Arabesk (arabesque) Fransızca kökenli bir sözcük olup “Arap üslubunda olan", “girişik bezeme" anlamına gelmektedir Arabesk altkültürü kırsal alanda egemen olan ve tarımdan kaynaklanan geleneksel sisteme dayalı kültürden ayrılan, kentlere göçen insanların yarattıkları kültür içinde kültürdür; ekonomiden politikaya, sanata kadar birçok alanda toplumun bütün kesimlerini, özellikle gençler olumsuz etkilemektedir.
Uzmanlara göre, Arabesk müzik türü Arap, Hint, İran ve Türk müziğinin yozlaştırılmış karışımından doğmuştur. Doğu ezgilerinden oluşan “kaderci" dünya görüşüne dayalı bu müzik türünde en çok işlenen tema acı, çaresizlik, kaygı, sıkıntı, yalnızlık, umutsuzluk ve ölümdür.
İnsanın kendini geliştirmesinde, amaçlarına ulaşmasında kişiye rol ve sorumluluk tanımayan kaderci görüş içinde, Arabesk müzik türünün "mey", “meyhaneci”, “içki“, “sarhoş", "çekmişim", "sızmışım", "ölüm", "mezar" sözcükleriyle donatılmış acı, karamsar, umutsuz sözleri ve insanı uyuşturan ezgisi alkol ve uyuşturucu madde kullanma isteklerini arttırmakta, böylece baş edilmesi olanaksız gerçeklerden kaçıp alınyazısına. boyun eğme biçimindeki davranışı özendirmektedir
Genelde "dolmuş müziği" ya da "minibüs müziği" olarak da tanımlanan Arebesk müziğin doğmasında ve yayılmasında sosyo-ekonomik nedenlerin rol oynadığı, 1950'lerden sonra hızla gelişen iç göç ve gecekondu olgusunun yarattığı milyonlarca kendi "kaderine" terkedilmiş insanın acısını, yalnızlığım, umutsuzluğunu dile getirdiği düşünülebilir. Ancak bunu doğrulayacak bilimsel araştırmalar henüz yapılmamıştır. Günlük geçimi ve geleceğe ilişkin güvencesi olmayan, kırsal kesimden getirdiği değerlerle kent yaşamına uymayan, karşı cinsle arkadaşlık düzeyinde bile sağlıklı ilişki kuramayan, "gecekondu halkı" diyebileceğimiz toplumsal alt kesimde yaşayan insanlar, özellikle gençlerin bir bölümü içinde bulundukları çatışma, kavram karışıklığı ve sürtüşmelerin yarattığı kaygı ve sıkıntıdan kaçıp kurtulmak için ya Arabesk müziğe, ya alkol ve uyuşturucu maddelere ya da bunların hepsine birden sığınmaktadırlar.
Sonuç olarak, Arabesk altkültürünün dilde, edebiyatta, müzikte yarattığı etkilerin gençlerin kimlik arayışında ciddi sorunlar yarattığı tartışmasız kabul edilen bir gerçektir. Özellikle dilde ve müzikte ortaya çıkan sorunlar bir yandan gençlerin duygularının, düşüncelerinin olumsuz biçimde gelişmesine yol açmakta, öte yandan ülke kültürünü ve bu kültür içinde yer alan sanat dallarını yozlaştırmaktadır.
Özetle, kültür yozlaşması kendi hakkını, başkasını haklayarak kazanan bireyler yaratmıştır.
kaynak:
Özcan Köknel'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı
Uzmanlara göre, Arabesk müzik türü Arap, Hint, İran ve Türk müziğinin yozlaştırılmış karışımından doğmuştur. Doğu ezgilerinden oluşan “kaderci" dünya görüşüne dayalı bu müzik türünde en çok işlenen tema acı, çaresizlik, kaygı, sıkıntı, yalnızlık, umutsuzluk ve ölümdür.
İnsanın kendini geliştirmesinde, amaçlarına ulaşmasında kişiye rol ve sorumluluk tanımayan kaderci görüş içinde, Arabesk müzik türünün "mey", “meyhaneci”, “içki“, “sarhoş", "çekmişim", "sızmışım", "ölüm", "mezar" sözcükleriyle donatılmış acı, karamsar, umutsuz sözleri ve insanı uyuşturan ezgisi alkol ve uyuşturucu madde kullanma isteklerini arttırmakta, böylece baş edilmesi olanaksız gerçeklerden kaçıp alınyazısına. boyun eğme biçimindeki davranışı özendirmektedir
Genelde "dolmuş müziği" ya da "minibüs müziği" olarak da tanımlanan Arebesk müziğin doğmasında ve yayılmasında sosyo-ekonomik nedenlerin rol oynadığı, 1950'lerden sonra hızla gelişen iç göç ve gecekondu olgusunun yarattığı milyonlarca kendi "kaderine" terkedilmiş insanın acısını, yalnızlığım, umutsuzluğunu dile getirdiği düşünülebilir. Ancak bunu doğrulayacak bilimsel araştırmalar henüz yapılmamıştır. Günlük geçimi ve geleceğe ilişkin güvencesi olmayan, kırsal kesimden getirdiği değerlerle kent yaşamına uymayan, karşı cinsle arkadaşlık düzeyinde bile sağlıklı ilişki kuramayan, "gecekondu halkı" diyebileceğimiz toplumsal alt kesimde yaşayan insanlar, özellikle gençlerin bir bölümü içinde bulundukları çatışma, kavram karışıklığı ve sürtüşmelerin yarattığı kaygı ve sıkıntıdan kaçıp kurtulmak için ya Arabesk müziğe, ya alkol ve uyuşturucu maddelere ya da bunların hepsine birden sığınmaktadırlar.
Sonuç olarak, Arabesk altkültürünün dilde, edebiyatta, müzikte yarattığı etkilerin gençlerin kimlik arayışında ciddi sorunlar yarattığı tartışmasız kabul edilen bir gerçektir. Özellikle dilde ve müzikte ortaya çıkan sorunlar bir yandan gençlerin duygularının, düşüncelerinin olumsuz biçimde gelişmesine yol açmakta, öte yandan ülke kültürünü ve bu kültür içinde yer alan sanat dallarını yozlaştırmaktadır.
Özetle, kültür yozlaşması kendi hakkını, başkasını haklayarak kazanan bireyler yaratmıştır.
kaynak:
Özcan Köknel'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı