• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Abhazya

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
ABHAZYA

Abhazya (Abhazca: Аҧсны/Apsnı;
Gürcüce: აფხაზეთი / Aphazeti),
resmî adıyla Abhazya Cumhuriyeti
(Abhazca: Аҧсны Аҳәынҭқарра/ Apsnı Ahuıntkarra,
Rusça: Респу́блика Абха́зия / Respublika Abkhaziya),

Gürcistan'ın kuzeybatısında, Karadeniz'in doğusunda tarihsel ülke. 1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum'a egemen olan ve Rusya’nın desteğini alan ayrılıkçılar tarafından de jure (hukuki) parçası olan Gürcistan Cumhuriyeti'nden 1994 yılında bağımsızlığını ilan edilmiş bir de facto (fiili) devletidir. Adını, bugünde bölgenin halkı olan Abhazlardan alır. Abhazya, 8.600 km²’lik bir alanı kapsar. Bölgede 220.000'i aşkın kişi yaşamaktadır.(2003 sayımı)

Fakat Abhazya Cumhuriyeti adını taşıyan bu yönetim bazı ülkeler tarafından tanınmıştır (Rusya, Nikaragua; Venezuella ,Nauru ,Vanuatu, Tuvalu ve de facto Güney Osetya, Transdinyester,Dağlık Karabağ ve sürgündeki Krayina Sırp Cumhuriyeti). Gürcistan'ın merkezi yönetiminin desteğindeki özerk yönetim ise, bölgenin eski statüsünün korunmasından yanadır. Abhazya Cumhuriyeti Hükümeti’nin yönetim merkezi Sohum'sur.

26 Ağustos 2008'de Rusya devlet başkanı Dmitri Medvedev, 3 Eylül 2008'de Nikaragua'nın sosyalist devlet başkanı Daniel Ortega Abhazya Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanıdığını açıkladı. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, 2009 Eylül ayında Abhazya'yı bağımsız bir devlet olarak tanıdığını açıklamıştır.


Tarih

Erken dönem


Batı Kafkasya’da en eski yerleşmeye ilişkin arkeolojik buluntular yaklaşık İ.Ö. 4000-3000 yıllarına tarihlenir. Bugünkü Abhaz (Apsua) tarihçiler bu kalıntıların en eski “proto-Abhaz” kabilelerine ait olduğunu savunmakta ve Karadeniz kıyısındaki bugünkü Abhaz cumhuriyetinin köklerinin çok eski olduğunu ileri sürmektedirler.

Bugünkü Abhazya toprakları İ.Ö. I. binyılda (İ.Ö. IX-VI. yüzyıllar) eski Kolhis (Kolha) krallığının bir parçasıydı. Bu toprakların İ.Ö. 63 yılında Lazika’nın bir parçası oldu. Eski Yunan tacirler Karadeniz kıyısında limanlar kurdular ve Dioscurias adıyla kurulan Sohum da bu limanlardan biriydi. Roma İmparatorluğu M.S. I. yüzyılda Lazika topraklarını ele geçirdi ve Lazika'nın bağımsızlığını yeniden kazandığı IV. yüzyıla değin bölgeyi yönetimi altında tuttu. Ama ardından Lazika Bizans İmparatorluğu’nun denetimi altına girdi. Bizans imparatoru I. Justinianos döneminde, VI. yüzyılda Abhazya nüfusu Hıristiyanlığı kabul etti. Abhazya, VII. yüzyılda Bizans’a bağlı bir prenslik haline geldi. Daha sonra IX. yüzyıla değin İmereti Krallığı’na bağlı olarak bu konumunu korudu. Abhazya prensi II. Leon, Hazarlardan yardım aldı ve egemenliğini bütün Batı Gürcistan’a yaydı. II. Leon zaten Abhazya prensi olduğu için Abhazya kralı unvanını aldı ve krallığın adı da Abhazya Krallığı oldu. Bu krallığın başkenti Kutaisi idi. Batı Gürcistan’daki piskoposlukların Konstantinopolis (İstanbul) patrikliğine bağlıydı. Bu durum, Bizans İmparatorluğu’nun Abhazya Krallığı’nda nüfuzunu büyük ölçüde korumasına yardım etti.

XVI. yüzyılda Abhazya’yı Osmanlılar ele geçirdi ve bölge nüfusunun bir bölümü Müslümanlaştırıldı. Osmanlılar Gürcüleri bölgeden çıkardı ve Çaçba hanedanınca yönetilen özerk Abhazya Prensliğini kurdu.

800px-1835_Bradford_Map_of_Turkey_in_Asia_and_the_Caucases_-_Geographicus_-_TurkeyAsia-bradford-1835.A.jpg

Günümüz Abhazyası, haritada Great Abassia'nın güney yarısıdır, 1835 yılı


Expulsion_map_of_the_Circassians_in_19th_century.PNG

Abhazların Sürgünü​

Çarlık Rusya’sı ve Sovyet dönemi

Çarlık Rusyası Kafkasya’ya yayılmaya başlamasıyla birlikte bölgenin bazı küçük halklarıyla çatışmalar içine girdi. Küçük ölçekli ama uzun zamana yayılan savaşların sonunda Rusya, 1801-1864 arasında bütün Gürcistan’ı ele geçirdi. Abhazya 1810 yılında bir feodal prenslik olarak Rusya'nın korumasına alındı. 1812 Bükreş Antlaşması gereğince, Osmanlı Devleti Abhazya üzerindeki bu Rus egemenliğini tanıdı. Aynı antlaşmaya göre, Abhazya'nın kuzeyinde sınır olan Bzıb Irmağı ile daha kuzeydeki Kuban Irmağına değin uzanan Karadeniz'deki Çerkesya kıyılarının denetimi Osmanlı Devleti'ne bırakıldı, Bzıb Irmağından güneydeki Poti'ye kadar uzanan Karadeniz kıyılarının denetimi de Rusya'ya verildi. 1813'te İran'ı da yenen Rusya, Karadeniz'den Hazar Denizi'ne uzanan geniş bir alanda Güney Kafkasya'ya yerleşmiş oldu. Rusya, 1861 yılı idari ve sosyal reform programı çerçevesinde 1864’te Abhaz Prensliği'ni lağvetti, feodal ayrıcalıklara ve köleliğe son verdi ve bölgeyi Sohum okrugu adı altında ilhak etti. Sohum okrugu, daha sonra Kutaisi iline bağlandı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, 1877'de Abhazya'ya şaşırtma amaçlı bir Osmanlı çıkartması yapıldı, sayıları dört bin olarak bilinen bir Abhaz nüfus, ayaklanarak Osmanlıları destekledi. Dört ay gibi kısa bir süre içinde Abhazya'yı boşaltan Osmanlılar,beraberlerinde Müslüman Abhaz nüfusun çoğunluğunu da götürerek deniz yoluyla Türkiye'ye çekildiler. Bunun bir sonucu olarak Müslüman Abhazlar azınlık durumuna düştüler. Abhazlardan boşalan yerlere de Rus, Gürcü, Ermeni, ve Rum kolonlar yerleştirildi. Türkiye'ye götürülen Abhazlar ise, çoğunlukla Batı Karadeniz illeri (Düzce, Sakarya, vb) ile Orta Karadeniz illerine (Sinop, Samsun, vb) yerleştirildiler.

Çağdaş Abhaz tarihçiler Abhazya'ya Gürcü, Rus, vb'nin dışarıdan getirilerek yerleştirildiğini yazıyorlar. Gürcü tarihçiler de Gürcüler, Megreller ve Svanlar gibi Güney Kafkas kökenli halkların eski çağlardan beri Abhazya’nın yerlisi olduklarını yazıyorlar. Gürcüler, Adigeler ve Abazalar gibi bir Kuzey Kafkas halkı olan Abhazların bölgeye kuzeyden göç ederek geldiklerini öne sürüyorlar. Karşılıklı iddialar sürüyor. 20. yüzyılın başında Abhazların bölgede bir azınlık olması da bir başka olgudur. 1911 tarihli Encyclopædia Britannica‘daki maddede Sohum-kale (Sohum) nüfusunun 43.000 olduğu, bu nüfusun üçte ikisinin Kartvelilerden, üçte birinin Abhazlardan oluştuğu yazmaktadır. Olabilir, çünkü 1877'de Merkezi Sohum yöresi, Türkiye'ye göç nedeniyle Abhaz nüfusundan tamamen boşalmış durumdaydı.

1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra Abhazya, 1921'de Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adı altında bağımsız bir Sovyet cumhuriyeti oldu. Daha sonra, Abhazya 1922'de egemenlik hakkı saklı kalmak üzere ve eşitlik temeli üzerinden Gürcistan ile bir birlik kurdu ve Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti içinde yer aldı. Stalin rejimi, 1931’de Abhazya'nın egemenliğine son verdi, statü indirimiyle Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni Abhazya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adı altında Gürcistan'a bağladı. 1936'da Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti de Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan biçiminde üçe bölünerek dağıldı. Abhazya ise, doğrudan Moskova'ya bağlı bir birlik cumhuriyeti olan Gürcistan'ın sınırları içinde kaldı. Bu dönemde Abhazya'ya yönelik Gürcü, Ermeni ve Rus yerleşimleri devletçe desteklendi. Gürcü sayısı 1989’da 250,000'e yaklaştı, Rus sayısı da 75.000’i buldu.

Stalin’in ölümünden sonra Abhazya'da Abhazlara daha geniş yetkiler ve yönetimde daha çok temsil hakkı tanındı. Sovyet yönetimi, küçük cumhuriyetlerin ve ulusal toplulukların edebiyat ve kültür yönlü çalışmalarını bir ölçüde destekliyordu. Abhazlar kendi özerk cumhuriyetlerinde sayıca azınlık (% 17-18) olmalarına karşın, önemli ölçüde siyasal gücü ve bürokrasiyi kontrol ediyorlardı. Abhazlara tanınmış olan kota ve haklar, Abhazları Gürcülere karşı bir denge unsuru olarak elde tutmayı amaçlayan bir stratejik politikaya dayanıyordu. Abhazlara tanınmış olan hakların bir benzeri, Gürcü tarafın görüşüne göre, Sovyetler Birliği’nin hiçbir başka özerk cumhuriyeti halkına tanınmamıştı. Bu durum,yani Rusların Abhazlar yoluyla Abhazya'yı elde tutma niyeti, Gürcüler ile Rus ve Abhazların karşı karşıya gelmelerinin asıl nedenidir. Zviad Gamsakhurdia yönetimince, öteden beri yazışma dili Rusça olan Abhazya ve Güney Osetyaya, yeni bir yazışma dili olarak Gürcüce'nin dayatılması, Gürcü olmayan çoğunluğun (Rus, Ermeni, Rum, vb) tepkisine ve bardağın taşmasına yol açtı. Abhazya ve Güney Osetya, kendi parlamentolarında aldıkları kararlarla bağımızlıklarını ilan ettiler.

