Akdenİz Bölgesi

Suskun

V.I.P
V.I.P
Akdeniz Bölgesi

Ülkemizin güneyinde Akdeniz boyunca uzanan bir bölgemizdir.

Kuzeyde Konya havzası, doğuda Uzunyayla ve batıda Köyceğiz ile sınırdır.

FABRİKALARI

Çimento, sigara, şeker, iplik, dokuma, demir-çelik, un ve besin maddeleri fabrikaları ile petrol rafinerileri vardır.

TARIM ÜRÜNLERİ

Buğday, arpa, yulaf, pirinç, pamuk, susam, yerfıdstığı, tütün, muz, turunçgiller (mandalina, portakal, limon, greyfurt) ve her çeşit sebze ve meyvecilik ile turfandacılık önemlidir.

akdeniz-bolgesi.webp

NEHİRLERİ

Seyhan, Ceyhan, Göksu, Dalaman ve Manavgat çayı bölgenin önemli akarsularıdır.

GÖLLERİ

Beyşehir, Burdur, Eğridir, Suğla.

DAĞLARI

Toroslar'da Akdağ, Bozdağ, Nurhak ve Amanos dağları en önemli dağlarıdır.

OVALARI

Çukurova ve Amik ovaları.

LİMANLARI

İskenderun, Mersin, Antalya ve Fethiye.

ŞEHİRLERİ

Adana, Antalya, Antakya, Burdur, Isparta, Kahraman Maraş, Mersin.

TURİZM

Antalya ve Antakya çevresindeki eski eserler ile bölgenin şelaleleri ve plajları turizm bakımından önemli yerlerdir. Antalya ve Alanya yöresi son yıllarda önemli birer turizm merkezi haline gelmiştir.

Gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından çok sayıda turist yılın her ayında bu bölgeyi ziyaret etmektedir. Ayrıca bölgede yapılan film festivalleri ve benzeri etkinlikler her geçen gün artmaktadır.

Bölge tarihi, doğası, güneşi, denizi ve konukseverliği ile dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Akdeniz Bölgesi, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır. Genişliği 120-180 km arasında değişir. Batı ve kuzey batısında Ege Bölgesi, kuzeyinde İç Anadolu Bölgesi, doğusunda Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyinde ise Akdeniz bulunur. Güneydoğudan Suriye ile komşudur. Türkiye’nin başka bölgelerinde olduğu gibi Akdeniz Bölgesi’nde de bölge sınırları ile yönetim birimleri olan illerin sınırları tümüyle çakışmaz. Akdeniz Bölgesi sınırları içerisindeki iller şunlardır

Adana
Antalya
Burdur
Hatay
Isparta
Mersin
Kahramanmaraş (Afşin ve Elbistan ilçeleri hariç)

Konya’nın Bozkır, Halkapınar, Yalıhüyük, Ahırlı, Seydişehir ve Derebucak ilçeleri
Karaman'ın merkez ilçe ve Ayrancı ilçelerinin bazı bölümleri
Afyon Karahisar’ın Başmakçı, Dinar ve Dazkırı ilçeleri
Muğla'nın Marmaris-Aksaz, Köyceğiz, Ortaca ,Dalaman ve Fethiye ilçesi
Denizli'nin Acıpayam, Çameli, Bozkurt, Beyağaç ilçeleri
Gaziantep'in İslahiye, Nurdağı ilçeleri
Kilis

Konumu ve Sınırları

Adını güneyindeki denizden alan Akdeniz Bölgesi, kuzey batıda Ege Bölgesi, kuzeyde İç Anadolu Bölgesi, kuzeydoğuda Doğu Anadolu Bölgesi ve doğuda Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile komşudur.

Kıyı uzunluğu doğuda Suriye sınırından batıda Marmaris'e kadar 1542 Km’dir. Bölgenin batı sınırı daha batıdaki Marmaris'in aksaz beldesini de içine alır.

Akdeniz Bölgesi'nin yüzölçümü 89.493 km2 dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık %14’ünü kaplar. Yüzölçümü bakımından Türkiye'nin dördüncü büyük bölgesidir ve nüfüsunun en çok değil ama fazla olduğu bir coğrafi bölgedir

Yeryüzü şekilleri

Akdeniz bölgesinin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toroslar belirler. Antalya Körfezi’nin iki yanında yer alan Batı Toroslar, Kuzeyde Göller Yöresinde birbirine yaklaşıp sıkışır. Teke Yarımadası'nın batısında beliren Batı Toroslar, Taşeli Platosu'na kadar uzanır.

Genellikle kalker ve ofiyolitli kayalarından oluşan bu dağlar kırıklı ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Batı Torosların en yüksek noktası Bey Dağlarındaki 3096 m’lik Kızlar Sivrisi Tepesidir. Göller Yöresi’nin kalker oluşumu, sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2000-2005 m arasındadır. Yüksek kütleler arasında Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik kökenli çanak biçimli çukur alanlar vardır.

Bu kesim aynı zamanda düden, obruk, mağara, yer altı dereleri, suyutan ve voklüz kaynakları gibi karstik şekiller bakımından da zengindir.

Türkiye’nin, Beyşehir ve Eğridir gibi büyük tatlı su gölleri buradadır. Batı Toroslar, dik eğimli yamaçlarından inen bol sulu akarsular tarafından parçalanmış ve genellikle boylamasına uzanan derin vadiler ortaya çıkmıştır.

Orta Toroslar, güney batıdaki Taşeli platosu ile kuzey doğudaki Uzun Yayla arasında uzanır. Bu kesimdeki başlıca yüksek kütleler batıdan doğuya doğru Bolkar Dağları, Aydos Dağları, Ala Dağlar, Tahtalı Dağları ve Binboğa Dağlarıdır.

