmaması tepkilere sebebiyet verdi.
AB ile bağlantılı bir diğer gelişme de 5 Temmuz’da gerçekleşti.Almanya, Avrupa Adalet Divanı’nın 19.2.2009 tarihli “Soysal davasında” verdiği karardan 106 gün sonra, vize uygulamasında yaptığı değişiklikle Türkiye’den, iki ayı geçmemek suretiyle, şoför, sanatçı ve sporcu gibi bazı meslek grupları, belirli seyahat amaçları çerçevesinde Almanya’ya vizesiz giriş yapabileceklerini açıkladı. Bu uygulama sadece Almanya için geçerli olurken, diğer Schengen ülkelerini kapsamayacaktır.
Afganistan –Pakistan’la ilgili Gelişmeler:
1 Nisan’da Ankara’da bir araya gelen Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’ye iki ülkenin genelkurmay başkanları ile istihbarat kurumları sorumluları eşlik etti. Bölgede barış, istikrar ve güvenlik için güçlü işbirliği imkanlarının ele alındığı görüşmeler daha sonra 6 Mayıs’ta bu kez de ABD Başkanı Obama’nın koordinatörlüğünde Washington zirvesi şeklinde gerçekleşti. Bu görüşmelerin ardından Pakistan silahlı kuvvetleri Svat Vadisi’nde Taliban’la mücadelesine hız verdi.
Kırgızistan 25 Haziran’da, ABD’nin Afganistan’daki Taliban’a karşı mücadelesi maksadıyla kullandığı, Manas askeri üssü konusunda ABD ile yeniden anlaştı.
Afganistan’da cumhurbaşkanlığı 1. Tur seçimleri ve yerel meclisin 420 vekili için seçimler yapıldı. Taliban’ın tehdidi altında geçen seçimler sırasında ülke çapında 132 yerde olay çıkarken, 9’u sivil toplam 23 sivil ve güvenlik kuvveti elemanı hayatını kaybetti. 2 Kasım’da Afganistan Yüksek Seçim Komisyonu, yüzde 50 barajını aşan olamayan olunca ikinci tur oylama için karar almış, ancak Abdullah Abdullah’ın 7.11.2009’da yapılacak seçimlerin ikinci turundan çekildiğini açıklaması üzerine, seçimleri iptal ettiğini açıkladı. Hamid Karzai yeniden cumhurbaşkanı seçilmiş oldu.
ABD Başkanı Barack Obama, yeni Afganistan stratejisini 1 Aralık 2009’da New York West Point Askeri Akademisi’nde açıkladı. ABD’nin Afganistan’da “sonsuz bir savaş” yürütmeye ve bu ülkeyi işgal etmeye niyeti olmadığını belirten Obama, Afganistan’a 30.000 ilave asker göndermeyi ve 2011 ortalarından itibaren de geri çekilmenin başlayacağını taahhüt etti. ABD dışında NATO ülkeleri ve diğer ülkelerden de toplam 10.000 ilave asker gönderilerek, Afganistan’daki yabancı asker sayısının 140.000’e çıkarılması planlandı. Türkiye, Taliban’la doğrudan mücadele edecek muharip birliği gönderilmeyeceğini, eğitim ve istihkam hizmetlerine ağırlık verileceğini bildirdi.
İsrail saldırıları sebebiyle Orta Doğu’da ateşkesi sağlamak üzere Türkiye, BM Genel Sekreterliği, AB Komiseri Javiar Solona ve Mısır yanında, ilerleyen günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de devreye girdi. 6 Ocak’ta İsrail’in Gazze’de 400 Filistinlinin sığındığı BM’ye ait iki okula yaptığı saldırıda 30 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, BM olayı kınarken, ABD de ilk kez acil ateşkes istedi. Beklenen ateşkes, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin Washington Ziyareti sırasında, 17-18 Ocak 2009 gecesi gerçekleşti. Savaşın sonunda geriye çoğu çocuk, kadın ve yaşlı 1.400 ölü ve alt yapısı daha da çöken bir yerleşim alanı kaldı.
