Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit
Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'in kökeni Babîl mitolojisindeyer atan tanrıça İştar olup, Babil'den Fenikeliler aracılığıyla Kıbrıs’a geçmiş, oradan da ad değiştirerek Yunan mitolojisine girmiştir.
Yunan mitolojisine göre, dünya ve tanrılar yaratılmadan önce var olan Kaos'dan (Kargaşa) oluşup gelen Afrodit, Uranus’un kanıyla karışan Akdeniz'in Kıbrıs kıyılarına vuran coşkun 1 dalgaların köpüklerinden doğmuştur ve bir deniz kabuğundan karaya çıkmıştır.
Tanrıça Afrodit, yeryüzündeki bütün varlıkları, canlıları, birkileri, hayvanları, insanları, tanrıları, hatta tanrıların tanrısı Zeus’u bile etkileyen doğal bir güç olarak nitelendirilmiştir. Afrodit yaşamın, aşkın, tutkunun, bereketin, bolluğun, kadınlığın, doğurganlığın, yaratıcılığın, güzelliğin simgesidir.
Afrodit, Oiimpos Dağındaki öteki tanrı ve tanrıçaların aksine Zeus’a bağlı olmayan, ondan buyruk almayan, kendi başına tanrılar ve insanlar arasındaki iletişimi sağlayan bir tanrıça olarak tanınmıştır. Erkeklerin iç dünyasındaki denge ve düzeni bozduğu, onları kendine tutsak ettiği, günah işlemelerine yol açtığı için kadınların lanetine uğramıştır. Tüm tanrıçaların en güzeli olan Afrodit yalnız ölümlü erkekleri değil, tanrıları bile baştan çıkaracak yetenekteydi.
Mitolojideki çelişkiler çok anlamlıdır, bu güzeller güzeli tanrıça, çirkin mi çirkin olan demirciler tanrısıyla evlidir. Ama birçok da sevgilisi vardır. Bunlardan en ünlüsü savaş tanrısı Ares'tir. Eros bu aşkın meyvesidir. Çirkin koca bu ihaneti tanrılar tanrısı Zeus’a şikâyet eder. O da iki sevgiliyi zina halindeyken bir ağla yakalayıp herkese teşhir eder.
Eski Yunan sanatı içinde yer alan yarı çıplak Afrodit heykelleri yaşamayı, aşkı, bolluğu, bereketi, doğumu, güzelliği, kadını, yaratıcılığı, üreticiliği anlatmıştır. Daha sonraki çağlarda heykeltıraşlar ve ressamlar Afrcdit’in değişik niteliklerini, özelliklerini ön plana çıkararak yüzlerce yapıt bırakmışlardır. Bunların en ünlüleri Paris’teki Louvre Müzesinde bulunan Callimague’nin «Aphrodite Genitrix» ve Praxitile’in «Aphrodite de Arles»i, Roma’da Vatikan Müzesinde Praxltile’in «Aphrodite de Cnide»dir
Eski Yunan mitolojisindeki tanrıça Afrodit eski Roma mitolojisine tanrıça Venüs olarak girmiştir. Tanrıça Afrodit’in bütün niteliklerini ve özelliklerini taşıyan tanrıça Venüs, önce tarım yapanların, sonra denizcilerin koruyucu tanrıçası olarak kabul edilmiştir. Daha sonra Afrodit gibi yaşamayı, aşkı, bolluğu, bereketi, doğumu, güzelliği, kadınlığı, yaratıcılığı, üreticiliği simgelemiştir.
M.Ö. ikinci yüzyılda Afrodit’in bütür niteliklerini kendinde toplayan tanrıça Venüs, Roma’da önem kazanmış ve birçok Venüs heykeli yapılmıştır.
XVI. yüzyılda Almanya’da yaşayan heykeltıraş Cranach'ın yaptığı değişik nitelikteki ünlü Venüs heykelleri bugün Berlin, Floransa, Leningrad, Roma müzelerinde bulunmaktadır.
Tanrıça Venüs birçok ressamın da konusu olmuştur. Bunların başında Akdeniz'in Kıbrıs kıyılarında istiridye kabuğundan Venüs’ün doğuşunu anlatan ressam Boticelli’nin ünlü tablosu yer alır.