Orta Torosların en yüksek noktası Ala Dağlar’da 3756 m’ye yetişen Demirkazık Tepesidir. Orta Toroslar Uzun Yayla’da 1500m yüksekliğindeki bir platoya dönüşür. Orta Toroslar kuzey-güney doğrultusunda akan bol sulu akarsular tarafından parçalanmıştır. Göksu, 130 km uzunluğundaki Limonlu Çayı, Tarsus çayı bunların başlıcalarıdır. Bu akarsular kalker oluşumlu dağlar arasında, derinliği 1000m’yi bulan vadiler açar ve yörenin yüzey şekillerinin sert bir görünüm almasına neden olur.

Amanos Dağları (Nur Dağları), Toroslar dağ sisteminin en güneyindeki bölümünü oluşturur ve İskenderun Körfezinin doğusunda dik bir duvar gibi yükselir.

Lübnan topraklarından doğarak kuzeye doğru akan ve Antakya yakınlarında dik bir açıyla batıya dönen Asi Irmağı, Amik Ovasının Güneybatı ucunda, geniş tabanlı bir vadiden geçer ve Samandağı yakınlarında Akdeniz'e dökülür.

Çukurova, doğuda Amanos Dağları, batıda ise Orta Toroslarla sınırlanır. Bu geniş düzlük batıda Seyhan doğuda Ceyhan ırmaklarının taşıdığı alüvyonlarla oluşmuş büyük bir delta ovasıdır. Çukurova’nın kuzey kesimleri bu iki ırmağın kolları ile yeryer parçalanmış bir plato görünümündedir; buna karşılık güneyde tekdüze bir hal alır. Bölgedeki en önemli akarsular doğudan batıya doğru sırasıyla Asi, Ceyhan ve Seyhan ırmakları ile Göksu, Köprü Suyu, Aksu, Eşem ve Dalaman çaylarıdır.

Başlıca doğal göller Beyşehir, Eğirdir, Burdur ve Suğla gölleridir. Kıyılarda ise irili ufaklı birçok lagün vardır. En önemli yapay göller ise Seyhan ve Aslantaş baraj gölleridir.

Akdeniz kıyıları genellikle, az girintili çıkıntılı olması ve geniş yaylar çizmesi bakımından Karadeniz kıyılarına benzer; kıyı sahanlıklarına da pek rastlanmaz. Bölgenin en batı kesiminde ise dağlar kıyıya dik uzandığı için, burada Ege kıyılarına benzeyen daha girintili çıkıntılı bir kıyı tipi vardır. Bu kıyıların, yakın zamanlardaki bir deniz düzeyi yükselmesi sonucu oluştuğu sanılmaktadır. Engebeli kıyının içine sokulmuş küçük koylar, adalar ve yarımadalar bu yükselme nedeniyle ortaya çıkmıştır.

Bitki örtüsü

Dağların denize bakan yamaçlarında makilikler ve yer yer yüksek ormanlar kaplı ve arkalarında çukur alanlar ise karasal etkilerin arttığı bir iklim tipine rastlanır. Yine de Akdeniz’in etkisi nedeniyle bu kesimlerdeki iklim, İç Anadolu’daki kadar şiddetli karasal özellikler taşımaz. En sıcak ay ortalaması kıyılardaki 27-28 °C, iç kısımlar 23-25 °C dir; en soğuk ay ortalaması ise kıyıda 10 °C dolayında iken iç kısımlarda 1,5-2 °C kadar iner. Benzer biçimde, yıllık ortalama sıcaklık kıyılarda 18-20 °C, iç kısımlarda ise 12-14 °C kadardır. Yine Türkiyenin ortalama sıcaklıgı en yüksek noktası da buradadır Mersin kent merkezinin ortama sıcakklığı yıllık 22 °C dir. Bu sayede turizm gelişmiştir. Turizm bölgenin önemli geçim kaynaklarındandır. Aynı zamanda iklim şartları nedeniyli bitki örtüsü makidir ve aynı zamanda yazları sıcak ve kurak kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Yinede bu bölgede ortalama derece yazları 18°-30° derece kışları ise ortalama 8°-10° derece arasında yer alır. Bitki örtümüz maki, defne, keçiboynuzu, zeytin gibi bodur vede kısa ağaçlardan oluşur. Ancak bu ağaçlar orman ağaçlarına nisbeten sıcağa ve soğuğa daha dayanıklıdır.

Nüfus ve Yerleşme

2007 nüfus sayımı sonuçlarına göre Akdeniz Bölgesi'nin nüfusu yaklaşık olarak 8,9 milyondur. Akdeniz Bölgesi kıyı bölgelerimize göre daha az nüfusludur. Nüfus yoğunluğunun en az olduğu yerler Teke ve Taşeli Platosu ile dağlık alanlardır. Akdeniz Bölgesi sulak ve kurak olmayan bir bölge olduğundan nüfus dağınıktır.


Ülkemizin güneyinde yer alan bir bölgedir. Adana ve Antalya bölümü olarak ikiye ayrılır.

