Maya ve küfler
Maya ve küfler barsaktaki tek geçici mikroplardır. Vejetaryen yiyeceklerle (meyve, baharat ve salatalar) yüksek konsantrasyonda sindirilirler. Küfler ayrıca fermente süt ürünlerinde (peynir, yoğurt, ...) bulunur. Maya ve küflerin mide asidine karşı direnci nedeniyle barsaktan çok sayıda geçiş yaparlar. Ancak, sindirim enzimlerinin seyreltme ve bozunma etkileri nedeniyle feçes ile vücut dışına atılan maya ve küf sayısı, fizyolojik koşullar altında görece azdır. Dışkıda £ 100 CFU/g konsantrasyonlarında farklı Candida (özellikle albikanlar), Geotrichum, Rhodotorula, Saccharomyces, Penicillium, Aspergillus ve Mucor izole edilebilir. Buna karşın, sebze ve süt ürünleri yönünden zengin bir beslenme durumunda yüksek sayılarda bulunabilirler.
Sayılarındaki artış çoğunlukla koloni direncinde azalmadan kaynaklanır, bu duruma şu koşullarda rastlanmaktadır:
Antibiyotik tedavisi
Kortikoid tedavisi
İmmünbaskı (iatrojenik, kanser, )
Alerji ve aşırı duyarlılık
Psişik bozukluklar
Kötü beslenme (şeker alımında artış)
Barsak florasında dengesizlik
Bu koşullar altında, bazı maya ve küf türlerinin sindirim sistemi üzerinde zararlı etkileri olabilir:
Birçok mayada barsak epitelyumu yüzeyine bağlanmasına ve sindirim sisteminde koloni oluşturmasına olanak sağlayan adhesinler bulunmaktadır.
Mayalar ortama daha iyi uyum sağlayabilmek için metabolik aktivitelerini değiştirirler ve yüzeylerini hücrelerarası ortamdaki trombosit ve proteinlerle gizleyerek bağışıklık sistemine yakalanmayabilirler.
Mayalardaki aşırı üreme tekrar emilen membran antijenlerinin çıkışında artışa yol açar ve duyarlı bireylerde aşırı duyarlılık reaksiyonları (örn. cilt bozuklukları ve romatoid artrit) yaratabilir.
Mayalar karbondioksit (ballooning), etanol ve fermantasyon yağı ürettikleri karbonhidratlar için diğer organizmalarla mücadele içine girerler, bu durum uzun süreli kolonizasyon durumunda hepatik detoksifikasyon kapasitesini aşabilir.
Barsak bariyerinin bozulması: Mukozal epitelyuma bağlanan mayalar, barsak bariyerinin bütünlüğünü korumada önemli rolü olan otokton florayı engeller. Ayrıca, mayalar proteazlar, fosfolipazlar ve kolajenazları serbest bırakıp, barsak mukozasının hücrelerini tahrip eden invasif formlar (pseudomicelia) üretirler.
Maya ve küfler barsaktaki tek geçici mikroplardır. Vejetaryen yiyeceklerle (meyve, baharat ve salatalar) yüksek konsantrasyonda sindirilirler. Küfler ayrıca fermente süt ürünlerinde (peynir, yoğurt, ...) bulunur. Maya ve küflerin mide asidine karşı direnci nedeniyle barsaktan çok sayıda geçiş yaparlar. Ancak, sindirim enzimlerinin seyreltme ve bozunma etkileri nedeniyle feçes ile vücut dışına atılan maya ve küf sayısı, fizyolojik koşullar altında görece azdır. Dışkıda £ 100 CFU/g konsantrasyonlarında farklı Candida (özellikle albikanlar), Geotrichum, Rhodotorula, Saccharomyces, Penicillium, Aspergillus ve Mucor izole edilebilir. Buna karşın, sebze ve süt ürünleri yönünden zengin bir beslenme durumunda yüksek sayılarda bulunabilirler.
Sayılarındaki artış çoğunlukla koloni direncinde azalmadan kaynaklanır, bu duruma şu koşullarda rastlanmaktadır:
Antibiyotik tedavisi
Kortikoid tedavisi
İmmünbaskı (iatrojenik, kanser, )
Alerji ve aşırı duyarlılık
Psişik bozukluklar
Kötü beslenme (şeker alımında artış)
Barsak florasında dengesizlik
Bu koşullar altında, bazı maya ve küf türlerinin sindirim sistemi üzerinde zararlı etkileri olabilir:
Birçok mayada barsak epitelyumu yüzeyine bağlanmasına ve sindirim sisteminde koloni oluşturmasına olanak sağlayan adhesinler bulunmaktadır.
Mayalar ortama daha iyi uyum sağlayabilmek için metabolik aktivitelerini değiştirirler ve yüzeylerini hücrelerarası ortamdaki trombosit ve proteinlerle gizleyerek bağışıklık sistemine yakalanmayabilirler.
Mayalardaki aşırı üreme tekrar emilen membran antijenlerinin çıkışında artışa yol açar ve duyarlı bireylerde aşırı duyarlılık reaksiyonları (örn. cilt bozuklukları ve romatoid artrit) yaratabilir.
Mayalar karbondioksit (ballooning), etanol ve fermantasyon yağı ürettikleri karbonhidratlar için diğer organizmalarla mücadele içine girerler, bu durum uzun süreli kolonizasyon durumunda hepatik detoksifikasyon kapasitesini aşabilir.
Barsak bariyerinin bozulması: Mukozal epitelyuma bağlanan mayalar, barsak bariyerinin bütünlüğünü korumada önemli rolü olan otokton florayı engeller. Ayrıca, mayalar proteazlar, fosfolipazlar ve kolajenazları serbest bırakıp, barsak mukozasının hücrelerini tahrip eden invasif formlar (pseudomicelia) üretirler.