Aşka Güvenip Aşık Olunmaz!
Bir aşk bittiyse, artık neden bittiği önemli değildir.
Aşkın bitişidir acı olan, ötesi hep laftır. İnsan neden sevdiğini veya artık neden sevmediğini anlatamaz. Anlattığını zannedebilir ancak! Bütün bitişlerin içinde kalırım, etrafına dolaşmayı sevmem. Özü yakan acıdan öteye geçemeyeceğini bilirim.
Aşkım artık karşımdaki tarafından aynı yoğunlukla hissedilmiyorsa, bundan ötesi onu ilgilendirmez. Benim kalbimde olanlar da benim sorunumdur. Ondaki duyguların neden bittiğine dair bir açıklama istemek, beni daha fazla acıtmasına kapı açmak demektir.
Nedenlerini öğrenmek için ısrar edersem, o anda içinde bulunduğu duygusal etkiler yüzünden, olayları daha çok büyüteceğini, beni kırmak ve incitmek için daha fazla üstüme geleceğini bilirim.
Böyle zamanlarda, hayal kırıklığı yaşanır. Karşınızdaki insanın beklentilerini karşılayamadığınızı düşünür, kendinizi suçlarsınız. Artık o ilişki için yeterli değilsinizdir.
Bir ilişkiden ya da aşık olduğunuz kişiden ne kadar beklentiniz olursa, o derece büyük ızdırabınız olacak demektir. Aşkın kendisine güvenerek, aşık olunmaz!
Aşk, beklenmedik anlarda ve özgürlüğünüze sahipken ortaya çıkan bir duygudur. Ne zaman istekler, umutlar, beklentiler ve yükümlülükler işin içine girer, o zaman aşk da yavaş yavaş gözden kaybolmaya başlar.
Mantık ve aşk aynı odada durmazlar. Mantık, insanı bir sorumluluğun, sistemin içine sokar. Aşkın avareliği, bu yükümlülüklerin altına girmeyi istemez. Nasıl ki aşkın ortaya çıkması için emir veremiyorsan, onun hayatında kalmasını sağlayacak bir yaptırımında olamaz. Olduğu zamanlar, o artık aşk değildir. “Evlilik aşkı öldürür” cümlesinin altında yatan sebep budur.
Birisine sevdiğinizi söylediğiniz anda, sizi bekleyen iki durum vardır. Birincisi, karşı taraf da sizinle aynı hisleri paylaşıyordur ve bir ilişkiye hazırdır. İkincisi, sizin hisleriniz karşı tarafı ilgilendirmiyordur veya bunu elinde tutarak, sizi yönlendirebilecektir.
Birincisi çok güzel gibi görünüyor olsa da, farklı şekillerde o da bir sorumluluk yükleyecektir. Aşkın içinde “ama” yoktur! Oysa ilişkiler, “amalar”, “ancaklar” ve “mutlakalar” üzerine oturur. Saf aşk, beklentisiz olandır. Bir sistemin içine girip, zorunluluklarla karşılaşmaya başladığınız anda, o artık aşk değildir. Aşkın tadı, özgür ve gerçekleşemezmiş gibi durmasından kaynaklanır. Aşka güvenip aşık olursanız, sonunda hüsran yaşarsınız.
Bir aşk bittiyse, artık neden bittiği önemli değildir.
Aşkın bitişidir acı olan, ötesi hep laftır. İnsan neden sevdiğini veya artık neden sevmediğini anlatamaz. Anlattığını zannedebilir ancak! Bütün bitişlerin içinde kalırım, etrafına dolaşmayı sevmem. Özü yakan acıdan öteye geçemeyeceğini bilirim.
Aşkım artık karşımdaki tarafından aynı yoğunlukla hissedilmiyorsa, bundan ötesi onu ilgilendirmez. Benim kalbimde olanlar da benim sorunumdur. Ondaki duyguların neden bittiğine dair bir açıklama istemek, beni daha fazla acıtmasına kapı açmak demektir.
Nedenlerini öğrenmek için ısrar edersem, o anda içinde bulunduğu duygusal etkiler yüzünden, olayları daha çok büyüteceğini, beni kırmak ve incitmek için daha fazla üstüme geleceğini bilirim.
Böyle zamanlarda, hayal kırıklığı yaşanır. Karşınızdaki insanın beklentilerini karşılayamadığınızı düşünür, kendinizi suçlarsınız. Artık o ilişki için yeterli değilsinizdir.
Bir ilişkiden ya da aşık olduğunuz kişiden ne kadar beklentiniz olursa, o derece büyük ızdırabınız olacak demektir. Aşkın kendisine güvenerek, aşık olunmaz!
Aşk, beklenmedik anlarda ve özgürlüğünüze sahipken ortaya çıkan bir duygudur. Ne zaman istekler, umutlar, beklentiler ve yükümlülükler işin içine girer, o zaman aşk da yavaş yavaş gözden kaybolmaya başlar.
Mantık ve aşk aynı odada durmazlar. Mantık, insanı bir sorumluluğun, sistemin içine sokar. Aşkın avareliği, bu yükümlülüklerin altına girmeyi istemez. Nasıl ki aşkın ortaya çıkması için emir veremiyorsan, onun hayatında kalmasını sağlayacak bir yaptırımında olamaz. Olduğu zamanlar, o artık aşk değildir. “Evlilik aşkı öldürür” cümlesinin altında yatan sebep budur.
Birisine sevdiğinizi söylediğiniz anda, sizi bekleyen iki durum vardır. Birincisi, karşı taraf da sizinle aynı hisleri paylaşıyordur ve bir ilişkiye hazırdır. İkincisi, sizin hisleriniz karşı tarafı ilgilendirmiyordur veya bunu elinde tutarak, sizi yönlendirebilecektir.
Birincisi çok güzel gibi görünüyor olsa da, farklı şekillerde o da bir sorumluluk yükleyecektir. Aşkın içinde “ama” yoktur! Oysa ilişkiler, “amalar”, “ancaklar” ve “mutlakalar” üzerine oturur. Saf aşk, beklentisiz olandır. Bir sistemin içine girip, zorunluluklarla karşılaşmaya başladığınız anda, o artık aşk değildir. Aşkın tadı, özgür ve gerçekleşemezmiş gibi durmasından kaynaklanır. Aşka güvenip aşık olursanız, sonunda hüsran yaşarsınız.