600 yıllık bir tarihe damgasını vuran Osmanlı dönemi kadınının giysileri.
Bindallılar yerini beyaz gelinliğe bıraksa da, morundan kırmızısına, sarısından yeşiline albenili renkler, batının etkisiyle pastelleşse de 600 yıllık bir tarihe damgasını vuran Osmanlı dönemi kadınının giysileri, ''Dünya Kadınlar Günü'' kapsamında, Anadolu Ajansı'nın bir ''kültür hizmeti'' olarak fotoğraflandı.
Giyinmenin sanat eserine dönüştüğü Osmanlı kadını giysileri, genlerinde aynı karakteri taşıyan günümüzün Türk kadınıyla da özdeşleşiyor. Bu görkemli giysiler, Osmanlı kadınının güçlü karakterine, sabrına ve otoriter kişiliğine ayna tutuyor.
İmparatorluk döneminde giyimiyle hep ön plana çıkan Osmanlı kadını, köyde, şehirde, evde, törende, çarşıda, pazarda, düğünde, davette ve sarayda kendi yarattıkları modayla adeta özdeşleşti.
19'ncu yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve ''bindallı'' adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi. Kırsal kesimde, aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyildi. Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar ile ihtişamlı takılar kullanıldı.
Batılaşma modasının etkisiyle birlikte bu geleneksel giysiler yerini, ''tayyör'' diye tanımlanan uzun etek ve ceketten oluşan giysilere bıraktı. Taşlı, süslemeli keplerin, kalpakların yerini ''fötr'' diye tabir edilen şapkalar aldı. Giysilerdeki batılılaşma modası, ayakkabı modellerine de yansıdı.
Bindallılar yerini beyaz gelinliğe bıraksa da, morundan kırmızısına, sarısından yeşiline albenili renkler, batının etkisiyle pastelleşse de 600 yıllık bir tarihe damgasını vuran Osmanlı dönemi kadınının giysileri, ''Dünya Kadınlar Günü'' kapsamında, Anadolu Ajansı'nın bir ''kültür hizmeti'' olarak fotoğraflandı.
Giyinmenin sanat eserine dönüştüğü Osmanlı kadını giysileri, genlerinde aynı karakteri taşıyan günümüzün Türk kadınıyla da özdeşleşiyor. Bu görkemli giysiler, Osmanlı kadınının güçlü karakterine, sabrına ve otoriter kişiliğine ayna tutuyor.
İmparatorluk döneminde giyimiyle hep ön plana çıkan Osmanlı kadını, köyde, şehirde, evde, törende, çarşıda, pazarda, düğünde, davette ve sarayda kendi yarattıkları modayla adeta özdeşleşti.
19'ncu yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve ''bindallı'' adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi. Kırsal kesimde, aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyildi. Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar ile ihtişamlı takılar kullanıldı.
Batılaşma modasının etkisiyle birlikte bu geleneksel giysiler yerini, ''tayyör'' diye tanımlanan uzun etek ve ceketten oluşan giysilere bıraktı. Taşlı, süslemeli keplerin, kalpakların yerini ''fötr'' diye tabir edilen şapkalar aldı. Giysilerdeki batılılaşma modası, ayakkabı modellerine de yansıdı.