800px-1993_Georgia_war1.svg.png

Savaşın Temmuz-Ekim dönemi

800px-1993_Georgia_war2.svg.png

Savaşın Ekim-Aralık dönemi​

Abhazya savaşı

Sovyetler Birliği’nin çözülmeye başladığı 1980’lerin sonlarında, Gürcistan’ın bağımsızlığa doğru yol aldığı süreçte, Abhazlar ile Gürcüler arasındaki gerilim iyice yükseldi. Pek çok Abhaz muhalif, Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanması halinde Abhazya’nın da bağımsızlığını ilan etmesi hakkı bulunduğunu, bağımsız Gürcistan’da “Gürcüleştirme” politikalarının gündeme geleceğini ileri sürdü. Özerk cumhuriyetin nüfusunun %48’ini oluşturan Gürcülerin özerk cumhuriyette üniversiteleri yoktu ve üniversite talebinde bulunmalarıyla başlayan gösterilerde, 16 Temmuz 1989’da 16 Gürcü öldürüldü ve 137 kişi de yaralandı. Ardından Sovyet ordusu kontrolü sağlamak için Sohum’a girdi. Bu olayın paramiliter grubun bir provokasyonu olduğu da iddia edildi.

Gürcistan, Zviad Gamsakhurdia liderliğinde 6 Nisan 1991’de bağımsızlığını ilan etti ve Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti’nin 1921 tarihli anayasasına döndüğünü duyurdu. Pek çok Abhaz bunun Abhazya’nın özerkliğinin kaldırılması anlamına geldiğini ileri sürdü. Oysa 1921 tarihli anayasada Abhazya özerk bir cumhuriyet olarak tanınıyordu. 23 Temmuz 1992’de, Abhazya parlamentosu çoğunluğun oylarıyla bağımsızlığını ilan etti. Ardından düzensiz Gürcü birlikleri Abhazya’ya girdi ve Gürcü yönetimi bölgenin büyük bölümünü kontrol altına aldı, parlamentoyu da kapattı.

Rus güçlerinin denetimi altında kurulan Kafkas Halkları Konfederasyonu şemsiyesi altında bir araya gelen Çeçenler, Rus Kazaklar ve Osetler, Abhaz güçleri Gürcülere karşı savaş başlattılar. Abhaz subayların yönetimindeki askeri birlikler, Eylül'de Gürcüleri yenilgiye uğrattı. Sonunda Gürcistan topraklarında bir Abhaz-Gürcü cephesi oluştu. 3.000 kişinin öldüğü savaş sonrasında Abhaz birlikleri Temmuz 1993’te, Sohum’u elinde tutan Gürcülere karşı saldırıya geçti. Gürcüler ağır kayıplar verdiler ve Sohum 27 Eylül’de Abhaz yönetiminin eline geçti. Bu savaşta binlerce insan öldü ve 10.000 kişi de kayboldu. Abhazya'dan 250.000’den fazla Gürcü göç etti.

Siyasal statü

1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum’a egemen olan ve Rusya’nın desteğindeki ayrılma yanlısı güçler 1994 yılında bağımsızlığını ilan etmiş, ama Abhazya Cumhuriyeti adını taşıyan bu yönetim bazı ülkeler tarafından tanınmıştır (Rusya[7], Nikaragua, Venezuela,Nauru, Vanuatu Cumhuriyetide facto Güney Osetya ve Transdinyester). Gürcistan’ın merkezi yönetiminin desteğindeki özerk yönetim ise, bölgenin eski statüsünün korunmasından yanadır. Abhazya Cumhuriyeti Hükümeti’nin yönetim merkezi Sohum’dur.

Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği Konseyi gibi uluslararası örgütler Abhazya’yı Gürcistan’ın bir parçası olarak tanımakta ve anlaşmazlığın her iki tarafın barışçı yollarla çözümlemesini istemektedir. Bununla birlikte, bugünkü nüfusunun büyük bölümü Abhazya’yı egemen bir devlet olarak kabul etmektedir.

2006'da Gürcistan tarafından başlatılan askeri operasyonla Abhazya sınırlarına dahil olan Kodor Vadisi'ne asker sokmuştu ve bölge Gürcistan denetimindeydi. 2008 Güney Osetya - Gürcistan Savaşı sonrasında Abhaz güçlerinin başlattığı opreasyonla kontrol Abhazya Cumhuriyeti'ne geçmiştir.

Ekonomi

Ülke ılıman iklimi nedeniyle deniz turizmi için elverişlidir.
800px-Pitsunda_beach.jpg
Başlıca gelir kaynağı turizmdir. Abhazya tam anlamıyla bir turizm cennetidir.Doğal güzelliği sayesinde ülkeye yurt dışından çok fazla sayıda turist çekmektedir. Kimi insanlar Abhazya için; İnsanın ölmeden önce kesinlikle görmesi gereken yerlerden biri olduğunu söyler. Tkuarçal bölgesinde dünyanın en iyi kömürleri üretilmektedir. Tarihte de en eski İpek Yolunun denize açılan kapısı olan Abhazya, zengin kömür havzasına ve değerli mermer yataklarına sahiptir. Abhazya’daki ağaç çeşitliği nedeniyle bu zamana kadar önemli bir gelir kaynağı olan ağaç ürünleri sektörü, son zamanlarda ormanların koruma altına alınmasıyla askıya alınmıştır.


Kültür

Abhazlar, diğer tüm Kafkas halklarından farklı ve köklü bir kültüre sahiptir. Kültürlerine son derece düşkün olan Abhazlarda kadına önem başta gelen değerlerdendir. Abhazlarda kadının yeri erkekler kadar önemlidir. Abhaz kadını erkekler gibi ata biner, misafir geldiğinde erkeklerle oturabilir, en az erkekler kadar söz söyleme ve düşünce özgürlüğü hakkına sahiptir. Çerkes kökenli bir halk olmasından gelen bu özellik onların kültüründe diğer çerkes toplumlarında da olduğu gibi vazgeçilmez bir değerdir


Nüfus

450px-Apsua_Ladies_in_Flag_Clothes.jpg

Abhaz kadınlar​

Abhazya’da ilk nüfus sayımın 1886 yılında yapıldı (1893’te Tiflis’te yayımlanmıştır. Çarlık Rusyasının yönetimi altındaki Sohum bölgesi’nde toplam 68.773 kişi yaşıyordu. Bu nüfusun 30.640'ı Samurzakanolu.[9] (Gal'de yaşayan Megreller), 28.323'ü Abhaz, 3.558’i Megrel, 2.149’u Yunanlı, 1.090’ı Ermeni, 1090’ın Rus ve 608 Gürcü (İmeretli ve Gurialı dahil) olarak yazılmıştır.[kaynak belirtilmeli] O dönemdeki Samurzakano, Abhazya'nın bugünkü Gali bölgesidir. Samorzakanolu olarak yazılan nüfusun büyük çoğunluğunun Megreldir. Bunlar Gal rayonunda yaşayan Kutaisi Knezliği'ne bağlı olmayan Megreller idiler.

1917 yılı tespitlerine göre bölge nüfusunu yüzde 41,7’si Megrel-Svan (54.760) ve yüzde 30,4'ü Abhaz (39.915) idi. Ancak bu dönemde Gagra yöresi Sohum Bölgesi’nin bir parçası değildi. Bahsi geçen bölgede Abhaz nüfusu ağırlıklı idi.

Sonraki dönemlerde Stalinin ve Beria ikilisinin uyguladığı Megrelleri yok edebilmek için Abhazyaya yerleştirme ve Abhaz nüfus üzerinde katliama varan politikaları neticesinde Rus, Ermeni ve Megrel nüfusu hızla artarken Abhaz nüfusu düşük bir düzeyde kalmıştır. Ayrıca vatanlarından sürülen Megreller de kayıtlara Gürcü olarak geçirildiler.

Abhazya’nın nüfus yapısı 1990’larda büyük ölçüde değişmiştir. 1989’da, Sovyet döneminde yapılan nüfus sayımına göre Abhazya’nın nüfusu yaklaşık 525.000’di ve bu nüfusun % 48’ni Megreller oluşuyordu. Abhazların nüfus içindeki oranı % 17 idi.

1990'ların başında, Abhazya’daki savaş sırasında Abhaz ayrılıkçı yönetimi Megrellerin ve Svanların çoğu (yaklaşık 250.000) göç ettirildi ve bu nüfusun ancak 45 bin kadarı Gali bölgesine dönebildi.

1989 Sovyet nüfus verilerine göre Abhazya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin toplam 525 bin nüfusunun yaklaşık 240 bini Gürcüler (Megreller ve Svanlar dahil) 94 bini Abhazlar, 75 bini Ruslar, 76 bini Ermenilerden oluşur.


Yüzey şekilleri ve iklim

Abhazya, Kuzeybatı Kafkasya'da Karadeniz’in kuzey kıyılarında 8.600 km²’lik bir alanı kapsar. Kafkas Dağları Abhazya’yı kuzey ve kuzeydoğuda, Rusya Federasyonu içindeki Çerkesya topraklarından ayırır. Abhazya’nın doğusunda Gürcistan yer alır. Güney ve güneybatısı Karadeniz’le çevrelenmiştir.

Abhazya’nın büyük bölümü (yaklaşık % 75) dağlardan oluşur. Nüfusun büyük bölümü kıyı kesimlerinde, düz alanlarda ve alçak kesimlerde yerleşmiştir. Büyük Kafkas Dağları bölgeyi kuzeyden tamamen kuşatır. Dağların yüksekliği pek çok yerde 4.000 m civarındadır. İklimi genel olarak ılımandır.

800px-Ritsa_Lake_Spring_Panorama.jpg

Ritsa Gölü​
Başlıca kentler
Abkhazia_detail_map2.png

Abhazya’nın Ayrıntılı Haritası​

Sohum
Gagra
Gal
Gudauta
Oçamçıra
Tkuarçal
Pitsunda
 
ABHAZ KRALLIĞININ KURULMASI

7. yy.'da Batı Gürcistan tamamen Bizans egemenliğine girdi. Egrisi hem ekonomik hem de politik yönden tamamen iflas etti. Konstantinopol'e (İstanbul) tabi patrik tarafından yönetilmeye başlandı. Doğu Gürcistan (İberya), Vahtang Gorgasal'dan sonra gelen Gurgen döneminde 523 yılında İran'lıların egemenliği altına girdi. Ülke önceleri Acemlerin elindeydi. Başlarında kral yerine bir prens (eristav) bulunuyordu. 7. yy.'ın bitiminden hemen sonra ülke Arap egemenliği altına girdi. Başlarına bir Arap emir getirilip, yerel yönetici onun emrine verildi. Oysa ki Abhazya'da olaylar daha farklı gelişmekteydi. 6-7. yy.'da Abhaz kökenli etnik grupların etnik konsolidasyonu yolunda epey yol alınmıştı. Ama 8. yy.'da şartlar daha olumlu olmuştur. Abhaz etnik gruplarının konsolidasyonunu hızlandıran politikalar gündemdedir. Yeni oluşan feodalite hızla gelişmekte, ülke her geçen gün biraz daha güçlenmektedir. Bu türden politikaların Abhazya için taşıyabileceği fazla bir olumsuzluk da söz konusu degildi.

