ARNAVUTLUK
Resmi İsmi: Arnavutluk Cumhuriyeti
İngilizce İsmi Albania
Kendi Dilindeki İsmi: Republika e Shqipërisë
Başkent: Tiran
Dil: Arnavutça
Din: Sünni İslam, Hristiyanlık
Para Birimi: 1 lek = 100 kindar
Nüfusu: 3,190,000
Yüzölçümü: 28,750 km2
Arnavutluk (Arnavutça: Shqipëria), resmî adı Arnavutluk CumhuriyetiResmi İsmi: Arnavutluk Cumhuriyeti
İngilizce İsmi Albania
Kendi Dilindeki İsmi: Republika e Shqipërisë
Başkent: Tiran
Dil: Arnavutça
Din: Sünni İslam, Hristiyanlık
Para Birimi: 1 lek = 100 kindar
Nüfusu: 3,190,000
Yüzölçümü: 28,750 km2
(Arnavutça: Republika e Shqipërisë, /ɾɛpuˈblika ɛ ʃcipəˈɾiːs/), Balkan Yarımadası'nda ülkedir.
Komşuları kuzeyde Karadağ, kuzeydoğusunda Kosova, doğusunda Makedonya ve güneyinde Yunanistan'dır. Ayrıca ülkenin batıda Adriyatik Denizi ve güneybatıda İyonya Denizi'ne kıyısı vardır. İyon Denizi ile Adriyatik Denizi arasındaki Otranto Boğazı'nın karşısındaki İtalya'ya uzaklığı 72 km'den (45 mi) daha azdır.
Arnavutluk Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü, İslam Konferansı Örgütü, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Orta Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması, Frankofon ve kurucu üye olarak Akdeniz İçin Birlik'e üyedir. Ocak 2003'ten 28 Nisan 2009'a kadar Avrupa Birliği'ne potansiyel aday olan Arnavutluk, 28 Nisan 2009'da Avrupa Birliği'ne aday olmak için başvuruda bulunmuştur.
Arnavutluk, parlamenter demokrasiye ve bir geçiş ekonomisine sahiptir. Arnavutluk'un başkenti olan Tiran, ülkedeki 2.6 milyon kişinin yaklaşık 495.000'i burada yaşamaktadır ve aynı zamanda ülkenin ekonomik başkentidir. Serbest piyasa reformları, özellikle enerji ve ulaşım altyapılarının gelişiminde, ülkeye yabancı yatırımların kapısını açmıştır.
Etimoloji
Türkçe'deki Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) boyu olan 'Arvanit'lerin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Orta Çağ'da Arnavutlar antik İlliryalılar ve Pelasglar isimlerinin yerine Arber, Arberesh, Arbanon, Arbanoi isimleriyle anıldılar. Yeni Çağ'da ise Arnavutlar ülkelerine kartallar ülkesi anlamında Shqiperia (okunuşu Şkipria) şeklinde adlandırmaktadır. Diğer çoğu dünya dillerinde ise 'Albania' kelimesi kullanılır. Nitekim Latince “alba” = yüksekte duran, demektir. Arnavutluğa “Albania” ve arnavutlara “Albanian” denir.
Şemseddin Sami Frasheri’ye göre ‘Arnavut’ kelimesinin anlamı ‘Çiftçi’ demektir. Arnavutluk (Shqipëria), Arnavutça (Shqip) ve Arnavut (Shqiptar) sözcükleri kök bakımından kartal (Shqiponja)’dan türetildiği de söylenmektedir. Ş. Sami Frasheri’nin büyük eseri Kâmus-u Türkî’de Arnavutluk-Arnavutça-Arnavut sözcüklerini Türkçe’ye Şkipniya-Şkip-Şkipetar şeklinde çevirmiştir.
Tarih
Arnavutların kökeni olarak Pelasglar görülür. Pelasglar Avrupa'nın en eski kavimi olarak bilinir. Yunanlılar da köklerini Pelasglara dayandırır. Pek çok tarihçi İlliryalılar ve Pelasg'ların Helen kavimlerinden Dorlar ile akraba olduğu ve Helen kültürünün kurucuları oldukları görüşündedir.
