Milli Mücadelede Gaziantep
Antep'in İngilizler Tarafından İşgali ve Fransızlara DevriHalep'te bulunan İngilizler, Mondros Mütarekesinin 7. maddesine dayanarak 15 Ocak 1919'da bir süvari livası (tugayı) ve beraberindeki kuvvetle Antep'i işgal ettiler. Amerikan Kolejini ve çevresindeki Ermeni evlerini kışla ve karargâh edindiler. Antep'liler bu işgali, mütareke hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle protesto ettiler. Sözde İngilizler kışı geçirmek ve hayvanlara yem temin etmek amacıyla Antep' i işgal ettiklerini açıkladılarsa da, bir ay sonra Maraş ve Urfayı da işgal etmekle bu iddialarını fiilen yalanladılar.
I. Dünya Savaşında Suriyeye gönderilen Ermeniler de fırsattan istifade ederek İngilizlerle birlikte Antep'e döndüler. Dönenler arasında Antepli olmayan ve asayişsizlikten dolayı memleketlerine gidemeyen Sivas, Erzurum ve diğer Anadolu şehirlerinden gelen Ermeniler de bulunmaktaydı. Türklere karşı büyük bir hırs, kin ve nefretle dolu olan bu Ermeniler, İngiliz makamlarını etkileyerek, sert ve zalim bir idare kurulmasına çalıştılar. Türklerin satışa çıkardıkları taşınabilir mallarını Ermeni Malıdır diye gasbettiler. Silah arama bahanesi ile şehir günlerce baskı altında tutuldu, bütün evler arandı, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türkler; ekmek bıçaklarına kadar ellerindeki kesici ve patlayıcı silahlarını İngiliz makamlarına teslim etmek zorunda kaldılar.
.
İngilizler 15 Mart 1919da şehirde 15 günlük dükkan kapatma ve sokağa çıkma yasağı koydular. Bütün toplantılar yasaklandı. Dükkanlardaki etler koktu, sebzeler çürüdü, bozuldu. Bu baskı nihayet 31 Mart 1919'da son buldu. İşgalin ağırlığı, düşmanın eziyet ve kötü davranışları Türklerin kararlılık ve direnme azmini güçlendirdi. Halktaki bu ruh halini sezen İngilizler, Ermeniler ve Türkler arasında ayrılık yapmadan bölgeyi idare etmeye yöneldiler. Mahalli teşkilata karışmadılar. Osmanlı memurlarını yönetimlerinde serbest bıraktılar.
.
Ekim 1919 sonunda İngilizler, Antepi Fransız işgaline terk ettiler. 29 Ekimde Antepe gelen Fransız-Ermeni Alayı Komutanı Kolonel Saint Mari, İngilizlerden Antepin işgal idaresini teslim aldı ve 5 Kasım 1919da tamamı Ermeni gönüllülerinden kurulu Fransız Birlikleri Antepe girdi.
Antep Bölgesindeki Teşkilatların Kurulması
Cemiyet-i İslamiye, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kuruluşuna kadar, Antep, Kilis ve Nizipte teşkilatlanmıştı. Bu cemiyetin üyeleri gün geçtikçe artmıştı. Gerek Antep ve Kilis, gerekse Nizip'teki Cemiyet-i İslamiye aynı gaye uğrunda birbirleriyle sürekli irtibatta bulunmuşlardı.4 Eylül 1919'da Sivas Kongresi'nde teşkil edilen ve Mustafa Kemal Paşayı Heyet-i Temsiliye Reisi seçen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk-u Milliye Cemiyetinin, bütün il ve ilçelerde şubeler açılmasını ve Milli Misak'ın gerçekleştirilmesi için valilere, mutasarrıflara gönderdiği genelge üzerine, Antep'te Heyet-i Merkeziye oluşturulmuştur.
Heyet-i Merkeziye : Tahrirat Müdürü Ragıp Bey, Jandarma Yüzbaşısı Esat Bey, Doktor Hamit Bey, Ahmet Muhtar Bey, Alay Katibi Maraşlı Avni Bey, Meclis İdare Başkatibi Eşref Efendi, Maraşlı Hoca Hamdi Efendi, Kepkepzade Abdürrezzak Efendi, Marakzade Şerif Ağa, Körükçüzade Ahmet Efendi'den oluşmaktaydı.
Heyet-i Merkeziye'nin faaliyetlerine yardımcı olmak amacıyla bu teşkilata bağlı olarak eşraftan Pazarbaşızade Nuri Bey Başkanlığında Heyet-i İdare oluşturularak, üyeliklerine: Hocazade Ferit Bey, Hacı Ömerzade Muhammet Ali Bey, Kilisli Komiser Halil Efendi, İncozade Hüseyin Efendi, Mahmut Bidiri Efendi getirilmişti. Sivas Kongresine Antep'i temsilen Kara Vasıf katılmıştır.