Ülke Bizans'ın "vasal"i sayılmasına rağmen, Bizans'in bulunduğu olumsuz şartlar nedeniyle iç işlerine karışabilmesi olanaksız görünmektedir. Çünkü Bizans bir taraftan Araplarla şiddetli savaşlar yapmakta, diğer taraftan Hazarlarla soğuk savaşlarını sürdürmektedir. Abhazlarla önemli ilişkileri ise, Bizans ordusuna alınan Abhaz askerleridir. Dönemin en büyük politik ve askeri güçlerinden biri olan Hazarlar'la Abhazlar iyi ilişkiler içerisindedir. Zaten ekonomik, kültürel ve politik yapılarında büyük benzerlik vardır. Yine bu dönemde Hazarlar'la Araplar Kafkas Dağlarındaki geçitleri paylaşamamaktadırlar. Bu mücadelede her iki devlette Abhazların desteğini isterler. Aslında Araplar Abhazya'ya defalarca saldırmışlar, ama istedikleri sonucu alamamışlardır.

Bunun nedenleri: Birinci neden, Abhaz halkı tüm gücü ile istilacılara karşı koymuştur. İkinci nedeni ise, Araplar, Bizans ve Hazar tehlikesi nedeniyle tüm güçleri ile saldıramamışlardır. O yıllarda yaşamış olan yazar Yoann Sabanidze, Abhazya'nın durumunun hiç de kötü olmadığını şöyle anlatıyor: "O ülke halkının Araplardan korkmamasını gerektiren bir çok neden vardı." Bu nedenle de Abhazya, Araplardan kaçan Ermeni ve Gürcülerin sığınma yeriydi.

I. Leon döneminde Abhazlar'ın Anakopia'da Arapları yenerek geri püskürtmeleri de bu dönemde güçlenmeye başladıklarının kanıtıdır. Bizans'ın da böyle bir gücü görememesi olanaksızdı tabi. Abhazyanın özgürlüğünü tanıdı. Egrisi ise, aynı dönemde Kartvelya yöneticilerinin eline düşecek kadar zayıflamıştı. Tüm bu şartlar değerlendirildiğinde, sözü geçen dönem Abhazların güçlenmesi ve Egrisi'nin Abhaz Krallığı topraklarına katılması için en uygun olan dönemdir. 11. yy.'da yazılmış olan "Kartvelya Tarihi" isimli tarih araştırması, Abhazya Krallığının kurulmasından söz etmektedir: "Bizans İmparatorluğu'nun zayıflama döneminde Abhaz lideri onlardan ayrılıp egemenliğini ilan etti. O lider, I. Leon'un ağabeyinin oğlu olan II. Leon idi. II. Leon'un annesi de Hazar Kralının kızıydı. Bizans'tan ayrılmalarında Hazarların rolü vardır. II. Leon, Abhazya ve Egrisi'yi Lıkhnı'ya kadar ele geçirdi. Abhaz Kralı ünvanını aldı. O günlerde Yoann ölmüş, Cuanger'de epey yaşlanmıştı." Günümüzde, Abhaz Krallığı'nın kurulması ve yapısı üzerine en saglıklı araştırmalar S.N. Canaşya'ya aittir.

O, Egrisi'nin Abhazya'ya katılma tarihini 775-778 yılları arasında, Bizans'dan ayrılma tarihinide 8. yy.'ın sonlarında göstermektedir. Canaşia, bu sonuca ulaşmak için, tüm olasılıkları değerlendirmiş, elindeki bütün verileri dikkatle incelemiştir. Bu araştırmacıyı izleyen tarihçiler Z.V. Ançabadze ve M.D. Lordkipanidze de, Canaşia'nın tezini güçlendirecek sonuçlara ulaşmışlardır. Ortada araştırmacıları süpheye düşüren iki önemli nokta vardır, 8. yy.'ın 40'lı yıllarının başında Abhaz Kralı olan, II. Leon'un 25 yıl sonra Egrisi'yi Abhazya'ya katması, 20 yıl kadar sonrada Bizans'dan bağımsızlığını ilan etmesi acaba olanaklımı idi. Bu önemli iki politik olayın ardından bu kadar uzun bir süre geçebilir miydi? "Kimbilir belki de Abhazya Bizans'dan ayrılmak için onun güçsüz olduğu bir zamanı beklememiştir. Tarihçiler Bizans'ın 8. yy.'ın 70'li yıllarında zor durumlara düştüğünü söylemektedirler. Bu yıllarda Bizans'ın komşuları ile başı derde düşmüştür. Araplar'la bir çok cephede sıcak savaş yapmakta, Hazarlar'la ise soğuk savaşı sürdürmekte, ayrıca bir çok iç karışıklıkla boğuşmaktadır. Bu olumsuz şartları Bizans'dan bağımsızlığını kazanmak isteyen ülkeler için bulunmaz ortamlar sağlamıştır. II. Leon, kendine bağlı feodalleri ve dost dış güçleri kullanarak bağımsızlık yolunu açmış olmalıdır. Eski kaynaklar onun bağımsızlık için Hazarlar'ın desteğinden yararlandığını söylüyorlar. Bundan başkada, Abhazya'da Bizans'ın askeri üsleri vardı. Onların ülkeden sökülüp atılmasılda büyük bir sorundur. Abhaz, Hazar ve Egrisi askeri güçleri bu amaçla birlikte hareket etmis olabilirler.

Gerçekten iki büyük tarihsel olaydan zor olanı Egrisi'nin Abhazya'ya katılması degil, Bizans gibi bir güçden bağımsızlığını kazanmış olmasıdır. 8. yy. tarih yazarı Yoann Sabanidze'nin yazdıklarından anlaşıldığı gibi, Kartvelya hükümdarlarından Nerse'nin Abhazya'da sürgün bulunduğu 781 yılında Abhazya bağımsızlığını çoktan ilan etmisti. Ayrıca Egrisi'de Abhazya'ya bağlanmıştı. Yoann Sabanidze bu birligi "Apsınra (Abhazeti-Abhazya)" diye adlandırmaktadır. Ayrıca, artık Egrisi adını hiç kullanmamaktadır. Yoann Sabanidze'nin bahsettigi Abhazya'nın sınırları Abhazya ile birlikte eski Egrisi ülkesinin tüm topraklarını kapsamaktadır. Sabanidze diyor ki: "Onların (Abhazların) sınırlarl Poti Denizinden Haldea topraklarına kadar uzanmaktadır. Trapezun da (Trabzon) oradadır. Apsara ile Napsa iskelelerinin oldugu yerde." Abhazya ile Egrisi'nin birleştirilmesi ile, Abhaz Krallığı'nın Bizans'dan ayrılması yaklaşık aynı zamanda olmuş olaylardır. Tarih olarakda 773-775 yılları civarındadır. Yanllz bu konuda da net araştırmalara ihtiyaç vardır.

Ortaya sürdügümüz, elimizdeki bilgilerin destekledigi bir hipotezdir. Abhaz Krallığı'nın hüküm sürdüğü topraklar net olarak bilinmektedir. Yoann Sabanidze'nin anlattıklarına göre, sınırlar güneyde Karadeniz sınırını izleyerek Batum yakınlarındaki Çoruh nehrine varmaktaydı. Güneydogu sınırı ise Suram (Lıkhnı) dağlarıydı. Bu konuda 11. yy.'da yazılmış tarih kitabı şöyle söylüyor: "Leon... Abhazya'dan başka Egrisi'yi Likhi'ye kadar eline geçirmisti. Suram dağlarından sonraki topraklar ise Kartvelya'ya aitti. Abhaz Krallığı'nın kuzey-batı sınırı ise Tuapse yakınlarındaki Nikopsiya adl verilen yere kadar uzanıyordu." Ancak kuzeydeki sınırlar sık sık değişiyordu. Tarihsel kaynaklar kuzey sılnırı için Hazar ülkesinin küçük nehrini (Kuban) göstermektedirler. Cigeti (Azokh ülkesi) de Abhaz Krallı'ğı toprakları içerisindeydi. Abhazya bağımsızlığınıl kazandıktan sonra başkent, Anakopia'dan Kutaisi'ye alındı. 18. yy.'da yaşamış olan tarihçi Bahusti'nin yazdıklarına göre, II. Leon Kutaisi şehrini yeniden kurdu. Abhaz krallarının ikametgahı haline getirdi. Bu şekilde 8. yy.'ın 70'li yıllarında bağımsızlığını kazanan Abhaz Krallığı'nın sınırları, bugünkü Batı Gürcistan'ın tamamınıl, Egrisi'yi (Lazika) ve kuzey-batı Kafkasya'nın büyük bir bölümünü kapsıyordu. Bahusti Bagrationi'nin yazdıklarına göre, asıl Abhazya bile, yönetim olarak üç bölgeye ayrılmıştı: Akua (Sohum) daki yönetim Bedia'daki (batı) yönetim, Abhazya yönetimi. Bu üçünün başında da ayrı ayrı liderler vardır. Bahusti'ye göre II. Leon'un oluşturdugu Abhaz Krallığı konfedaratif yönetimi şöyledir:

1. Abhazya ile Cigeti (Kuban nehrine kadar)

2. İngur nehrinden Anakopia'ya kadar olan bölge (merkezi Sohum)

3. İngur nehri ile Tskhenisalli arasındaki bölge (merkezi Bedia)

4. Guria

5. Ratça-Leçhumi

6. Swanetya

7. Riyon ile Han nehri arasındaki yönetim bölgesi, Agreti'de dahil olmak üzere Likhi'ye kadar.

8. Kutes ile Okribeyrgan, Riyon'un beri tarafı Guria'ya kadar olan bölge.

Abhaz Krallığı'nın Kuzeybatı topraklarını oluşturan bölgede soy ve dil olarak Abhazların çok yakın akrabaları olan Çerkez-Adige halkı yaşıyordu. Adigeler'le Abhazlar arasında soy olarak Abhaz olan ama Abhazlarla henüz etnik konsolidasyon tamamlamamış Asadz halkı vardır. Abhaz Krallığının Abhazya bölgesinde yanlız Abhaz halkları vardı. Bunlar önceleri kendi özgün adları olan Abazgia, Apsila, Sanıga, Misimyana, Misima gibi adlar kullanırken, etnik konsalidasyona girmiş ve ortak ad olan APSUWA (Abhaz) adını kullanmaya başlamışlardır. Soy olarak Abhaz olan bugünkü Aşuwa (Abazin) ların Abhazya'dan Kuzey Kafkasya'ya geçtikleri biliniyor. Araştırma verilerine göre Aşkharuwalar 17-19. yy.'lar arasında Kuzey Kafkasya'ya geçmişlerdir. Tapantalılar'ın kuzeye geçmesi ise daha eski tarihlerdedir. Onların da kuzeye geçis tarihi olarak 14. yy. önceleri verilmektedir.