Arnavutlar tarihçilerce eski İlliryalıların devamıdır. Antik İllirya bugünkü Dalmaçya sahil bölgesidir (bugünkü Hırvatistan ve Karadağ) ve pek çok Roma İmparatoru bu bölgeden çıkmıştır.
Roma İmparatorluğu'nun kurucu halklarından olan İlliryalılar 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçti ve bölge Orta Çağ'dan sonra Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlandı. 20. yüzyılda da bu bölgede 'Güney Slavları' anlamında 'Yugoslav' devleti kuruldu.
Arnavutlar, Avrupa'nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca milli kimliğini (aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti oldukları konusunu özellikle vurgularlar. Arnavut dili (Arn. Shqip, Shqipja, gjuha shqipe, gjuha shqiptare) Hint-Avrupa dil ailesinin özgün bir koludur. Arnavutçada, uzun süre komşu olmaktan ve 1000 yıllık Bizans idaresinden dolayı Yunanca ve Sırpça, 437 yıllık Osmanlı idaresinden dolayı da Türkçe ve Arapça kelimeler mevcuttur. Latin ve Germen dilleriyle de, bilhassa İtalyanca, Fransızca ve Almanca ile benzer yanları çoktur. Yine de Arnavutça kelime haznesi olarak saf bir dildir.
Eski Yunanca ve Etrüskçe'nin de İlirya dili ve Arnavutça ile dolaysız akraba olduğu yönünde linguistik hipotezler mevcuttur.
Ortaçağ
Antik Çağ'da Hıristiyanlığın Arnavutluk'a yayılması çok erken tarihlerde gerçekleşti. Dıraç kenti dünyadaki en eski piskoposluk merkezlerinden biridir. Aziz Pavlus daha 1.yüzyılda İllirya'ya Hıristiyanlığı tanıtmıştı.
325 yılındaki İznik Konsili'nde tüm İllirya Roma idaresine bırakılmıştı. 731 yılında ise Bizans İmparatoru III. Leo Durres Metropollüğünü Bizans'a bağladı. 927 yılında Bizans Bulgar Patrikhanesini kabul etmeye mecbur kalınca, Arnavut Kilisesi de Bağımsız Ohri Piskoposluğu'na, dolayısıyla 1. Bulgar İmparatorluğu'na bağlandı. 1018 yılında Bizans bölgeyi geri aldı. 1054 yılındaki Roma ve Bizans Kiliseleri arasındaki büyük bölünme (Schisma), önceleri Arnavut Kilisesi için etki yapmadıysa da, 13. yüzyılda Arnavut Kiliseleri de iki rakip olan Katolik ve Ortodoks yani Roma ve Bizans Kiliseleri arasında ikiye bölündüler. Orta Çağ'da ortaya Arnavut Ortodoks Kilisesi ve Arnavutluk Katolik Kilisesi şeklinde bir bölünme çıktı.
Roma İmparatorluğu'nun kurucu halklarından olan İllirya bölgesi 5. yüzyılda Roma'nın Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçmiş ve bölge Orta Çağ'dan sonra Sırp Kırallığı,Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılda da bu bölgede 'Güney Slavları' anlamında 'Yugoslavya' devleti kurulmuştur. Ancak Arnavutlar bu bölgede her zaman hak iddia etmişlerdir.
Ortaçağda bölgenin tam Doğu ve Batı Roma İmparatorlukları'nın sınırında bulunması nedeniyle Arnavutlar 6.yüzyıldan sonra Slavlaşma tehlikesine karşı, batının en güçlü şehri olan Venedik'in himayesine girerek Katolikliği tercih etmişler ama daha doğuda kalan Kosova ve bugünkü Sırbistan bölgeleri hızla Slav asimilasyonuna ve Ortodokslaşmaya girmiştir (Bkz.Arnavut Ortodoks Kilisesi). Doğu Roma'nın 13. yüzyıldan sonra yıkılma sürecine girmesi sonucu doğudan gelen Osmanlılar 15.yüzyılda bölgeyi ele geçirmişler, Arnavutların ulusal kahramanları Gjergj Kastrioti'nin (İskender Bey) önderliğinde 40 yıldan fazla süren direnişini kırıp bölgeyi 1478'de ele geçirmişlerdir. Bu gelişmeler yüzbinlerce Arnavut'un İtalya'ya ve özellikle Sicilya ve Kalabriya bölgelerine göç etmesine yol açmıştır. İtalya Arnavutları 'Arberesh' adıyla anılmaktadır.
