Doç.Dr.Aysel Köksal AKYOL
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü
Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü
Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı
Anne-babaların çocukları için yaşam boyu önemli bir etkiye sahip oldukları bilinmektedir. Anne-çocuk arasındaki ilişki kadar baba çocuk arasındaki ilişki de büyük bir öneme sahiptir. Bebek dünyaya geldikten sonra hem anne hem de baba ile kurulacak sağlıklı bir bağlanma ve ilişki ile çocuklar daha mutlu olurlar. Babaların çocukları ile oynamaları, konuşmaları, onların beslenme, temizlik gibi gereksinimlerini karşılamaları önemlidir. Babalar çocukları ile bu tarzda bir ilişki kurduklarında başarılı bir ilişkinin de temelleri atılmış olur. Bu arada anne-baba arasındaki ilişkinin, anne-baba-çocuk arasındaki ilişkiyi etkilediği de unutulmamalıdır. Anne-baba arasındaki ilişki sağlıklı ise doğal olarak bu ilişki çocuğu olumlu yönde etkiler.
Sıcak ve destekleyici bir ortam yaratan anne-babalar çocuklarına kardeşleriyle ve ebeveynleriyle daha doyurucu ilişkiler kurmaları için cesaret verirler. Açık ve etkili iletişimin olduğu bir aile ortamından çocuklar olumlu yönde etkilenirler. Etkili iletişimin kurulduğu ailelerde, aile bireyleri birbirleri ile duygularını paylaşır, birbirlerine zaman ayırır, birbirlerine değer verir ve birbirlerini olduğu gibi kabul ederler. Bireyler birbirlerine duygularını, destekleyici ve sevgi dolu bir yolla iletirler. Böyle bir ortamda da anne-baba-çocuk arasındaki ilişki etkili olur.
Ebeveynler çocukları ile olan ilişkilerinde öncelikle onların hangi bakış açıları ile yaşama baktıkları, dünyayı anlamlandırdıklarını bilmelidirler. Çocuğun dünyaya bakış açısını keşfedebilmek, öncelikle onu dinlemeyi gerektirir. Çocuğun gözü ile dünyayı görebilmek, kulaklarıyla duyabilmek önemlidir. Bunu yapabilmek için de anne-babaların empatik iletişim içinde olmaları gerekir. Empatik iletişimde bireyin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyması, onu anlaması ve geri bildirim vermesi söz konusudur. Empatik dinlemede kişiyi anlama birinci plânda yer alır. Çocukla kurulacak empatik iletişimde en önemli nokta fiziksel yakınlıktır. Çocukların küçük yaşlarda bir “bacaklar dünyasında” yaşadıkları unutulmamalıdır. Çocuklarla konuşurken diz çökerek ya da çocuğu kucağa alarak fiziksel yakınlığı sağlamak çocukla kurulacak iletişimde etkili olur.
Çocuklarla kurulacak sağlıklı bir ilişki de, çocuğun gelişim dönemi özelliklerini bilmek gerekir. Çocuk büyürken farklı gelişim özellikleri gösterir, bu da çocukla kurulan iletişimi etkiler. Eğer anne-babalar çocuklarının gelişim dönemi özelliklerini bilirlerse çocuklarının yaptıkları davranışları değerlendirme ve onlarla sağlıklı bir iletişim kurmada başarılı olabilirler. Örneğin, üç yaşında bir çocuk oyuncağını arkadaşı ile paylaşmak istemeyebilir. Anne- babalar çocuklarının oyuncağını paylaşmamasından rahatsızlık duyarlar. Oysa bu yaşta olan çocuklarda oyuncağını paylaşmama gelişim dönemi özelliğidir. Gelişim dönemi özelliklerini bilmenin yanı sıra, anne-babaların çocuklarını oldukları gibi kabul etmeleri de önemlidir. Ebeveynler, çocuklarının kendilerinin küçük bir modelleri olmadıkları, kendilerine özgü bir birey oldukları gerçeğinden hareket etmelidirler. Dertlerini anlatmak isteyen çocuğa bir otorite olarak yaklaşmak yerine, insan olarak yaklaşmak, onun duylarını algılamaya çalışmak, verilmesi gereken yanıtlar yerine dürüst yanıtlar vermek çocukla kurulacak iyi bir ilişki için oldukça önemlidir.
Anne-babalar çocukları ile ilişkilerinde çoğunlukla sen iletilerini kullanırlar. Oysa, ben iletilerini kullanmak daha etkili olur. Ben iletileri hem çocuğun anne-baba tarafından kabul edilmeyen davranışları değiştirmelerinde daha etkili hem de anne-baba-çocuk ilişkisi için daha sağlıklıdır. Sen iletileri suçlayıcıdır, mesajı alan kişide düşük benlik saygısı oluşur. “Gürültü yapıyorsun, yaramazlık yapıyorsun” gibi sen iletileri yerine“ “kaşıkla bardağa vurduğunda başım ağrıyor” gibi ben iletileri göndermek davranışını değiştirmede sorumluluğu çocuğa verir ve daha etkili olur.
Gordon (1996)’a göre, çocuklarla kurulan ilişkilerde bazı iletişim engelleri vardır. Bunlar; emir vermek, yönlendirmek, uyarmak, göz dağı vermek, ahlâk dersi vermek, öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek, öğretmek, nutuk çekmek, yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak, övmek, aynı düşüncede olmak, ad takmak, alay etmek, yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak, güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak, soru sormak, sınamak, sorgulamak, sözünden dönmek, oyalamak, şakacı davranmak, konuyu saptırmaktır.
Belirtilen bu iletişim engelleri kullanıldığı zaman, çocuklar kendilerini değersiz hisseder, savunucu bir iletişime girebilirler. Oysa, empatik bir ilişki içinde olmak, çocukların duygularını anlamak, sen iletileri yerine ben iletileri kullanmak çocuklarla anne-babaları arasında sağlıklı ilişkilerin kurulmasında etkili olacaktır.