Atatürk'ün Hayatındaki Kadınlar

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
ATATÜRKÜN HAYATINDAKİ KADINLAR

Cumhuriyetimizin kurucu önderi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yoğun, fırtınalı yaşamının duygu yüklü yanlarını sergiliyor.


Kitabın ilk bölümlerinde yazar Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatındaki bazı kesintilerden bahsediyor.Bu kesintileri ailesiyle ve okuldaki öğretmenleriyle olan ilişkiler olarak özetleyebiliriz. Mustafa Kemal Atatürk’ün babasının ölümünden hemen sonra Reji idaresinin muhafaza ser memuru Ragıp bey ile annesi Zübeyde hanımın yaptığı evlilikten dolayı annesine gücendiğini öğreniyoruz.

Mustafa Kemal’in hayatına hakim olan tek şey ne aşk ne cesaret ve nede hatta ihtirastır.O tek şey gururdur.Duygu aleminde bile gururundan biraz fedakarlık etmeye tahammülü yoktur. Mustafa Kemal Askeriye Rüştiye talebesiyken Müjgan isimli genç bir kızı beğenir. Kızın en çok iri ve siyah gözlerine hayrandır. Nafire hanım bir aralar platonik bir aşka kapılmıştır. Nafire güzel bir kızdır.Güzel ve duygulu bir kız olan nafire verem hastasıdır.Mustafa Kemal manastır idaresinde iken bir Rum kızına kara sevda ile tutulur Bu kızı kaçırmak için bir plan hazırlar. Fakat ailelerin engellemesiyle plan başarısız oluyor. Fani Mustafa Kemal’in hayat macerasını ömrünün sonuna kadar takip etti. Bu genç kız ilk aşkını kalbinin derinliklerinde saklamış,hiç evlenmemiş ve bu hatıraya bütün ömrü boyunca sadık kalmıştır.1913 yılında kahire de Liza ve Tevhide adındaki iki rakkasenin birbirini kıskanmasını çok akılcı bir taktikle halletmiştir. Mova Kovaçef Mustafa Kemal’in sevdiği tatlı ve sevimli bir genç kızdı. Bulgar harbiye nazırının kızı. Mektep aşkı Mm.Corrinne’in mektuplarının Atatürk üzerinde kuvvetli tesirler yaptığı görülmektedir. Mısır Hivedi Abbas Hilmi paşanın kızı lütfiye, sultan Vahdettinin küçük kızı sabiha sultan bir dönem Atatürk’ün ilgi odağında bulunan kadınlardı. Kitap ayrıca Mustafa Kemal’in kız kardeşleri Makbule ve Naciye ile olan çocukluk hatıralarından bahsediyor. Naciyenin ölümünden sonra Makbule hanım ile bağlarının daha da kuvvetlendiğinden söz ediyor. Cephede ATATÜRK’ün yanı başında bulunan Halide Edip Adıvar’la yakın ve uzak duruşun içyüzü kitapta yer alan partnerin iz bırakanları arasında.

Üç buçuk yıl düşman çizmesi altında ezilmiş kahrolmuş İzmir şimdi de keskin uçlarıyla büsbütün korkunçlaşan alevlerin elinde bunalıyor yok oluyordu. Büyük İzmir yangınıydı bu. Yıllardan 1922 günlerden Eylül’ün 10’u idi. Kramer kenti civarındaki evlerden birinde belirli bir telaş vardı. Karargahtı burası, başkumandanlık karargahı. Buradan Muammer beyin konağına taşınılmasına karar verildi. Ne tuhaf ve ne hazindir. Bir ara dakikası bazen insanların hayatında unutulmaz ve önüne geçilmez değişikler yaratabiliyor. İhtimal o anda Muzaffer başkumandan uşakizade Muammer beyin konağına değil de başka bir yere taşınılmasına karar verseydi, Latife hanım adında genç bir kadını da belki hiç kimse tanıyamayacak, varlığından kimse haberdar olmayacak ve genç kadın bütün hayatını bir esrar ve isyan perdesi altında geçirmeyecekti.O sırada uşakizade Muammer bey eşi ve küçük kızı Avrupa da bulunmaktaydı. Konakta sadece Latife hanımla büyük annesi oturmaktaydı. Gazinin köşke geldiği haber alınınca tarifsiz, benzersiz, bir sevinç içinde üstünün başının düzgün olup olmadığına bakmadan koşmuş. Başkumandanın ayaklarına kapanırken haykırmıştı.