1054'deki Doğu - Batı / Ortodoks - Katolik Kiliselerinin birbirlerinden tamamen ayrılmaları (Schisma) Arnavutluk'ta önceleri büyük etki yapmadı. İki kilise birbirlerine rekabet oluşturmadan yanyana bir arada var oldular. Ancak 12. yüzyıldan sonra Bar'da Benedikt Manastırının kurulmasıyla Roma'nın ve Katolik Kilsesinin etkisi Arnavutluğun kuzeyinde arttı. Durres'te ise Ortodoks Kilisesi daha hakimdi. Arnavutluk'ta 13. yüzyılda Katolik - Ortodoks ayrışımı daha da belirginleşti. Ülkenin güneyi tartışmasız Ortodoksluğun hakimiyetindeydi. Arnavutluk kıyıları bu dönem Normanların saldırısına uğradı.
Ortacağ'da Arnavutlar genelde Arber adıyla anılıyorlardı. Bu aynı zamanda 12. yüzyıl sonunda Kruja Kalesi bölgesinde oluşmuş olan Arbanon Kırallığı'nda yaşayan halkın da adıydı. Bu Katolik Kırallık, Ortodoks Kilisesine bağlı olan Kruja yönetiminden ayrılarak oluşmuştu.
1204 yılından sonra Arnavutluk önce Epir Despotluğu'na, 1230 yılında 2. Bulgar İmparatorluğu'nun eline geçti. Ancak Bulgarlar Bizanslılar tarafından bölgeden 1246'da atıldı ve Bizans'ın vesayetinde Epir Despotluğu yeniden kuruldu. Bu dönemde Dıraç kenti, sık sık İki Sicilya Krallığı'nın işgaline uğradı. Sırplar 1280'in ilk yarısında İşkodra'yı ele geçirdiler.
Arnavut Katolik Kilisesi, 1342-1355 arasındaki Sırp Çarı Stefan Dushan'ın hakimiyetini zarar görmeden atlattı. Sirp Çarı'nın ölmesi ve Sırp Kırallığı'nın dağılmasının ardından soylu Arnavut sülalesi ŞAR, Zeta bölgesi ve Arnavutluk'un kuzeyinde iktidarı ele geçirdi. Ballsha'lar 1368'de Ortodoksluk'tan Roma-Katolik Kilisesine geçtiler. Lezha piskoposlugunun kurulmasi da bu dönemde gerçekleşti.
Osmanlı Devri
Arnavutların milli kahramanı sayılan İskender Bey'in bir heykeli.
Osmanlı Türkleri 14. yüzyıldan itibaren Anadolu ve Balkan Yarımadası'na akınlar yapmaya başladılar. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu Balkan Yarımadası'nın büyük bölümü ile birlikte bugünkü Arnavutluk topraklarını da ele geçirdi.
Katolik olan Arnavutluk'un kuzeyini Kastrioti Skanderbeg'in ölümünden sonra Osmanlılar'ın ele geçirmesi on yıl dahi sürmedi. 1479'da Venedik Devleti Osmanlılar'la barış anlaşması yaparak İşkodra ve Lezha'yı Osmanlılara bıraktı. Piskoposluk merkezi olan Durres de 1501'de Türklerin eline geçti. Bundan sonra Katolik Arnavutlar'ın çoğunluğu fiilen İslam hakimiyeti altında yaşadılar. Osmanlilarin hakimiyeti önceleri sadece sahil bölgelerindeydi. Mirdita, Dukagjin ve Malesia e Madhe boylarının bölgelerine İslam hakimiyeti giremedi. Bu bölgelerde 1490 - 1550 arasında Osmanli hakimiyetine karşı pek çok isyan oldu. İskender Bey'in ölümünden sonra direnişi Lek Dukagjin, Muzaka ve Thopia aileleri sürdürdü.
Çok uzun süren ve tam olarak hiç bitmeyen Arnavut direnişinin Osmanlılarca kırılmasından sonra 15. ve 16. yüzyıllarda yarım milyon civarında islamlaşmak istemeyen Arnavut İtalya'ya kaçmak zorunda kaldı (Arberesh'ler).
Arnavutluk'un Osmanlılarca fethinden sonra İslam dini, Arnavutlar'a üçüncü bir din olarak katıldı. 17. yüzyıldan sonra diğer Balkan milletleri gibi Arnavutlar da müslümanlaştılar. Ancak Arnavutlar müslümanlaşınca, Rumlar, Gürcüler, Çerkezler, Lazlar vb. gibi Türkleşmeyip, Arnavut kültürünü ve soylarını inatla korudular ve İstanbul Saray Yönetiminde Sadrazamlık, Paşalık, Valide Sultanlık gibi pek çok mevkiyi 17.yy.'dan sonra diğer sayısız etnik gruba rağmen ellerine geçirdiler. Bu sayede hem pozisyonlarını güçlendirdiler, hem de kendileri için asimilasyonu büyük beceri ile en alt düzeyde tuttular.
Osmanlılar'ın Arnavutluk Katolik Kilisesine karşı politika sürdürmelerine karşın, Arnavut Ortodoks Kilisesi herhangi bir baskı görmedi, ayrıca 17. yy.'dan sonra bir kalkınma ve gelişim yaşadı. Osmanlı'nın son döneminde ülkenin kuzeyi İşkodra, merkezi Manastır ve güneyi Yanya viliayetinin sınırları içierisindeydi. 1. Balkan Savaşı'nda ülke Karadağ, Sırbistan ve Yunanistan'ın işgaline uğradı ve yağmalandı. İtalya ve Avusturya Macaristan'ın araya girmesiyle Arnavutluk Krallığı kuruldu. 1. Dünya Savaşında Karadağ, Avusturya Macaristan, Yunanistan ve İtalya'nın savaş alanı oldu.
İdari yapılanma
Arnavutluk, idari olarak ile (Arnavutça: qark, çoğul qarku; yaygın prefekturë çoğul prefektura), illerde ilçeye (Arnavutça: rreth, çoğul rrethe), bu ilçelerde belediyeye (Arnavutça: komunë) ayrılır. Bu belediyelerden 73'ü şehir (Arnavutça: bashki) statüsündedir. Bu belediyeler ise şehir (Arnavutça: qytete) veya köylere (Arnavutça: fshatra) ayrılır.
Arnavutluk idari olarak 12 ile ayrılmıştır
Ülkede konuşulan dil Arnavutçadır. Arnavutça (Arnavut dili Hint-Avrupa dil ailesinin farklı bir dalını temsil etmektedir). Günümüz Arnavut diline uygun olarak yazılmış ilk belge 1462 yılına rastlamaktadır. İlk edebi eser ünlü dil bilimci Gjon Buzuku’ya ait “Meshari” olup 1555 yılında basılmıştır. Bu tarihten itibaren Arnavut dili iki ana şivede gelişme göstermiştir. Bunlar; “Gegerisht” (Arnavutluğun kuzeyinde konuşulan) ve “Toskerisht” (Arnavutluğun güneyinde konuşulan) şiveleridir. 1908 Manastır Ulusal Kongresi’nde Arnavut alfabesinin 36 harften oluşması ve Latin alfabesinin kullanılması kararlaştırılmıştır. Arnavutça (konuşma ve yazı dili) aynı zamanda Kosova’da,Karadağ’da, Sırbistan ve Makedonya’da yaşayan Arnavutlar tarafından kullanılmaktadır.
Din
Ülkenin %70'ini Müslümanlar, %30'unu Hristiyanlar oluşturur. Ülkede, Ortodoks mezhebi Katolikliğe nazaran daha baskındır. Ortodoks mezhebinden olanlar 500 bini aşarken Katolik nüfusu tahmini olarak 300 bin civarındadır. Enver Hoxha döneminde bütün kilise ve camiler kapatılmış ve Arnavutluk, 1967 yılında resmi olarak dünyadaki ilk ateist devlet olmuştur. Ancak, 1990'ların başlarında dini özgürlükler tekrar geri gelmiştir.
Ekonomi
Bergwerk im Osten (Bulqiza)
Özelleştirmeler ve kanunlardaki yeni yapılanmaların ilerlemeye katkısı olmasına rağmen eski yapının etkileri nedeniyle sorunlar devam etmektedir: Ekonominin büyümesi uluslararası para kuruluşlarının yardımlarına, yabancı ülkelerde yaşayan Arnavutların gönderdikleri paralara ve inşaat işlerine dayanmaktadır. Nüfusun üçte biri hala, gayri safi milli hasılanın dörtte birini sağlayan, tarım işlerinde çalışmakta ve destekle geçinmektedir. Turizmde de şimdiye kadar bir ilerleme kaydedilmemiştir. Dünya Bankası'nın 2008 yılı raporunda, Arnavutluk nüfusunun %12.4 ü yoksul olarak nitelendirilmiştir. Ortalama aylık gelir 2006 verilerinde 28.322 Lek olarak gözükmektedir. (Yaklaşık 225 Euro)
Ülkenin önemli sorunlarından birisi altyapının zayıf olmasıdır. Ana yolların bir çoğunda iyileştirme çalışmaları yapılmasına rağmen, yolların çoğu çok kötü durumda. Su, gün içerisinde çok az bir zaman için kısıtlı bir şekilde verilmekte, elektrik kesintileri ise özellikle kış aylarında günlük olağan bir durum arz etmektedir. Bu durum yalnızca yabancı yatırımcıları etkilemekle kalmayıp, yerli işletmelerin de verimli ve az maliyetli iş yapmalarını engellemektedir. Kosloduj'daki Bulgaristan Nükleer santralın 2006 Aralık ayı sonlarında kapatılması, altyapıyı çok daha zor bir hale getirmiştir. Elektriğin neredeyse tümünü sadece Hidroelektrik santrallerden sağlayan Arnavutluk, komşularının çoğunun yaptığı gibi Bulgaristan'dan elektrik ithal etmek zorundaydı. Son yıllarda kış aylarının sert geçmesi, barajların dolmasına yol açtığından, elektrik üretimi giderek düzenli hale gelmektedir. Ayrıca birçok Hidroelektrik Santraller'in ve elektrik şebekelerinin yenilenmesi de bir yandan elektrik üretimini arttırırken, diğer yandan taşımadaki kayıpları aza indirmiştir.
2006 yılındaki gayrisafi milli hasıla 9,1 Milyar USD tutarındadır. Bu 2006 yılında % 5 lik bir büyümeyi göstermektedir. (2005: % 5,5) Ekonominin büyümesi İnşaat sektörünün gelişmesi ve küçük işletmelerle hizmet sektörünün verimliliği nedeni iledir. Tarım sektörü ve madencilik, enerji krizi nedeni ile yaşadığı kayıplardan dolayı bu büyümeye çok az bir katkıda bulunmuşlardır. Tarım sektörü % 20,7 ile eskiden olduğu gibi gayrisafi milli hasıla içerisinde önemli bir yere sahiptir. En büyük pay % 46,4 ile hizmet sektöründe olurken, % 14,3 ile inşaat sektörü onu takip etmektedir. Sanayini payı % 9,7, Taşımacılığın payı ise % 8,9 olmuştur. Gayrisafi milli hasılanın büyümesi 2002 yılında % 4,7, 2003 yılında % 6,0 %.
2006 yılında işsizlik oranı % 13,8 dir., 2007 yılında bu oran: % 13,8 %[13]. Resmi açıklamalar gerçek işsizlik oranlarını göstermemektedir. Örneğin, küçük çiftlik işletmelerinde çalışan aile fertleri işşiz sayılmıyorlar. Halbuki buralarda yaklaşık 6 yetişkin kişinin birlikte yaşadığı bir aile en fazla iki, üç dönümlük bir tarlayı işlemektedirler.