İşgale Uğrayan Bölge Halkının Tepkileri
İngilterenin işgali altında tuttuğu bölgeyi, Suriye İtilâfnamesi ile Fransızlara devretmesi üzerine, bu haksız işgallere karşı bölge şehirlerinde çeşitli protestolar ve tepkiler meydana gelmiştir.5 Kasım 1919 Cuma günü, yani Antep'in Fransızlar tarafından işgalinin birinci günü, bir Ermeni tercümanla şehre inen bir Fransız subayının, Akyol Camiinde asılı Türk Bayrağı'nı, orada bulunan bir Türk polisine zorla indirtmesi, şehirde infial uyandırmış, halk galeyana gelmiştir. Zorla da olsa Türk Bayrağını indiren polisin derhal görevinden atılması sağlanmıştır. Bu hareket Fransızlar nezdinde protesto edilmiştir. 5 Kasım 1919 da Türklerin birkaç kez vaki olan protestoları karşısında Fransız Komutanlığı, Ermeni Alayına mensup kıta'ları Antep'ten çekilmeye ikna etmiştir.
Fransızlara ve Ermeni askerlere güvenen yerli Ermeniler güçlendikçe taşkınlıklarını artırdılar. Ermeniler semtlerinde rastladıkları Türkleri tehdit ediyor ve dövüyorlardı. Türkler Ermenilerin çoğunlukta olduğu semtlerde dolaşamaz olmuşlardı.
10 Kasım 1919'da Ermeni askerleriyle Türk Polisleri arasında bir kavga çıktığında, Cemiyet-i İslamiye bu fırsattan istifade ederek Antep'in Fransızlar tarafından işgalini protesto etmiştir. 23 Kasım 1919'da Antep'te büyük bir miting yapılmıştır.
Bu arada bizzat Mustafa Kemal Paşa, 1 Aralık 1919'da Kazım Karabekir'e "son derece gizli tutulması" gereken bir telgraf göndermiştir. Buna göre Kilikya, Urfa, Maraş ve Ayıntap işgalinin ve Ermenilerin yaptıkları cinayetlerin şiddetle protesto edilmesini ve maneviye ile mücadelenin ilanını bildiriyordu.
Antep halkının sabrını taşıran ikinci olay daha kötüydü. 21 Ocak 1920 günü akşama doğru bugünkü İnönü Caddesinde, askeri fırın önünde 10-12 yaşlarında oğlu Mehmet Kamil ile geçmekte olan bir Türk kadınına fırındaki Fransızlardan iki sarhoş asker sarkıntılık ederek peçesini açmak istemişlerdi. Mehmet Kamil anasını savunmak için Fransızlara taşla hücum etmiş ve iki Fransız askeri tarafından hemen orada süngülenerek şehit edilmişti.
Bu olay üzerine dükkanlar günlerce kapalı kaldı. Bir kısım gençler Fransızlara hücum edilmesini istiyorlardı. Heyet-i Merkeziyenin: "Henüz vakit gelmedi, biraz sabırlı olunuz, her şey yapılacaktır", yolunda tavsiyeleri ve Fransızların oyalayıcı, yumuşak tutumu ile normal hayata geçilebilmiştir.
Antep'in İşgaline Tepkiler ve Dış Yardımlar
Bölge şehirleri ile birlikte, Antep'in işgali üzerine Anadolu'nun çeşitli şehirlerinden bölge halkına destek mitingleri düzenlenmiş, protesto telgrafları gönderilmiştir.Bu protesto telgrafları ve mitingleri içerisinde Malatya protestosu Antep'e yönelik yardımları da kapsamaktaydı. Malatya protestosunda Fransızların ayak bastığı her yerde Ermenilerin Hıristiyanlık taassubu içinde Müslümanları yok etme politikası güttüğü vurgulanmaktaydı.
Antep'in Fransızlar tarafından işgali çevre illeri de harekete geçirmiş ve Antep'in yardımına koşmuşlardır.
Gaziantep, Osmanlı döneminde Halep'e bağlı bir sancak iken, I. Dünya Savaşı sonunda Fransızlar tarafından işgal edilmiştir.
Ancak, Gaziantepliler, Bayrak Şehidi Şahinbeylerin öncülüğünde 6317 şehit verme pahasına, tarihe mal olacak örnek bir savunma yaparak, işgal kuvvetlerine karşı kahramanca mücadele vermişlerdir. Bu nedenle
Gaziantepliler, Atatürk'ün ;
"TÜRKÜM DİYEN HER ŞEHİR, HER KASABA VE EN KÜÇÜK TÜRK KÖYÜ, GAZİANTEPLİLERİ KAHRAMANLIK MİSALİ OLARAK ALABİLİRLER."
