Atatürkün seçkin din bilginlerinin yetiştirilmesi ile ilgili görüş ve düşünceleri
Atatürkün, dinin halka doğru bir şekilde öğretilebilmesi adına, gerçek din bilginlerinin yetiştirilmesi gerektiği üzerine söylediği sözler;
Nasıl ki her hususta yüksek meslek uzmanlık sahipleri yetiştirmek gerekli ise, dinimizin felsefî gerçeğini inceleme, araştırma ve telkin bakımından ilmî ve fennî kudrete sahip olacak seçkin ve gerçek din bilginleri de yetiştirecek yüksek kurumlara sahip olmalıyız. 1923 (Atatürkün S.D.II, s. 90)
Cumhuriyet Hükûmetimizin bir Diyanet İşleri Başkanlığı makamı vardır. Bu makama bağlı müftü, hatip, imam gibi görevli birçok memurları bulunmaktadır. Bu görevli kişilerin bilimleri, erdemleri derecesi hepimizce bilinmektedir. Ancak burada görevli olmayan birçok insanlar da görüyorum ki, aynı resmî giysiyi giymekte devam etmektedirler. Bu gibiler içinde çok cahil, hatta okuma yazması olmayanlara tesadüf ettim. Özellikle bu gibi bilgisizler, bazı yerlerde halkın temsilcileri imiş gibi onların önüne düşüyorlar. Halkla doğrudan doğruya temasa âdeta bir engel oluşturmak sevdasında bulunuyorlar. Bu gibilere sormak istiyorum: Bu vaziyet ve yetkiyi kimden, nereden almışlardır? Millete hatırlatmak isterim ki, bu lâubaliliğe izin vermek asla doğru değildir. Herhalde yetki sahibi olmayan bu gibi kişilerin, görevli olan kimselerle aynı giysiyi taşımalarındaki sakınca bakımından hükûmetin dikkatini çekeceğim. 1923 (Atatürkün S.D.II, S. 215-216)
Atatürkün, dinin halka doğru bir şekilde öğretilebilmesi adına, gerçek din bilginlerinin yetiştirilmesi gerektiği üzerine söylediği sözler;
Nasıl ki her hususta yüksek meslek uzmanlık sahipleri yetiştirmek gerekli ise, dinimizin felsefî gerçeğini inceleme, araştırma ve telkin bakımından ilmî ve fennî kudrete sahip olacak seçkin ve gerçek din bilginleri de yetiştirecek yüksek kurumlara sahip olmalıyız. 1923 (Atatürkün S.D.II, s. 90)
Cumhuriyet Hükûmetimizin bir Diyanet İşleri Başkanlığı makamı vardır. Bu makama bağlı müftü, hatip, imam gibi görevli birçok memurları bulunmaktadır. Bu görevli kişilerin bilimleri, erdemleri derecesi hepimizce bilinmektedir. Ancak burada görevli olmayan birçok insanlar da görüyorum ki, aynı resmî giysiyi giymekte devam etmektedirler. Bu gibiler içinde çok cahil, hatta okuma yazması olmayanlara tesadüf ettim. Özellikle bu gibi bilgisizler, bazı yerlerde halkın temsilcileri imiş gibi onların önüne düşüyorlar. Halkla doğrudan doğruya temasa âdeta bir engel oluşturmak sevdasında bulunuyorlar. Bu gibilere sormak istiyorum: Bu vaziyet ve yetkiyi kimden, nereden almışlardır? Millete hatırlatmak isterim ki, bu lâubaliliğe izin vermek asla doğru değildir. Herhalde yetki sahibi olmayan bu gibi kişilerin, görevli olan kimselerle aynı giysiyi taşımalarındaki sakınca bakımından hükûmetin dikkatini çekeceğim. 1923 (Atatürkün S.D.II, S. 215-216)