İstanbul ilk çağlardan itibaren bütün milletlerin iştahını kabartan bir yerleşim yeri olmuştur. O yüzden, birçok ülke, kendi merkezlerini bu önemli topraklara taşımak için birçok savaş yapmıştır.
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra İngiltere, Fransa ve İtalyanın oluşturduğu üçlü blok ülkeleri Anadoluyu işgale başlamışlardı. Bu antlaşma gereğince 6-12 Kasım 1918 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı düşman savaş gemileri ile kuşatılmıştı. Boğazın güvenliğini sağlamak amacıyla 13 Kasım 1918 tarihinde düşman gemileri bu sefer İstanbul açıklarına demirlediler. Özellikle İngilizlerin gözü İstanbul üzerinde idi; hatta bu konuda diğer devletlerle ciddi tartışmalar yaşandı.
İşgalci kuvvetlerin baskısı giderek artıyordu. Bu baskılara dayanamayan padişah, 21 Aralık 1918 günü meclisi dağıttı. Tevfik Paşa, Damat Ferit Paşa ve Ali Rıza Paşa sırayla Osmanlı Hükümetini kurdular. Ankarada Kurtuluş Savaşını çoktan başlatan Mustafa Kemal Paşa, bu hükümetlerin hiçbirini tanımadığını ilan etti. Ali Rıza Paşa, Mustafa Kemali kızdırmamak için kendilerine Ankara Temsil Heyeti teklifinde bulundu. Mustafa Kemal ise bir şart ileri sürdü. Buna göre, Meclis-i Mebusan hemen toplanacak ve Sivas Kongresinde alınan kararları tanıyacaktı.
Hemen seçimler yapıldı ve seçilen isimler İstanbulda toplandı. 12 Ocak 1920 günü Erzurum ve Sivas kongre kararları Misak-ı Milli kararları olarak kabul edildi ve bütün dünyaya duyuruldu.
Misak-ı Millinin, yani Ulusal Andın kabul edilmesi işgalci devletleri korkuttu. Onlar da bunun üzerine 16 Mart 1920de İstanbulu işgal ettiler.
Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 günü resmi işgale dönüştü. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Adana treninden inip Haydarpaşa rıhtımına ayak bastığında düşman gemilerinin zafer bayrakları açmış şekilde toplarını sağa sola çevirerek İstanbul limanına girdiklerini, gayri Türk azınlıkların da sevinç çığlıklarıyla karşı sahilleri çınlattığını görünce,Geldikleri gibi giderler demişti. Bu sırada kanlı olaylar meydana geldi ve durum Mustafa Kemale bildirildi. Meclis-i Mebusanı dağıttılar, halkın seçtiği milletvekillerini Maltaya sürdüler.
Kurtuluş Savaşının zaferle bitmesinden sonra Refet (Bele) Beğ komutasındaki bir Türk birliği İstanbula girdiyse de, işgali resmi olarak kaldıramadı. 18 Eylül 1923′de Batı Anadolu tamamen düşmanlardan temizlendi. Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla İstanbul, Boğazlar Bölgesi ve Doğu Trakya kurtarıldı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması gereğince de düşman askerleri altı hafta sonra İstanbuldan ayrılacaklardı.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşmasından sonra 23 Ağustos 1923ten itibaren düşman kuvvetleri İstanbuldan ayrılmaya başladılar. Son düşman birliği ise 2 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk Alay Sancağını selamlayarak şehri terkettiler.
5 Ekim 1923′te şehrin Anadolu yakasına gelen Türk Ordusu, 6 Ekim 1923 günü coşkun bir bayram havası içinde, sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru altında İstanbula girdi. 4 yıl 10 ay 23 gün süren işgal, Mustafa Kemal Paşanın sabırlı ve sağduyulu politikası sayesinde sona ermiş oldu. O yüzden her yılın 6 Ekimi böylece İstanbulun kurtuluş günü olarak belirlendi ve kutlanmaya başlandı