BAŞAK BURCU … Zodyak’ın Kadrolu Fedaileri

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
”Genç Kız – ya da Genç Adam – 1687 gün 13 saat 27 dakikadır hizmet vermekte olduğu mekanın kapısını çekip çıkarken, omuzları yoğun ve yorucu geçmiş olan bir iş gününün fiziksel ve manevi ağırlığı altında çökkündür… Yine herkesten çok çalışmış, yine hassasiyeti abartılı bulunup anlaşılmamış, uyarıları göz ardı edilmiş, ama doğru bildiğinden asla ve kat’iyen yılmamış, yine herşeyi intizam içinde bırakmış ve yarın halletmesi gereken işleri listelemiş… Uğradığı haksız muameleleri ise itinayla Allah‘a havale etmiştir! Kapıdan çıkarken gözüne sekreter masasının üzerindeki dağıtılmamış postalar ve bir dosyanın içine özensizce tıkıştırılmış kaldırılmayı bekleyen evrak ilişir… Kaşları aldığı parayı hak etmek için yeterince gayret göstermeyen bu insanı düşünürken sertçe havaya kalkar. İçinden uyarıcı bir not yazmak gelir ama vaz geçer. Zira acele etmesi gerekmektedir. Önünde akşam karanlığında yapılacak zorlu bir yolculuk, her zamanki gibi arzu ettiğinden daha geç varacağı evinde ise onu bekleyen bir yığın sorumluluk vardır…”

Ruh halinden bir enstantane aktardığımız bu kişi, şirketin çağrı merkezi operatörü de, finans yönetiminden sorumlu eş-başkanı da olabilir! Ancak içine Kemalettin Tuğcu’nun Ruh’u kaçtığına göre, o kesinlikle bir BAŞAK’tır :))) Üstelik intiharın eşiğinde olduğunu filan zannetmeyin… Normal faniler, bu ruh hali birkaç gün sürdüğünde en yakın psikologa giderlerken, Başak kendini böyle hissetmediğinde, o gün üzerine düşeni yapmadığından şüphe edecek ya da kimbilir hangi sorunu göz ardı ettiği için az sonra başına geleceklerden kaygı duyacaktır!

BAŞAK Olmak…

Toprak grubunun her şeyi elle tutulur, biçimlendirilebilir ve yönetilebilir hale getirmeye çalışan kontrolcü doğası ile, Değişken burçların akışın farkında olmayı önemseyen, gözlemci, sorgulayıcı ve neredeyse huzursuzluk boyutunda ”hareket odaklı” tavrını bir araya getirince ortaya çıkan burç Başaktır :)

Başak da İkizler gibi Merkür’ün evladıdır. Ancak dikkat çekmeye meraklı, cüretkar ve girişken kardeşinin aksine, içe dönük bir zekaya ve sonuç odaklı bir davranış modeline sahiptir. O da kardeşi gibi onay almak ister. İnsanlarla temasını ve işbirliğini yitirmemeye çalışır. Ancak söyledikleriyle değil, yaptıklarıyla önemsenmek ve mutlaka işe yaramak derdindedir. Kolay bıkmaz, gayretlidir, azla yetinir ve prensiplerine bağlıdır. İkizler’i oyuncu ve kolaycı olmaya teşvik eden, gerçekleri işine göre çarpıtmak konusunda eşsiz bir yetenek veren Merkür, Başak’ta katı bir dürüstlüğe, söylenilen sözün duygusal etkilerini hesaba katmayı akıl edemeyen bir ”Doğrucu Davut”luğa soyunmuştur.

Başak’ın hayata dair her şeyi bilmek, öğrenmek konusundaki Merküriyen bir iştahı, gördüğü ve duyduğu her şeyi kendi düşünce sistemi içinde yargılayıp bir yere oturtmak konusunda – bazen takıntılı olabilen – bir ihtiyacı vardır. Tatil için gittiği şehrin haritasını inceleyip bunu zihnine kazıyan ve yürüyüşe çıktığında geçtiği sokak adlarına göre bu haritanın neresinde olduğunu düşünmeye çalışan, eskaza taksiye bindiğinde ise şöföre ayar vermeye kalkabilen insan Başaktır :)))

Somut verilere olan merakı yüzünden bazen fazlasıyla maddeci – bu yüzden de yüzeysel – olabilen değer sistemi, zaman zaman kötümserliğe varan – ve hayatında mucize faktörüne yer açmasını engelleyen – gerçekçiliği, hayat onun gayretlerinin karşılığını vermediğinde entellektüel bir yıkıma gitmesine neden olan ”matematik formüllere dayalı” akıl yürütme biçimi, araştıran, sorgulayan ve kolay tatmin edilemeyen, kaygılı ve gergin zihinsel yapısı, Başak’ı zor anlaşılan ve birazcık da zor geçinilen bir insan haline getirir :)

Gelgelelim son derece dünyevi, akılcı ve ödünsüz görünen bu önyüzün arkasında, ”Kadrolu Bir Fedai” saklanır!

