Aşk Benim Diyebilenindir

yaren*

Herşey olması gerektiği gibi ;)
Özel üye
Aşka mı âşık insanoğlu yoksa gördüğü her güzelin yüzündeki gamzesine, tebessümündeki işvesine, duruşundaki cilvesine mi?



Aşkın dayanılmaz ihtişamımı mı çeken âşıkları yoksa yalnız yaşamanın, kendi çabasıyla ayakta durmanın acısı mı?
Aşk sevgili için kırlardan toplanan papatya mı yoksa prosedür icabı sunulan bir buket orkide mi?



Aşk ucu ucuna denkleştirilen paranın sayesinde alınan 14 ayar alyans mı yoksa “yarınızı” sevindirmek adına çaba harcanmadan sadece kredi kartı kolaylığıyla parmağa takılan tek taş pırlanta mı?



Samanlık seyran olsaydı “aşk”, yaşanmaya doyulmayan, nefes aldıkça oksijene ihtiyaç duyulan bir gereksinim olurdu.
Aşk, ulaşılmazlığın çekiciliği içinde, yüreği sevgi için çarpan insanlara göz kırparken, sevgisizliği ilke edinenler için fuzuli bir şeyden öteye gitmez.



Ki aşk, önce kendisine inananın kapısını çalar, kapıyı açana bir ömür boyu yetecek kadar mutluluk sunar, taşıyacağına ve yaşatacağına inanıyorsa bir parçasını kalbinin orta yerine koyar, gönül rahatlığıyla başka sevdalıları bulmak için uçsuz bucaksız sevgi denizine yelken açar…



Ama aşk, en çok inançsızlığa tahammül edemez, tahammülsüzlüğünün cezasını da hadsizi es geçerek ödetir…
Aşk önce, yârini sevene layık…
Aşk, bir dakika sonrasını bir yana bırakın bir saniyenin bile hesabını yapmadan kendini, sadece “O”na adayan temiz gönüllere layık.



Aşk, Aslı ile Leyla’yı, Mecnun ile Ferhat’ı aynı temada buluşturan gönüllere layık. Aşk, aşka âşık olanlara layık…
Aşk karanlıkta zayıf da olsa yanan bir mum ışığıysa, sakın söndürme onu. Unutma, bir alevdir gönülleri yakan, yine bir alevdir var olan yangınların sönmesine neden olan. Ya “püf” dersin ya da sadece seyredersin…



Aşk, denizde kopan bir fırtınaysa yaklaşma ona. Bile bile ateşe atlamak denir buna. Aşk, sunuyorsa kendini insana, mutlaka zor tarafını koyacaktır meydana ama içine alana kadar kapatacaktır yaşanacak zorlukları da…
Istırap çekmeyenin yaşadığı aşk olur mu?



Sızı çekmeyen gönül aşkı tatmamış demektir. Çünkü aşk, her şeyi tamamlanmış, sıkıntısı azaltılmış, mutluluğu çoğaltılmış bir duygu değildir…



Aşk, “off” demeden yaşayana aittir…
Aşk, gözüne mendil bağlayarak gezmeyi kabul edenin, kulağında “Seni Seviyorum” sözleriyle pekiştirilen bir sanat eserini her daim dinleyenindir…
Aşk realist olmayı reddedenin, gerçeklerle yüzleşenin, hayallerle sevişenindir…



Aşk sadece göğüs gerenin,
Aşk “O”nun için olmazsa olmaz diyebilenindir…




AŞK BENİM DİYEBİLENİNDİR...



 
Aşk, ulaşılmazlığın çekiciliği içinde, yüreği sevgi için çarpan insanlara göz kırparken, sevgisizliği ilke edinenler için fuzuli bir şeyden öteye gitmez.

Altını çizdim :) Aşkı bu kadar güzel dinlememiştim teşekürler
 
Geri
Top