ATILAY FACİASI 14.Temmuz.1942

wien06

V.I.P
V.I.P
Binbaşı Sadi GÜRCAN komutası altında dalışta iken batan ATILAY faciasında 37 denizcimiz 14 Temmuz 1942’de şehit olmuştur.

İsim babasının Atatürk olduğu Atılay denizaltı gemimiz İstanbul Taşkızak tersanesinde inşa edilmiş 80 metre boyunda 52 personelli bir denizaltıdır.Atatürk’ün kendi el yazısı ile yapılacak gemilere Atılay, Saldıray, Batıray, Yıldıray adı verilmesini isteyen direktifi Deniz Müzesinde teşhir edilmese bile saklanıyordur.

Yeni cihazların kontrolü maksadıyla Donanma Komutanlığından istenen gemi 14 Temmuz 1942 günü saat 07.30 sularında Çanakkale’ye gelip demirlemiştir. Saat 8.00-9.00 arası yapılan brifingde tecrübelerin nasıl yapılacağı hakkında bilgi alış verişinde bulunulmuştur. Saat 14.30’da Çanakkale Norto koyunda dalmış ve boğazdan çıkmış bir daha dönmemiştir.Geminin dönmeyişi üzerine deniz komutanı ile ihbar istasyonu komutanı tarafından 3 ve 5 no.lu motorlarla arama yapılmıştır. Saat 20.30’da Atılay’ın battı şamandırası bulunmuştur.İhbar istasyonu komutanı Fatih KARAYEL telefonla irtibat kuramamıştır.

1. Atılay akıntı sebebi ile mayınlı sahaya girmiştir.
2. Antenli mayınlardan bir veya ikisinin patlaması sebebiyle büyük yara ve yaralar açılmış ve gemi su dolmuş, personelin kaybı ile sevk ve idareden mahrum kalmıştır.
3. 80 metre derinlikte oluşu nedeni ile geminin ve gerekse mürettebatın kurtarılmasına olanak bulunamamıştır.

Hamiyet YÜCESES’in kocası Fethi YÜCESES Atılay denizatlı gemisinde başçavuş olarak görev yapıyordu.Bu kazadan sonra Hamiyet YÜCESES “ Gitti de gelmeyiverdi ” şarkısını okumuş ve meşhur olmuştur.


TCG ATILAY DENİZALTISINDA ŞEHİT OLAN VATAN EVLATLARIMIZ:


(SUBAYLAR)
SADİ GÜRCAN ( GÜV.BNB. KOMUTAN )
SEBATİ TAŞÖZ ( GÜV. YZB. II. KOMUTAN )
AHMET TÖRÜN ( MAK. YZB. BAŞ ÇARKÇI )
RAUF BAYKAL ( GÜV.ÜTĞM. VARDİYA SB )
ADNAN ERÜL ( MAK. YZB. II: ÇARKÇI )
AHMET ATAKAN ( GD.SUBAY VARDİYA SB. )

( ASTSUBAYLAR )
HAKKI TEZCANLI ( GV.BAŞÇAVUŞ )
ZİYA LODOS ( MAK.BAŞÇAVUŞ )
NECMİ SUNAL ( MAK.BAŞÇAVUŞ )
MASUM ŞEN ( TELSİZ BAŞÇAVUŞ )
TAHSİN DÖNMEZ ( MAK.BAŞÇAVUŞ )
FETHİ YÜCESES ( ELK.BAŞÇAVUŞ )
HÜSEYİN COŞKUN ( TOR.MAK.BAŞÇAVUŞ )
CEMAL DİNÇER ( MAK.ÜSTÇAVUŞ )
KEMAL DAĞAŞAN ( MAK.GD.ONBAŞI )
AGAH PERİNA ( ELK.GD.ONBAŞI )
İSMET İSKİL ( TELSİZ GD.ONBAŞI )
ALİ RIZA BAYKUŞ ( MAK.GD.ONBAŞI )
SELAHATTİN NARTMAN ( MAK.ÜSTÇAVUŞ )
İSMAİL TOGAY ( ELK.GD.ÇAVUŞ )
NURETTİN GÜNENÇ ( GÜV.GD.ÇAVUŞ )
SABAHATTİN VAROL ( ELEKTR.GD.ÇAVUŞ )
HASAN ŞENTUNA ( GÜV.GD.ÇAVUŞ )

( ERLER )
HASAN GÜNEŞ
İBRAHİM ERBAŞ
MUSTAFA ÖZBEK
TEMEL KÜÇÜKOĞLU
TEMEL YENİGÜN
MEHMET ASLANTÜRK
ENVER KARAER
İSMAİL YILDIZ
HALİL EKİNCİ
İLYAS ÜNAL
DİLŞAT ÇAKAL
CEMAL BAHAR
MEHMET ÇİLHOROZ
EYÜP KAÇMAZ
HÜSEYİN GENÇER
HALİL KÜÇÜK


Ruhları şad olsun.
 