20 Ocak 2009’da, göreve başlayan ABD’nin yeni Başkanı Hussein Barack Obama üç gün sonra Ortadoğu özel temsilciliğine eski senatör George Mitchell’i, Pakistan ve Afganistan’dan sorumlu özel temsilciliğine de ABD’nin eski BM Büyükelçisi Richard Holbrooke’ı atadı. Obama’nın gelişi bir önceki yıl ABD’nin bilinen olağanüstü reklamlarıyla oldukça şişirildi. Ancak yıl içerisinde bu balon söndü. Bunun en büyük sebebi, kuşkusuz ki küresel finans ve ekonomik krizi idi. Artık ne ABD eski ABD idi, ne de dünya eski dünya…
Dünya’da 2009 Yılının Önemli Dış Politika Gelişmeleri
2009 yılı içerisinde, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren dünyadaki önemli gelişmeler şöyle özetlenebilir:
NATO’daki gelişmeler:
NATO, 60. yılını 3-4 Nisan 2009 tarihlerinde iki ülkede (Fransa-Almanya)’nin iki ayrı şehrinde (Strasburg-Kehl) kutladı. Fransa, 43 yıl aradan sonra NATO’nun askeri kanadına döndü. ABD Başkanı Obama’nın ilk kez katıldığı bu toplantı sırasında, başlangıçta Türkiye’nin direnç gösterdiği Danimarka Başbakanı Fogh Anders Rasmussen NATO genel sekreterliğine seçildi. Bu zirvede ayrıca, Ağustos 2008’deki Güney Osetya krizi sonrası yapılmayan NATO-Rusya Ortak Konseyi de gerçekleşti. Arnavutluk ve Hırvatistan’ın da katılımıyla NATO’ya üye devlet sayısı 28’e yükseldi.
9 Eylül’deFransız Hava Orgenerali Stephane Abrial, Amerikalı Deniz P. Orgeneral James Mattis’ten, NATO’nun iki stratejik komutanlığından Değişim Komutanlığı (Supreme Allied Commander Transformation “SACT”) gibi, ittifakın önemli bir komutanlığını üstlendi.
17 Eylül’de ABD Başkanı Obama, Doğu Avrupa’da (Polonya ve Çek Cumhuriyeti) kurulması düşünülen uzun menzilli füze savunma sistemi (Füze Kalkanı) projesinin NATO’nun güneyine ve doğusuna çekilebileceğini söyledi. Bu gelişmeyi 3 Ekim’de Bosna-Hersek’in, üyelik Eylem Planı için NATO’ya resmi başvurusu izledi.
Küresel Kriz, Çevre-İklim değişikliği İle İlgili Gelişmeler:
Başbakan R. Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Obama’nın da katıldığı 2 Nisan 2009 tarihli Londra’daki G-20 zirvesinde ilk kez bir araya gelen Obama ile Rusya Devlet Başbakanı Dimitry Medvedev’in iyi ilişkiler içerisinde oldukları görüldü. Zirve’nin sonuç bildirgesinde “küresel iyileşme ve reformlar içeren bir planın yanı sıra, bir zaman çizelgesi” planlandığı açıklandı. Buna göre IMF ve Dünya Bankası’nın kullanımına sunulmak üzere 1 trilyon dolarlık destek üzerinde anlaşma sağlandığı, G-20 ülkelerinin IMF’ye 750 milyar dolar daha destek verme taahhüdünde bulunduğu ve G-20 ülkelerinin gelecek 2 yılda ticaret finansmanında 250 milyar dolar desteği vaat ettiği, böylece bu adımlarla küresel ekonominin daha hızlı büyümesinin öngörüldüğü ifade edildi.
İtalya’nın L’Aquila kentindeki 7-8 Temmuz tarihli G-8 Zirvesi çerçevesinde yayınlanan analizde, Türkiye’nin G-8 açısından, Brezilya, Meksika, Çin, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelerle birlikte bölgesel gücü kabul edilmiş ülkeler arasında yer aldığı kaydedildi.