DAĞLARI: Beydağı, Elmalı, Sultan, Çiçekbaba dağları, Batı Toroslar, Tahtalı, Boklar, Aladağ, Binboğa Dağları Orta Toroslar içinde kıyıya paralel olarak uzanır. Bunun doğurduğu sonuçlar şunlardır:

1. Denizin etkisi etkisi iç kesime sokulamaz.
2. Kıyı ile iç kesim arasında ulaşım zordur. Dolayısıyle ulaşımda geçitler önemlidir. Gülek, Belen, Sertavul ve Çubuk geçitleri kıyıyı iç kesimlere bağlar.
3. Boyuna kıyı tipi görülür. (Finike, Kaş arasında Dalmaçya kıyı tipi görülür)
4. Kıta sahanlığı dar, falez oluşumu fazladır.
5. Girinti-çıkıntı azdır. Antalya ve İskenderun Körfezi ile Taşeli ve Teke yarımadaları önemli girinti ve çıkıntılarıdır. Taşeli ve Teke Yarımadaları aynı zamanda plato görünümündedir.

OVALARI: Tektonik oluşumlu Amik, Islahiye, Maraş, Burdur ve Isparta ile karstik oluşumlu Elmalı, Tefenli, Bozova, Korkuteli, Ketsel, Avlan Ovaları, bölgen,in önemli düzlükleridir.
Çukurova ve Silifke Ovası delta ovası grubuna girer. Türkiye’de karstik şekiller ençok bu bölgededir.

AKARSULARI: Seyhan, Ceyhan, Asi, Göksu, Manavgat Çayı, Köprü Çay, Dalaman Çayı ve Aksu’dur
.
GÖLLERİ: Kovada, Eğirdir, Beyşehir, Suğla, Salda, Söğüt, Burdur ve Acıgöl’dür.

İKLİMİ: Bölgenin kıyı kesiminde yazları sıcak ve kurak olan kışların ılık ve yağışlı geçtiği Akdeniz İklim koşulları geçerlidir. İç kesimlerde karasal iklim görülür.

BİTKİ ÖRTÜSÜ: Kıyı kesiminde maki, iç kesimlerde bozkırdır,

NÜFUS VE YERLEŞME
: Çukurova, Antalya yöresi, Mersin ve İskenderun çevresinde nüfus yoğundur.
Teke, Taşeli yarımadası ile Göller Yöresi ve Toroslarda nüfus azdır.

TARIM VE HAYVANCILIK: Akdeniz Bölgesinin kıyısında turunçgil, pamuk, muz, soya fasulyesi, susam, mısır ve yerfıstığı yetiştirilir.
İç kesimlerde şeker pancarı, tahıllar, haşhaş ve gül yetiştirilir. Dağlık kesimlerde hayvancılık faaliyeti gelişmiştir. Özellikle kıl keçisi yetiştirilir.

TURİSTİK YERLER: Düden Şelalesi, Manavgat Şelalesi, Damlataş Mağarası, Side, Perge, Aspendos, Cennet-Cehennem Obrukları,

Akdeniz Bölgesi’nin Genel Özellikleri:
1. Yüzölçümü bakımından 4. sıradadır. (%15)
2. Orman bakımından %24,5 ile 2. sıradadır.
3. Kıyı uzunluğu 1577 km.’dir. Boyuna kıyı tipi görülür.
4. Yer fıstığı turunçgil, muz, gül ve soya fasülyesi üretiminde 1. sıradadır.
5. Muz yalnız bu bölgemizde yetişir.
6. Karstik şekillerin en çok görüldüğü bölgemizdir.
7. Kışları en ılık, yazları en uzun geçen bölgemizdir.
8. Toroslar, iç bölgelere ulaşımı güçleştirir ve deniz etkisinin içerilere girmesini engeller. Aynı zamanda kıyı kesimini İç Anadolu Bölgesinden gelen soğuk havalardan korur.
9. Yıllık sıcaklık ortalaması en fazla olan bölgemizdir.
Yıllık Sıcaklık Ortalaması: 18.5 °C
En soğuk ay ortalaması: 10 °C
En sıcak ay ortalaması: 28°C’dir
10.Sebze üretiminin ve seracılığın en fazla olduğu bölgemizdir.
11. Yıllık yağış ortalaması 1000 mm olan bölgede yağışın mevsimlere göre dağılışı şu şekildedir.
 
Akdeniz’in huzurlu sığınakları

6744413.webp

Batı Akdeniz’de yaptığım güz yolculuğunun ilk bölümünü geçen hafta anlatmıştım. Sessiz, sakin, lezzetli ve huzur dolu bir yolculuktu. Yolculuğumun ikinci bölümü ise Demre’de başladı, kıyı kıyı gidip, Marmaris Kumlubük’te sona erdi.

Güz tatillerini severim. Her şey sakindir. Yollar, deniz kıyıları, lokantalar, sahiller... Deniz kolalı çarşaf gibi dümdüzdür. Yazın cıvıltısı, yerini sessizliğe terk etmiştir. Ama bu sessizlik hüzün içermez. Huzurlu bir sessizliktir. Her şey yaz yorgunudur sanki. Güz tatillerinde insan kendi iç sesiyle baş başa kalır çoğunlukla.

Güneydeki son gezintimi anlatan yazımın ilk bölümünde biraz Antalya’dan, ıssız yollardan, lezzet duraklarından, Kaş’taki ziyafetten, Noel Baba’nın kentinden, Myra’dan, cenneti andıran Kapıtaş Plajı’ndan bahsetmiş, son durakları ise bu yazıya bırakmıştım. O zaman kaldığımız yerden güz yolculuğuna devam edelim.

Demre’den Fethiye’ye giden yolun neredeyse başlangıcında, "Üçağız"ı gösteren ok işaretinden dar bir yola saptım. İki otomobilin yan yana geçemeyeceği bir yoldu burası. Bu mevsimde pek araç olmaz diye seviniyordum ki, biraz ilerideki turist otobüsü kervanını görünce tüm neşem kaçtı. Çaresiz peşlerine takıldım. Aslında bir yere yetişmiyordum. Denizle kucaklaşmam, beş on dakika gecikecekti alt tarafı.