övgüsüne mazhar olmuştur.
Gaziantep savunması, Ulusal Kurtuluş Savaşı tarihimizde vatan, millet sevgisinden ve hür yaşama aşkından başka silahları olmayan "Gazianteplilerin" kahramanlık destanıdır.
Osmanlı İmparatorluğunun, I. dünya savaşından yenik ayrılması sonucu 15 Ocak 1919'da önce İngilizler ve daha sonra 29 Ekim 1919'da Fransızlar tarafından işgale uğrayan halk, düşmanın zulmü karşısında Bayrak Şehidimiz Şahinbey "Fransızlar Antep'i esir edecekler öylemi?" deyip, silahı omuzuna atıp, etrafına topladığı 200 Antepli yiğitle Kilis yolunu kapatmış ve "Düşman cesedimi çiğnemeden Antep'e giremez" diye haykırarak direnmişlerdir. Gaziantepliler 6317 evladını şehit vererek hiçbir yerden yardım ve destek almadan "Ölürsem şehit, Kalırsam Gazi olurum" inancıyla Gaziantep'i düşman işgalinden kurtarmışlardır.
Karabıyıklı Olayı
İşgal döneminde Gaziantep bölgesinde motorlu ve atlı araçların geçmesine en elverişli Kilis-Antep-Maraş yoluydu. Suriyeden hareket eden Fransız işgal kuvvetleri, takviye birlikler ile erzak kolları trenle Kilis yakınında bulunan Katma İstasyonuna ve takiben Kilis-Antep yolu ile Antepe geliyorlardı. Antepten hareket eden Fransız nakliye kolları sarp tepelerden geçerek Maraşa gidiyorlardı.Aralık 1919da Antep-Maraş ve İslahiye-Maraş karayollarında Fransız nakliye kolları devamlı olarak Türk çetelerinin baskınlarına uğramaya başlamıştı. Maraşta Türkler gizlice savaşa hazırlanıyordu. Böylece ilk savaşlar düşman birliklerinin gelip geçtiği yollar üzerinde başlamıştır. Antep-Maraş karayolu üzerinde Fransız birlikleri öldürücü darbeyi 20 Ocak 1920 tarihinde Karabıyıklıda Karayılan Çetesi vurmuştur.
Karabıyıklı baskını Antep-Maraş yolunu Fransızlara kapatmıştır. Bu baskın tam bir zaferdi. Karayılan ismi bu olaydan sonra Gaziantep bölgesinde bilinir olmuştu.
Antepte bulunan Fransız birlikleri Maraşa gitmeye bir daha teşebbüs edemediler. Karabıyıklı baskını sonucunda Maraş-Antep kararyolunun önemli kısmı tamamen Türklerin eline geçmişti. Bunun sonucunda Kuvâ-yı Milliyecilerin Antep ile Antep-Kilis yolu üzerinde faaliyetlerinin artırmaları kolaylaşmıştır.
Karayılan ( 1888 ... 24.05.1920 )
Asıl adı Mehmet olan Karayılan; Gaziantepin 40 km. kuzeyinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi Höcüklü köyü Elifler mezrasında 1888 yılında doğmuştur.
Karayılan, hayvan sürüleri bulunan ve çevresine göre zengin sayılan bir köylü ailesine mensuptu. Karayılanın babası 1904 yılında Ermeni eşkıyaları tarafından obasına yapılan baskın sırasında şehit edilmiştir. Bu tarihte Karayılan 16 yaşındaydı.
Genç yaşta yalnız kalan Karayılan, kendi kendine okuma-yazmayı öğrenmiş, bir süre köy imamlığı yapmıştır.
Birinci Dünya Savaşında Rus Cephesinde savaşmış, çeşitli yararlıklar göstermiş ve çavuşluğa terfi ettirilmiştir. Bu savaşta ayağından yaralanarak Malatya Hastanesinde tedavi edilen Karayılan, daha sonra köyüne dönmüştür. Hükümet kuvvetleriyle birlikte eşkıya Bozan Ağayı vurmuş, avanesini dağıtmıştır.
Antep savaşı şiddetlenince çetesiyle Karabıyıklıda düşmana ilk ve kesin darbeyi indiren Karayılan, Kuvâ-yi Milliye safına katılmıştır. Daha sonra Dülük köyüne gelerek şehri kuşatan Fransız çemberini yarmış ve Antepe girmiştir. Karargah olarak önce Bekirbey sonra Karagöz camisini kullanmıştır. Şehir içi ve şehir dışı savaşlarına katılmıştır. Kendisine Şıhın Dağındaki ( Sarımsak Tepe ) Fransızları püskürtmesi emri verilen Karayılan, bu çarpışmada ( 24 Mayıs 1920 tarihinde ) şehit düşmüştür.