7-18 Aralık 2009 döneminde Kopenhag’da yapılan BM İklim Değişikliği Zirvesi beklentileri cevaplamayan bir taslakla sona erdi. Fakir ülkelerin desteğini arkasına alan Çin, anlaşma çıkmasını engelleyen taraf oldu. Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek bir Kopenhag anlaşmasına varılamadı. Son taslakta, sera etkisi yaparak küresel ısınmaya yol açan gazların atmosfere bırakılmasında “büyük kısıntılara gidilmesi gerektiği” ifadesi korundu. Dünyada 2050’de toplam olarak, 1990’da bırakılan gazın yarısının bırakıldığı bir ortamın sağlanması, hedef olarak belirlendi. Zengin ülkelerin kısıtlamasının ise yüzde 80 düzeyinde olması üzerinde uzlaşıldı.
ABD – Rusya İlişkileri:
Nisan ayı başında Londra’da karşılaşan ABD Başkanı Obama ve Rus Devlet Başkanı Medvedev, bu görüşmeleri daha sonra da sürdürdüler. 6 Temmuz’da Moskova’da bir araya gelen Obama ve Medvedev, nükleer savaş başlıklarının 1.500-1.675’e, başlıkları taşıyan füzelerin de 500-1.000’e indirilmesini kapsayan, Ortak Anlayış Belgesini imzaladılar. Böylece nükleer silah başlıklarına ve atma vasıtalarına sınırlama getiren yeni bir START anlaşması imzalanmış oldu.
Bu uzlaşmada ABD’nin Doğu Avrupa ülkelerindeki “Füze Kalkanı” projesinden geri çekilmesi ile NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin dondurulmasının etkisi olduğu bilinmektedir. Buna karşılık da Rusya, İran’ın silahlanmasına karşı tavır alırken, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesine itiraz etmemiştir. 24 Eylül’de Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, ABD ziyaretinde Başkan Barack Obama ile görüşmesinin ardından, İran’ın nükleer programıyla uluslararası topluma meydan okuması halinde bu ülkeye yönelik yaptırımların kaçınılmaz olabileceğini söyledi.
Silahlanma Gayretleri:
2009 yılı içerisinde özellikle Kuzey Kore ile İran’ın başta nükleer silahlanma olmak üzere, silahlanma gayretleri dünya kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Obama’nın ilk NATO zirvesine katılmasının ertesi günü (5 Nisan’da) Kuzey Kore, uzun menzilli bir füzeyi denedi. Japonya’nın üzerinden geçerek Büyük Okyanus’a giden füze denemesi ABD, İngiltere Almanya ve Fransa tarafından kınandı. Obama, Kuzey Kore’nin balistik füze teknolojisi geliştirmesini Kuzeydoğu Asya bölgesinin barış ve güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğunu ileri sürdü. Kuzey Kore ikinci füze denemesini 25 Mayıs’ta gerçekleştirdi. Bu deneme başta Japonya olmak üzere, içinde Çin’in de bulunduğu bir çok ülke tarafından eleştirildi.
3 Şubat 2009’da İran, 24 saatte 15 kez dünyanın etrafında dönen “Fecir-2” isimli, İran hafif türdeki uyduyu uzaya fırlattı. Bu gelişme ABD ve Batıyı endişelendirdi. Ardından 23 Şubat’ta Buşehr kentinde Rusya’nın yardımıyla inşa edilen 1.000 megavat elektrik üretme kapasiteli nükleer santralin yaklaşık yüzde 95’inin tamamlandığı bildirildi. ABD, “İran’a açılım” olarak ABD, İran, Basra Körfezi bölgesi ve Güneybatı Asya’nın bazı bölümleri için özel temsilci olarak kıdemli diplomat Dennis Ross’u atadı.
5 Temmuz’daABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İran’ın nükleer tehdidinin ortadan kaldırılmasının gerekliliğine inanılması halinde, İsrail’in yoluna çıkmayacaklarını açıkladı.
21 Eylül’de İran, Natanz dışında ikinci bir merkezde daha nükleer enerji üretim tesisleri bulunduğunu BM Atom Enerjisi Ajansı’na bildirdi. Arkasından 29 Eylül’de İran, İsrail’in en önemli dini bir gününde, 2.000 km menzilli Şahap-3 füzeleriyle bir deneme yaptı. İran, 15 Aralık’ta da katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli (2.000-2.500 km) “Siccil-2” füzesinin gelişmiş bir modelini denedi.
