(Ulubat, Karacabey, Bursa; d. 1428 - ö. 29 Mayıs 1453; İstanbul),
İstanbul'un fethi sırasında Bizans surlarına ilk sancağı diken olduğu sanılan tımarlı sipahi.
Bizans tarihçisi Phrantzes'in anlatışına göre, Türklerin 29 Mayıs Salı günü sabaha karşı Edirnekapı ile Topkapı arasında umumi bir hücüm başlattıklarını ve savunmanın temel direği olan Venedikli General Giustiniani'nin yaralanıp cepheyi terketmesi üzerine Türk askerlerin heyecana gelmesi ve Fâtih'den gelen Topkapı Surlarına tırmanılması emrinin alınmasıyla birlikte Uluabatlı Hasan isimli küçük rütbeli ve genç bir asker veya subay, maiyyetindeki 30 askerle beraber, Osmanlı bayrağını surlara dikmişlerdir
Olayın Türk kaynaklarındaki yorumu ise şöyledir:
Uluabatlı Hasan, İstanbul fethedilirken surlara ilk önce çıkan ve Türk bayrağını surların üzerine ilk diken askerdir. Otuz kadar arkadaşıyla beraber Topkapı surlarına tırmanmıştır.
Onsekiz arkadaşı çıkmaya çalışırken öldürülmüş, en yüksek yere çıktığı zaman da takımında yalnız o kalmıştır.
Bayrağı dikmeyi başarmış ancak ne var ki, ilk önce bacağının dizden aşağısını vücudundan ayıran kılıç darbeleri, Bizans askerlerinin taş ve ok yağmuru onu şehit etmiştir.
Ulubatlı Hasan surlara tırmanmadan 1-2 gece önce Otağ-ı Hümayün (Padişah Çadırı) nda Padişah çok güzel bir dua etmiştir[kaynak belirtilmeli]. Dışarıdan bir amin sesi gelmiştir. Bunun üzerine II. Mehmed amin diyen kişinin bulunmasını istemiştir. Bu da Uluabatlı Hasan'dır. Neden Otağ-ı Hümayün e bu kadar yakında olduğu sorulunca oda ilk saldıranlar arasında olmak istediğini ama kumandanının izin vermediğini söylemiş. Padişahın izni ile en ön safa geçmiştir ve en ön saflarda yer alıp kahramanca savaşmıştır.
Ancak günümüz tarihçileri o dönemin kaynaklarında Ulubatlı Hasan diye birinin ismine rastlanmadığını söylüyor. Bizans tarihçisi Sfrancis'in kitabını yıllar sonra Melissenos adlı bir metropolit alıp değiştirmiş ve üstüne bir çok uydurma hikâyeler, karakterler eklemiştir. O uydurduğu şeylerden biri de Ulubatlı Hasan diye hayâli bir karakterdir. Yani bu olayın aslı ve belli bir kaynağı yoktur.
O dönemin kayaklarında böyle bir ismin geçmediği tüm tarihçiler tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca o can pazarının yaşandığı sırada bayrağı kimin diktiğini tespit etmenin mümkün olmadığı yine tarihçiler tarafından kabul gören bir önermedir.( tarihimizi silmeye çalışmayın Ulubatlı Hasan gerçektir)
İstanbul'un fethi sırasında Bizans surlarına ilk sancağı diken olduğu sanılan tımarlı sipahi.
Bizans tarihçisi Phrantzes'in anlatışına göre, Türklerin 29 Mayıs Salı günü sabaha karşı Edirnekapı ile Topkapı arasında umumi bir hücüm başlattıklarını ve savunmanın temel direği olan Venedikli General Giustiniani'nin yaralanıp cepheyi terketmesi üzerine Türk askerlerin heyecana gelmesi ve Fâtih'den gelen Topkapı Surlarına tırmanılması emrinin alınmasıyla birlikte Uluabatlı Hasan isimli küçük rütbeli ve genç bir asker veya subay, maiyyetindeki 30 askerle beraber, Osmanlı bayrağını surlara dikmişlerdir
Olayın Türk kaynaklarındaki yorumu ise şöyledir:
Uluabatlı Hasan, İstanbul fethedilirken surlara ilk önce çıkan ve Türk bayrağını surların üzerine ilk diken askerdir. Otuz kadar arkadaşıyla beraber Topkapı surlarına tırmanmıştır.
Onsekiz arkadaşı çıkmaya çalışırken öldürülmüş, en yüksek yere çıktığı zaman da takımında yalnız o kalmıştır.
Bayrağı dikmeyi başarmış ancak ne var ki, ilk önce bacağının dizden aşağısını vücudundan ayıran kılıç darbeleri, Bizans askerlerinin taş ve ok yağmuru onu şehit etmiştir.
Ulubatlı Hasan surlara tırmanmadan 1-2 gece önce Otağ-ı Hümayün (Padişah Çadırı) nda Padişah çok güzel bir dua etmiştir[kaynak belirtilmeli]. Dışarıdan bir amin sesi gelmiştir. Bunun üzerine II. Mehmed amin diyen kişinin bulunmasını istemiştir. Bu da Uluabatlı Hasan'dır. Neden Otağ-ı Hümayün e bu kadar yakında olduğu sorulunca oda ilk saldıranlar arasında olmak istediğini ama kumandanının izin vermediğini söylemiş. Padişahın izni ile en ön safa geçmiştir ve en ön saflarda yer alıp kahramanca savaşmıştır.
Ancak günümüz tarihçileri o dönemin kaynaklarında Ulubatlı Hasan diye birinin ismine rastlanmadığını söylüyor. Bizans tarihçisi Sfrancis'in kitabını yıllar sonra Melissenos adlı bir metropolit alıp değiştirmiş ve üstüne bir çok uydurma hikâyeler, karakterler eklemiştir. O uydurduğu şeylerden biri de Ulubatlı Hasan diye hayâli bir karakterdir. Yani bu olayın aslı ve belli bir kaynağı yoktur.
O dönemin kayaklarında böyle bir ismin geçmediği tüm tarihçiler tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca o can pazarının yaşandığı sırada bayrağı kimin diktiğini tespit etmenin mümkün olmadığı yine tarihçiler tarafından kabul gören bir önermedir.( tarihimizi silmeye çalışmayın Ulubatlı Hasan gerçektir)