Bu olayla birlikte Karayılan ismi, Antep Halkını temsil eden kahramanlardan biri olmuştur.
Şahin Beyin Antep-Kilis Yolundaki Faaliyetleri
Fransızlar, başlangıçta Anteplilerden pasif direniş görüyorlardı. Antep ve köylüleri, Fransızlar ve Ermenilerin tahıl ve tahkimat ihtiyaçlarının karşılanmaması amacıyla erzak ve kereste satmıyorlardı. Antepten erzak tedarik edemeyeceklerini anlayan Fransızlar, yiyecek maddelerini diğer bölgelerden getirmek zorunda kaldılar.Fransızlar, ikmallerini devamlı olarak Antep-Kilis yolunu kullanarak yaptıklarından burası önem taşımaktaydı. Heyet-i Merkeziye aldığı tedbirlerle Maraş yolunu Fransızlara kapattıktan sonra Fransızların tümen karargahı olan Katmadan ve Kilis Garnizonundan Antepe gelecek yardımlar önlenmiştir.
Antep-Kilis yolunun müdafaası görevi ilk önce Mısırzade Nuri Beye verilmişti. İşte, tam bu sıralarda Şahin Bey Antepe gelmişti. Şahin Beye bu lakap halk tarafından verilmiştir. Asıl adı Mehmet Saittir. 1877de Gaziantepin Bostancı Mahallesinde doğmuş, 1899da Yemene er olarak gitmiştir. Yemende vazifesinde gösterdiği başarı neticesinde başçavuş olmuştur. 1911de Trablusgarp Savaşlarına gönüllü olarak katılmıştır. Balkan Savaşlarında, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale, Romanya, Filistin cephelerinde savaşmıştır. 1917 Ekiminde ise Sina Cephesinde görev almış ve rütbesi teğmenliğe yükselmiştir. Bu arada İngilizlere esir düşmüş ve Mısırda Seydi Beşir Kampında Aralık 1919a kadar kalmıştır. Mütarekeden sonra İngilizler Türk esirleri serbest bırakmışlar ve Şahin Bey de 13 aralık 1919da İstanbula gelmiştir. Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cemal Paşaya müracaat ederek Antepe yakın olan Birecik İlçesi Askerlik Şube Başkanlığına tayin olmuştur. Bu esnada Fransızlar, Antepteki konumlarını güçlendirmek için Katma-Kilis-Antep yolu ile takviye kuvvetleri getirmekte ve bu yol üzerinde serbestçe hareket etmekteydiler.
Antep Savunmasını her şeyin üstünde tutan Şahin Bey, Çapalı Köyüne giderek burayı merkez yaptı, 100 kişilik bir kuvvet oluşturdu. Bir süre sonra Ulamasere gibi üç önemli yerde siperler kazdıran Şahin Bey, yolun kontrolünü tamamen sağladı.
3 Şubat 1920 tarihinde Kilisten Antepe hareket eden iki bölüğün himayesindeki 150 arabalı bir Fransız erzak kolu Şahin Bey kuvvetleri tarafından Kertilde pusuya düşürülerek geri dönmek zorunda bırakılmıştır.
4 Şubat 1920de Kilis yoluna hakim olan milli kuvvetler telgraf hatlarını tahrip ederek, Fransızların Kilisler olan her türlü irtibatını kesmişlerdi. Bu esnada Antepliler, bir taraftan Şahin Beye cephane ve erzak göndermekte, diğer taraftan şehir içi teşkilatının tanzimine çalışmaktaydılar.
Fransızlar, 18 Şubat ta bu yoldan geçmeyi bir daha denediler fakat Şahin Bey kuvvetlerince mağlup edilerek Kilise geri çekildiler.
Şahin Beyin Şehit Düşmesi
Fransızlarla ilk önemli çarpışma, Kızılburun tepelerinde, Kilis Kuvâ-i Milliye kuvvetlerinin de işbirliği ile yapıldı. İkinci büyük çarpışma, Kertil civarında oldu. Fransızlar Türk birliklerinin bulunduğu sahaları top ateşi ve makineli tüfek yağmuruna tutmaları üzerine Türk birlikleri çekilmek zorunda kaldılar. Savaşın üçüncü gününde, Şahin Bey hiç uyumamıştı. Oradan oraya koşarak kuvvetlerinin direniş gücünü artırmaya çalışıyordu.Fransızlar Şahin Beyin kuvvetleri üzerine son kez top ve makineli tüfeklerle saldırdılar. Top ve mermi yağmuru altında sadece tüfekle karşı koymanın ölümle neticeleneceğini anlayan Şahin Beyin kuvvetleri geri çekilmeye başladı. Şahin Beyin yakınında bulunan arkadaşları birlikte çekilmek için Şahin Beye ısrar ettiler. O, çekilmeyi her defasında reddetti. Elmalı Köprüsü taşlarını kendine siper ederek Fransızlara ateş etmeye devam etti. Şahin Bey Fransız piyadelerinin süngü darbeleri altında 28 Mart 1920 tarihinde şehit düştü. Onun şahadeti üzerine Milli Kuvvetler daha gerilere, Antep kuzeyine doğru çekildiler.
Şahin Beyin şehit olması ve Türk Kuvvetlerinin yenilgiye uğraması Anteplileri çok üzmüştü. Fakat bu sırada Kılıç Ali Beyin Antepe gelişi, Anteplilerin maneviyatını yeniden yükseltti. Mustafa Kemalin emri üzerine Sivastan hareketle Maraşa gelmiş olan Kılıç Ali Bey, Antep Heyet-i Merkeziyesinin isteği üzerine buradan Antepe gönderilmiştir. Antepteki Milli Kuvvetlerden Kiliste Kamil Polat, Nizipte Habeş, Urfada Ali Saip Bey ve Pehlivanzade Nurinin milis kuvvetleri bulunuyordu. Bunların bir komuta altında birleştirilmesini planlayan Kılıç Ali, Anteplilerin savunma gücünü artırmıştır.
Mağarabaşı Savaşı ( 26 Nisan 1920 ) ve Kuşatmanın Kaldırılması
26 Nisan 1920 sabahı şehrin doğu kısmını kuşatan Albay Normand birlikleri Mağarabaşı semtini aralıksız bombalarken, aynı anda iki tankın desteği altında 400 kişilik bir Fransız kuvveti Nizip yolu üzerinden şehrin doğu cephesine taarruz başlattı. Küçük çaplı top ve makineli tüfeklerle donatılmış tanklar, Türk siperlerine en yakın mesafelere kadar sokularak ateşe başlayıp piyadelerin ilerlemesini sağlamışlardı. Ancak tanklarından biri arızalanan ve fazla ilerleyemeyeceklerini anlayan Fransızlar, daha fazla kayıp vermemek için geri çekildiler.Kurbanbaba Taarruzu
Fransızların işgalinde bulunan mevkiler içinde askeri bakımdan en önemlisi Kurbanbaba Tepesiydi. Bu tepe, hem Fransız karargahının bulunduğu Koleje, hem de Mardin Tepeye hakim bir vaziyettedir. Stratejik bakımdan önemli olan bu tepenin ve civardaki tepelerin elde edilmesi gerekiyordu.2 Mayıs 1920 günü şafakla Fransız cephesine taarruza başlandı. Fransızların şiddetli karşı koyması karşısında ara verilen taarruza saat 15de yeniden ve daha şiddetli bir şekilde başlandı. Akşama yakın siperlere girildi. Yapılan süngü çatışmasından sonra Fransızlar Mardin Tepe istikametinden geri çekilmeye mecbur bırakıldı.
FRANSIZLARLA MÜTAREKE DÖNEMİ
Fransızlar Suriye, Kilikya ve Güney Anadolu Bölgesini işgal ettikten sonra, Adana bölgesinde çok güç durumlara düşürülmüştü. Maraşta ve Urfada yenilgiye uğratılan Fransızlar, buralardan çekilmek mecburiyetinde bırakılmıştı. Antepte şehir içerisinde çok ciddi direnmeler karşısında Fransız kamuoyu; Anadolu Hükümeti ile irtibata geçilmesini istedi. Fransada çıkan Linformation Gazetesi Anadolu Hükümeti ile doğrudan ilişkiye geçilmesini öneriyordu.Mütareke ile birlikte Antepte normal hayata dönüldü. Dükkanlar açıldı, herkes iş ve gücü ile uğraşmaya başladı. Ermeni cemaat meclisi toplanarak, bundan böyle Türklerle iyi geçinmeye ve Fransızlara yardım etmemeye karar verdi. Bu kararlarını hükümete bildirdiler.
Antepin Fransızlar Tarafından II. Kez Kuşatılması
Fransızlar, 11 Ağustos 1920de Antep halkına gönderdikleri bir bildiri ile şehrin iki saate kadar kayıtsız şartsız teslimini ve bütün hükümet memurlarının, Kuvâ-yı Milliye Komutanının, Heyet-i Merkeziye üyelerinin ve diğer ileri gelenlerin Fransız Komutanlık karargahına gelmelerini, bütün kuvvetlerin silahları ile birlikte teslim olmalarını bildirdiler. Fransızlar; Antep halkı isyan ettiği için ceza olarak 1,5 milyon altın lira tazminat istediler. Kabul edilmediği takdirde şehre büyük kuvvetlerle saldıracaklarını ve şehri topa tutacaklarını bildirdiler.Antepliler tarafından kabulüne imkan olmayan bu şartlara karşılık Kuva-yı Milliye Komutanı Özdemir Bey Sizin bayrağınızın altına girecek hiçbir Türk düşünemiyorum. Antep halkı ya ölmeyi yada vatanını kurtarmayı kendisine bir düstur olarak kabul etmiştir. demiştir.