İran’ın bu faaliyetleri üzerine ABD Kongresi İran’a benzin satan firmalar da dahil, İran’la ekonomik ilişkiler içerisindeki şirketlere de yaptırım uygulama kararı aldı. BM Güvenlik konseyi daimi üyelerinden yeni yaptırım talebinde bulundu.
İran’ın bu tehdidine karşılık İsrail ile ABD’nin Avrupa Komutanlığı, “Juniper Cobra 10” isimli ve 21- Ekim 5 Kasım 2009 tarihleri arasında, o güne kadar icra edilen en büyük ortak füze savunma tatbikatını gerçekleştirdiler.
Avrupa Birliği (AB)’nde Gelişmeler:
Arnavutluk 28 Nisan’da AB üyeliği için başvuruda bulundu. Dönem içerisinde AB’nin daha fazla genişlememesi için Fransa ve Almanya’nın direnç gösterdiği, buna karşılık İngiltere, İsveç, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin Türkiye’yi içine alacak genişlemeyi destekledikleri görüldü. Türkiye’nin üyeliğini destekleyenler içerisinde AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn de vardı.
4-7 Haziran 2009 döneminde yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, AB üyesi 27 ülkede 375 milyondan fazla seçmen, beş yıllığına 736 parlamenteri belirlemek için oy kullandı. Türkiye karşıtlığı bilinen Hıristiyan Demokrat partilerinin daha üstün göründüğü bu seçimlerde, Avrupalı Türkler de daha az milletvekili çıkartarak kan kaybettiler. 2004’te 5 milletvekili çıkaran Türkler, Almanya ve Hollanda’dan birer ve 2004 sonrası AB’ye giren Bulgaristan’dan üç olmak üzere gene beş milletvekili ile temsil edilecekler.
1 Temmuz 2009’da,Ankara’da Nabucco Doğalgaz projesinin hükümetler arası anlaşması imzalandı. Hükümetlerarası Anlaşması, Başbakan R. Tayyip Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Romanya Başbakanı Emil Boc, Avusturya Başbakanı Werner Faymann, Macaristan Başbakanı Gordon Bajnai, Bulgaristan Başbakanı Sergei Stanishey ile Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin katılımıyla Ankara’da imzalandı. İmza törenine Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, Azerbaycan Sanayi ve Enerji Bakanı Natık Aliyev, Suriye Petrol Bakanı Sufian Al-Allao, Mısır Petrol Bakanı Amin Sameh Samir Fahmey, Almanya Federal Ekonomi Bakanlığı Devlet Sekreteri Jochen Homann, ABD Avrasya Enerji Özel Temsilcisi Büyükelçi Richard Morningstar ve AB Dönem Başkanlığı İsveç Temsilcisi Mikael Eriksson da katıldı.
14 Temmuz 2009’da Avrupa Parlamentosu Başkanlığı’na Polonya milletvekili Jerzy Buzek seçildi. 3 Ekim’de İrlanda’da yapılan ve AB’nin genişlemesiyle doğrudan ilgili ikinci halk oylaması yüzde 67.1’le kabul edildi. Böylece özellikle Türkiye’ye karşı kullanılan “Lizbon olmazsa genişleme olmaz” söylemini de geçersiz kıldı. Bu gelişmeyi 19 Kasım’da AB’nin tarihi değişimini gerektiren bir seçim izledi. Türkiye’nin AB üyeliği karşıtlığıyla bilinen Hıristiyan Demokrat Belçika Başbakanı Herman van Rompuy, Birlik tarihinin ilk başkanı olarak atandı. AB tarihinin ilk Dışişleri Bakanı da İngiliz Barones Catherine Margaret Ashton oldu. Hemen bir gün sonra da AB dışişleri bakanları, Arnavutluk’un Nisan 2009’da yaptığı üyelik başvurusunu işleme koyma kararı aldı.
8 Aralık 2009’daAB zirvesine sunulacak genişleme kararlarını ele almak için toplanan AB dışişleri bakanları, Türkiye’nin limanlarını açma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini 2010 yılında yeniden değerlendirme kararı aldı.