Mallakastër ilçesi'nde Benzin pompaları
Önümüzdeki yıllarda, yakın geçmişte keşfedilen petrol ve doğalgaz kaynaklarının ekonomiye yön veren faktörlerden birisi olması bekleniyor. 3,014 Mia. m³ doğalgaz ve 2,987 Mia. Varil petrol çıkarılması tahmin ediliyor..
Tarım
Geleneksel bir tarım ülkesi olan Arnavutluk'da tarım, ülkenin çok önemli bir sektörlerinden birisidir. 7.000 km² olan ülke yüzölçümünün yaklaşık dörtte biri tarım alanı olarak kullanılabilir durumdadır. Hava koşulları her türlü tarımı ve hayvancılığı yapmaya müsaittir. Toprak kalitesi bölgeden bölgeye değişim göstermektedir.
Tarım, % 22 lik bir payla, gayrisafi milli hasıla içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. 2004 yılında çalışan nüfusun % 60 ı tarım sektöründe çalışıyordu. Tarım işletmeciliği çoğunlukla geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Verimlilik düşüktür. Makine, tesis ve toprak verimliğinin arttırılması çalışması yatırımları için yeterli sermayenin olmaması, yetersiz sulama tesisleri, eski üretim metodları ve pazara girmekte yaşanan zorluklar ana sorunlardır. Tarım arazilerinin çok dağınık yerlerde olması ve kooperatifçiliğin psikolojik baskısı da diğer temel sorunlardır. Bu sorunlar, Arnavutluk tarımının gelişmesini uzun yıllar engelleyecektir.
Kalite standartlarının uygulamaya konması, eğitimin iyileştirilmesi, ürün çeşitliliği ve yeni dağıtım kanallarının devreye sokulması kısa ve orta vadede kalite ve miktar açısından tarımsal ürünlerde iyileşmeye yol açacaktır ve ülkenin temel gıda (Meyve, sebze,süt, tahıl) ve yarı mamül ve mamül (Et ve süt ürünleri, meyve ve sebze konserveleri, bal ve baharat) ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
Mali politika
100 Arnavut Lek'i
Arnavutluk mali politikası hızlı bir iyileşme gösterdi.2006 yılında ülkenin borçları gayrisafi milli hafızanın % 55,9 u civarına kadar geriledi. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası verilerine göre bir iyileşme görülüyor. 2005 yılından 2008 yılına kadar yatırımlar % 5,6 dan % 9,3 e yükselmiştir. Yatırımların 2009 yılında 90,4 Milyar Lek, 2010 yılında 94 Milyar Lek ve 2012 yılında 108 Milyar Lek'e çıkması planlanıyor
Dış Ticaret
2006 yılı Arnavutluk ihracatı
Önemli ithalat ve ihracat ülkeleri sırasıyla İtalya, Yunanistan, Almanya
Bilim ve Teknoloji
Arnavutluk'ta gelişme ve bilimsel araştırma için yapılan harcamalar, GSYİH'in %0,18'ini aşmaz, bu oran Avrupa'daki en düşük seviyedir. Ekonomik rekabet ve ihracat düşüktür, ekonomi hala büyük oranda düşük teknolojiye meyillidir.
1990'dan beri, bilim ve teknolojideki insan kaynakları büyük ölçüde azalmıştır. Birçok araştırma, 1990-1999 yılları arasında ülkedeki üniversite ve bilim enstitülerindeki, profesörlerin ve araştırma görevlilerinin yaklaşık %40'ının göç ettiği göstermektedir.
Beyin göçüne neden olarak kötüleşen ekonomik yaşam koşulları gösterilmektedir, araştırma için ciddi engel oluşturan parasal fonların ve sanat altyapısının eksikliği mevcuttur. Bununla beraber 2009-2015 yıllarını kapsayan "Arnavutluk'ta Bilim, Tekonoloji ve İnnovasyonda Ulusal Strateji"yi, 2009'da hükümet kabul etti. Belge, Eğitim ve Bilim Bakanlığı'nın işbirliği ve UNESCO'nun yardımı ile, Başbakanlık Kabinesi Donör Koordinasyonu ve Strateji Departmanı tarafından düzenlenmektedir.