Samsun Lisesi’nde Coğrafya dersine girmesi ile ilgili hatırayı da Eflatun Cem Güney şöyle anlatıyor:
Gazi, bu yurt gezilerinden birinde Samsun’a uğramıştı. Lise’de sınıflara girip çıktı. Hasan Ali Yücel Bakanlık Müfettişi, ben de o Lise’nin bir idarecisi olarak emirlerinde bulunuyorduk.
Coğrafya dersinde çocuklardan birine yurt (Türkiye) haritası çizdirdi. Çocuk kendisine inanan bir rahatlıkla tebeşiri yürüttü ve umulmadık bir çabuklukla yurt haritasını yazı tahtası üzerinde çizileştirdi.
Gazi, şöyle bir baktı. Sonra tatlı, yumuşak bir sesle:
—Oğlum, dedi; şu senin haritada bin yıllık bir yurt parçası sınırlarımızın dışında kaldı.
Bu tomurcuk yavrunun körpe zekâsı, bir çift mavi gözle kamaşmıştı. Bilerek, bilmeyerek tebeşiri uzattı. Gazi de çocuğun titreyen parmaklarından aldı ve güney sınırlarımızı düzeltti. Herkes göz kulak kesilmişti. Çizdiği sınır Hatay topraklarından geçiyordu.
Çocuğa döndü:
—Böyle olmayacak mı? dedi.
Bu küçük çocuk, büyük bir cevap verdi:
—Sınırlarımız çizdiğiniz yerden geçer.
Gazi, bu yurt gezilerinden birinde Samsun’a uğramıştı. Lise’de sınıflara girip çıktı. Hasan Ali Yücel Bakanlık Müfettişi, ben de o Lise’nin bir idarecisi olarak emirlerinde bulunuyorduk.
Coğrafya dersinde çocuklardan birine yurt (Türkiye) haritası çizdirdi. Çocuk kendisine inanan bir rahatlıkla tebeşiri yürüttü ve umulmadık bir çabuklukla yurt haritasını yazı tahtası üzerinde çizileştirdi.
Gazi, şöyle bir baktı. Sonra tatlı, yumuşak bir sesle:
—Oğlum, dedi; şu senin haritada bin yıllık bir yurt parçası sınırlarımızın dışında kaldı.
Bu tomurcuk yavrunun körpe zekâsı, bir çift mavi gözle kamaşmıştı. Bilerek, bilmeyerek tebeşiri uzattı. Gazi de çocuğun titreyen parmaklarından aldı ve güney sınırlarımızı düzeltti. Herkes göz kulak kesilmişti. Çizdiği sınır Hatay topraklarından geçiyordu.
Çocuğa döndü:
—Böyle olmayacak mı? dedi.
Bu küçük çocuk, büyük bir cevap verdi:
—Sınırlarımız çizdiğiniz yerden geçer.