Kimse böyle bir acı görmesin.
Ayla 58 senedir bulunamadı...
1961 yılında Ayla kaybolduğu zaman bende 5 yaşında bir kız çocuğu olarak sıkı göz hapsine alınmıştım ...Yalnız sokağa çıkmam oynamam yasaklanmış bakkala bile gidemez olmuştum .Evimizde günlerce Ayla neden nasıl kayboldu nerede diye devamlı konuşmalar yapılırdı .Allahım bu Ayla bir an önce bulunsunda bende sokakta oynayabileyim derdim ...Evde sıkı yönetim vardı annemle bile bir yere giderken elimden sıkı sıkıys tutardı .. Günler ayları aylar yılları kovaladı durdu ..Kayıp kız Ayladan bir daha hiç ama hiç haber alınamadı...
83 yaşındaki Selahattin Özakar, 50 yıl önce kaybolan ve asla bulunamayan Ayla'nın babası...
Türkiye'nin ayağa kalktığı ilk kayıp çocuk vakasıydı küçük Ayla... 9 Ekim 1961 günü İstanbul Bahçelievler'deki evinden 100 metre uzaktaki bakkala gitti. Bisküvi ve çikolata alan küçük kızı bakkaldan çıktıktan sonra bir daha gören olmadı. Kayıp kızını bulmak için polise ve gazetelere başvuran Kore gazisi baba Özakar'ın feryadını kısa sürede tüm Türkiye duydu. Özel ekipler seferber oldu, olay Interpol ve yabancı gazetelere bile yansıdı, yıllarca acılı babaya ihbarlar yağdı...
MEDYUM GETİRTTİ...
Baba Selahattin Özakar kızını bulmak için Türkiye'yi karış karış gezdi, kimi zaman cinci hocalarla, kimi zaman gangsterlerle mücadele etmiş, tüm parasını tüketti. Özakar'ın kayıp kızını bulmak için İngiltere'den medyumlar bile getirdi. Kızını bulana 20 bin lira ödül vereceğini açıklayan acılı babayı "Ben Aylayım" diye arayan da oldu, kaçak malları saklayan düşmanını "Kızıın kaçıran o" diye ihbar eden de. Küçük kız asla bulunamadı ama Selahattin Özakar'ın çabası pek çok kayıp kız ın bulunmasını sağladı...
FİLMİNİ ÇEKTİLER..
Ayla'nın dramı sinemaya bile aktarıldı. Ancak senaryoda kendisini, Çingeneler tarafından kaçırılan kızını bulunca onu kabul etmeyen bir baba karakterinde gören acılı baba, öfke ve gözyaşları içinde mahkemeye başvurup filmi toplattırdı. "O dönem mahallede birçok inşaat alanı vardı. Yavrumun bileğindeki altın zinciri almak isteyen biri bir inşaatta kızıma fenalık yapmış olabilir" diye konuşan Özakar diğer kızlarını okula kendisi götürüp getirdi, hiçbir yere tek başına yollamadı. Kayıp Ayla ise onun gözünde hep 6 yaşında kanepede zıplayan son görüntüsüyle kaldı...
SEMBOLİK MEZARA GÖMDÜ ...
Acılı baba, kızını aramaktan asla vazgeçmedi ama her gece kefenle rüyasına gelip elini tutan kızını, doktorların da tavsiyesiyle sembolik olarak 40 yıl sonra hazırladığı Topkapı'daki aile mezarlığına defnetti. Ancak o zaman kâbuslarından kurtuldu. İçinde hala bir umudun yaşadığını belirten Selahattin Özakar, "Sağ olsaydı bulunurdu dedim hep, hiç olmazsa kemiklerini bulayım bana yeter. Öldüyse bile mezarını bilen biri çıkar umuduyla bu röportajı yapıyorum" diyor. Kayıp ailelerine ise tek bir tavsiyesi var: "Teknoloji çok ilerledi artık. Asla vazgeçmeyin!.."