Virajlardan birini dönüp, son tepeye gelince, klasik Akdeniz tablosunu karşımda buldum. Üçağız’a arkasını dönmüş Simena ve tam karşısında, kanatlarını açıp gökyüzünde süzülen bir martı görünümündeki Kekova adası tablonun ana görüntüleriydi. Adaların arasında süzülen tekneler de resmin tamamlayıcıları. Kekova adasını bulan arkeolog Beaufort, bu muhteşem görüntüyü şöyle ifade etmişti: "Sanırım öldüm ve cennete geldim!"

GEÇMİŞ VE BUGÜN

Üçağız köyünün sahilini biraz önce önümden giden otobüsler doldurmuştu. Otobüslerden inen turistler, sıralar halinde kendilerini bekleyen teknelere biniyordu. Satıcılar ise ellerindeki incik, boncuk, kartpostal gibi hediyelik eşyaları satma telaşına düşmüşlerdi. Kalabalığın arasından sıyrılıp, beni Simena Adası’ndaki Kaleköy’e götürecek küçük tekneye yerleştim. Artık tüm telaşı arkamda bırakmıştım. Teknenin ardından, lacivert denizin üstüne çizilen beyaz köpüklere bakıp, boş hayallere dalabilirdim.

Yakınından geçtiğimiz küçük kayalıklarda, Lykia topluluğundan kalma yıkıntılara baktıkça, antik dönem insanlarının bugünün insanlarından daha uygar yaşam şartlarına sahip olduklarını görüyordum. Aynı koylarda, tepelerde yer alan derme çatma köy evlerini, hemen bitişikteki antik dönem evleriyle karşılaştırdığımda, estetik kaygıların ilerleyen zaman içinde nasıl yok olduğunu ayan beyan görebiliyordum. Bana göre Teke Yarımadası’ndaki ilkçağ Lykia’sı, 21. yüzyıl Türkiye’sinden daha medeniydi.

Kayalık bir burnu dönünce Kaleköy göründü. Köyün tepesinde, surları hálá sağlam bir ortaçağ kalesi göze çarpıyordu. Köy antik dönem yapılarıyla iç içe geçmişti adeta. Denizin içinde, kıyıda, tepelerde birçok lahit göze çarpıyordu. Kalacağım Kale pansiyon tam denizin kıyısındaydı. Zaten tüm köyde dört pansiyon vardı. Ağaçların arasındaki odama yerleştim. Sonra kendimi çarşaf gibi suların kucağına bıraktım. Güz tatilimin muhteşem olacağını düşündükçe sevinçten içim kabarıyordu.

LABİRENT SOKAKLAR

Sonra bir acele köyü tanıma gezisine çıktım. Daracık yolları bulmak oldukça zordu. Bahçelerden, evlerin avlusundan geçen, çoğu zaman tırmanan, antik taşlarla döşenmiş, labirent görüntülü geçitlerdi bunlar. Kıyı keşfini bitirince kaleye doğru tırmandım. Merdivenli yokuşun iki yanında hediyelik eşya satan dükkanlar sıralanmıştı. Satılan eşyaların çoğu Hint malıydı. Simena, Lykia, Kaleköy ve Hindistan arasında bir bağ kuramadım.

6744414.webp

Akrapol tepesindeki kaleye geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Bizans dönemi mazgallı duvarlardan aşağıya baktığımda, gördüğüm manzara tüm yorgunluğumu unutturdu. Burası bence Anadolu’nun en güzel manzaralı tarihi kalıntısıydı. Kalenin ortasında yekpare bir kayaya oyularak yapılmış bir tiyatro vardı. Belki de dünyanın en küçük antik tiyatrosuydu. Yedi sıradan oluşan oturma sıraları sanırım en fazla 200 kişi alırdı. Acaba tüm Simena’nın nüfusu bu kadar mıydı?

İlk gün bitmeden ben keşif gezimi tamamlamıştım. Bundan sonraki günlerde telaş etmeden tatilimi sürdürebilirdim. Yanımda bol kitap vardı. Müzik çalarım sevdiğim parçalarla doluydu. Deniz çarşaf gibiydi ve taze balıklar beni bekliyordu. Yani muhteşem bir tatil için her şey mevcuttu.

Sabahları horoz sesi ve teknelerin pancar motorunun pat patlarıyla uyanıyor, bir saat yüzüyordum. Arada bir biraz ötemden kafalarını çıkartan deniz kaplumbağaları beni seyrediyordu. Kahvaltıdan sonra gölgelik bir yerde kitabımı okuyordum. Arada bir mutfağa girip Demreli aşçıya yardım ediyor, bazen pansiyonun sahibi, aynı zamanda köyün muhtarı olan Salih’le yaklaşan krizi yorumluyor, restoranın gölgeliğinde toplanmış köylü kadınlarla sohbet ediyor, arada bir de kayığa atlayıp, Simena ile Kekova arasında sırtı yapıyordum. Ama palamutlar benim oltama hiç yüz vermiyorlardı.

SARDALYELERİN DANSI

Pancar motorlu tekneler, Kaleköy’ün her şeyiydi. Sabah çöpler onlarla toplanıyor, çocuklar okula bu teknelerle gidiyor, satıcılar mallarını bunlarla getiriyorlardı. Her sabah kıyıda köy halkı teknelerin başında toplanıyor, kimi sebze alıyor, kimi balık için pazarlık yapıyordu.

