Aztek İmparatorluğu’nun Neden Yok Olduğu Sonunda Keşfedildi!
İnsanlık tarihinin en gizemli toplumlarından olan, inşa ettikleri tapınak ve astronomi merkezleriyle ağızları açık bırakan Aztekler yok olalı yaklaşık 500 yıl geçti. Bilim insanları nihayet onların neden yok olduklarını keşfettiler.
1545’te, günümüzden 473 yıl önce Aztek İmparatorluğu tarihe karıştı. Bugüne kadar ulaşan kalıntılardan yola çıkılarak hesaplanan bu süre, dünya tarihinin en ilginç toplumlarından birisinin sonuna ışık tutmak için yetersizdi.
Aztekler, dönemlerinin çok ilerisinde mimari çizgiye sahip şehirlerinde, tapınaklarında ve bilimsel araştırma merkezlerinde yüksek ateş, baş ağrısı gibi şikayetlerle yataklara düşmeye başladılar. Kısa süre sonra gözleri, ağızları ve burunlarından kan gelmeye ve acılar içerisinde ölmeye devam ettiler.
Onların bu esrarengiz sonu, birkaç yıl öncesine dayanan bazı olaylarla ilişkiliydi. 1550 yılında, Aztek nüfusunun %80’ini oluşturan 15 milyon insan zaten yaşamını yitirmişti. Bilim insanları, yıllar alan bu kitlesel yok oluş efsanesini daha yakından incelemek için çalışıyorlar ve bir türlü sonuca ulaşamıyorlardı.
Neredeyse 5 asır sonrasında aranan o cevap bulunmuş olabilir:
Aztekleri, acı dolu ölüme sürükleyen şey neydi? Her bulgudan da anlaşılacağı üzere salgın bir hastalık söz konusuydu. Bilim insanları, mumyalaşmış Azteklerin dişlerinden aldıkları DNA delillerini kullanarak, tifo benzeri bir yüksek ateşli salgın hastalığı keşfettiler.
Yerli halk bu hastalığı “Aziz Nahuatl’in dilindeki pastil” anlamına gelen “cocoliztli” kelimesiyle anıyorlardı. Yeni yapılan tespitlere göre tifo benzeri bu salgına neden olan şey, Paratyphi C olarak bilinen bir alt tür bakteriydi.
Paratyphi C, bağırsaklarda bulunan ve enfekte olmuş yiyecek veya su ile bulaşan bir bakteriydi. Bu bakterinin bir benzeri günümüzde çiğ yumurtalarda bulunan Salmanella patojenleri ile yakından ilişkili. Neyse ki bu bakteri, günümüzdeki insanların çok çok azında enfeksiyonel semptomlara neden oluyor.
Bilim insanları hastalıktan dolayı ölen insanların toplu şekilde gömüldükleri bir Cocoliztli mezarlığında, söz konusu bakteriyi 29 farklı iskeletin DNA’larında keşfettiler. Bununla birlikte ekipler, henüz keşfedilmemiş bazı bakteri türlerinin ve patojenlerin de Aztek halkını ölüme götürmüş olabileceklerinin de altını çizdiler.
Çalışmalar sayesinde Aztek halkının sonunu getiren salgının kökeni de bulunmuş olabilir. Bu salgın, Avupa’dan Aztek topraklarına gelen sömürgeciler tarafından getirilmişler. Söz konusu araştırmanın raporlarında, bakterileri taşıyan hayvanların, Avrupa’dan gelen gemilerden inip Meksika topraklarına kadar inmiş olabileceklerinden söz ediliyor.
Tarihlerinde daha önce böyle şeylerle karşılaşmamış olan Aztekler ise hiçbir önlem alamadıkları için tarih sahnesinden kısa sürede silindiler. Halbuki Avrupa insanları grip, kızamık ve çiçek gibi salgın hastalıklara alışıklardı ve alternatif tıp yöntemleri ile çözümler geliştirmişlerdi.
Azteklere ait kalıntılar, bugün hala Meksika’da ve Orta Amerika’nın çeşitli bölgelerinde bulunabiliyor.
İnsanlık tarihinin en gizemli toplumlarından olan, inşa ettikleri tapınak ve astronomi merkezleriyle ağızları açık bırakan Aztekler yok olalı yaklaşık 500 yıl geçti. Bilim insanları nihayet onların neden yok olduklarını keşfettiler.
1545’te, günümüzden 473 yıl önce Aztek İmparatorluğu tarihe karıştı. Bugüne kadar ulaşan kalıntılardan yola çıkılarak hesaplanan bu süre, dünya tarihinin en ilginç toplumlarından birisinin sonuna ışık tutmak için yetersizdi.
Aztekler, dönemlerinin çok ilerisinde mimari çizgiye sahip şehirlerinde, tapınaklarında ve bilimsel araştırma merkezlerinde yüksek ateş, baş ağrısı gibi şikayetlerle yataklara düşmeye başladılar. Kısa süre sonra gözleri, ağızları ve burunlarından kan gelmeye ve acılar içerisinde ölmeye devam ettiler.
Onların bu esrarengiz sonu, birkaç yıl öncesine dayanan bazı olaylarla ilişkiliydi. 1550 yılında, Aztek nüfusunun %80’ini oluşturan 15 milyon insan zaten yaşamını yitirmişti. Bilim insanları, yıllar alan bu kitlesel yok oluş efsanesini daha yakından incelemek için çalışıyorlar ve bir türlü sonuca ulaşamıyorlardı.
Neredeyse 5 asır sonrasında aranan o cevap bulunmuş olabilir:
Aztekleri, acı dolu ölüme sürükleyen şey neydi? Her bulgudan da anlaşılacağı üzere salgın bir hastalık söz konusuydu. Bilim insanları, mumyalaşmış Azteklerin dişlerinden aldıkları DNA delillerini kullanarak, tifo benzeri bir yüksek ateşli salgın hastalığı keşfettiler.
Yerli halk bu hastalığı “Aziz Nahuatl’in dilindeki pastil” anlamına gelen “cocoliztli” kelimesiyle anıyorlardı. Yeni yapılan tespitlere göre tifo benzeri bu salgına neden olan şey, Paratyphi C olarak bilinen bir alt tür bakteriydi.
Paratyphi C, bağırsaklarda bulunan ve enfekte olmuş yiyecek veya su ile bulaşan bir bakteriydi. Bu bakterinin bir benzeri günümüzde çiğ yumurtalarda bulunan Salmanella patojenleri ile yakından ilişkili. Neyse ki bu bakteri, günümüzdeki insanların çok çok azında enfeksiyonel semptomlara neden oluyor.
Bilim insanları hastalıktan dolayı ölen insanların toplu şekilde gömüldükleri bir Cocoliztli mezarlığında, söz konusu bakteriyi 29 farklı iskeletin DNA’larında keşfettiler. Bununla birlikte ekipler, henüz keşfedilmemiş bazı bakteri türlerinin ve patojenlerin de Aztek halkını ölüme götürmüş olabileceklerinin de altını çizdiler.
Çalışmalar sayesinde Aztek halkının sonunu getiren salgının kökeni de bulunmuş olabilir. Bu salgın, Avupa’dan Aztek topraklarına gelen sömürgeciler tarafından getirilmişler. Söz konusu araştırmanın raporlarında, bakterileri taşıyan hayvanların, Avrupa’dan gelen gemilerden inip Meksika topraklarına kadar inmiş olabileceklerinden söz ediliyor.
Tarihlerinde daha önce böyle şeylerle karşılaşmamış olan Aztekler ise hiçbir önlem alamadıkları için tarih sahnesinden kısa sürede silindiler. Halbuki Avrupa insanları grip, kızamık ve çiçek gibi salgın hastalıklara alışıklardı ve alternatif tıp yöntemleri ile çözümler geliştirmişlerdi.
Azteklere ait kalıntılar, bugün hala Meksika’da ve Orta Amerika’nın çeşitli bölgelerinde bulunabiliyor.