Bizce Abhaz Krallığı döneminde (8-10) yüzyıllar arasında tarım ve hayvancılıkla uğraşan halk, dağları aşıp kuzeye geçmişlerdir. Yine aynı dönemlerde yoğun bir Abhaz nüfusuda Lazistan, İmereti, Guria hatta Doğu Gürcistan'a gidip yerleşmişti. Abhaz Krallığı yönetimi içinde bulunan ve güneydoğudan Abhaz halkının komşuları olan daha önceleri Lazika Krallığı sınırlarında yaşayan İber-Kafkas dil grubu dahilindeki halklar: Kartveller, Lazlar, Swanlar, Guriler, Ratçalar, İmeretiler'dir. Abhaz Krallığı'nın özelliklede kıyı şehirlerinde bulunan Hristiyan kültür merkezlerinde epey sayıda Bizans'lı vardı.

Kaynak: Gerg AMIÇBA "Ortaçağda Abhazlar ve Lazlar" Çeviren Hayri ERSOY


Transkafkasya Birliği

Şubat Devrimi'nden sonra Geçici Hükümet özel Transkafkasya Komitesi'ni oluşturdu. Ertesi gün 10 Mart 1917'de Suhum Bölgesi Halk Temsilcileri Kongresi yapıldı. Abhaz Prensi A. G. Şervaşidze (Çaçba) başkanlığında Geçici Hükümet'in Abhazya'daki yerel organı olan Toplumsal Güvenlik Komitesi, Prens Tataş Marşaniya başkanlığında da polis teşkilatı oluşturuldu. Kısa bir süre sonra Alexsandr Şervaşidze'nin başkanlık ettiği Abhaz Halk Delegasyonu Vladikafkas'ı ziyaret etti. Burada 20 Ekim 19l7'de "Birlik Antlaşması" imzalandı ve Kazak ordularının, Kafkasya'nın özgür halklarının oluşturduğu Güney Doğu Birliği (GDB) kuruldu. Bu doğrultuda 16 Aralık'tan itibaren Yekaterinador'da Abhazya temsilcilerinin aktif katılımıyla "Güney Doğu Birliği Birleşik Hükümeti" çalışmaya başladı. Birliğe dahil olan üyeler Don, Kuban, Terek, Astrahan, Ural Kazakları, Kuzey Kafkasya, Dağıstan, Abhazya halkları, Astrahan ve Stavropol eyaletleri halklarıydı. GDB Birleşik Hükümeti'nin 28 Kasım 1917'de kabul ettiği deklarasyon özellikle önemlidir:

"GDB, demokratik federal cumhuriyet yapısının Rusya için en iyi devlet yapısı biçimi olduğunu kabul ederek, faaliyetlerinde taraflara özgü federatif yönetim biçimine göre tutum izleyecektir. Üyelerine iç işlerinde tam bir bağımsızlık garanti eder. Gelecekteki Rusya Demokratik Federatif Cumhuriyeti'nin müstakil devletleri olarak iç yapılanmalarının hazırlanmasında birliğin bütün araçlarıyla yardım etmekle yükümlüdür."
1917 Kasım'ında Dağlı Cumhuriyeti'ni kuran "Kafkasya Birleşik Dağlılar Biriliği" de Güney Doğu Birliği'ne dahildi. Kafkasya Birleşik Dağlılar Birliği Mayıs 1917'de l.Dağlı Kongresi'nde kuruldu.) 1917 sonu-1918 başında bu cumhuriyette Abhazya'yı Simon Aşhatsava temsil ediyordu. KBDB Yetkili temsilcisi Çeçen Aslanbek Şeripov, defalarca Abhazya'ya geldi. Bzıp ve Samurzakan'da köylü toplantılarında yaptığı konuşmalarda Abhazların kendi kaderini belirleme meselesini anlattı. Bu olayların bir görgü şahidi şunları yazıyor:

"Şeripov ve Basariya'nın köylü Abhazların çağrıldığı toplantılarda bu konuda halkla sohbet etmek için Lıhnı'ya geldiklerini hatırlıyorum. Şeripov Dağlı Hükümeti'nin temsilcisiydi ve kan kardeşimiz gibiydi. Rusça ateşli bir konuşma yaptı; daha sonra bu konuşma Abhazcaya çevrildi.

Toplantıdan önce Şeripov Abhazların kısmen Kuzey Kafkasyalıların bir parçası olduklarını, kısmen de dağ eteklerinin bu tarafına düşen bir parça olduklarını, Abhazların ve Kuzey Kafkasya Dağlılarının kardeşçe duyguların aralarındaki soğuk Kafkas Dağlarını eritmeye ve birleşmelerini enleyecek her türlü engeli ortadan kaldırmaya muktedir olduğunu anlattı."

Abhazya'nın her yerinde böyle Abhaz Halk Temsilcileri Kongreleri tertipleniyordu. Suhum'da toplanan Abhaz Halk Kongresi 8 Kasım 1917'de, Dağlılar Birliği'nin yerel iktidar organı olan Abhaz Halk Konseyi'ni (AHK) kurdu. Birinci AHK'ye Simon Basariya başkanlık etti.

Aynı gün, 8 Kasım'da S. Basariya, A.Şeripov, M. Tsaguriya, M.Tarnava, D.Alaniya, A.Şervaşidze, T.Marşaniya tarafından hazırlanan "Deklerasyon" ve "Abhaz Halk Konseyi Anayasası" kabul edildi. Bunlarda Abhaz halkının kendi kaderini tayin etme hakkından bahsediliyordu.
Kongrenin deklarasyonunda AHK'nin görevleri hakkında şunlar söylenmişti: "Birçok şeyin daha kurulmadan çöktüğü, birçok şeyin de yeniden kurulduğu, bütün Rusya'nın müteakiben Abhazya'nın yaşam koşullarının ve ortamının radikal değişimler geçirdiği şu yaşadığımız hareketli dönemlerde her halk hareketlerinin ve çıkarlarının suikastlardan zarar görmemesi ve Rusya'nın yeni temeller üzerinde kurulması sırasında unutulmaması için gereken ne varsa hassasiyetle yerine getirmelidir. Abhaz halkı kardeşleri Kuzey Kafkasyalı ve Dağıstanlı dağlı halkların, haklarını korumak durumunda kaldığı zaman kendisine yardım edeceklerinden emindir. AHK'nin müteakip önemli görevlerinden biri de Abhaz halkının kendi kaderini belirlemesi konusunda çalışmaktır."
Bu kongrenin yapıldığı gün Suhum'a, Gürcistan Devlet Duma'sı eski milletvekillerinden tanınmış Gürcü sosyal demokrat Akaki Çhenkeli ve diğer aktivistler geldiler. Mihail Tarnava'nın bildirdiğine göre, onlar, Abhazya'nın Kuzey Kafkasya Dağlı Cumhuriyeti ile birleşme hazırlığını muhtemelen biliyorlardı ve özel olarak bu birleşmeyi önlemek için gelmişlerdi... Kongrede ateşli konuşmalar yapıldı sahnede iki muhalif grup vardı. Gürcü delegeleri Abhazya'yı Gürcistan tarafına, Kuzey Kafkasyalılar ise Kuzey Kafkasya tarafına çekiyorlardı.
Çhenkeli, Abhazları bu karardan vazgeçirmeye çalıştıysa da kongrenin Abhazya'nın Kuzey Kafkasya Dağlı Cumhuriyeti ile birleşme kararını engellemeyi başaramadı. Kilise meselesinde olduğu gibi burada da Galliler Gürcistan tarafına meyilliydiler ve Gürcistan'la birleşmezlerse Abhazya'dan ayrılmakla tehdit ettiler. Buna rağmen Kongrenin kararı oy çokluğu ile kabul edildi.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, aynı dönemde Samurzakan'da asli unsur olarak, aralarında asimilasyon süreci geçiren Abhazların da bulunduğu Abhaz-Migrel karışımı bir nüfus yaşıyordu. Samurzakan bölgesi, burayla sıkı ilişkileri olan A.Çhenkeli'nin ve sadece köken olarak Abhaz olan Prens Arzakan (Dmitri) Emuhvari, Lado (Vladimir) Emuhvari ve hukukçu Grigori Zuhbaya gibi Gürcü Menşevik aktivistlerinin politik etkisi altında bulunuyor. Fakat Bolşeviklerin etkisi en kuvvetli şekilde burada görüldü.
Geçici Dağlı Hükümeti, Abhazya'nın Vladikafkas'a uzaklığına rağmen politik egemenliğini, 1917 Kasım ayından itibaren de devlet karakterini yaydı. Bu sıralarda "400 kişilik Abhaz atlı alayının kurulması" kararlaştırıldı. Halk Konseyi bünyesindeki bu atlı birliği cepheden dönerek Suhum'a gelen Kafkas Tümeni'nin Çerkes Alayı'nı yüzlerce Abhaz süvarisi oluşturuyordu. Bu şekilde onlar Dağlı Cumhuriyeti'nin silahlı kuvvetlerinin bir kısmını teşkil ettiler.