Akşamları ise tek eğlencem denize bakmaktı. İskelenin ışığına toplanan yüzlerce sardalye yavrusunun, bir o yana bir bu yana doğru yüzerek çeşitli şekiller oluşturmasını seyretmeyi çok seviyordum. O an beynim tüm düşüncelerden soyunuyordu. Bazen elektrikler kesiliyor, gökyüzündeki bütün yıldızlar göz kırpmaya başlıyordu. Evrende bu kadar çok yıldız olduğunu bu karanlık gecelerde fark edip şaşırıyordum.

Güzel anlar çabuk tükeniyordu. Dört gün sonra beni Üçağız’a götürecek tekneye bindiğimde Kaleköy’e doyamadığımı fark ettim. Ve bu kalabalıklardan uzak köyü kaçış noktaları listemin baş köşesine yazdım.

DİANYSOS Kartal yuvası

Tatilimin ikinci ve son bölümünü, Marmaris Turunç köyünün hemen yanı başındaki Kumlubük’te, gençlik arkadaşım Ahmet Şenol’un Dianysos adlı tatil köyünde geçirecektim. Bu tatil köyü çılgın bir projeydi. Dağın ortasına kayalar oyularak evler yapılmıştı. Zeytin, limon, portakal, ıhlamur, iğde, sandal, kızılçam ağaçlarının arasına saklanmış bu evler, aşağıdan bakıldığında pek fark edilmiyordu. Ama kartal yuvasını andıran bu evlerden lacivert Akdeniz tüm güzelliği ile görünüyordu. Müşterilerin çoğunluğu İngilizlerdi.

Ahmet bana deniz kıyısındaki kendi plaj evini ayırmıştı. Küçücük taş ev tam bir sığınaktı benim için. Sabah erkenden kalkıyor, yüzümü denizde yıkıyor, uzun uzun yüzüyor, güneş yükselmeye başlayınca da asmaların örttüğü çardağın gölgesinde kitabıma dalıp gidiyordum. Yemeğimi kıyıdaki Dianysos Beach Club’ta yiyordum. Buranın şefi olan Didem Şenol, Türkiye’nin nadir kadın şeflerinden biriydi. Yurtdışında okumuş, Mehmet Gürs gibi ustalardan feyz almıştı. Onu muhteşem yemeklerinden daha çok yiyebilmek için yüzme süremi artırıyordum.

Ahmet Şenol, İngilizlerle uğraşmadığı zamanlarda, beni alıp ya dağın zirvesinde orman yürüyüşüne götürüyor ya da katamaranı ile yelken açıyordu. O yelkeni idare ederken ben kıçta oturup oltayı salıyor, kısmetimi bekliyordum. Saatlerce rüzgarın sesinden başka bir ses duymadan denizin üstünde kayıp gidiyorduk. Tembelliğin doruklarına tırmanmıştım artık. Bunun yılın son tembelliği olduğunu bildiğim için her anın tadını çıkarmak istiyordum.

Tatilin son günü güneş bulutların arkasına saklandı, meydanı rüzgara ve yağmura bıraktı. Gri bulutlar sonbaharı yüklenip gelmişlerdi. Son gece yattığım yerden bulutların kavgasının izledim. Birbirleriyle çarpışıyorlar, yeryüzüne şimşeklerini fırlatıyorlar, gümbür gümbür sesleriyle yeri göğü inletiyorlar, karanlığı yırtıp, dağları aydınlatıyorlardı. Muhteşem bir savaştı. Yağlı kırmızı, kıvılcımlı mor bir geceydi. Yağmur öylesine müthiş yağıyordu ki, topraktan su dumanları yükseliyordu. Öfkeli bulutlar birbirlerini ite ite Rodos üstüne doğru gidince ben de gözlerimi kapattım.

Bu muhteşem görüntülerle Akdeniz’deki güz gezintime noktayı koydum. Artık kışa hazırım.
 
Akdeniz Bölgesine ait bazı yerel Şive(ağız) örnekleri;

Abo = hayret ifadesi
anarya = arka geri
araya gitmek = ziyan olmak
asortmen = esofman
banadura = domates
barnak = parmak
bayaktan = az önce
bici bici = su muhallebisi
bider = tohum
bocit = bakir sürahi (sonradan alüminyuma döndü)
böcük = küçük böcek
bos bosçu = eski amerikan esyalari satan
bögü = zehirli örümcek
cere = kulplu testi
cibindirik = cibinlik
cillop = piril piril
cinik = ufak
cilk = çürük
cıncık = cam
cırlazmak = mizikçilik yapmak
cülük = civciv
çağırdak = çekirdek
çul = kilim yer yaygisi
deel mi = degil mi
dene = tane
demikten = biraz önce
deyha = iste orada
dezze = teyze
dad = lezzet
dandik = ise yaramaz
davsan = tavsan
essah = sahi
ezvahane = eczane
 
Akdeniz bölgesi yöresel kıyafet

A- KADIN GİYİMİ-KUŞAMI
Genç kız, özel gün (gelin); kadın (evli, dul, yaşlı) giyim-kuşamı

1- Baş
a) Giyilenler (Fes, tepelik, kefiye)
b) Örtülenler (Yemeni ve tülbent)
c) Genellikle tercih edilen renkler ve biçimler


2- Beden
a) İç giyim (Göynek, fistan)
b) Dış giyim (Yelek, üçetek, şalvar, kuşak)
c) Ayak (çorap, yemeni)
d) Genellikle tercih edilen renkler ve biçim