"Paşam-paşam"

Bu feryatta neler gizli değildi ki çekilen sıkıntılar, kara günler, kurtuluş sevinci, konağa gelmekle paşanın verdiği bahtiyarlık hepsi bu iki kelimenin dört hecesiyle feryat ediyordu. Bu Gazi Mustafa Kemal Paşa ile ilk karşılaşmalarıdır. Kültürlü, bilgili karşısındakini tesiri altına alacak şekilde konuşmasını bilen bir kadındı Latife hanım. Ayrıca Mustafa Kemal ile Ankara’ya gitmek istiyordu.Onu yalnız bırakmamak ve onsuz kalmak istemiyordu. Lakin bu isteği yerine getirmek biraz zordu. Henüz nikahlı olmadığı yani aralarındaki münasebetin resmi muameleden geçirilmemiş olduğu bir kadını beraberinde Ankara’ya getirmesi hem halk tarafından hoş görülmeyecek hem de muhaliflerine fırsat hazırlamış olacaktı. İçli ve duygulu bir kadındı Latife hanım. Mustafa Kemalin kendisini beraberinde Ankara’ya götürmemesi, Latife hanımın kalbinden yaralamış, fakat bunu belli etmemeye çalışmıştır. Halbuki Mustafa Kemal ona demişti ki “Bir yere gitmeyin beni bekleyin bunu emrediyorum.”Bu söz verilen teminatın en güzel örneği değilmiydi.Latife hanım her an gazinin hayaliyle yaşıyordu.Ankara’ya döndükten sonra annesi Zübeyde hanım “Latife artık Mustafa’nın kalbindedir.” Evvelce Mustafa Kemal evlenmeye karşı olduğunu şu sözlerle anlatıyor; “Evli olmak millet ve memleket lehine icabında büyük fedakarlıkları göze almayı kayıtlar.İnsanın yerine göre enerjisini kırar.” Ben mücadele adamıyım, hiçbir kayıt altına girmemek isterdim.Şimşekler ve fırtınalar arasında geçmiş 43 yıllık hayat gemisi artık sükunet limanına girmek üzereydi. Latife hanım, kaç zamandır özlediği hayata kavuşmuştu. Gaziyi ilk gördüğü andan beri bu dakikayı beklemişti.29 Ocak 1923 günü saat 17:00 den itibaren Gazi Mustafa Kemal Paşa’da evliler arasındaydı. Latife hanım en olmayacak ve akla gelmeyecek yerde dahi Gazi’yi kıskanıyordu.Latife hanım ki ne kadar büyük aşk olursa olsun, karşılıklı gururda bir arada yaşayamaz.Latife hanımın yanıldığı nokta burasıydı. ATATÜRK manevi evladı Zehra Mehmet’e her an sevgisini göstermiştir.Sabiha Gökçen Atatürk’ü ilk defa Bursa’ya geldiği zaman gördü. 1923 yılının kış aylarıydı. Bursa Gazi’yi büyük bir törenle karşılamıştı. O törende bulunanlar arasında küçük Sabiha’da vardı. Küçük yaşından beklenmeyen bir kuvvetle onu sevmiş ve hiç unutmamıştım diyecektir.

AYATÜRK manevi kızı Sabiha Gökçen’in eğitimiyle de yakından ilgilenmiştir.Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün tembelliğe hiç tahammülü yoktur.Sabiha Gökçen sivil havacılık mektebini bitirerek pilot olmuştur.
Türk kızı, erkeği cesaret ve azimle Türk semalarındaki yerini alacaktır. ATATÜRK’ün manevi kızı Nebilenin yakacık sanatoryumunda ilk önce ışığa kapanmış olan mavi gözlerinin elemli bir günde hayata kapandığına tanık oluyoruz. Gazi Mustafa Kemal’in Afet hanımın fikirlerine ne kadar değer verdiğini öğreniyoruz. Atatürk’ün annesi Zübeyde hanımın yetiştirip, büyüttüğü daha sonrada evlendirdiği Vasfiyenin bir kızı olur. Bu kızın ismini Mustafa Kemal “Ülkü” olarak koyar. Ülkü ATATÜRK’ün yanından ve dizlerinin dibinden hiç ayrılmazdı. Atatürk onu ne kadar çok seviyor aynı şekilde oda Atatürk’ün kim olduğunu bilmeden çok seviyordu. ATATÜRK küçük bir çocuğun aşırı hallerine tahammül edebilecek yaradılışta değildi ama Ülkü ne yaparsa yapsın, Ülkünün tüm aşırı hallerine tahammül ediyordu.

ATATÜRK’ün hayatındaki kadınların tutkulu kişilikleri, Atatürk’e olan hayranlık derecesindeki ilgi ve sevgileri. Aşkla,nefretle,gururla,kıskançlık ve sevecenlikle geçen ömrün hem tanığı, hem de yaşayanıdır her biri. Adeta birer roman kahramanı olan Atatürk’ün hayatındaki kadınların capcanlı portreleri çizilmiş bu kitapta.

KAYNAK:ATATÜRKÜN HAYATINDAKİ KADINLAR - ALTAN DELİORMAN
 
Geri
Top