Abhazya'da Sovyet egemenliği

9 Şubat'tan bir hafta sonra Bolşevikler Sovyet egemenliğini gerçekleştirmek için başarısız bir girişimde bulundular. 16-21 Şubat 1918 tarihleri arasında Suhum, E.Eşba başkanlığındaki Bolşevik Askeri Devrim Komitesi'nin elinde bulundu. 17 Şubat'ta AHK bir ültimatomla Askeri Devrim Komitesi'nin derhal tasfiye edilmesini istedi. Birkaç gün sonra yeni iktidar düştü...
1917 sonunda Cirkhua köyünde Gudauta bölgesi köylüleri toplantısı yapıldı ve N.Lakoba başkanlığında "Kiaraz" adında, köylülerden oluşan silahlı bir müfreze kurulması kararı alındı. Müfrezenin aktif organizatörleri tüm toplumca tanınan faaliyet adamları olan Murad Abuhba, Zasyat Agrba, Zolotnitska Otırba,Vasili Agırba, Maksim Gobeçiya, Martin Tarnava idiler.
"Kiaraz" organizasyonunda N. Lakoba'nın diğer silah arkadaşları da önemli rol oynamıştı (İgnati Varda niya, Hacarat Şamba, Batisa Çamagua, Vasili ve Mihail Lakoba vd.)
Bolşeviklerin idaresi altında Abhazya'da köylü hareketi başladı. Bütün bölgelerde asi müfrezeleri kuruldu (Samurzakan'da P.Dzigua, N.Svanidze, Y.Haburzaniya'nın idaresinde, Kodor'da S.Kapba, T. Myasoyedov, S. Kardava'nın idaresinde ve Gagra'da Y. Antonov, Ç. Aşbarua'nın idaresi altında). Bütün Abhazya'da silahlı ayaklanma için hazırlıklar sürdürülüyordu.
İlk başarısız Sovyet egemenliğini kurma girişiminden sonra 1918 Şubat sonlarında Batum'da M. Orehelaşvili, E.Eşba, N.Lakoba, G.Atarbekov vd.'nin katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıda Abhazya'da yapılacak silahlı ayaklanmanın planı hazırlandı. Gagra'da başında Bolşevik D. Simirnov'un bulunduğu işçi-köylü konseyi ve Y.Antonov'un komutasında asi müfrezeleri kuruldu. Gudauta'da N.Lakoba ve M. Gobeçiya idaresinde "Kiaraz", Suhum bölgesinde G. Atarbekov, Samurzakan'da ise P.Dzigua başkanlığında Askeri Devrim Komiteleri faaliyet gösteriyordu. İktidarı ilk olarak Gagra've Gudauta Sovyetleri ele geçirdi. Gagra, Gudauta ve Gumısta'daki (Suhum'da) asi müfrezelerinin 8 Nisan 1918'de toplu silahlı ayaklanmaları sonucu Suhum Menşeviklerden kurtarıldı; 11 Nisan'da da Samurzakan'da Sovyet egemenliği kuruldu. Hemen hemen bütün Abhazya topraklarında (Kodor bölgesi hariç) Bolşevikler bir süreliğine yeni düzeni oturtmayı başardılar. E.Eşba başkanlığındaki Abhazya Askeri Devrim Komitesi Suhum bölgesi merkezi yönetim organı oldu. Yardımcıları N.Lakoba, G.Atarbekov, komite üyeleri ise S.Kuhaleyşvili, I.Jvaniya, P.Dzigua, K.Makarov, K. Appba, M. Abuhba idi.


Not: Bu yazı Kafkas-Abhaz Dayanışma Komitesi tarafından yapılan bir çalışmadan derlenmiştir.
 
Yoldaş Beria'nın kolhozları

Göç Dairesi ve zoraki iskan politikası

Abhaz halkının önemli bir bölümü yurtlarından koparılarak Türkiye ve bazı Ortadoğu ülkelerine göçe zorlanmışlardır. Geride kalan Abhazlar ise Çarlık rejimi tarafından "suçlu" ilan edilmişlerdir. Abhaz halkına yöneltilen itham, sömürgecilere karşı on yıllarca ulusal kurtuluş savaşı vermelerine dayanıyordu. Harap edilmiş Abhazya'ya 1860'ların sonlarından itibaren özellikle 1877-1878 Türk-Rus Savaşı'ndan sonra yoğun biçimde çoğu Mingrel olmak üzere Gürcü, Ermeni, Rum, Estonyalı, Bulgar, Alman ve Moldavyalılar yerleştirilmişlerdir. İskan politikası süresince Çar yönetimi Abhazların anayurtlarına dönmelerine izin vermemiştir.

1897 nüfus sayımına göre Suhum bölgesinin doğal artış sürecindeki nüfusu % 55.3 Abhaz (yani 58.697 kişi, ki tüm Kafkas ya'da Abhaz sayısı 71.000 kişiydi), % 24.4'ü Gürcü (23.810'u Mingrel olmak üzere 25.873 kişi), % 6.1'i Ermeni (6.552 kişi), % 5'i Rum (5.393 kişi), % 4.9'u Rus (5.135 kişi) halkları olmak üzere toplam nüfus 106.000 kişiden oluşuyordu. Menşevik işgali döneminde başlatılan göç politikası 1937'de Beria'nın yönetiminde eksiksiz uygulanmaya başlanmıştır. Çiftçi ailelerinin Abhazya'ya iskanı önceleri Narkomzem (Gürcistan Tarım Bakanlığı) tarafından koordine edilmiş, daha ileri aşamalarda ise iskan politikası 27 Mayıs 1939 tarihli CC VKP/6/ve SSCB Sovkarnom kararına dayanılarak uygulanmaya konulmuştur. Sovyetler Birliği Göç Dairesi 14 Eylül 1939 tarihinde bu karara göre kurulmuştur. 27 Mayıs 1939 günü "SSCB Sovkarnom altında göç örgütsel özellikleri" yasası da kabul edilmiştir. Daire personelinin 135 kişiden, Yerel Daire bölüm ve hizmetleri nin cumhuriyet, geniş ve dar bölgede üye kadrosunun ise 11.100 kişiden oluşması öngörülmüştür. Ağustos 1939 ile 1 Ocak 1940 arasındaki bakım giderlerinin üç milyon ruble olacağı tahmin edilmiştir. Yerel göç bölüm ve hizmetlerinin oluşturulmasının 1 Ekim 1939'a kadar tamamlanması kararlaştırılmıştır. Aynı yıl Gürcistan Sovkarnom'u altında Muadil Daire konulmuş ve başına "Abhaz Muhtar Cumhuriyeti Sovkarnom'u altında göç dairesi kararları" çalışmasının yazarı V. Rapava getirilmiştir. Hemen ardından da Abhazya'da sistemli ve planlı iskan başlatılmıştır. Gürcistan Sovnarkom'u 25 Ekim 1939'da "Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde tarımsal göç projesi yasası" kabul edilmiştir. Cumhuriyet Sovnarkom'u Göç Dairesi tarafından sunulan ve "yoğun yerleşim ile zengin yerüstü kaynaklarına sahip Abhazya Muhtar Cumhuriyeti'nde 700 yeni evin inşa edilmesini" öngören projeyi kabul ederken tüm Gürcistan'da 1.150 ev yapılması planlanmıştır. Göç politikası, yeni yerleşim birimlerinin inşa ve su-elektrik bağlanması toplam 28.9 milyon rubleye mal olmuştur. Göç Dairesi'nin Abhazya Cumhuriyeti Sovnarkom'u altında faaliyet gösterdiği dönemde başkanlıklarını Gagua, Djandzgava ve A. Djikia yapmıştır. Gürcistan SSC'de 1940 yılında tarımsal göçün başlatılmasına yönelik 31 Ekim 1939 tarihli ve V. Rapava imzalı talimatnamede şunlar belirtilmiştir:

"Çiftçi ve bireylerin Abhazya Muhtar Cumhuriyeti'ne göçü ve iskanı boş arazi ve bakir toprakların ataletten kurtarılmasını hedefliyor. Çünkü yerli halk yeterli işgücünden yoksundur".

Oçamçıra bölgesinde Kindgi yerleşim biriminde Beria'nın adı verilen yeni oluşturulmuş Kolektif Çiftliğe 1.600 hektar toprak tahsis edildiği ve 1939 yılında 230 ailenin yerleştirildiği, 1940'da da 180 ailenin daha iskanının planlandığı "talimatnamede" belirtilmiştir. Yeni göçmenler Adziubja, Bambora, Bzyb, Atara, Kinguisepp, Ldzaa, Akvaska ve diğer köylerdeki yerleşim birimlerinde yaşayacaklardır. Bu köylerin ekilebilir topraklarından 7.000 hektardan fazlası göçmenlere verilecektir. 1940 yılı için yapılan tahmini ormanlık arazinin 1.850 hektarı kaplayacağını öngörmektedir. Geliş ay ve yıllarına göre göçmenlerin sayılarının, isimlerinin geldikleri bölgeler ve yerli yerleşim alanlarının kayıtlı olduğu raporlar korunmuştur. Göçmenler daha çok Tsaguerski, Gueguechkoıski, Chakharotskuiski, Tsalendjikski, Abashski, Tsakbaevski, Zugdidski, Ambrolaurski, Khobski, Tsulukidzevki, Ozurguetski ve batı Gürcistan'ın diğer bölgelerinden gelmişlerdir. Mesela, 25 Temmuz 1940'da Oçamcıra'daki Adziujba köyünde Bakradze'nin adı verilen kolhozda 264 aile aynı yılın 22 Ekim'e kadar Gudauta bölgesindeki Zvandripsh köyünde Stalin'in adı verilen kolhoza da 95 aile yerleştirilmiştir. Abhazya Muhtar Cumhuriyeti'ne yukarıda bahsedilen bölgelerden kitlesel göç, 25 Nisan 1940'da SSCB Sovnaıkom'u ve CC VKP/b/ tarafından geçirilen ve "Gürcistan SSC'de çay sanayiini, narenciye ziraatını ve yüksek kaliteli şarapçılığı geliştirecek daha ileri tedbirleri" öngören meşhur karardan sonra daha örgütlü ve planlı bir niteliğe bürünmüştür. Hiç kimsenin yerleştirilmemiş olmasına karşın kararda sadece Galski bölgesinden bahsedilmesi ilginçtir. Göç Dairesi'ni konu alan ve "göçle ilgili tedbirler" başlığını taşıyan bölümde 1940-1944 arasındaki dönemde narenciye ve çay yetiştirilecek toprakların işlenmesine ilişkin somut bilgiler yer almıştır. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için toplam 126.770 ruble tahsis edilmiştir. Abhazya Cumhuriyeti Devlet Planlama Komitesi'nin hükümete verdiği raporda Gürcü halkının sevgili evladı L.P. Beria yoldaşın girişimiyle Gürcistan'ın fakir bölgelerinden binlerce ailenin Abhazya'ya göç ederek asırlar boyunca ihmal edilmiş geniş arazileri işlemeye koyuldukları belirtilmiştir. Gürcistan SSC'nin yoksul ve kalabalık bölgelerinden göç eden 1.650 aile onbin yeni devlet çiftliğine yerleştirilmiş, 1944 sonuna kadar da, 5.404 ailenin daha iskan edilmesi öngörülmüştür. Üç yıl boyunca göç eden ailelerin sayısı 2120'yi, göçmenlerin sayısı ise 10.600'yı bulmuştur. 1939-1940 yıllarında göç politikasının masrafı 32.2 milyon ruble, yeni kurulan devlet çiftliklerinin modern teçhizatla donatılması da 5.5 milyon ruble tutmuştur. Abhazya Yüksek Sovyeti'nin Temmuz 1940 tarihli oturumunda Gagra, Gudauta ve Oçamçıra bölge icra komitelerinin başkanları konuşmalarında 1937' de Beria tarafından başlatılan göç politikasında elde edilen "önemli başarılar" özellikle uygulanmıştır.