3- Takılar-Süsler

a) Başa takılanlar (tepelik, ciril (tomaka), yanak döven)
b) Saça takılanlar (Boncuk, sırma, sim ....vb.)
c) Boyuna takılanlar (altın, bilezik (savaltlama)
d) Yüz süsleri (Penes, pul)
e) Ayağa takılanlar
f) Vücut süsleri

SÜSLEME
Allık, sürme, kına


B- ERKEK GİYİM-KUŞAM
Genç, özel gün (damat), evli erkek giyim-kuşamı

1- Baş
a) Giyilenler (fes, takke, tellik,kasket .....vb)
b) Örtülenler (Poşu, abaniye, yemeni ... .vb.)
c) Genellikle tercih edilen renkler ve biçim

2- Beden
a) İç giyim (Gömlek)
b) Dış giyim( yelek, şalvar, kuşak)
c) Ayak (çorap, yemeni)
d) Genellikle tercih edilen renkler ve biçim


3- Takılar ve süsler (Erkek bölümünde ayrıca ver alması uygun görülmüştür.)

a) Başa takılanlar
b) Genellikle tercih edilen renkler
c) Erkek saç şekilleri ve süslenme
d) Bedene takılanlar (köstekli saat, değnek, bıçak, tespih)
e) Vücut süsleri


Akdeniz bölgesine özgü halk oyunları

"Folklor" genelde "halk oyunları" ile eşanlamlıymış gibi kullanılır. Oysa folklor; halkın geleneğe bağlı maddi ve manevi kültürünü kendine özgü metotlarla inceleyen, derleyen, araştıran, sınıflandıran ve halk kültürü üzerine değerlendirmeler yapan bir bilimdir. Kısaca diyebiliriz ki; Folklor halk oyunlarıyla birlikte değerlendirmeler yapan bir inanç, türkü . vb' de kapsayan bir kavramdır. Bu itibarla folklor oynanmaz, halk oyunları ve çoğalan halk oyunları geleneği tabiat, insan, yurt sevgisi ve milli bütünlüğün açık ifadesidir. Halk oyunları folklor biliminin bir bölümüdür. Ülkemizde halk oyunları bölgelere göre bazı değişik türleri ihtiva eder. Başlıca türleri;

1-Bar: Genellikle Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde (Erzurum, Erzincan, Kars, ve Artvin dolaylarında) icra edilen bir oyun türüdür.
2-Halay: Doğu Güneydoğu ve Orta Anadolu bölgesinde davul, zurna eşliğinde oynanır (Örnek yöre: Hatay, Simav, Bingöl, Bitlis vb. . )
3-Horon: Doğu Akdeniz kıyılarında kemençe veya davul eşliğinde icra edilir. (Öernek Yöre: Ordu, Giresun, Trabzon, Rize vb. )
4-Karşılama ve Hara: Genellikle Trakya'da, kısmen de Marmara'nın doğu ve Güneyinde görülen bir oyun türüdür. (Örnek yöre: Tekirdağ, Edirne, Bolu vb)
5-Zeybek: Bu oyun türüne Ege Bölgesinde rastlanır. (Örnek yöre: Aydın, İzmir, Manisa)
6-Bengi: Marmara bölgesinin güneyinde genellikle Balıkesir dolaylarında görülen bir oyun türüdür. (Örnek yöre: Balıkesir, Kütahya, Bergama vb)
7-Mengiz: Ege bölgesi ve Akdeniz bölgesinin bazı illerinde bu oyun türüne rastlamak mümkündür.
8-Kaşık havaları: Güney Anadolu'nun Akdeniz'e uzanan kesimleri genellikle karşılıklı oyunlar bölgesi olarak gösterilir. (Öernek yöre: Antalya, Silifke vb)
9-Teke zartlatması: Bu tür de yine Türkiye'nin batı ve güney bölgelerinde oynanır. (Örnek yöre: Antalya, Isparta, Alanya vb)
10-Semah: Genellikle Türk-Alevi topluluklarının özel ayin ve toplantılarında kendi aralarında yaptıkları törenlerle ilgili oyunlardır.Türkiye’nin hemen hemen her yerinde semahlara rastlamak mümkündür.
 
Akdeniz bölgesindeki madenler

Akdeniz Bölgesinde varlığı bilinen maden yatakları oldukça çeşitli ise de rezervleri fazla değildir. Bölgenin dağlık yapısı nedeniyle ulaşım güçleşmekte, bu da maliyeti yükselterek madenciliği bir ölçüde kısıtlamaktadır. Ülke ölçeğinde önemli sayılabilecek tek maden batı toroslar kesimindeki boksit yataklarıdır. Fethiye yakınlarında krom ve zımpara taşı yatakları vardır. Keçiborlu’da ki kükürt yatakları ülkede işletilen tek kükürt yatağıdır.

Krom : Toros Dağları ve Amanoslar, Fethiye Lİnyit : Kozan ve Karaisalı Demir : Kahramanmaraş

Kükürt : Keçiborlu (Isparta) Boksit : Akseki

Fethiye – Dalaman havzası önemli bir krom çıkarım alanıdır. Ayrıca Adana-Kozan, Hatay, Amanos Dağları’nda krom çıkartılır. Antalya-Akseki ile Konya-Seydişehir arasında Türkiye’nin en büyük boksit yatakları yer alır. Keçiborlu’da kükürt yatakları bulunur. Kahramanmaraş-Faraşa, İskenderun-Payas’ta demir yatakları işletilir.


Akdeniz bölgesinde bulunan dağlar

Dağları: Bölge genel olarak Toros Dağları ve yüksek platolarla kaplıdır.