Alıntı
Ayla 58 senedir bulunamadı...
1961 yılında Ayla kaybolduğu zaman bende 5 yaşında bir kız çocuğu olarak sıkı göz hapsine alınmıştım ...Yalnız sokağa çıkmam oynamam yasaklanmış bakkala bile gidemez olmuştum .Evimizde günlerce Ayla neden nasıl kayboldu nerede diye devamlı konuşmalar yapılırdı .Allahım bu Ayla bir an önce bulunsunda bende sokakta oynayabileyim derdim ...Evde sıkı yönetim vardı annemle bile bir yere giderken elimden sıkı sıkıys tutardı .. Günler ayları aylar yılları kovaladı durdu ..Kayıp kız Ayladan bir daha hiç ama hiç haber alınamadı...
83 yaşındaki Selahattin Özakar, 50 yıl önce kaybolan ve asla bulunamayan Ayla'nın babası...
Türkiye'nin ayağa kalktığı ilk kayıp çocuk vakasıydı küçük Ayla... 9 Ekim 1961 günü İstanbul Bahçelievler'deki evinden 100 metre uzaktaki bakkala gitti. Bisküvi ve çikolata alan küçük kızı bakkaldan çıktıktan sonra bir daha gören olmadı. Kayıp kızını bulmak için polise ve gazetelere başvuran Kore gazisi baba Özakar'ın feryadını kısa sürede tüm Türkiye duydu. Özel ekipler seferber oldu, olay Interpol ve yabancı gazetelere bile yansıdı, yıllarca acılı babaya ihbarlar yağdı...
MEDYUM GETİRTTİ...
Baba Selahattin Özakar kızını bulmak için Türkiye'yi karış karış gezdi, kimi zaman cinci hocalarla, kimi zaman gangsterlerle mücadele etmiş, tüm parasını tüketti. Özakar'ın kayıp kızını bulmak için İngiltere'den medyumlar bile getirdi. Kızını bulana 20 bin lira ödül vereceğini açıklayan acılı babayı "Ben Aylayım" diye arayan da oldu, kaçak malları saklayan düşmanını "Kızıın kaçıran o" diye ihbar eden de. Küçük kız asla bulunamadı ama Selahattin Özakar'ın çabası pek çok kayıp kız ın bulunmasını sağladı...
FİLMİNİ ÇEKTİLER..
Ayla'nın dramı sinemaya bile aktarıldı. Ancak senaryoda kendisini, Çingeneler tarafından kaçırılan kızını bulunca onu kabul etmeyen bir baba karakterinde gören acılı baba, öfke ve gözyaşları içinde mahkemeye başvurup filmi toplattırdı. "O dönem mahallede birçok inşaat alanı vardı. Yavrumun bileğindeki altın zinciri almak isteyen biri bir inşaatta kızıma fenalık yapmış olabilir" diye konuşan Özakar diğer kızlarını okula kendisi götürüp getirdi, hiçbir yere tek başına yollamadı. Kayıp Ayla ise onun gözünde hep 6 yaşında kanepede zıplayan son görüntüsüyle kaldı...
SEMBOLİK MEZARA GÖMDÜ ...
Acılı baba, kızını aramaktan asla vazgeçmedi ama her gece kefenle rüyasına gelip elini tutan kızını, doktorların da tavsiyesiyle sembolik olarak 40 yıl sonra hazırladığı Topkapı'daki aile mezarlığına defnetti. Ancak o zaman kâbuslarından kurtuldu. İçinde hala bir umudun yaşadığını belirten Selahattin Özakar, "Sağ olsaydı bulunurdu dedim hep, hiç olmazsa kemiklerini bulayım bana yeter. Öldüyse bile mezarını bilen biri çıkar umuduyla bu röportajı yapıyorum" diyor. Kayıp ailelerine ise tek bir tavsiyesi var: "Teknoloji çok ilerledi artık. Asla vazgeçmeyin!.."
Alıntı