Fransız kumandanlarına bu cevap verildikten iki saat sonra mutasarrıflığa ikinci bir resmi nota gönderildi. Bu notada şehrin derhal teslim olması, ayrıca Fransızların mertliğinden, alicenaplığından, maksatlarının halkın refah ve saadeti olduğundan bahsedilerek şehrin teslimine işaret olmak üzere kalenini güney burçlarından birine beyaz bayrak çekilmesi istenmekteydi.
Aynı gün Antep Heyet-i Merkeziyesine Kılıç Ali bey tarafından bir telgraf geldi. Bu telgrafta bölgeye yeni kuvvetler sevk edileceği bildirilmekteydi.
Antep Heyet-i Merkeziyesine
Büyük Millet MeclisiGayet Aceledir.
Mümkün kuvvetlerin yola çıkarılması için lazım gelenlere emir verilmiştir. Bu kuvvetlerin vusulüne kadar aman kardeşlerim, fevkalade sebat, metanet ve mukavemet gösteriniz. İnşallah muvaffak olacaksınız. Cümlenize muvaffakiyetler temenni ederim fedakar kardeşlerim.
16 Ağustos 1336
Kılıç Ali
Yayınlanan bildiriyi kuvvetlendiren bu telgraf; halkın direnme isteğini bir kez daha tazelemişti.Kuşatma başladıktan sonra Antep halkı içerisinde büyük bir açlık baş göstermişti. Bu sebeple; Antep etrafındaki kuşatma hattının yarılarak Antep müdafilerine yardım edilmesi gerekiyordu.
1 Ocak 1921 tarihinden Antepte açlık korkunç bir hal almıştı. Herkes ekmek arıyordu. Heyet-i Merkeziye bu durum karşısında bir açlık beyannamesi yayınlayarak, dışarıdaki birliklerden bir kez daha yardım istedi.
Fransızlar açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Antep halkını tehdide başlamışlardı. 1 Ocak 1921 günü General Gouraud Anteplilere teslim teklifinde bulundu. Bu teklifte, Sevr Antlaşmasının uygulanmasını istiyordu. Fransız idaresi tanınacak, cephane ile adları verilen kişiler teslim edilecekti. Bu teklifte diğer teklifler gibi kabul edilmemiştir.
Fransız muhasarasının artması sonucunda, Antepi müdafaa eden şehir içindeki birlikler bir huruç hareketi yapmaya karar verdiler. 2. Kolordu Komutanlığı böyle bir baskın hareketinin 4 yada 5 Şubat gecesi yapılmasını uygun buluyordu. Fakat çıkış hareketi, şehir içindeki müdafilerin hazırlıklarını tamamlayamaması nedeniyle yapılamamıştı. Bunun üzerine 2.Kolordu Kumandanı Kurmay Albay Selahattin Adil Bey, 6-7 Şubat 1921 gecesi Antep müdafilerine gönderdiği emirde: Bu gece kuşatma hattını yarıp çıkmadığımız takdirde dışarıdaki kuvvetlerin sizlere bir daha yardım imkanı olmayacağını kesin olarak bildirmek zorundayım. Harekan saat 18.00da topçu ateşimizle başlayacaktır. Yiyeceklerinizi içerde kalanlara terk ediniz. Sizin her halde çıkmanızı rica ederim.diyordu.
Bu karar üzerine dışarıya çıkacaklar Ahmet Çelebide toplandı. Bunlar da huruç hareketine iştirak edenleri takip edeceklerdi. Huruç Hareketi Salavat yokuşuna ve Perilikaya istikametine doğru hazırlandı. Bu harekata Mustafa Fevzi Bey komutasında Yıldırım Taburunun birinci, ikinci ve üçüncü bölükleri ile semt efradı iştirak etti. Müşterek hareket bütün hazırlığı ile tamamlandıktan sonra, 6 Şubatta beş subay, dörtyüzelli erden oluşan ilk kafile çıkış hareketinde başarılı oldu. Bununla beraber Fransızlar civardaki kuvvetlerle yaptıkları karşı hücumla durumlarını kısa zamanda düzelttiklerinden ancak bu kadar insan dışarı çıkabilmiştir.
