Sıkılıyoruz, bunalıyoruz ve kurtulmak için çareler arıyoruz. Halbuki "Mutluluk Kitabı" başucumuzda; lakin ona uzanmaktan aciz kalmışız.
Peygamber Efendimiz (sas), sıkıntı anlarında, öfkeli zamanlarında ümmetine kurtuluş reçetesi sunmuş: Abdest almak. Bu çağrıya bazı sahabiler, alimler, Osmanlı padişahları öylesine uymuş ki, abdestsiz iş yapmaz, adım atmaz olmuşlar. Cennet ayakları altına serilen anneler dahi uymuş bu güzel tavsiyeye. Hatta içlerinden çocuklarını abdestsiz olarak bir kere bile emzirmeyenler çıkmış. Onların bu hassasiyetleri hep yüce ruhlu insanları dünyaya getirmelerine vesile olmuş.
Peygamberimiz (sas)'in, ümmetini devamlı abdestli olmaya teşvik eden pek çok hadislerinden iki tanesi şöyledir: "... İç ve dış temizliği tam yaparak devamlı abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder.", "Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, ALLAH (cc), bu sebeple ona on misli sevap yazar."
Hepimiz biliyoruz ki abdest bizi namaza, namaz da ALLAH'a ve Rasulü'ne götürür. ALLAH'a ve Rasulü'ne yakın olan insan da bilinçli olarak günah işlemez. Mü'min için bundan daha büyük bir mutluluk olur mu? Çoğumuz anne babayız ya da anne baba adayı, eğer hem kendimiz hem de evlatlarımızın, Efendimiz (sas)'in istediği insanlar olmasını istiyorsak küçük gördüğümüz aslında çok büyük olan noktadan başlamalıyız işe. Hem öyle başlamalıyız ki, bundan sonra abdestsiz hiçbir anımızın olmamasına özen gösterecek şekilde.
Peki sürekli nasıl abdestli olalım? İşte bizden bir teklif, kendi imkanlarınızı düşünüp farklı yollar da siz bulun: Tuvalete giriyoruz ve çıktıktan sonra ellerimizi ve ayaklarımızı yıkıyoruz. Bunun yanında yüzümüzü, kollarımızı da yıkasak, iki dakika bile sürmeyecek olan bir abdest alsak güzel olmaz mı? Evimizden ya da işyerimizden ayrılırken abdest alarak çıksak, hatta abdestli olarak yatağımıza girsek ALLAH (cc) ve Rasulü (sas)'nün hoşuna gitmez mi? Karar sizin? Unutmayalım ki ölümün bizi nerede ve nasıl beklediği belli değil. İyisi mi, biz onu her yerde ve her zaman abdestli bekleyelim.
Rabbimizin huzuruna abdestli olarak varmak az şey mi?
Alıntı
Peygamber Efendimiz (sas), sıkıntı anlarında, öfkeli zamanlarında ümmetine kurtuluş reçetesi sunmuş: Abdest almak. Bu çağrıya bazı sahabiler, alimler, Osmanlı padişahları öylesine uymuş ki, abdestsiz iş yapmaz, adım atmaz olmuşlar. Cennet ayakları altına serilen anneler dahi uymuş bu güzel tavsiyeye. Hatta içlerinden çocuklarını abdestsiz olarak bir kere bile emzirmeyenler çıkmış. Onların bu hassasiyetleri hep yüce ruhlu insanları dünyaya getirmelerine vesile olmuş.
Peygamberimiz (sas)'in, ümmetini devamlı abdestli olmaya teşvik eden pek çok hadislerinden iki tanesi şöyledir: "... İç ve dış temizliği tam yaparak devamlı abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder.", "Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, ALLAH (cc), bu sebeple ona on misli sevap yazar."
Hepimiz biliyoruz ki abdest bizi namaza, namaz da ALLAH'a ve Rasulü'ne götürür. ALLAH'a ve Rasulü'ne yakın olan insan da bilinçli olarak günah işlemez. Mü'min için bundan daha büyük bir mutluluk olur mu? Çoğumuz anne babayız ya da anne baba adayı, eğer hem kendimiz hem de evlatlarımızın, Efendimiz (sas)'in istediği insanlar olmasını istiyorsak küçük gördüğümüz aslında çok büyük olan noktadan başlamalıyız işe. Hem öyle başlamalıyız ki, bundan sonra abdestsiz hiçbir anımızın olmamasına özen gösterecek şekilde.
Peki sürekli nasıl abdestli olalım? İşte bizden bir teklif, kendi imkanlarınızı düşünüp farklı yollar da siz bulun: Tuvalete giriyoruz ve çıktıktan sonra ellerimizi ve ayaklarımızı yıkıyoruz. Bunun yanında yüzümüzü, kollarımızı da yıkasak, iki dakika bile sürmeyecek olan bir abdest alsak güzel olmaz mı? Evimizden ya da işyerimizden ayrılırken abdest alarak çıksak, hatta abdestli olarak yatağımıza girsek ALLAH (cc) ve Rasulü (sas)'nün hoşuna gitmez mi? Karar sizin? Unutmayalım ki ölümün bizi nerede ve nasıl beklediği belli değil. İyisi mi, biz onu her yerde ve her zaman abdestli bekleyelim.
Rabbimizin huzuruna abdestli olarak varmak az şey mi?
Alıntı