21 Aralık’ta,AB hükümetlerarası konferansta, Türkiye’nin üyelik süreciyle ilgili çevre faslı da müzakerelere açıldı. Böylece Türkiye için 35 fasıldan oluşan müzakerelerde çevre de dahil, 13 fasıl açılmış oldu. Bunlardan biri geçici olarak kapatıldı. 18 fasıl ise bloke edilmiş durumdadır.
Temmuz 2009 içerisinde AB Komisyonu, Sırbistan, Makedonya ve Karadağ vatandaşlarına vize muafiyeti uygulama kararını alırken, üyelik süreci başlamış olan Türkiye ile Balkanlarda halkının çoğunluğu Müslüman Bosna-Hersek, Kosova ve Arnavutluk’a aynı muafiyetin tanınmaması tepkilere sebebiyet verdi.
AB ile bağlantılı bir diğer gelişme de 5 Temmuz’da gerçekleşti.Almanya, Avrupa Adalet Divanı’nın 19.2.2009 tarihli “Soysal davasında” verdiği karardan 106 gün sonra, vize uygulamasında yaptığı değişiklikle Türkiye’den, iki ayı geçmemek suretiyle, şoför, sanatçı ve sporcu gibi bazı meslek grupları, belirli seyahat amaçları çerçevesinde Almanya’ya vizesiz giriş yapabileceklerini açıkladı. Bu uygulama sadece Almanya için geçerli olurken, diğer Schengen ülkelerini kapsamayacaktır.
Afganistan –Pakistan’la ilgili Gelişmeler:
1 Nisan’da Ankara’da bir araya gelen Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’ye iki ülkenin genelkurmay başkanları ile istihbarat kurumları sorumluları eşlik etti. Bölgede barış, istikrar ve güvenlik için güçlü işbirliği imkanlarının ele alındığı görüşmeler daha sonra 6 Mayıs’ta bu kez de ABD Başkanı Obama’nın koordinatörlüğünde Washington zirvesi şeklinde gerçekleşti. Bu görüşmelerin ardından Pakistan silahlı kuvvetleri Svat Vadisi’nde Taliban’la mücadelesine hız verdi.
Kırgızistan 25 Haziran’da, ABD’nin Afganistan’daki Taliban’a karşı mücadelesi maksadıyla kullandığı, Manas askeri üssü konusunda ABD ile yeniden anlaştı.
Afganistan’da cumhurbaşkanlığı 1. Tur seçimleri ve yerel meclisin 420 vekili için seçimler yapıldı. Taliban’ın tehdidi altında geçen seçimler sırasında ülke çapında 132 yerde olay çıkarken, 9’u sivil toplam 23 sivil ve güvenlik kuvveti elemanı hayatını kaybetti. 2 Kasım’da Afganistan Yüksek Seçim Komisyonu, yüzde 50 barajını aşan olamayan olunca ikinci tur oylama için karar almış, ancak Abdullah Abdullah’ın 7.11.2009’da yapılacak seçimlerin ikinci turundan çekildiğini açıklaması üzerine, seçimleri iptal ettiğini açıkladı. Hamid Karzai yeniden cumhurbaşkanı seçilmiş oldu.
ABD Başkanı Barack Obama, yeni Afganistan stratejisini 1 Aralık 2009’da New York West Point Askeri Akademisi’nde açıkladı. ABD’nin Afganistan’da “sonsuz bir savaş” yürütmeye ve bu ülkeyi işgal etmeye niyeti olmadığını belirten Obama, Afganistan’a 30.000 ilave asker göndermeyi ve 2011 ortalarından itibaren de geri çekilmenin başlayacağını taahhüt etti. ABD dışında NATO ülkeleri ve diğer ülkelerden de toplam 10.000 ilave asker gönderilerek, Afganistan’daki yabancı asker sayısının 140.000’e çıkarılması planlandı. Türkiye, Taliban’la doğrudan mücadele edecek muharip birliği gönderilmeyeceğini, eğitim ve istihkam hizmetlerine ağırlık verileceğini bildirdi.