Son durum üzerine Antep halkı ve müdafiler, iaşe yardımı yapıldığı takdirde çıkış yapmak istemediklerini ve savunmaya devam edeceklerini bildirdiler. Kolordu halinde buna imkan olmayacağı anlaşıldığından müdafilerden, arzu edenlerin her an kılavuzlarla çıkış yapabileceklerini bildirdi. 7-8 Şubat 1921 gecesi de 50 kadar savaşçı Antepten dışarıya çıkmaya muvaffak oldu.
8 Şubat 1921de aralıklı atışlar devam ederken, aynı günü sabahı Özdemir Bey ve hükümet erkanının dışarı çıktıkları öğrenildi. Halk telaşa düştü. Şehrin ileri gelenleri, Heyet-i Merkesiye Reisi Ferit Bey olduğu halde, hastane haline gelen Şeyh Camiinde toplandılar. Uzun tartışmalardan sonra şehrin tesliminden başka bir çıkar yol olmadığına karar verdiler. Şehrin teslim şartlarını görüşmek üzere Fransız kumandanlarına bir mektup yazarak randevu istendi.
Kararlaştırılan saatte Dr. Mecit Bey başkanlığındaki Türk Heyeti Fransız karargahına gitti. Uzun görüşmeler ve tartışmalardan sonra teslim anlaşması hazırlandı. Heyet; Şeyh Camiinde toplanan şehrin ileri gelenlerine, yeni şartları okuyup anlatarak imza için yetki istedi. 9 Şubat 1921 Çarşamba günü saat 10.00da Fransız Karargahına giden delegeler bir gün önce hazırlanan şehrin teslim protokolünü imzaladılar.
An bir maddeden oluşan teslim protokolüne göre: Antep Fransız mandası altına girecek, ordu birlikleri harp esiri olarak kabul edilecek, bütün silah ve harp gereçleri Fransızlara teslim edilecek, Türk olsun Ermeni olsun bütün halka eşit işlem yapılacak ve güven altında bulundurulacaktı
Bu protokolden sonra Fransızlar şehre girdiler. Kendilerince asayiş bakımından gerekli gördükleri yerlere karakollar yerleştirdiler. Halka yaranmak ve gönüllerini kazanmak için Hükümet civarına kamyonlarla un, şeker, yiyecek getirerek halka dağıttılar. Fırınları açarak ekmek yaptırıp muhtaçlara parasız verdiler.
Çok üstün düşman kuvvetlerinin topçu ateşi altında, açlık içinde, savaşa devam eden Anteplilerin direnişi bütün Türkiyede dikkatle takip edilmiştir. Batı Cephesinde Kurtuluş Savaşının başlayacağı günlerin arifesinde 8 Şubat 1921 tarihinde 93 Sayılı Kanun ile Büyük Millet Meclisi ilimize GAZİLİK unvanı vermiş, Ayıntab adı Gaziayıntab olmuştur.
ATATÜRKÜN GAZİANTEPE GELİŞİ
Türk Milletini en iyi tanıyan büyük Atatürkün Gaziantepe geliş tarihi olan 26 Ocak 1933 günü, Gaziantep halkı yollara dökülmüştü. Caddeler tıklım tıklım dolmuştu. Alkışlar, Varol! sesleri duyuluyor, sevinçten bağıranlar, ağlayanlar görülüyordu.Atatürk, Başkarakolda arabasından indi, halkı selamladı. Halkın kalabalık ve heyecanlı oluşu, caddede yürümeyi imkansız hale getirmişti. Alınan bütün tedbirler boşa gitti. Halk, Atatürkü daha yakından görmek ve ellerinden öpmek istiyordu. Savaşlarda büyük ıstıraplar çekmiş Antep halkı, büyük kurtarıcısını heyecanla bağrına basmak için çılgına dönmüştü. Yaşa!, Varol! sesleri ve alkışlar arasında tekrar arabasına binen Atatürk, Atatürk Bulvarını takiben bugünkü Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü binasına, o zamanki Halkevi ve parti binasına geldi. O sırada saatler 11.00ı gösteriyordu, günlerden Perşembe, hava açık ve güzel, Ramazan Bayramı arifesiydi. Halk coşkun bir sel gibi taşıyor, Yaşa!, Varol! sesleri her tarafı çınlatıyordu. Atatürk parti binasında biraz dinlendi. Gelenleri kabul etti ve onlarla görüştü. Şehir Meclisi Atatürke verilmek üzere o zamanki parti başkanı Ömer Asım Aksoyun hazırladığı Antep Hemşehriliği tutanağını ittifakla kabul etmişti. Hemşehrilik beratının Gaziye sunulması görevi Belediye Başkanı Hamdi KUTLARa verilmişti.
