YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Saltanatı 30 Mayıs 1876- 31 Ağustos 1876
Padişahlık Sırası 33
Doğum Tarihi 21 Eylül 1840
Ölüm Tarihi 29 Ağustos 1904 (63 yaşında)
Önce Abdülaziz
Sonra II. Abdülhamit
Soyu Osmanlı Hanedanı
Babası Abdülmecit
Annesi Şevkefza Sultan
Dini İslam
Padişah olmadan önceki hayatı
Sultan Murat 21 Eylül 1840'da İstanbul'da, Çırağan Sarayı'nda doğdu. Padişah Abdülmecit ile Şevkefza Kadın Efendi'nin büyük oğullarıydı. Babası padişah Abdülmecit tarafından çok sevilmekte ve bu nedenle onun tarafından veliaht ilan edilmek istenmekteydi.
Öğrenim Hayatı
Babasının ilk erkek evladı olması dolayısıyla öğrenimi ve eğitimine büyük özen gösterilen V. Murat, döneminin en ünlü bilginlerinden Doğu kültürü ve fen alanında ders aldı. Önce Ethem Paşa'dan, sonra ise Kemal Paşa ile Gardet adlı bir Fransızdan ders alarak 14 yaşında öğrenmeye başladığı Fransızcasını ilerletti. Mızıkayı Hümayun komutanı Guatelli Paşa ve Augusto Lombardi adlı bir diğer İtalyandan aldığı piyano dersleriyle musiki alanında ilerleme kaydetti ve kendi kendine birçok şarkı besteledi.
Veliahtlık dönemi
Sultan Abdülaziz ile beraber çıktığı Avrupa seyahati sırasında Avrupa'yı yakından görüp hayran kalmış, bu gezi sırasında İngiltere'de tanıştığı Galler Prensi (sonradan İngiltere Kralı olan VII. Edward) ile yakın bir dostluk kurmuştu.Mason olan tek Osmalı padişahıdır, Masonlukta 18. dereceye kadar yükselmiştir. Amcasının tanıdığı serbestlik sayesinde, Kurbağalıderedeki köşkünde ailesi ve maiyeti ile birlikte rahat bir hayat yaşadı.
Tahta çıkışı ve hükümdarlığı
Sultan V. Murat, tahttan indirilen Sultan Abdülaziz'in yerine 30 Mayıs 1876'da padişah oldu. Cülus ve biat tarihinin kararlaştırılan günden bir gün önceye alındığı kendisine bildirilmediği için dairesine gelen askerler tarafından tutuklanacağı vehmine kapılarak depresyona girdi. Serasker Hüseyin Avni Paşa'nın arabasına binerken Paşa arabadan inmeyerek büyük bir protokol rezaletine imza atmakla beraber, belinden çıkardığı silahı korku içindeki V.Murat'a uzatmış ve korkusu bir kat daha artmıştır. Rıhtımdan çatanaya bindirileceği sırada denizin fırtınadan dolayı kabarması üzerine korkuya kapılarak binmek istememiş müdahale edilerek bindirilmiş, Sarayburnu'na geçilerek bir arabayla Beyazıt'taki Seraskerlik binasına ( bugünki İÜ Merkez Kampüsü) gidilerek orada biat törenine başlanmıştır. Sultan Abdülaziz'in Topkapı Sarayı'na nakledildiği haberi gelince acele ile Dolmabahçe Sarayı'na gidilerek törene orada devam edilmiştir.
Kısa süre içinde yaşadığı olayların etkisiyle artan korkusu yüzünden, törenin kısa kesilmesi kararlaştırılmış, toplu halde huzura alınan gayr-i müslim cemaat ruhanileri kendilerine mahsus kıyafetleriyle üzerine yürüyünce kaçmaya çalışmıştır. Seraskerlikte ve saraydaki tören sırasında geleneksel taht Topkapı Sarayı'ndan getirilememiş ve atalarının tahtına oturamamıştır. Padişahların törenle Cuma namazına gittikleri Cuma Selamlığı sırasında kendini sarayın havuzuna atmaya çalışması yüzünden bu törene bir daha cesaret edilememiş, dahada önemlisi saltanatının meşruiyetinin tasdiki anlamına gelen kılıç alayı yapılamamıştır.
Birkaç gün sonra Sultan Abdülaziz'in ölüm haberinin gelmesi ve ardından Hüseyin Avni Paşa'nın Çerkes Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine kendini tamamen kaybederek yatağında gözleri havaya dikilmiş halde hareketsiz kalakalmıştır. Hususi doktoru olan Dr. Kapolyon'un bir küvetin içine yatırarak elli sülük ile kan almak gibi son derece hatalı tedavi yöntemleriyle durumu dahada fenalaşmış ve adeta kendisinden ümit kesilmişti. Bu durumda kendisinden umdukları ümitlerin suya düştüğü kanaatine varan devlet adamlarının kararıyla 93 gün kaldığı Osmanlı tahtından 31 Ağustos 1876 tarihinde indirildi.
