Milli mücadelenin ilk günlerinde Mustafa Kemal başkanlığında Sivas Heyet-i Temsiliyesi bir durum değerlendirmesi yapmış ve İtilaf Devletlerinin Bolşevik Hükümeti ile ilişki kurmasını önlemek amacıyla Kafkasyaya ağırlık verilmesi kararına varmıştır.
Güney Kafkasyanın Ermeni ve Gürcü denetimine geçmesinden sonra Nisan 1919da başlayan Kuva-i Milliye eylemleri 1920 başlarında, 15.Kolordunun desteği ile birlikte, büyük bir yoğunluk kazandı.
Cenub-i Garbi Kafkas Hükümetinin dağıtılmasından sonra, Ermeni denetimi neredeyse tüm Kars yöresini kapsamış, sadece Çıldır uzun süre bunun dışında kalabilmiştir. Ermeniler Şubat 1920de bölgeyi ele geçirmek için büyük bir saldırı başlatmış ve 17 Şubatta Çıldır ve Arpaçay'a ulaşmışlardır. Bu gelişmeler üzerine Heyet-i Temsiliye Elviye -i Selasenin (Üç Vilayet, Kars, Ardahan ve Batum'un) yeniden elde edilmesini uygun buldu ve bu amaç doğrultusunda 15.Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa hızla hazırlıklara girişti. Erzurum ve Van vilayetleri ile Erzincan sancağında seferberlik ilan edildi. Kazım Karabekir Paşa, hükümete harekâtın 23 Haziranda başlayacağını bildirerek, karargâhını Horuma taşıdı.
28 Eylül 1920de Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa Sarıkamış yönünde harekete geçerek, 29 Eylülde Sarıkamışı kurtardı.
TBMM Hükümetinin 'Doğu Harekâtının Karsa dek uzatılmasını istemesi üzerine; Doğu Cephesi birlikleri 28 Ekim 1920de yeniden saldırıya geçti.9. Kafkas Tümeni 30 Ekimde Ermenilerin direnişini kırarak Karsa girdi.
20 Kasımda Ermenilerle yapılan ateşkesin ardından 22 Kasım 1920'de Gümrüde başlayan barış görüşmeleri 2 Aralıkta sonuçlandı ve Ermenistan Hükümetiyle T.B.M.M Hükümeti arasında bir barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Kars Sancağının bütünü Türkiye topraklarına katıldı. Antlaşma öncesinde Ermenistanın elinde bulunan Tuzluca Kazası da Türklere verildi. Ancak imzadan bir gün sonra, Sovyet Kızılordu Birlikleri Ermenistana girdiler. Taşnak Hükümeti devrilerek yerine Ermenistan Sovyet Hükümeti kuruldu bu durumda anlaşma da onaylanamadı.
Kızılordunun harekâtı Gürcistana yönelince, Tiflisteki Gürcü Hükümeti Ankaraya başvurdu ve TBMM'nin desteğini istedi. Bu destek karşılığında Batum, Ardahan ve Artvin Türklere bırakılacaktı. Gelişmeler sonucunda Şubat 1921de Ardahan ve Artvin Sancaklarının Gürcistan Hükümeti tarafından Türkiyeye bırakıldığı açıklandı. Doğu cephesi birlikleri de aynı gün harekete geçerek, bu iki şehri Türkiyeye kattılar.
16 Mart 1921de Sovyet Hükümetiyle imzalanan Moskova Antlaşması ile Kars ve Artvin'in Sovyet Rusya ile olan sınırları belirlendi. Bu antlaşmaya göre, daha önce Elviye-i Selase içinde yer alan Batum ve ayrıca Ahıska ile Ahılkelek Türkiye sınırları dışında kaldı.
Moskova Antlaşmasından 7 ay sonra 13 Ekim 1921de Kafkasyadaki Sovyet Hükümetleri ile Türkiye arasında Karsta yeni bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma, Sovyet Rusya yönetimi ile Moskovada yapılan antlaşmanın yinelenmesi anlamını taşıyor, Karsın ve Artvinin bugünkü sınırlarının taraflarca bir kez daha onaylandığını ifade ediyordu.
Milli Mücadele süresince doğu cephesinde yeni bir askeri ya da siyasal gelişme olmadı. Bu cephenin birlikleri de, kısa bir süre sonra, Batı Cephesine gönderildi.