27 Ocak 1933 tarihinde Gaziantep Nüfus Müdürlüğünde, yaşlı bir katip, meşin kaplı büyük bir deftere şu kaydı geçiyordu.
BELEDİYE MECLİS KARARI
Ulu Önder 26 Kanunisani ( Ocak ) 1933 tarihinde şehrimizi şereflendirdiler. Şehrimiz için ebedi bir saadet kaynağı olan bir tarihi günde toplanan şehir meclisi yüce Halâskâr için halkımızın taşıdığı sonsuz minnet ve şükran duygularını ifade etmek üzere Büyük Atatürke Gazi yurdun hemşehriliğini arz etmeyi kararlaştırdı. Ve şu mazbatayı tanzim etti. Tarihi yüksek kıymetine binaen aşağıya alıyoruz.Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Türkiyenin bânisi ve en büyük milli rehberidir. İşgal edilen yurdumuzun istiklalini temin için milli bir cihat açmış ve milletin Başkumandanlığını yaparak Türkiyeyi kurtarmıştır. Bundan sonra idari, fikri, iktisadi, ilmi, bir çok inkılâplar meydana getirerek yurdumuzu mütemadiyen yükseltmiş ve yalnız Türkiyede değil bütün dünyada tarihin en büyük Kumandanı, en büyük inkılâpçısı, en büyük ilim ve fikir adamı olarak tanınmıştır.
İşgal edilmiş olan Gaziantepte bu mücadele ve inkılâplarda Büyük Liderin yaktığı ışık arkasından koşmuş, vesaiti harbiyesi olmadığı halde her şeyden evvel tek başına onbir ay mücehhez Fransız ordusuyla çarpışmış, şehrin bombardıman edilmesinden, mitralyözlerle taranmasından, hücuma uğramasından yılmamış; Fransızlarla harben teslim olmamış; bu suretle milli mücadelenin şanlı bir sahifesini yazmış ve tarihe emsali bulunmaz bir kahramanlık namı bırakmıştır.
Bunun için Büyük Millet Meclisi bir Mustafa Kemale bir de Antepe Gazilik madalyası takmıştır.
Gazi Halâskâr, Gazi şehre 26 Kanunisani 1933 tarihinde ilk defa teşrif buyurmuşlardır. Gaziantep Ahalisinin hissiyatına tercüman olan belediye meclisi bu çok ulvi levhanın hatırasını ebedileştirmek için şehrin fahri hemşehriliğini cumhuriyet Halk Fırkasının daimi, umumi reisi olan adaşına arz ve takdim etmeye ve Gaziantep Cumhuriyet halk fıkrasının bulunduğu Bey mahallesi nüfusuna bu kaydı tescil ettirmeğe karar vermiştir.
26 Kanunisani 1933
Not : Bu mazbatayı T.D.K. Genel yazmanı Ömer Asım AKSOY hazırlamış; Diş Doktoru H.Cemil KARSLIGİL heyecanlı bir sesle okumuştur.Evet 27 Ocak 1933 tarihinde yapılmıştı bu kayıt ve Türkün Gazisi Mustafa Kemal, Türkiyenin Gazisi Gaziantepin nüfus kütüğüne Hemşehri olarak o gün kaydedilmişti.
27 Ocak Ramazan Bayramı idi, Atatürk üstü açık bir araba ile belediyeye geldi. Lacivert bir elbise, gri kravat ve siyah iskarpinler giymişti. Halılar döşenmiş merdivenlerden ağır ağır çıktı. Şehir Meclisi odasına girdi. Şehrin ihtiyaçlarını, bütçesini ve yapılacak işlerini sorarak bilgi aldı. Şehir Meclisi üyeleri bazı isteklerde bulundular. Atatürk, şöyle dedi : Antep güzel şehir, Gaziantepliler vatanperver, cesur ve çok çalışkandır. Bu şehir her şeye layıktır. Gereken yardım yapılacaktır.
Atatürkten Gaziantepe bir lise açılması istenmişti. 1 Şubat 1933de Gaziantepte ilk lise açıldı. Gaziantep Ortaokulu Lise haline getirildi.
Atatürk 27 Ocak 1933 günü saat 10.00da halkın coşkun tezahüratı arasında Gaziantepten ayrılmıştır.
20 Ekim 1921de Ankara İtilafnamesi ile Fransızlar Antepi terk etmeyi resmen kabullendiler. Gerçekte ise Fransızlar 8 Şubat 1921de Antep Türkleri ile yaptıkları mütareke ile işgallerinin geçici olduğunu belirterek Antepi terk etmeye söz vermişlerdi. 25 Aralık 1921de Ankaraya bağlı kuvvetler, Gaziantepe girmişlerdir. Her yıl 25 Aralık Gaziantepin kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.