Atatürkün Türk Milleti ve Müslümanlık ile ilgili sözleri
Türk milletinin daha dindar olması gerektiğini düşünen Atatürk, İslâm dininin ilerlemeye engel olacak hiçbir şey içermediğini belirterek, din ve dil olgusunun Türk milletinin iki büyük erdemi olduğuna dikkati çekiyor...
Atatürkün Türk Milleti ve Müslümanlık ile ilgili sözleri:
Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Bilince aykırı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Halbuki Türkiye`ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, yapay, bâtıl inançlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu konuda yeterli bilgisi olmayanlar, bu âcizler sırası gelince, aydınlanacaklardır. Onlar ışığa yaklaşamazlarsa, kendilerini yitirmiş ve mahkûm etmişler demektir; onları kurtaracağız. 1923 (Atatürkün S.D.III, s. 70)
Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki erdeme sahiptir. Bu erdemleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. 1922 (Atatürkün S.D.II, s. 66-67)
Her şeyden evvel şunu, en basit bir dinî gerçek olarak bilelim ki, bizim dinimizde bir özel sınıf yoktur. Ruhbaniyeti reddeden bu din, tek başına sahiplenmeyi kabul etmez. Meselâ din bilginleri; mutlaka aydınlatmak görevi bu bilginlere ait olmadıktan başka dinimiz de bunu kesinlikle meneder. O halde biz diyemeyiz ki, bizde bir özel sınıf vardır; diğerleri dinî bakımdan aydınlatmak hakkından mahrumdur. Böyle düşünürsek suç bizde, bizim bilgisizliğimizdedir. Hoca olmak için yani dinî gerçekleri halka öğretmek için, mutlaka ilmî kıyafet gerekli değildir. Bizim yüce dinimiz, her Müslüman erkek ve kadına araştırmayı farz kılıyor ve her Müslüman, bu dine bağlananları aydınlatmakla görevlidir.
Bir fikri daha düzeltmek isterim. Milletimizin içinde gerçek din bilginleri, bilginlerimiz içinde milletimizin gerçekten övünebileceği din bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara karşılık, ilmî kıyafet altında bilim gerçeğinden uzak, gereği kadar okuyup öğrenmemiş, bilim yolunda yeteri kadar ilerleyememiş hoca kıyafetli cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız. 1923 (Atatürkün S.D.II, s. 144)
Türk milletinin daha dindar olması gerektiğini düşünen Atatürk, İslâm dininin ilerlemeye engel olacak hiçbir şey içermediğini belirterek, din ve dil olgusunun Türk milletinin iki büyük erdemi olduğuna dikkati çekiyor...
Atatürkün Türk Milleti ve Müslümanlık ile ilgili sözleri:
Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Bilince aykırı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Halbuki Türkiye`ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, yapay, bâtıl inançlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu konuda yeterli bilgisi olmayanlar, bu âcizler sırası gelince, aydınlanacaklardır. Onlar ışığa yaklaşamazlarsa, kendilerini yitirmiş ve mahkûm etmişler demektir; onları kurtaracağız. 1923 (Atatürkün S.D.III, s. 70)
Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki erdeme sahiptir. Bu erdemleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. 1922 (Atatürkün S.D.II, s. 66-67)
Her şeyden evvel şunu, en basit bir dinî gerçek olarak bilelim ki, bizim dinimizde bir özel sınıf yoktur. Ruhbaniyeti reddeden bu din, tek başına sahiplenmeyi kabul etmez. Meselâ din bilginleri; mutlaka aydınlatmak görevi bu bilginlere ait olmadıktan başka dinimiz de bunu kesinlikle meneder. O halde biz diyemeyiz ki, bizde bir özel sınıf vardır; diğerleri dinî bakımdan aydınlatmak hakkından mahrumdur. Böyle düşünürsek suç bizde, bizim bilgisizliğimizdedir. Hoca olmak için yani dinî gerçekleri halka öğretmek için, mutlaka ilmî kıyafet gerekli değildir. Bizim yüce dinimiz, her Müslüman erkek ve kadına araştırmayı farz kılıyor ve her Müslüman, bu dine bağlananları aydınlatmakla görevlidir.
Bir fikri daha düzeltmek isterim. Milletimizin içinde gerçek din bilginleri, bilginlerimiz içinde milletimizin gerçekten övünebileceği din bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara karşılık, ilmî kıyafet altında bilim gerçeğinden uzak, gereği kadar okuyup öğrenmemiş, bilim yolunda yeteri kadar ilerleyememiş hoca kıyafetli cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız. 1923 (Atatürkün S.D.II, s. 144)