Batı Toroslar Bey Dağları Çiçekbaba ve Barla Dağları Sultan Dağı Dedegöl ve Geyik Dağları

Orta Toroslar Bolkar Dağları Aladağlar Tahtalı ve Binboğa Dağları Nur Dağları.

Karadeniz Bölgesinde olduğu gibi dağların uzanış yönü ulaşıma elverişli olmadığı için ulaşım ancak geçitlerden sağlanır. Bu geçitler Çubuk Gülen ve Gürbulay Geçitlerdir.


Akdeniz bölgesinde bulunan akarsular

Antalya Bölümü’nde Dalaman, Aksu, Köprüçayı ve Manavgat çayları, Adana Bölümü’nde ise Göksu, Seyhan, Ceyhan ve Asi ırmakları Akdeniz’e dökülen önemli akarsulardır. Akarsuların rejimleri düzensizdir. En çok suyu kış aylarında taşıyan akarsuların, yaz aylarında yağış azalması ve sıcaklık nedeniyle suları çekilir.
 
Akdeniz bölgesi mutfağı,


MAHLUTA
Malzeme:
250 gr. Kırmızı mercimek, 2 kaşık yağ,Kırmızı biber ve tuz
Yapılışı:
Bir tencereye su konur , tuz atılır , kaynamaya bırakılır. Kaynarken ayıklanmış ve yıkanmış mercimekler ilave edilir. Pişip koyulaşınca indirilir. Tabaklara boşaltılır. Diğer yanda yağ eritilerek kırmızı biberle kızdırılır ve çorba üzerinde kaşıkla gezdirilir.


GÜLGAS
Malzeme:
1 kg. Yağlı koyun eti, 1 kaşık katıyağ , 1 baş sarmısak, tuz, 300 gr. Gülgas, 2 adet limon suyu, 200 gr. Ispanak , 1 fincan zeytinyağı.
Yapılışı:
Kıbrıs’ ta yetişen bir bitkidir.1 kilo yağlı koyun eti , kuşbaşı doğranır. Bir kaşık yağ ve su ile hafif ateşte iyice pişirilir. Bir baş sarmısak tuzla dövülerek ete ilave edilir. Gülgaslar soyularak ufak parçalara ayrılır , yine ete konur , iki limon da sıkılır, pişirilir. Diğer tarafta ıspanağın sapları ile yaprakları ayrılır. Güzelce yıkanıp zeytinyağı ile kavrulur , et suyu ile ezilerek içine dökülür ve sıcak servis yapılır.


BABA HANNUŞ
Malzeme:
6-7 patlıcan, 2 soğan, Kırmızı biber, Tuz, karabiber, Yumurta , katı yağ.
Yapılışı:
Patlıcanlar yaprak kısımları alınır , yalnız sapları bırakılır. Yüksek ateşte veya fırında pişirilir. Pişince soğuk suda bırakılır. Kabukları soyulur, ince ince kıyılır, dövülür. Diğer yanda soğanlar kebap soğanı doğranır, yağda kavrulur, sonra üzerine dövülmüş patlıcanlar ilave edilir. Tuz, kırmızı biber, karabiber konur. Hafif ateşte yarım saat karıştırılarak pişirilir.


FISTIKLI KÖFTE
Malzeme:
500 gr. Bulgur, 100 gr. Un, 1 kg. Yoğurt, Yarım baş sarımsak, 125 gr. Sade yağ, Tuz, Kırmızıbiber.
Yapılışı:
Bulgur ayıklanarak tepsiye konur, ıslatılır. Un ilave edilir , iyice yoğrulur. Fındık büyüklüğünde parçalara bölünür. Islak avuç arasında sıkılır. Diğer taraftan kaynamakta olan tuzlu kaynar suya köfteler salınır. Piştikten sonra süzülerek sarmısaklı yoğurt bulunan servise çıkarılır.İyice karıştırılır. Üzerine kızdırılmış yağ ve kırmızı biber gezdirilir


BATIRIK
Malzeme:
500 gr. Bulgur, 1 baş soğan, 1 fincan susam veya dövülmüş ceviz, 1 fincan yer fıstığı, 300 gr. Et, 500 gr. Domates veya kurusu, ½ demet maydanoz, tuz.
Yapılışı:
Tepsiye bulgurun küçük kırılmışı (dügürcük) konur. Aynı bir kaba bir baş soğan çentilir, içine susam veya dövülmüş ceviz , yer fıstığı , iyice dövülmüş bir et konur. Bütün bunların üstüne yaz ise bol domates , kış ise bol dövülmüş domates kurusu konur. Biraz da maydanoz hepsi tepsi içinde yoğrulur. Biraz da su ilave edilir. Ovma işi bittikten sonra biraz daha sulandırılır, yanında haşlanmış lahana veya asma yaprağı bulundurulur.


ANTAKYA BÖREĞİ
Mayalı olur.hamur çok olursa fincan kadar maya koyun.İçine tuz atılır.Cıvıkça yoğurulur ondan sonra üstü örtülür. Yaz ise soğuk yere , kış ise sıcak yere konur.Dört beş saat sonra kabaran hamurdan kaşıkla alarak tahtaya konur.Bir kaşık dolusu bir pazı alınır.Hamur tükeninceye kadar pazılar tahtaya dizilir , sonra üç parmakla az az basılır. Kızgın yağa pişirmeğe atılır, kızgın yağda kabarır.


