Ne zaman mutluydum en son? Ne zaman seviştim gerçekten buram buram, soluk soluğa.. Mutluluk gerçekten ne zaman yakama yapışmıştı? Kana kana ne zaman içmiştim aşkın pınarından mutluluğu ve huzuru?
En son ne zaman heyecanlanmıştım biri için? Ne zaman en son birine yüreğimden gelerek, en masum ve temiz yanımdan sözler sarf etmiştim? Kiminle uyumak istemiştim en son? Kime koynumu liman yapmaktan onur ve mutluluk duymuştum?
En son ne zaman bir kadının sırtını okşamıştım, parmak uçlarım ne zaman gezmişti teninde?
Ne zaman mum ışığında gözlerinde kaybolmuştum birinin?
Huzuru özlemişim, mutluluğu ve sırılsıklam olmayı..
Aşk yok mudur aslında? Ya da var da, ben mi bulamıyorum? Gelecek mi o gizemli peri kızı? Bulacak mı beni? Ben mi onu aramalıyım cadde cadde, sokak sokak?
Neden gerçek değerler, sahte olanların ardında kaldı?
Babam yalan mı söyledi bana yıllarca? Karakter, adam olmak, mert olmak, dürüst ve merhametli olmak yalan mıydı?
Peki ya annem? Şevkatli ol, incitme, duygusal ve düşünceli ol derken; kandırıyor muydu beni?
Ben mi hoyratça yaşadım bir şeyleri? Çabuk mu tükettim? Çok fazla mı yaşanmışlığım var?
Bu yüzden mi ırak artık benden aşk?
Geçmişte, yeni yetme çağlarımda yaşadıklarım; sanki daha dolu ve güzeldiler, yoksa yoksa ben mi çok toydum?
Tanımıyor muydum kadın tenini? Bilmiyor muydum erkek olmanın ne demek olduğu?
Kadın tenini avuç içim, erkek olmanın da ne demek olduğunu öğrenmiş olmam mı götürdü benden aşkı?
Oysa ki aşk en güzel olgun çağlarda yaşanmaz mı? Acele etmeden, yerli yerinde, soluk soluğa ve buram buram?
Öyle bir hal aldı ki beraberlikler; doğru bildiğim ne varsa, sanki koca bir yalanmış gibi düşündürüyor bana zaman zaman..
Giydiğin kıyafetin markası, bindiğin arabanın modeli, oturduğun evdeki eşyalar belirliyor artık nasıl bir kadınla beraber olabileceğini ya da olamayacağını..
Garip adamlar, garip kadınlar ve aynı hedefe kilitlenmiş arayışta bakışlar dolu ortalıkta..
Herkesin aynı martavalı okusa da, kimse mutluluk ve huzu için gereken gerçek çabayı göstermezken, dillere pelesenk olmuş; aşk yalan ve sevgi yok sözleri..
Aşk para mı? Sevgi araba mı? Mutluluk kıyafet mi? Huzur Eşya mı?
Sen benden akıllı mısın? Param, arabam, kıyafetim ve evim için geleceksen; sen benden akıllı mısın?
Yukarılara çıkmak hep zordur, bir sürü yoldan geçerde çıkar insan en tepeye; yürüyüşünden ayırt edebilmeye başlar, kim yanına neden sokuluyor..
İnsanlara insan olduğu için değer vermeyen, insanlara beklenti ile yaklaşan insanların dillerine pelesenk olmuş; aşk yalan ve sevgi yok sözleri..
Nasıl bir adalet sistemi ile işliyor evren bilmiyorum fakat bildiğim bir gerçek var ki oda şu; herkes hak ettiğini buluyor..
Derdi para olanı; satın alacak biri.
Derdi huzur olanı; sarıp sarmalayacak ve hiç bırakmayacak biri mutlaka var.
Diğerlerine sahip olduktan sonra anlıyor insan; asıl olanın mutluluk ve huzur olduğunu..
En son ne zaman heyecanlanmıştım biri için? Ne zaman en son birine yüreğimden gelerek, en masum ve temiz yanımdan sözler sarf etmiştim? Kiminle uyumak istemiştim en son? Kime koynumu liman yapmaktan onur ve mutluluk duymuştum?
En son ne zaman bir kadının sırtını okşamıştım, parmak uçlarım ne zaman gezmişti teninde?
Ne zaman mum ışığında gözlerinde kaybolmuştum birinin?
Huzuru özlemişim, mutluluğu ve sırılsıklam olmayı..
Aşk yok mudur aslında? Ya da var da, ben mi bulamıyorum? Gelecek mi o gizemli peri kızı? Bulacak mı beni? Ben mi onu aramalıyım cadde cadde, sokak sokak?
Neden gerçek değerler, sahte olanların ardında kaldı?
Babam yalan mı söyledi bana yıllarca? Karakter, adam olmak, mert olmak, dürüst ve merhametli olmak yalan mıydı?
Peki ya annem? Şevkatli ol, incitme, duygusal ve düşünceli ol derken; kandırıyor muydu beni?
Ben mi hoyratça yaşadım bir şeyleri? Çabuk mu tükettim? Çok fazla mı yaşanmışlığım var?
Bu yüzden mi ırak artık benden aşk?
Geçmişte, yeni yetme çağlarımda yaşadıklarım; sanki daha dolu ve güzeldiler, yoksa yoksa ben mi çok toydum?
Tanımıyor muydum kadın tenini? Bilmiyor muydum erkek olmanın ne demek olduğu?
Kadın tenini avuç içim, erkek olmanın da ne demek olduğunu öğrenmiş olmam mı götürdü benden aşkı?
Oysa ki aşk en güzel olgun çağlarda yaşanmaz mı? Acele etmeden, yerli yerinde, soluk soluğa ve buram buram?
Öyle bir hal aldı ki beraberlikler; doğru bildiğim ne varsa, sanki koca bir yalanmış gibi düşündürüyor bana zaman zaman..
Giydiğin kıyafetin markası, bindiğin arabanın modeli, oturduğun evdeki eşyalar belirliyor artık nasıl bir kadınla beraber olabileceğini ya da olamayacağını..
Garip adamlar, garip kadınlar ve aynı hedefe kilitlenmiş arayışta bakışlar dolu ortalıkta..
Herkesin aynı martavalı okusa da, kimse mutluluk ve huzu için gereken gerçek çabayı göstermezken, dillere pelesenk olmuş; aşk yalan ve sevgi yok sözleri..
Aşk para mı? Sevgi araba mı? Mutluluk kıyafet mi? Huzur Eşya mı?
Sen benden akıllı mısın? Param, arabam, kıyafetim ve evim için geleceksen; sen benden akıllı mısın?
Yukarılara çıkmak hep zordur, bir sürü yoldan geçerde çıkar insan en tepeye; yürüyüşünden ayırt edebilmeye başlar, kim yanına neden sokuluyor..
İnsanlara insan olduğu için değer vermeyen, insanlara beklenti ile yaklaşan insanların dillerine pelesenk olmuş; aşk yalan ve sevgi yok sözleri..
Nasıl bir adalet sistemi ile işliyor evren bilmiyorum fakat bildiğim bir gerçek var ki oda şu; herkes hak ettiğini buluyor..
Derdi para olanı; satın alacak biri.
Derdi huzur olanı; sarıp sarmalayacak ve hiç bırakmayacak biri mutlaka var.
Diğerlerine sahip olduktan sonra anlıyor insan; asıl olanın mutluluk ve huzur olduğunu..