Özcan Köknel, Yaşamın Zaferi
Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'in kökeni Babîl mitolojisindeyer atan tanrıça İştar olup, Babil'den Fenikeliler aracılığıyla Kıbrıs’a geçmiş, oradan da ad değiştirerek Yunan mitolojisine girmiştir.
Yunan mitolojisine göre, dünya ve tanrılar yaratılmadan önce var olan Kaos'dan (Kargaşa) oluşup gelen Afrodit, Uranus’un kanıyla karışan Akdeniz'in Kıbrıs kıyılarına vuran coşkun 1 dalgaların köpüklerinden doğmuştur ve bir deniz kabuğundan karaya çıkmıştır.
Tanrıça Afrodit, yeryüzündeki bütün varlıkları, canlıları, birkileri, hayvanları, insanları, tanrıları, hatta tanrıların tanrısı Zeus’u bile etkileyen doğal bir güç olarak nitelendirilmiştir. Afrodit yaşamın, aşkın, tutkunun, bereketin, bolluğun, kadınlığın, doğurganlığın, yaratıcılığın, güzelliğin simgesidir.
Afrodit, Oiimpos Dağındaki öteki tanrı ve tanrıçaların aksine Zeus’a bağlı olmayan, ondan buyruk almayan, kendi başına tanrılar ve insanlar arasındaki iletişimi sağlayan bir tanrıça olarak tanınmıştır. Erkeklerin iç dünyasındaki denge ve düzeni bozduğu, onları kendine tutsak ettiği, günah işlemelerine yol açtığı için kadınların lanetine uğramıştır. Tüm tanrıçaların en güzeli olan Afrodit yalnız ölümlü erkekleri değil, tanrıları bile baştan çıkaracak yetenekteydi.
Mitolojideki çelişkiler çok anlamlıdır, bu güzeller güzeli tanrıça, çirkin mi çirkin olan demirciler tanrısıyla evlidir. Ama birçok da sevgilisi vardır. Bunlardan en ünlüsü savaş tanrısı Ares'tir. Eros bu aşkın meyvesidir. Çirkin koca bu ihaneti tanrılar tanrısı Zeus’a şikâyet eder. O da iki sevgiliyi zina halindeyken bir ağla yakalayıp herkese teşhir eder.
Eski Yunan sanatı içinde yer alan yarı çıplak Afrodit heykelleri yaşamayı, aşkı, bolluğu, bereketi, doğumu, güzelliği, kadını, yaratıcılığı, üreticiliği anlatmıştır. Daha sonraki çağlarda heykeltıraşlar ve ressamlar Afrcdit’in değişik niteliklerini, özelliklerini ön plana çıkararak yüzlerce yapıt bırakmışlardır. Bunların en ünlüleri Paris’teki Louvre Müzesinde bulunan Callimague’nin «Aphrodite Genitrix» ve Praxitile’in «Aphrodite de Arles»i, Roma’da Vatikan Müzesinde Praxltile’in «Aphrodite de Cnide»dir
Eski Yunan mitolojisindeki tanrıça Afrodit eski Roma mitolojisine tanrıça Venüs olarak girmiştir. Tanrıça Afrodit’in bütün niteliklerini ve özelliklerini taşıyan tanrıça Venüs, önce tarım yapanların, sonra denizcilerin koruyucu tanrıçası olarak kabul edilmiştir. Daha sonra Afrodit gibi yaşamayı, aşkı, bolluğu, bereketi, doğumu, güzelliği, kadınlığı, yaratıcılığı, üreticiliği simgelemiştir.
M.Ö. ikinci yüzyılda Afrodit’in bütür niteliklerini kendinde toplayan tanrıça Venüs, Roma’da önem kazanmış ve birçok Venüs heykeli yapılmıştır.
XVI. yüzyılda Almanya’da yaşayan heykeltıraş Cranach'ın yaptığı değişik nitelikteki ünlü Venüs heykelleri bugün Berlin, Floransa, Leningrad, Roma müzelerinde bulunmaktadır.
Tanrıça Venüs birçok ressamın da konusu olmuştur. Bunların başında Akdeniz'in Kıbrıs kıyılarında istiridye kabuğundan Venüs’ün doğuşunu anlatan ressam Boticelli’nin ünlü tablosu yer alır.
Özcan Köknel, Yaşamın Zaferi