Bağlantıyı görüntüleme izniniz yok, görüntülemek için:
Giriş yapın veya üye olun.
Weil es regnete,sind wir zu hause geblieben.yağmur yağdığı için evde kaldık
2 Falls er heute kommt,soll er bitte auf mich warten.
eğer bugün gelirse lütfen beni beklesin.
3 Obwohl er kein geld hat,macht er wieder urlaub.
parası olmamasına rağmen yine tatil yapıyor.
4 ıch gab ihm geld,damit er sich eine jacke kauft.
kendisine bir ceket alması için ona para verdim
5 Ich wusste nicht ,dass mein Freund krank war.
arkadaşımın hasta olduğunu bilmiyordum.
6 Hans fragte am telefon,ob er heute kommen könne.
hans telefonda onun bugun gelip gelemeyeceğini sordu.
7 der stuhl gehört meinem onkel--(2)
sandalye amcama aittir.
8 der stuhl steht im garten(1)
sandalya bahcede duruyor.
İlgi cümleciği (relative satz)
9 der stuhl,der (welcher)im garten steht,gehört meinem onkel.(die=welche,das=welches)
bahçede duran sandalye,amcama aittir.(sandalyeyi olsa den olucaktı)
10 Peter geht zum Arzt,denn er hat schmerzen im Bauch.
peter doktora gidiyor çünkü karnında ağrılar var.
11 ich will besser sehen,darum trage ich eine Brille.
daha iyi görmek istiyorum;bu yüzden(onun için) bir gözlük taşıyorum.
12 wir kaufen dieses kleid nicht,weil wir
Bağlantıyı görüntüleme izniniz yok, görüntülemek için:
Giriş yapın veya üye olun.
geld habenparamız olmadığı için bu elbiseyi alamıyoruz.
13 Klaus ist sehr krank,dennoch kommt er in die schule
klaus cok hastadır buna rağmen (fakat)okula geliyor.
14 Peter schreibt den brief so,wie es sein vater haben will.
peter mektubu babasının istediği şekilde yazıyor.
15 Die hemden sind zu teuer,als dass jemand sie kaufen kann.
gömlekler kimsenin alamıyacağı kadar pahalıdır.
16 wenn es dir gefaellt,,kannst du dieses buch nehmen.
beğeniyorsan(eğer) bu kitabı alabilirsin.
17 als ich 5 jahre alt war,kaufte mein vater ein Fahrrad
ben 5 yaşındayken babam bisiklet aldı
18 bis sein vater reicht wurde,arbeitete er in vielen Berufen.
babası zengin olana kadar çok değişik işlerde çalıştı
19 Es ist möglich,für sie ein Zimmer zu reservieren.
sizin için bir oda ayırmamız mümkündür.
20 Er spricht wie ein Politiker.
Bir politikacı gibi konuşuyor
21 Ich rufe meinen Freund an,um ihn zu uns einzuladen.(iki ayrı cümle)
Arkadaşımızı bize davet etmek için telefon ediyorum
22 Er bleibt zu Hause,weil es regnet.
Yağmur yağdığı için evde kalıyor.
23 Diesen Uhren sind gut und billig. --- Meine mutter bleibt zu hause,und wir gehen ins kino
Bu saatler iyi ve ucuzdur.---- Annem evde kalıyor ve biz sinemaya gidiyoruz.
24 Sein Vater spricht sowohl Englisch als auch Deutsch.
Onun babası hem ingilizce hem de almanca konuşuyor.
25 Der Mann ist nicht nur Krank,sondern er ist auch alt.
Adam sadece hasta değil,üstelik o yaşlıdır da.
26 Die Wohnung ist weder neu noch billig.
Ev ne yenidir ne de ucuz..
27 Hans kommt morgen oder übermorgen.--Er geht ins Kino,oder er bleibt zu Hause.
hans yarın veya öbür gün geliyor.----O sinemaya gidiyor veya evde kalıyor.
28 Klaus kommt entweder heute oder morgen.
Klaus ya bugun yada yarın geliyor.
29 Entweder ich besuche ihn morgen,oder er kommt zu mir.
ya ben onu ziyaret ediyorum yada o bana geliyor.
30 Mein bruder wohnt in İtalien,aber er besucht oft uns.
kardeşim italyda oturuyor ama sık sık bizi ziyaret ediyor.
31 ich kann heute nicht kommen,denn ich habe eine wichtige prüfung
bugun eve gelemem Çünkü çok önemli bir sınavım var.
32 İhre Tochter ist klug,nur sie muss mehr arbeiten.
kızınız akıllı,sadece cok calışmazı gerekiyor.
33 Sie ist hier als Rezeptionizt bekannt
o burada resepsiyonist olarak tanınıyor.
34 Je eher du kommst,desto schneller können wir nach hause fahren.
Ne kadar erken gelirsen o kadar çabuk eve gidebiliriz.
35 Wir gehen zu schwimmen.----Er bittet mich,sofort zu kommen..
yüzmeye gidiyoruz.----hemen gelmimi rica ediyor.
36 Peter geht ins Krankenhaus,um seinen Freund zu besuchen.
Peter arkadaşını ziyaret etmek için hastaneye gidiyor.
37 Fatih geht ins Cafe ,ohne seinen Vater zu fragen
Fatih babasına sormadan cafe ye gidiyor.
38 Wahrend du das essen kochst,putze ich die Fenster.
sen yemeği pişirir iken bende pencereleri temizliyeyim.
39 Wenn du mir hilfst,können wir dein Arbeit erledigt(wenn=eğer)
bana yardım edersen işini halledebilirim
40 Sobald mein Vater kommt,rufe ich Sie an.
babam eve gelir gelmez size telefon ederim(yapar yapmaz gibi)
41 Bevor du ins Kino gehst,musst du deine Hausaufgaben machen.
sinemaya gitmeden önce ödevlerini yapmak zorundasın.
42 Seitdem du in köln lebst,hören wir nicht von dir.
köln de yaşadığından beri senden hiç haber alamıyoruz.
43 Nachdem dir Gast gegangen ware,bringte die mutter den Tee
misafir gittikten sonra anne cayı getirdi.
Bağlantıyı görüntüleme izniniz yok, görüntülemek için:
Giriş yapın veya üye olun.
Als ich nach hause kam,ruft die telefone auf dem tisch
eve geldiğimde, masanın üzerindeki telefon çalıyordu
45 Solange du die neuen Wörter nich lernst,kannst du diese Sprache nicht gut beherrschen
yeni sözcükleri öğrenmedikce bu dili kavrayamassın.