İRMİK HELVASI
Miyoma Helvası:İrmik , tereyağı veya haşhaş yağı içerisinde kavrulur. İçerisine fıstık konur. Biraz daha kavrulduktan sonra tatlısı konur. Pekmez veya şeker katılabilir.
Bir de un helvası gibi yapılır. Farkı yalnız un yerine irmik kullanılmasındadır. Bugün Kilis’te yapılan helvaya “Memnune” derler. Selçukname’de “Memnuniye” olarak geçen helvanın bu helva olması mümkündür


Akdeniz Bölgesi tarım ürünleri

* Muz
* Turunçgiller
* Pamuk
* Yerfıstığı
* Susam
* Anason


Göller Yöresi Tarım Ürünleri

* Burada yetiştirilen ürünler kıyı kesiminden farklılaşır. Tahıl, haşhaş, anason, şeker pancarı, gül ve tütün yetiştirilir.
 
Tarım ve Hayvancılık
Bölgede tarım alanları sınırlı olmasına rağmen kıyı şeridinde en önemli ekonomik etkinlik tarımdır.

En önemli tarım alanları başta Çukurova olmak üzere Amik ve Antalya ovalarıdır. İklim özellikleri tarımsal yaşamı şekillendirir. Tarım alanlarından yıl içinde birden çok ürün alma bakımından en elverişli koşullara sahip olan bölgemizdir. Bölgede yetiştirilen başlıca tarım ürünleri şunlardır:

  • Buğday: Bölgenin hemen her tarafında yetiştirilir. Çukurova'da pamuk ekilmeyen alanlarda da ekilir.
  • Pirinç: Hatay'da Amik Ovası'nda, K. Maraş çevresinde ve Silifke civarında yetiştirilir.
  • Pamuk: Başta Çukurova olmak üzere diğer kıyı ovalarında yetiştirilir. Türkiye pamuk üretiminin yaklaşık % 33'ü bölgeden karşılanır. Tütün: Göller Yöresi'nde ve Hatay çevresinde yetiştirilir. Gül: Özellikle Isparta ve Burdur çevresinde tarımı yapılır.
  • Turunçgiller: Kıyı boyunca Finike, Antalya, Alanya, Anamur, Silifke, Mersin, ve Dörtyol'da yetiştirilir. Türkiye turunçgil üretiminin yaklaşık % 89'u bölgeden karşılanır.
  • Muz: Alanya ve Anamur çevresinde yetiştirilir. Türkiye'de yetiştirilen muzun tamamı bölgeden karşılanır.
  • Haşhaş ve ve şekerpancarı: Özellikle Göller Yöresi'nin ürünleridir.
  • Zeytin ve üzüm: Kıyı şeridinde hemen her yerde yetiştirilir. Ancak bölge halkı daha kârlı olan pamuk üretimine önem verdiği için zeytincilik ve bağcılık fazla gelişememiştir.

Bölge soya fasulyesi, yer fıstığı ve mısır üretiminde de Türkiye'de ilk sıradadır.
Seracılığın en yaygın olduğu bölge Akdeniz Bölgesi'dir. Bölgede kış sıcaklığının sıfır derecenin altına düşmemesi turfanda sebze ve meyveciliğin gelişmesine yol açmıştır. Mersin - Antalya kıyı şeridi turfanda sebzeciliğin en yaygın olduğu yerdir.

Akdeniz Bölgesi'nde hayvancılık fazla gelişmemiştir. Sığır, koyun ve keçi Toroslar'da yaylacılık sistemiyle yetiştirilir. Hayvanlardan en yaygın olanı kılkeçisidir. Çünkü bu hayvan Toroslar'ın sarp yamaçlarında yaşamını kolayca sürdürür.​
 
Yeraltı Zenginlikleri
  • Krom : Fethiye- Dalaman ve Adana (Aladağlar) çevresinde çıkarılır.
  • Barit : Mersin ve Adana çevresinde çıkarılır.
  • Boksit(alüminyum): Batı Toroslar'da Seydişehir çevresinde çıkarılır.
  • Kükürt : Keçiborlu (Isparta) çevresinde çıkarılır.
  • Demir : Adana (Feke ve Saimbeyli) çevresinde çıkarılır.
  • Asbest : Doğu Akdeniz'de Hatay çevresinde çıkarılır.

Sanayi
Adana Bölümü'nde sanayi daha fazla gelişmiştir. Adana Bölümü'nde dokuma, tütün, gıda, kimya, tarım araçları, çimento, madeni eşya, cam ve tuğla fabrikaları vardır. Mersin, önemli bir liman kentidir. Mersin'de, Ataş petrol rafinerisi bulunur.

Antalya'da ferro - krom tesisleri, yağ fabrikaları bulunur. Isparta'da gülyağı fabrikaları, çimento fabrikası, tarım araçları yapım merkezleri ve halı fabrikası bulunur. Burdur'da gül yağı fabrikası, şeker fabrikası, tarım araçları fabrikası, süt ve yem fabrikaları yer alır.

Bölge İle İlgili Notlar
  • En fazla yer fıstığı üretimi,
  • En fazla anason üretimi,
  • Tek Muz yetişme alanıdır,
  • En fazla seracılık,
  • En fazla boksit çıkarımı,
  • En fazla kükürt çıkarımı,
  • En fazla intansif tarımın yapıldığı,
  • En fazla karstik şekillerin görüldüğü, En geniş alüvyon ova Akdeniz Bölgesindedir.

Bölge içerisinde;
  • En az ve en seyre nüfuslu yerler, Taşeli ve Teke yarım adasındadır.
  • En çok kıl keçisi Adana bölümünde yetişir.
  • Antalya bölümünün ekonomiye en önemli katkısı Turizmdir.
  • Adana bölümünün ekonomiye en önemli katkısı ise Tarımdır.
  • En Büyük şehri Adana'dır.
 
Geri
Top