Yapılan araştırmalara göre tüm dünya ile birlikte, Türkiye'de de depresyon teşhisi sayısında artış var. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2020 yılında depresyon yaygınlığının günümüzdekinin iki katına çıkacağı, kalp ve damar hastalıklarından sonra en sık görülen ikinci hastalık olacağı yönünde uyarılar yapıyor. Depresyon vakalarındaki ve antidepresan kullanımındaki artış konunun uzmanlarını da endişelendiriyor.
SONUÇ BAŞARISIZ!
Bu tartışmanın fitilini ateşleyen ise Irving Kirsch adlı bir psikoloji profesörü... Antidepresanlara şüpheyle yaklaşan Prof. Dr. Kirsch, ilaç firmalarının yaptıkları araştırmaları bildirmek zorunda oldukları FDA'ya (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) başvurarak kuruma bildirilen çalışmaların raporlarını talep etti. Raporları inceleyince karşılaştıklarını şöyle anlatıyor Kirsch: "İlaç ruhsatı almadan önce yapılan denemelerin yarısından fazlası, antidepresan ilaçlarla plasebolar (Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma hali) arasında hiçbir fark olmadığını gösterdi. Ancak bu başarısız denemelerin büyük çoğunluğu yayımlanmıyordu. Başka bir deyişle, antidepresanların faydası benim düşündüğümden bile daha azdı. Fakat ilaç firmaları bunu gösteren bulguları gizliyordu. Tahmin edersiniz ki, kimse bulduğum sonuçlara inanmadı!"
PSİKOTERAPİYLE TEDAVİSİ VAR
Uzmanların çoğu hafif ve orta şiddetteki depresyonun, ilaçsız yani psikoterapiyle tedavi edilebileceğini kabul ediyor. Fakat Türkiye'deki birçok psikiyatr ya psikoterapi tekniklerini yeterince bilmiyor ya da kaçınıyor. Psikiyatr Dr. İlker Özyıldırım, bu konu hakkında, "Depresyonun sadece psikoterapi ile tedavi edilebiliyor olması şaşırtıcı bir durum gibi... Oysa ki, bu çok eskilerden kabul görmüş bir bulgudur. Ben dahil birçok uzman, gerekmedikçe ilaç kullandırmıyoruz" diyor.
İLAÇ YAZMAK KOLAY GELİYOR
Türkiye Psikiyatri Derneği Medya ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya da "İlaç şirketlerinin temel motivasyonu kâr... Hekimlerin günde 80-100 hastayı muayene etme durumunda olmaları bu tüketimi artıran başlıca etkenler. İlaç yazmak hızlı ve daha az yorucu. Hekimler olumsuz muayene koşullarında kolay olanı seçiyor" diye konuşuyor. (Yeni Aktüel dergisi)
35 MİLYON KUTU İLAÇ KULLANIYORUZ
Son 5 yılda Türkiye'de antidepresan kullanımı yüzde 65 arttı.
2005'te yaklaşık 20 milyon kutu olan kullanım, 2010 yılında 35 milyon kutuyu geçti.
Türkiye'deki psikiyatrist sayısı, göz önüne alındığında yıllık 35 milyon kutu ilaç yazılması mümkün değil. Tüketilen antidepresanların önemli bölümü doktor kontrolü dışında kullanıldı. (Rakamlar Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın araştırmasından alınmıştır.)
UZMANLAR TEDAVİ İÇİN NE DEDİ?
Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli
ANTİDEPRESAN SUÇ ORANINI ARTIRDI!
Amerika'da çocuklar, okulları basıp insanları öldürdüler. Bu çocukların yüksek oranda antidepresan kullandığı görüldü. Gençlerin önemli bir kısmı, bu ilacı kullanırken suç işledi. Bazı antidepresanların intihar ve başkasına zarar verme düşüncesini artırdığı anlaşıldı. 3.5 yaşındaki çocuğa antidepresan verenler var, bu yanlış!
Psikiyatrist Dr. İlker Özyıldırım
İLAÇLARIN BİLİMSEL VERİLERİNE BAKILSIN
Bazı bilim insanları ilaçların olumlu etkilerine o kadar inanıyor ki, kendi mesleki kimliklerini o ilaçların gücüyle özdeşleştiriyorlar. Ve şirketlerin 'körükleyici' çabalarını gözlerden saklamaya çalışır hale düşüyorlar. İlaçların etkileri, bilimsel verilerle değerlendirilmeli. İlaçları reddedici bir kolaycılığa da düşülmemeli.
Pskt. Dr. Alper Hasanoğlu
İNSANLAR KİMİ ZAMAN KANDIRILIYOR
İlaçların çoğu zaman bir kaçış noktası olduğunu söylemiştim. Ben psikoterapinin yararlı olduğunu düşünenlerdenim. Tüm meslektaşlarım için söylemiyorum ama yurt dışında sistematik bir psikoterapi eğitiminden geçmemiş ya da İstanbul'da Davranışçı Terapiler Derneği'nin terapi eğitimini almamış psikiyatrların dünya standartlarında bir terapi yapabilmeleri teorik olarak mümkün değil. Tabii ki, kendi psikiyatri ihtisasları sırasında psikoterapiden faydalanabilirler. Ama bu psikoterapi değildir.