Abhazya Sovnarkom Başkanı K.Chickinadze cumhuriyette Sovyet yönetiminin kurulmasının 20. yılının kutlandığı Abhazya Yüksek Sovyeti yıllık oturumunda yaptığı konuşmada göç politikası ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

"Abhazya'daki Sovyet iktidarın en mühim başarılarından biri Beria yoldaşın doğrudan yönetimi altında Gürcistan'ın aşırı kalabalık bölgelerinden çiftçilerin yerleştirilerek Abhazya'nın asırlarca tahrip ve ihmal edilmiş topraklarının işlenmesidir."

İskana yalan gerekçe

İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması ile SSCB Sovnarkom'un 25 Temmuz 1941 tarihli kararında "özel emre kadar göçmenlerin ve yerleşecekleri toprakların seçiminin durdurulmasını" önerdiler. Ancak Abhazya önderliği (K. Chichinadze, M. Bauamia vb) bu karar Moskova'dan tebliğ edilmemiş gibi davranarak göç politikasını sürdürmüşlerdir. Abhazya Sovnarkom'u ve Abhazya Bölgesel Komitesi'nin yukarıda bahsedilen karan temel alarak ancak 1941 sonunda çıkardıkları ortak kanun şöyle dir:
"Yeni devlet çiftliklerinde evlerin inşası durdurulmalıdır. Abhazya'da yeni kolhozların ihtiyacı ile ilgilenen inşaat bürosu 10 Aralık 1941'den itibaren feshedilmelidir."
Yine de bu ortak kararın resmi bir niteliği vardı. Abhazya Hükümeti aynı politikayı İkinci Dünya Savaşı boyunca sürdürmüştür.
Narkomzem Hükümet Komisyonu ve Gürcistan Sovnarkom'u Göç Dairesi Hükümet Komisyonu'nun Abhazya topraklarının üçte ikisinin dağlarla kaplı olduğunu "dikkate almadığı" belirtilmelidir. Çok geniş boş ve bakir toprakların hikayesi şovenist yöneticiler tarafından Abhazya'ya göçmen iskan etmek için uydurulmuştur.
Gürcistan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Daire Şefi G. Naısia, göç politikası sonuçlan ile ilgili raporunda "yerleşime açılan bazı toprakların tarıma elverişsiz olduğunu" itiraf etmiştir.
Tevekkeli değil bazı yeni iskan edilen bazı göçmenler kaçmışlardı. Bazı çiftçiler kaba kuvvetle iskan edilmeye zorlanmış lardır. Gürcistan Sovnarkom'u 29 Nisan 1942'de "Abhazya Muhtar Cumhuriyeti'ne 1942 yılındaki tarımsal göç tedbirleri" meselesini yeniden gözden geçirmiştir. Bu önlemler 15.105 ruble tutmuştur.
1942 Yılında Gürcistan'ın çeşitli bölgelerinden Abhazya'ya yerleştirilen 526 ailenin devlete maliyeti 43.954 rubledir. Göçmenlerin 1942'de Oçamçıra bölgesinde Beslakhuba, Kochara ve Kutol'a, Gudauta bölgesinde Zvandripsh, Arsaul, Kutanyrkhua ve Bambora köylerine yerleşmeleri öngörülmüştür. Göçmenler için oluşturulan devlet çiftlikleri günlük hayattaki kültürel ve ekonomik problemleri sürekli olarak Cumhuriyet Sovyeti ve Parti organlarının katı denetimi altında tutulmuştur.
Sovnarkom ve Abhazya Parti Bölge Komite Bürosu 28 Ocak 1942'de yeni kurulan devlet çiftliklerinde bahar Ekim kampan yası için yapılacak hazırlıkları görüşmüşlerdir. Ancak çiftçilerin çoğunun ekim zamanı için hazırlıklara başlamadıkları, tarım sal kadroların yeterli insan gücüne sahip olmadıkları görülmüştür. Bunların yanısıra, yerli Abhaz nüfus tarafından göçmen lere verilen büyükbaş hayvanların büyük çoğunluğu çalışmış, kalanlar ise gıdasızlıktan ölmüşlerdir. Abhazya Narkomzem'in den, Gudauta ve Oçamçıra Bölgesel Yürütme Komitesi'nden en kısa zamanda çiftlikleri için yeni sürüm alanları garantile meleri, yerel traktör ve Tarımsal Donatım İstasyonları'nın Direktörleri ve Siyasi Bölüm Şefleri'nden merkezi plan doğrultu sunda ekim kampanyası için acilen traktör ve mekanize destek tahsis etmeleri istenmiştir. 1944 yılı ortasına kadar Abhaz ya'ya göçün geçici olarak durdurulduğu bir dönem yaşanmıştır. Ancak Gürcistan Cumhuriyeti Sovnarkom'u 14 Haziran 1944'de "Abhazya Muhtar SSC'de 1944 yılı için tarımsal göç planı" başlığını taşıyan yeni kararlar alındıktan sonra Abhazya Cumhuriyeti Sovnarkom'u da 29 Ağustos 1944'de muadil "Abhazya Muhtar Cumhuriyeti'nde 1944 yılı için göç tedbirlerini planı" kararını çıkardı. Daha önce bahsedildiği gibi sonraki yıllarda göçmenler için devlet çiftlikleri eşsiz ormanlar kesilerek ve masraflar Cumhuriyet bütçesinden karşılanarak kurulmuştur. Abhazya Muhtar Cumhuriyeti bu amaçlar için 1944 yılında 7.639 ruble ayırmıştır. Evlerin yapımı 1.800 ruble, tamiri 1.160 ruble, 1945 yılı için inşaat malzemeleri hazırlığı 2.500 ruble tutmuştur. Göçmenlerin yerleşim merkezlerine işgücü ve ulaşım vasıtalarını temin etmek görevleri Gudauta ve Oçamçıra Bölge Yürütme Komiteleri'ne verilmiştir. Savaş sonrasında, özellikle 1950'li yılların başında, o zamana kadar çok sayıda Gürcü çiftçinin zaten Abhazya'ya göçetmiş olmasına rağmen göç politikası tırmandırılmıştır. 1946 yılı planı 300, 1950 yılı planı ise 900 evin kurulmasını gerektirmiştir. 1946 yılında göçmenler için açtığı devlet çiftliği kurulmuş, bu sayı 1951'de 10'a, 1935-1955 arasında da 25'e çıkmıştır. Abhazya'ya yerleştirilen Gürcü göçmenlerin sayıları da ilginçtir. Eksik bilgi içeren bir belge de devlet çiftliklerinin kurulmaya başlandığı 1937'de 1950 başlarına kadar 2.210 ev inşa edilmiş, 2.443 kişi Abhazya'ya yer leştirilmiştir. 1953 istatistiklerine göre inşaatların başlamasından itibaren "Abkbazpereselenstroy" toplam 124.968 m2 üzerine 3.378 ev yapmıştır. Mevcut diğer istatistik veriler ne yazık ki göçmenlerin sayısı ile ilgili doğru bilgileri vermemek tedir.

Gürcüler silah zoruyla iskan edildi

Göçmenlerin sayısı ile ilgili tahminler ancak 1939 ve 1959'da tüm cumhuriyette yapılan nüfus sayımlarından yapılabilmek tedir. Bu yıllar boyunca tüm halkın da bildiği gibi Abhazya'daki Gürcü nüfusu 66.000'e ulaşmıştır. Önceleri Gürcü göçmen kolhozları Abhaz köylerinin dışına ve işlenebilir topraklar üzerine kurulurken, sonraları köylerin içine taşınmış ve Abhaz nüfus azınlığa düşürülmüştür. Muhtar Göçmenlerin toplu yerleşimleri ve yerel halkın bazı köyler ile Cumhuriyet genelinde azınlığa düşürülmesi Abhazya'da yürütülen kasıtlı göç politikasını kanıtlarıdır. Subum, Gagra ve Gulripsb bölgelerinden Rum, Alman, Türk ve diğer ulusal azınlıkları sürülerek yerlerine Batı Gürcistan'dan zor kullanılarak getirilen binlerce Gürcü ailesinin yerleştirilmesi asimilasyon sürecini daha da hızlandırılmıştır.

Abhazya'ya zor kullanıma dayalı bu göç etnik Gürcü'ler için de olumsuz sonuçlar vermiştir. Meşhur Gürcü etnografı A. Z. Robakidze Svanların Abhazya'ya, Kevsurların da düzlük Kartli'ye gitmeleri gibi geçmişte yapay göçlerin yaşandığını kay detmiştir. Yaşamın doğal sürecini aksatan bu değişiklikler radikal ekonomik dönüşümlere, göçmenlerin gelenek ve yaşam biçimlerinin farklılaşmasına yol açarak etnik kimliklerini yitirmelerine, hatta daha ileri durumlarda yeni yerleşim bölgelerinin yerel hastalıklarına bağışık olmadıklarından dolayı hastalık ve ölüm ihtimalini artırmıştır.

Abhaz izlerini kazıma operasyonu

Abhazya'daki şehir ve yerleşim merkezlerinin isimlerinin değiştirilmesine 1936'da başlanmış, 1947'de ise planlı bir hal almıştır. Mart 1947'de Abhazya Yüksek Sovyeti Prezidyum'u altında ve M.L.Khastba başkanlığında
resmi sıfat taşıyan "şehir ve yerleşim birimlerinin isimlerinin kaydedilmesi komisyonu" kurulmuştur. 1948 ile 1952 arasında 150'den fazla şehir ve yerleşim merkezinin adı değiştirilmiştir. Sadece coğrafi isimler değil, cadde, meydan, tren istasyonu, ortaokul ve liselerin hatta öğrencilerin adları değiştirilmiştir.

Abhazya Muhtar Cumhuriyeti eski Başbakanı M. Delba 21. Parti Bölgesel Toplantısı'nda Mayıs 1953'de yaptığı konuşmada bu noktaya temas ederek şunları söylemiştir:

"Maceracı Mgeladze, biz Parti Bölgesel Komitesi'nden muhalefetle karşılaşmadan serbestçe davranışlarını sürdürmüştür. Eski Abhaz ve Rus yerleşim birimleri Mgeledze istek ve baskıları karşısında hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın çarpıtılmış ve değiştirilmiştir."