Sonraki yaşamı
II. Abdülhamit tarafından ailesi ile birlikte zorunlu ikamete mecbur edildi. Akıl sağlığı bir süre sonra düzeldi. İki yıl sonra Ali Suavi vakası patlak verince ailesiyle beraber Çırağanın bugün Beşiktaş Anadolu Lisesi olarak kullanılan harem binasına nakledildi.Bu olaya kadar tanınan bir takım serbestlikler tamamen kaldırılmış ve eski padişah ailesi ile beraber pek çok mahrumiyetlere maruz kalmıştır. Akıl sağlığına tekrar kavuştuğu yönündeki söylentilerin maiyetindeki bazı kalfalar tarafından ortalığa yayılması bu tedbirlerin alınmasında etkili olmuştur. Çırağan'ın dışarı ile tamamen irtibatının kesilmesi ve sıkı bir tarassut altına alınması bu dönemdedir. Ailesi ve maiyetindekilerle beraber kalabalık bir grubu oluşturmuşlar ve bu zümreye "Çırağanlılar" adı verilmiştir. Günlerini piyano çalarak, torunlarına ithaf ettiği besteler yaparak ve onların müzik yönünde eğitimleriyle ilgilenerek geçirdi. 28 yıl süren bu uzun mahrumiyet yıllarında ailesi genişlemekle beraber kayıplar da yaşanmıştır. Çırağan yıllarında iki kızı, sekiz torunu ve Şehzade Ahmed Nihat Efendi'nin oğlu olan torun çocuğu Şehzade Ali Vasıb Efendi dünyaya gelmişlerdir (1903). Bununla beraber Fehime Sultan'ın annesi Meyliservet Kadınefendi, kızı Aliye Sultan, torunu Celile Sultan, Selahaddin Efendi'nin ölü doğan iki oğlu ve üç gelini vefat etmiş bu kayıplar eski padişahı derinden sarsmıştır. Özellikle büyük bir sevgiyle bağlı olduğu annesi Şevkefza Valide Sultan'ın vefatından sonra günlerce kimseyle görüşmemiş, yemek yemeği bile reddederek kederini uzun zaman yaşamış, eski günlerindeki hayata bağlı halinden eser kalmamıştır. Kızı Hadice Sultan'ın, II. Abdülhamit'in damadlarından Kemaleddin Paşa ile giriştiği bir gönül ilişkisinin açığa çıkması üzerine şeker hastalığına yakalanmış ve bu rahatsızlığına eşlik eden kanlı basurunda etkisiyle 29 Ağustos 1904 'de vefat etmiştir. Sultan II. Abdülhamit tarafından sessiz sedasız ve gösterişsiz şekilde Yeni Camii Türbesi'nde annesinin yanına defnedilmesi emredildi. Cenazesi Topkapı Sarayı'na nakledilmiş, padişahlara mahsus şekilde Hırka-i Saadet Dairesi'nde gasledilerek teçhiz ve tekfini yapıldıktan sonra cenaze namazı için Sirkeci'ye getirilmiştir. Burada halkın dikkatini çekmemek ve herhangi bir taşkınlığı engellemek için askeri birlikler kordon oluşturarak sıkı tedbir almalarına rağmen, bazı gruplar kordonu aşarak tabuta ulaşmışlar ve eski padişaha duydukları saygıyı göstermişlerdir. Yeni Camii Turhan Valide Sultan Türbesi'ne ek olarak inşa edilen Cedid Havatin Türbesi'nde annesinin yanına defnedildi.
Kişiliği ve özel hayatı
Çocukluğunda iyi bir eğitim alan Sultan V. Murat, iyi derecede Fransızca öğrendi. Okumaya ve edebiyata oldukça düşkündü. Fırsat buldukça Fransa'dan getirtiği kitapları, yabancı gazeteleri uzun uzun okur, veliahtlık döneminde Ziya Paşa, Namık Kemal gibi o devrin birçok şairi ile sohbetlerde bulunurdu. Müziğe de meraklı olan Sultan V. Murat, hem piyano çalar hem de batı müziği dalında besteler yapardı. Schottich ve Valse bilinen eserleridir. Sultan Vahideddin'in deyişiyle ;
"Biraderi ( V.Murat'ı) terazinin bir tarafına, biz diger yedi biraderi öbür tarafına koysalar birader ağır basardı".
dediği kaynaklarda belirtilmiştir. Ailesine ve maiyetine karşı son derece kibar muamelede bulunan, gerçek nezaket sahibi, hassas bir duygu yapısına sahip, hitabeti ve davranışları ile çevresindeki kişileri etkileyebilen değerli bir kişilik yapısına sahipti.
Ailesi
Eşleri
Kadın Efendileri
1. Elru Mevhibe Baş Kadın Efendi
2. Reftar-ı Dil İkinci Kadın Efendi
3. Şayan Üçüncü Kadın Efendi
4. Meyl-i Servet Dördüncü Kadın Efendi
İkballeri
1. Resan Hanımefendi: Baş İkbal
2. Cevher-riz Hanımefendi: İkinci İkbal
3. Nev-Dürr Hanımefendi: Üçüncü İkbal
4. Remiş-Naz Hanımefendi
5. Filiz-ten Hanımefendi
Gözdeler
1. Visal-i Nur Hanım: Gözde
Erkek çocukları
1. Şehzade Mehmed Selahaddin Efendi
2. Şehzade Süleyman Efendi
3. Şehzade Seyfettin Efendi
Kız çocukları
1. Hadice Sultan
2. Fehime Sultan
3. Fatma Sultan
4. Aliye Sultan