Atılay denizaltısı, 14 Temmuz 1942 tarihinde batan Türk hücum denizaltısı. 80 metre boyunda ve 52 mürettebat kapasiteli idi. Taşkızak Tersanesi'nde inşa edilerek 1939 yılında hizmete girdi.Gövdesindeki 1,5 metre çapındaki delik nedeniyle, denizaltının, 1. Dünya Savaşı'ndan kalan bir mayına çarparak battığı görüşü hakimdir.


14 Temmuz 1942 günü, Donanma Komutanlığı'ndan istenen gemi, yeni cihazların kontrolü maksadıyla saat 14:30'da Çanakkale Mortu Koyu'nda, Binbaşı Sadi Gürcan komutasında dalmış ve bir daha su yüzüne çıkamamıştır. Geminin dönmeyişi üzerine deniz komutanı ile ihbar istasyonu komutanı tarafından 3 ve 5 no'lu motorlarla arama yapılmıştır.


Dalıştayken batan ve can kaybına neden olan ilk Türk denizaltısıdır. Denizcilik tarihine Atılay faciası olarak geçen bu olayda 38 denizci hayatını kaybetmiştir. Ölenler arasında, meşhur ses sanatçısı Hamiyet Yüceses'in ilk eşi, astsubay Fethi Yüceses de bulunmaktadır. Kumanya almak üzere Nara Burnu'ndan sahile çıkan Amasra'lı Ahmet Bağdat adlı bir er, bu faciadan hayatta kalan tek kişi olmuştur.


Denizaltıya "Atılay" adının verilişi Atılay'la birlikte, benzer üç denizaltının isim babalığını Atatürk yapmıştı. Atatürk, zamanın başbakanı Celal Bayar'a 17 Ocak 1938 tarihli açıklama notunda şöyle diyordu:


"Yeni dört denizaltı gemimiz için bildirdiğimiz isimler şunlardır: Saldıray, Batıray, Atılay, Yıldıray. Bunların manalarını izaha bile hacet olmadığı kanaatındayım. Manaları; Türkçe olan bu kelimelerin kendisindedir."



Kazanın gerçekleşmesi ve nedenleri

Kazadan şans eseri kurtulan, Ahmet Bağdat isimli er ile ilgili, 9 Haziran 1995 tarihli bir gazete haberiBir emniyet botu, Atılay'ı yüzeyden takip ediyordu. Bu takip, bir süre sonra, kötü hava şartları nedeniyle yarım kaldı. Saatler geçti Atılay'dan hiçbir ses çıkmadı. Aynı gece, saat 20:30'a doğru, denizaltının battı şamandırası bulundu. Şamandıradaki telefon işliyor, ancak gemi personelinden ses çıkmıyordu. İhbar istasyonu komutanı Fatih Karayel, telefonla irtibat kuramamıştı.Atılay'ın batma sebebi, olayın gerçekleştiği günlerde tahminlerden ibaretti. Mayına çarptığı iddialarının yaygın olmasına rağmen günümüzde de tam bir açıklama getirilememiş olup, olay tartışmalıdır.


Denizaltı Filosu Komutanlığı'nın raporu

Bu soruya cevap olarak, Atılay denizaltısının batışını müteakip; Denizaltı Filosu Komutanlığı’nın, Donanma Komutanlığı’na verdiği raporda şöyle denmektedir:


1.Atılay akıntılı bir mahalde uzun süren bir dönüş müddetince akıntı tesiriyle, herhangi bir suretle kirletme şeklinde antenli mayın atılmış bir sahaya girmiştir.
2.Atılay bu sahada bir antenli mayının patlaması neticesi büyük bir yara veya yaralar alarak; veya personelin ani ölüm neticesi, sevk ve idareden mahrum kalarak batmıştır.
3.Atılay’ın bulunduğu derinliğin 80 metre civarında oluşu, gerek personelin ve gerekse mürettebatın kurtarılmasına imkan vermemiştir.


İzinli olduğu için olaydan kurtulan erin ifadesi:

Denizaltı batmadan önce karaya çıkmış olmakla faciadan kurtulmuş olan Ahmet Bağdat (2000 yılında vefat etmiştir) 9 Haziran 1995 tarihli Milliyet gazetesinde yaptığı açıklamayla patlama olmadığı kanaatini savunmuştur. Görüşünü; "Denizaltı mayına çarmış olsaydı, denizin üzerinde yağ ve mazot olurdu." diyerek açıklamıştır. Ancak, kendi ifadesiyle de ortamın son derece akıntılı olduğu doğrulandığına göre "Akıntı, yağ ve mazotu hızla dağıtıp yok edebilir miydi?" sorusu akla gelmektedir.

Yıllarca nerede olduğu ve neden battığı anlaşılamayan bu denizaltının gizemini, 52 yıl sonra, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’nın desteğiyle, bu vakfın yönetim kurulu üyesi, ünlü araştırmacı Selçuk Kolay ve ekibi; 2,5 aylık bir çalışma sonunda çözmüş, konumunu ve derinliğini tam olarak tespit etmiştir.Sahilden 5-6 kilometre açıkta ve 68 metre derinlikte bulunan denizaltı üzerinde yapılan araştırmada 1.5 m.'lik bir delik görülmüş, böylece Atılay'ın, I. Dünya Savaşı'ndan kalma bir mayına çarparak battığı kanaati hakim olmuştur.
 
Geri
Top