Gürcistan eski Başbakanı V.M. Bakradze, Mayıs 1953'deki aynı Parti Konferansında itiraf niteliğinde sözler söyleyerek "Abhazya'da çok sayıda kanun dışı uygulama yapılmıştır. İnsan Sovyet kanunlarından kaynaklanan bu çarpıtmaları dinlemeye bile katlanamıyor. Abhazya'da ekonomik ve kültürel hayatta uygun olmayan pek çok icraat yapılmıştır" demiştir. Abhaz alfabesi yasaklanmış, Abhaz okulları kapatılmış, Abhaz dili eğitimden kaldırılmış ve yerlerine Gürcü kültürü ikame edilmiştir.

Alfabetik asimilasyon

Abhazya'da Mayıs 1937'de yapılan Parti Bölgesel Konferansı yeni alfabeye geçişi önermiştir. Yeni bir alfabenin yaratılmasını savunanlar görüşlerinde ısrar ederken aynı zamanda Uslar alfabesinin "içeriğinin Ruslaştırmaya dayandığını ispata" çalış mışlardır. Delba makalesinde "19. asrın sonlarında Çar yönetiminin General ve Bürokratları tarafından yaratılan ve Ruslaş tırma amacı güden Abhazca Alfabe, Abhaz halkı tarafından hiçbir zaman benimsenerek kullanılmamıştır" demiştir. Abhaz okullarının "reorganizasyonu" çalışmalarında aktif rol oynayan aynı şahıs daha sonra şöyle konuşmuştur:
"Bu alfabe Abhaz okullarında dilin Gürcüce'ye dönüşmesinde çok olumlu rol oynamıştır."

Gelişmeler bu akımın savunucularının gerçek niyetini ortaya çıkarmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması pratiğe geçiril mesine engel olmuştur. Fikir 1944'de tekrar gerçekleşme noktasına yaklaşmıştır. Abhaz bilim adamı ve profesörleri A. Mar gania, B. Katsia, K. Geris, S. Ashvenba ve M. Buava'dan oluşan bir grup Abhazya Parti Bölge Komitesi'ne davet edilmiş lerdir. Kendilerinden Abhaz okullarında eğitim dilinin Gürcüce olması için bir hazırlık çalışması yapmaları istenmiştir. Öneriler ve fikirleri 1944'ün ikinci yarısında Abhazya Parti Bölgesel Komitesi'ne aynı zamanda sunulmuştur. İki çalışma da birbirinin tekrarı olduğu için aynı kaynaktan dikte ettirildikleri çok bellidir. Neydi bu parlak fikirler? Sovyet iktidarının ilk günlerinden itibaren Abhaz okullarında uygulanmaya başlanan eğitim sisteminin ulusal kültürün gelişmesini engellediğini ispat etmeye çalışmışlardır.

"Bütün milletlerin babasından" esinlenen yazarlardan birisi "Abhaz kültürü kendisinden çok üstün olan Gürcü kültüründen çok etkilenmiş ve sayesinde zenginleşmiştir" demiştir.

Bu sebeple Abhaz okullarında Gürcü dilinde eğitime geçilmesini "zamanı çoktan geçmiş bir mesele" olarak değerlendir mişlerdir. Abhazya Bölgesel Komitesi Bürosu 9 Ocak 1945'de bu fikir ve önerileri değerlendirerek M. Delba (Başkan), S. Sigua, Sh. Khubutia, I.Tuscadze ve A.Chochua'dan oluşan bir komisyon kurmuştur. Komisyon "Abhazya'daki okulların eğitim kalitesini yükseltmek" amacıyla bir strateji saptamakla görevlendirilmiştir. Komisyon 12 Mart 1945'de "eğitim kalitesini yükseltmek" ile ilgili projelerini sunmuştur. Komisyon raporunun son bölümünde şunlar yazılmıştır:

"Abhaz halkının çoğunluğunun Gürcüce konuştuğu gerçeği ve Abhaz ve Gürcü halkları için tek alfabe, eğitim dilinde ve Gürcüce'ye geçilmesinin gereğini ortaya koymuştur."
Rapor şöyle devam etmektedir:

"Eğitim sisteminde Gürcü diline geçilmesi Abhaz halkının kültürel gelişmesinde çok olumlu bir rol oynayacaktır."

Abhazya Parti Bölgesel Komite Bürosu 13 Mart 1945'de şu kararı almıştır:

"Abhazya Muhtar Cumhuriyeti'ndeki ortaokullarının eğitim kalitesini yükseltmeyi hedefleyen strateji, Abhaz aydınlarının, öğrencilerin ve ebeveynlerin arzularını dikkate alarak mevcut eğitim sistemi terkedilmektedir." Abhazya Parti Bölgesel Komite Sekreteri A. Mgeladze bu kararı Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne göndermesinin yanısıra Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komite Sekreteri K. Charguiani'ye reorganize edilmiş Abhaz okullarının yeterli sayıda öğretmen den mahrum olduğunu söylemeye karar vermiş ve bu sebebe dayanarak Gagra, Gudauta, Oçamçıra ve Gali'de yeni pedagoji enstitüleri açılması için başvurduğunu dile getirmiştir. Sonuçta bu tip pedagoji enstitüleri açılmıştır. Profesör kadroları ve öğrenci kontenjanı tamamen batı Gürcistan kökenliler tarafından doldurulmuştur. Bu karar Abhazya'nın demografik yapısında da değişikliğe sebep olmuştur.
25 Şubat 1947'de genç Abhaz bilim adamları G. A. Dzidzaria, B.V. Shinkuba ve K.S. Shakryl tarafından VKP Merkez Komite si'ne hitaben kaleme alınan bir mektupta Abhazya'da ulusal politikasının çarpıtılmasını açıkça dile getirilmektedir. Hemen akabinde imza sahipleri "burjuva milliyetçileri" ve "faşist" ilan edilmişlerdir. O dönemde Birinci Sekreter Eduard A. Şevard nadze Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin 27 Haziran 1978 tarihinde 11. oturumunda yaptığı konuşmada Abhaz ya'da 1930-1950 arasındaki stratejik olaylara değinerek şunları söylemiştir:

"Geçmişte Abhaz halkının maruz bırakıldığı şovenist uygulamaların adını koyalım ve tereddütsüz kabul edelim. Bu politika hem Gürcü hem de Abhaz halkının çıkarlarına aykırı olmuştur."

Asimilasyona dair itiraflar

Stalin'in ölümünden ve Beria'nın kınanmasından sonra Abhazya'daki hızlı asimilasyoncu politika geçici olarak durmuştur. Herkesin bildiği gibi Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin 20. kongresi Stalin'in maskesini düşürmüş ve sertlik politikala rının bitişini simgelemiştir. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Temmuz 1956'da Cumhuriyetteki ulusal politikaların en belirgin çarpıtmalarını dile getiren "Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi çalışmalarının hataları" başlıklı kararı çıkarmıştır.

Kararda şu ifadeler yer almıştır:

"Abhazya ve Osetya'da Gürcü, Abhaz, Ermeni ve Oset halkları arasında yapay düşmanlık tohumları atılmış; Abhaz, Ermeni ve Oset kültürleri kasten yokedilmeye çalışılmış, bu halklara karşı kuvvete dayalı asimilasyoncu politika uygulanmıştır." Kararda doğru bir tespit yapılarak Gürcistan Komünist Parti Merkez Komitesi'nin tarihten ders almadığı ve Beria'nın asimilasyoncu politikalarının sonuçlarının ortadan kaldırılmadığı belirtilmiştir. Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi oturumunda karar onaylanmış ve şöyle denilmiştir: "Beria ve suç ortakları açıklandıktan sonra Leninist ulusal politikanın geçmişteki çarpıtmalarına karşı acil önlemler alınmış olmasına rağmen engellemelerle karşılaştığından dolayı yavaş uygulanmıştır. Bu durum özellikle parti çizgisinin düzeltilmesinde ve yüksek mevkilere Gürcü olmayan unsurların atanmasında görülmüştür."

Meşhur Abhaz tarihçiler Z.V. Anchabadze ve G.A. Dzidzaria 1972'de şöyle yazmışlardır:
"Beria ve suç ortakları Leninist ulusal politikayı açık seçik tahrif etmişlerdir. Abhaz halkının ulusal gelişimini engellemişler, Abhaz-Gürcü kardeşliğini bozmaya çalışmışlardır. Abhaz okulları kapatılmış, diğer yasadışı politikalar uygulanmış, Abhaz kültürü yokedilmeye gayret edilmiş ve kuvvete dayalı asimilasyon uygulanmıştır. Abhaz tarihi de şovenist amaçlarla çarpıtılmıştır. En iyi siyasetçiler, edebiyatçılar, sanatçılar ve diğer aydın unsurlar ortadan kaldırılmıştır."

Gürcistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin yeni önderleri ve Abhaz okulları tarafından desteklenen Abhazya Parti ve Sovyet organları 1950'lerin ikinci yansında ulusal politikanın maruz bırakıldığı çarpıtmaları düzeltmişlerdir. Ne yazık ki 20. Parti Kongresi'nde başlatılan bu doğru süreç devam ettirilmemiştir. Gürcü liderliği Abhaz halkının ulusal haklarını gözardı etmiştir ve gözardı etmeyi sürdürmektedir. Bu sürece tepki olarak 1957, 1965, 1967, 1978 ve 1989 yıllarında Abhazya'da ulusal nitelikte başkaldırılar meydana gelmiştir. Abhazların kendi kaderini belirleme hakkı (self determinasyon) dahil olmak üzere meşru haklarının restore edilmesine yönelik haklı talepleri Gürcistan üst makamlarınca milliyetçilik ve ayrılıkçılık ilanı olarak yorumlanmıştır. Sovyetler Birliği'nde ulusal adaletin ihya edilmesine ilişkin ciddi bir program Akademisyen A.D. Sakharov tarafından sunulmuştur. Sakharov'un programında şunlar söylenmiştir:

"Sömürgeci yapıyı tamamen ortadan kaldırarak işe başlamalıyız. Ulusal problem ancak bu şekilde küçük imparatorluklarda yeni Birlik Cumhuriyetleri'nde halledilebilir. Abhazya, Osetya ve başka ulusal birimleri içeren Gürcistan'ı ele alalım. Eğer Gürcistan'da reformlar başlatıldığında Rusya Federasyonu'nda da paralel uygulamalar yapılmaz ve eski yapı korunursa bu durum büyük sıkıntılar yaratır. Bu sıkıntılar kaçınılmazdır ancak dönüşümler tüm ülke sathında konfederasyon esas alınarak yapılırsa aşılmaları herkes için daha kolay olur. Ana prensip herkesi kapsar ve herkes tarafından anlaşılırsa sonuçta herkes için adil olacaktır. Özgürlüğü hedefleyen büyük bir halk büyük ve küçük her milletin aynı hakka sahip olduğu gerçeğini kabul etmelidir."


