Asit Yağmurları Denizleri Tehdit Ediyor
Daha çok ağaçların yapraklarındaki gelişmeyi önlemesiyle ormanlık alanlarda etkili olduğu bilinen asit yağmurlarının, son yıllarda endüstriyel faaliyetler, fosil yakıt kullanımı, kara ve hava yolu ulaşım araçlarındaki yoğunluğun etkisiyle deniz ve okyanusları olumsuz etkilediği, buradaki canlı yaşamı tehdit ettiği bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Cengizler, göl ve akarsularda asit dengesini bozarak, tüm canlıları etkileyen, bazı türlerin ölümüne yol açan, özellikle de ormanlardaki ağaçların yapraklarında büyüme ve gelişmeyi engelleyen asit yağmurlarının, son yıllarda deniz ve okyanus gibi büyük su kütlelerinde etkili olduğunun belirlendiğini söyledi.
Kaliteli yaşam ve üretimin öncelikli koşullarından birinin, doğaya zarar vermemek olduğunu belirten Cengizler, hava, su, yeşil veya topraktaki kirlenmenin, önce doğa, daha sonra da insan sağlığını ilgilendirdiğini ifade etti.
Cengizler, çevrenin doğal yapısı ve bileşiminin bozulmasının ve değişmesinin kirlilik olarak nitelendirildiğini belirterek, Çevreden en çok yararlanan insanlar, yine en çok kirletenlerin başında geliyor. Son yıllarda, çevre kirliliği inanılmaz boyutlara ulaştı. İnsanlar ve çevre kirliğinden direk etkilenen diğer canlı türleri, rahat nefes alamaz duruma geldi dedi.
Ev, iş yerleri ve taşıt araçlarında petrol, kalitesiz kömür gibi fosil yakıtların aşırı ve bilinçsiz kullanımı, sanayi ve evsel atıklar, bilinçsiz tarım ilacı kullanımı, kara yolu araçları ve uçak sayısındaki artışın, asit yağmuru oluşumunda etkili olduğunu vurgulayan Cengizler, şöyle devam etti:
Bu nedenlerle oluşan kükürtdioksit, azotoksit ve hidrokarbon gibi kirli gazlar, su partikülleri ile tepkimeye girerek asit meydana getirmekte, yağmurlarla birleşerek yeryüzüne, deniz ve okyanuslara inmektedir.
Artık, hızla arttığı belirlenen asit oranı, deniz ve okyanuslardaki canlıları tehdit etmekte, toplu balık ölümlerine yol açmaktadır. Bu süreçte, kirliliğe adapte olan türler ise hayatta kalıyor. Hayatta kalan bu türler de beslenme zincirinin son halkasını oluşturan insan sağlığını tehdit edebiliyor.
Cengizler, Nil barbunyası, dil balığı, palamut, torik ve midyenin yok olma riskinin üst seviyelere ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:
Hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden olan fosil yakıtların olabildiğince az kullanılması gerekir. Doğal gaz, güneş enerjisi, jeotermal enerji gibi alanlara yönelmeye özen gösterilmeli, kara yolu taşımacılığı yerine demir yolu ve deniz taşımacılığına ağırlık verilmelidir.
Büyük kentlerde özel otomobiller yerine toplu taşıma hizmetlerinin yaygınlaştırılması, hava ve buna bağlı olarak asit yağmurunun asgariye inmesinde etkili olacaktır. Bunların yanı sıra sanayi kuruluşlarının atıklarının doğrudan salınımı, ozon tabakasına zarar veren maddelerin kullanılmasının yasaklanması gerekir.
Cengizler, daha yaşanılabilir bir dünya için her şeyden önce bilinçli nesiller yetiştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Daha çok ağaçların yapraklarındaki gelişmeyi önlemesiyle ormanlık alanlarda etkili olduğu bilinen asit yağmurlarının, son yıllarda endüstriyel faaliyetler, fosil yakıt kullanımı, kara ve hava yolu ulaşım araçlarındaki yoğunluğun etkisiyle deniz ve okyanusları olumsuz etkilediği, buradaki canlı yaşamı tehdit ettiği bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Cengizler, göl ve akarsularda asit dengesini bozarak, tüm canlıları etkileyen, bazı türlerin ölümüne yol açan, özellikle de ormanlardaki ağaçların yapraklarında büyüme ve gelişmeyi engelleyen asit yağmurlarının, son yıllarda deniz ve okyanus gibi büyük su kütlelerinde etkili olduğunun belirlendiğini söyledi.
Kaliteli yaşam ve üretimin öncelikli koşullarından birinin, doğaya zarar vermemek olduğunu belirten Cengizler, hava, su, yeşil veya topraktaki kirlenmenin, önce doğa, daha sonra da insan sağlığını ilgilendirdiğini ifade etti.
Cengizler, çevrenin doğal yapısı ve bileşiminin bozulmasının ve değişmesinin kirlilik olarak nitelendirildiğini belirterek, Çevreden en çok yararlanan insanlar, yine en çok kirletenlerin başında geliyor. Son yıllarda, çevre kirliliği inanılmaz boyutlara ulaştı. İnsanlar ve çevre kirliğinden direk etkilenen diğer canlı türleri, rahat nefes alamaz duruma geldi dedi.
Ev, iş yerleri ve taşıt araçlarında petrol, kalitesiz kömür gibi fosil yakıtların aşırı ve bilinçsiz kullanımı, sanayi ve evsel atıklar, bilinçsiz tarım ilacı kullanımı, kara yolu araçları ve uçak sayısındaki artışın, asit yağmuru oluşumunda etkili olduğunu vurgulayan Cengizler, şöyle devam etti:
Bu nedenlerle oluşan kükürtdioksit, azotoksit ve hidrokarbon gibi kirli gazlar, su partikülleri ile tepkimeye girerek asit meydana getirmekte, yağmurlarla birleşerek yeryüzüne, deniz ve okyanuslara inmektedir.
Artık, hızla arttığı belirlenen asit oranı, deniz ve okyanuslardaki canlıları tehdit etmekte, toplu balık ölümlerine yol açmaktadır. Bu süreçte, kirliliğe adapte olan türler ise hayatta kalıyor. Hayatta kalan bu türler de beslenme zincirinin son halkasını oluşturan insan sağlığını tehdit edebiliyor.
Cengizler, Nil barbunyası, dil balığı, palamut, torik ve midyenin yok olma riskinin üst seviyelere ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:
Hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden olan fosil yakıtların olabildiğince az kullanılması gerekir. Doğal gaz, güneş enerjisi, jeotermal enerji gibi alanlara yönelmeye özen gösterilmeli, kara yolu taşımacılığı yerine demir yolu ve deniz taşımacılığına ağırlık verilmelidir.
Büyük kentlerde özel otomobiller yerine toplu taşıma hizmetlerinin yaygınlaştırılması, hava ve buna bağlı olarak asit yağmurunun asgariye inmesinde etkili olacaktır. Bunların yanı sıra sanayi kuruluşlarının atıklarının doğrudan salınımı, ozon tabakasına zarar veren maddelerin kullanılmasının yasaklanması gerekir.
Cengizler, daha yaşanılabilir bir dünya için her şeyden önce bilinçli nesiller yetiştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.