Not: Bu yazı Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi'nin hazırladığı Belgelerin Işığında Abhazya adlı bir çalışmadan derlenmiştir. Fehim T.
 
Sürgünler

Abhazlar da en az Kafkasya'da yaşayan diğer halklar kadar Rusya'nın sürgün politikasına maruz kalmış bir halk.

1817-1864 yılları arasında süren Kafkas savaşları ve sonrasında Rusların yürüttüğü kolonyalist politikalar sonucunda Abhaz halkı ağır yara aldı. Özgürlük ve bağımsızlık için savaşan halkın çoğu öldürüldü. Kalan insanların % 80'i Osmanlı İmparatorluğu'na sürüldü. Kuzeybatı ve Orta Abhazya tamamen boşaltıldı. Sadzlar, Ahçıpsaalar, Aybgalar, Çvidzalar, Pshöalar ve Gumalar gibi çesitli etnik Abhaz grupları yokedildiler. Buna, Hosta ve Sakli ırmakları arasında yasayan, coğrafik ve etnik olarak Abhazlara en yakın halk olan Ubıhlar ve Kuzey Kafkasya'da yasayan Aşuwaalar (Abazinler)‘larında büyük çoğunluğu dahil edildi. Sonuçta Abhazya'da sadece Abzıplar, Abjuwalar ve Samırzakanlar, Kuzey Kafkasya'da ise Tapantalarla Aşkharuwalar kalabildiler.

XIX. yüzyılda yurtlarından sürülen 300 binden fazla insanın onbinlercesi sürgün yollarında açlık, hastalık ve kötü yaşam koşulları nedeniyle can verdi. Çarlık, sürgüne maruz bıraktığıi bu halkı bir de “hain” suçlamasıyla damgaladı ve geriye dönüşlerine hiçbir şekilde izin vermedi. Türkiye'den dönenler Abhazya kıyılarına kabul edilmeyerek yerel yönetimlerce geriye gönderildiler. Abhazya'da kalan Abhazlar da bu suçlamadan paylarını almışlar ve Çarlık tarafından “suçlu halk” ve “gerici topluluk” olarak nitelenmişlerdi. Orta Abhazya ve kıyıya yakın yerlerde yerleşim hakları yoktu. En masum toplumsal istekleri bile isyan olarak kabul edilip toplu sürgünler gündeme getiriliyordu.

Abhaz halkı bu durumdan ancak 1917 yılında kurtulabildi. Fakat, ne Çarlik ne Gürcistan yönetimleri, ne de SSCB sürgüne gönderilenlerin geriye dönüş problemlerini asla çözmediler. Bu konudaki istekleri görmezlikten ve duymazlıktan geldiler, çünkü Gürcistan yönetimi ve Kremlin temsilcileri, kalan Abhazları da asimile edebilmek için Gürcistan'dan sürekli göçmen getirerek Abhazya'ya yerlestirmekle meşguldüler.

Abhazlar bugün, başta Türkiye olmak üzere, Ürdün, Mısır, Suriye ve bu ülkelerdeki yaşam sıkıntıları nedeni ile işçi olarak gittikleri Almanya (yaklaşık 5000 civarında) Hollanda (yaklaşık 1000 civarında) Fransa, Avusturya, İsviçre ve Amerika’da yaşamaktadırlar.

SSCB’nin dağılması ile birlikte ve Abhaz-Gürcü Savaşı’nın Abhazya lehine sonuçlanarak, de facto Bağımsızlığın kazanılması ile, sürgüne gönderilen abhazların geri dönmelerine yasal zemin hazırlama çalışmalarına başlanılmıştır. Bu konu ile ilgili Abhaz Parlamentosu 15.10.1997 tarihinde bir karar almıştır:

Abhaz halkı için karanlık bir dönem olan 20. yüzyıl tarihi, politik ve hukuki veriler ışığında değerlendirilerek, Parlamentomuz şu kararı almıştır.

1. XX. yüzyılda Abhaz halkının Osmanlı topraklarına sürgünü ağır bir insan hakları ihlali ve soykırım olarak kabul edilmelidir.

2. 28 Haziran 1951 BM. Genel Kurul Konvansiyonu uyarınca, XX. yüzyılda sürgün edilen Abhaz (Abaza)
halkı mülteci statüsüne sahip olmalıdır.

3. Sürgün edilen Abhaz (Abaza) halkının torunlarının anavatanlarına geri dönüş istekleri koşulsuz kabul
edilmelidir.

4. Geriye dönmek isteyen Abhaz (Abaza)'lara her türlü insani, hukuki ve politik desteğin BM, AGIT, BDT ve Çarlik Rusyas ile SSCB'nin yasal varisi Rusya Federasyonu'nca sağlanması ve bu tarihi hatanın düzeltilmesi için gerekli çabaların gösterilmesi.

5. Abhazya Parlamentosu Hukuk Komitesi ile Parlamentolar ve Yurtdışındaki Soydaşlarla İlişkiler Komitesi, geriye dönüşle ilgili konularda her türlü yasal düzenlemeyi yapmalıdırlar.

6. Devlet Başkanına ve Bakanlar Kuruluna ülkenin iç ve dış politikalarını belirleyici çalışmalarında XX. yüzyılda sürülen insanların geriye dönüşlerini kolaylaştırıcı çözümleri gözardı etmemelerini ve yurt dışında yaşayan soydaşlarımızın geriye dönüşleri için geniş kapsamlı bir program kabul etmelerini öneririz.

7. Parlamentomuz bunun dışında yerel yönetimlere, siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine ve özel kuruluşlara bu geriye dönüş projesine politik, ekonomik, psikolojik ve moral destek vermeleri için çağrıda bulunur.

8. Karar yayımlandığı andan itibaren radyo ve TV aracılığı ille halka duyurulur.

Abhazya Parlamentosu Başkanı Sokrat Cincal 15/10/1997 SOHUM (AQUA)



Siyasal statü

Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği Konseyi gibi uluslararası örgütler Abhazya’yı Gürcistan’ın bir parçası olarak tanımakta ve anlaşmazlığın her iki tarafın barışçı yollarla çözümlemesini istemektedir.
Bununla birlikte, bugünkü nüfusunun büyük bölümü Abhazya’yı egemen bir devlet olarak kabul etmektedir. Ancak bugünkü Abhazya nüfusuna yakın sayıda bir nüfus bölgeden göç ettirilmiş ve daha sonra bu nüfusun çoğunluğunun evlerine dönmelerine izin verilmemiştir. Öte yandan Abhazya sınırları içinde kalan Yukarı Kodori Vadisi (Gürcüler tarafından Yukarı Abhazya olarak adlandırılmıştır), Gürcistan yönetiminin kontrolü altındadır ve burada, Gürcistan hükümetinin desteğinde ikinci bir Abhazya hükümeti bulunmaktadır.

Ekonomi


Başlıca gelir kaynağı turizmdir, ancak sektör 4 yıldan bu yana artarak süren ekonomik ve siyasi ambargo nedeniyle büyük darbe yemiştir. Tkuarçal bölgesinde dünyanın en iyi kömürleri üretilmektedir. Tarihte de en eski İpek Yolunun denize açılan kapısı olan Abhazya, zengin kömür havzasına ve değerli mermer yataklarına sahiptir. Abhazya’daki ağaç çeşitliği nedeniyle bu zamana kadar önemli bir gelir kaynağı olan ağaç ürünleri sektörü, son zamanlarda ormanların koruma altına alınmasıyla askıya alınmıştır. Ambargodan dolayı üretilen malların dışarıya satılamaması yüzünden, ülke ekonomik olarak fazla bir gelişme gösteremektedir.

Nüfus

Abhazya’da ilik nüfus sayımın 1886 yılında yapıldı (1893’te Tiflis’te yayımlanmıştır). Çarlık Rusyasının yönetimi altındaki Sohum Bölgesi’nde toplam 68.773 kişi yaşıyordu. Bu nüfusun 30.640’ı Samurzakanolu, 28.323’ü Abhaz, 3.558’i Megrel, 2.149’u Yunanlı, 1.090’ı Ermeni, 1090’ın Rus ve 608 Gürcü (İmeretli ve Gurialı dahil) olarak yazılmıştır. O dönemdeki Samurzakano, Abhazya’nın bugünkü Gali bölgesidir. Samorzakanolu olarak yazılan nüfusun büyük çoğunluğunun Megrel, küçük bir bölümünün de Abhaz olduğu kabul edilir. 1917 yılı tespitlerine göre bölge nüfusunu yüzde 41,7’si Gürcü (54.760) ve yüzde 30,4’ü Abhaz (39.915) idi. Ancak bu dönemde Gagra yöresi Sohum Bölgesi’nin bir parçası değildi. Sonraki dönemlerde Rus, Ermeni ve Gürcü nüfusu hızla artarken Abhaz nüfusu düşük bir düzeyde kalmıştır. 1989 Sovyet nüfus verilerine göre Abhazya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin toplam 525 bin nüfusunun yaklaşık 240 bini Gürcüler, 94 bini Abhazlar, 75 bini Ruslar, 76 bini Ermenilerden oluşuyordu. 1990’ların başında, Abhazya’daki savaş sırasında Gürcü nüfusunun tamamı göç ettirildi ve bu nüfusun ancak 45 bin kadarı Gali bölgesine dönebildi.

Yüzey şekilleri ve iklim

Abhazya, Kuzeybatı Kafkasya'da Karadeniz’in kuzey kıyılarında 8.600 km²’lik bir alanı kapsar. Kafkas Dağları Abhazya’yı kuzey ve kuzeydoğuda, Rusya Federasyonu içindeki Çerkesya topraklarından ayırır. Abhazya’nın doğusunda Gürcistan yer alır. Güney ve güneybatısı Karadeniz’le çevrelenmiştir.
Abhazya’nın büyük bölümü (yaklaşık % 75) dağlardan oluşur. Nüfusun büyük bölümü kıyı kesimlerinde, düz alanlarda ve alçak kesimlerde yerleşmiştir. Büyük Kafkas Dağları bölgeyi kuzeyden tamamen kuşatır. Dağların yüksekliği pek çok yerde 4.000 m civarındadır. İklimi genel olarak ılımandır.

Başlıca kentler

Sohum, Gagra, Gali, Gudauta,Oçamçire, Tkvarçeli
 
Geri
Top