Başak, varolma hissini, BENLİK duygusunu doğrudan yöntemlerle hayata geçiremeyen, – haritası güçlü ve iddialı konumdaki bir Yükselen Yöneticisi ve onunla uyumlu hareket eden bir Merkür ile ödüllendirilmediği sürece – ön planda olmaktan tedirginlik duyan, kendini bir misyonun içinde eritip yararlı ve değerli hale getirerek var olmayı tercih eden insanların burcudur!

Başak, karşıt Burcu Balık’a atfedilen ”Büyük Özne İçinde Kaybolmak” eğilimini, Balık’tan çok daha somut bir vericilikle ve katı bir görev anlayışı ile hayata geçirir. Fanatik olmaya yatkın ve vazgeçmeye karşı alerjik olan Başak’ın, inandığı ve kendini adadığı bir dava, bir hedef, ya da bir insan için yapamayacağı şey yoktur…

Başak’ın en değer verdiği şey EKSİĞİ TAMAMLAMAK ve AKIŞIN SÜRMESİNİ SAĞLAMAK’tır! Bu nedenle hatayı bulmak, sorunlu bir işi çözmek, yarım kalmış projeyi tamamlamak, yolundan çıkmış birini yoluna döndürmek, düşküne el uzatmak, ihtiyacı gidermek gibi konseptler, onun için karşı konulmaz çekim alanlarıdır… Editör, Öğretmen, Muhasebeci, Doktor ya da Sağlık Görevlisi, Sistem Analisti, Organik Tarımcı, Diyet Uzmanı, Kamu Görevlisi gibi düzeltici, düzenleyici, iyileştirici, koruyucu, arındırıcı, işlere yönelmelerinin temelinde yatan budur.

Fedakar ve kendini tüketircesine emektar olmaktan garip bir haz alır almasına ama, benlik hissinin böylesi titrek olmasından da acayip rahatsızdır! Soyut şeylerden haz etmeyen birinin somut kriterlerle açıklanamayacak bir adanmışlıkla davranmaya yatkın olması kadar tuhaf bir durum olabilir mi… Bu nedenle Başak, SAHİP OLDUĞU SOMUT KIYMETLER – mal mülk, maaş, birikim, kariyer, sosyal konum – ile kendini bütünlemeye, çok derindeki yokluk, hiçlik, önemsizlik kaygısını, dünyevi varlık göstergeleri ve bir takım maddi manevi takdir belgeleri ile gidermeye çalışır… Yani paragöz, kirli çıkı, malı-kıymetli, pinti, küçük hesapçı filan gibi sevimsiz ve ”zinhar asılsız” lakaplarla anılmalarının nedeni aslında budur :)))

Başak’ın bir ”Sosyal Kelebek” ya da bir ”İnsan Sevdalısı” olduğu söylenemez :) Zor güvendikleri, insanları hayatlarına almadan önce çok seçici davrandıkları, sadece kendilerinden bildikleri ve bir tür bağımlılık ilişkisi kurdukları insanlarla içli dışlı oldukları bir gerçektir. Benimsedikleri kişilerin üstüne titrer ve çok zor koparlar. Ama böylesi bir yakınlık seviyesine gelene kadar, etraflarında olan bir çok kişiyi de eleştirici ve sivri dilli olmaları nedeniyle kendilerinden uzaklaştırabilirler…

Genellikle çocukluk dönemlerinde, ”kendilerini tam anlamıyla sahiplenilmiş, korunmuş ya da bir çocuğun ihtiyaç duyacağı şekilde anlayışla karşılanmış hissedemedikleri, sürekli olarak güven tazelemek, ve onay almak zorunda bırakıldıkları, çok yüksek beklentilere maruz kaldıkları ya da arzu ettikleri koşulları oluşturmak için bizzat sorumluluk aldıkları” bir aile yapısında büyürler. Bu koşullar, bilinç altlarına kendilerini önemsiz ve çaresiz hissetmelerine, başka çocuklar kadar sevilmeyi ve korunmayı hak etmediklerine, güvenliklerini temin etmek, bir yer edinmek, söz ya da etki sahibi olmak, kıymet verilmek için fazlasıyla çaba sarf etmeleri gerektiğine dair kodlar yerleştirir.

Zorlayıcı çocukluk deneyimleri yüzünden, kusursuzluk ve memnuniyetsizlik görüntüsü altında özenle maskelenmiş öz-güven sorunları olabilir. Kendilerini sürekli olarak başkaları ile karşılaştırmak, eksik veya hatalı yanlarını fazla önemsemek ve bunlardan abartılı bir rahatsızlık duymak, bu huzursuzluğu gidermek için de kimseye kolay onay vermemek, başkalarının eksiklerinin altını çizerek kendilerini rahatlatmaya çalışmak gibi eğilimler geliştirebilirler. Marsları ve Plutoları sert etkiler aldıysa, kıskançlık duymaya, duygusal agresyonları ile girdikleri ortamı germeye, ve uzlaşmaya yanaşmayan bir kişilik sergilemeye yatkın olabilirler.

Mükemmeliyetçi oldukları için, ”ne istedikleri” konusundaki tarifleri biraz fazla detaylıdır. Bulduklarının aradıkları ile aynı olup olmadığına olduğuna karar vermeleri de biraz zor olabilir :))) Ama neyi istemediklerini gayet iyi bilirler! Ellerinde olan her kaynağı çok iyi kontrol etmeye ve etkin bir biçimde kullanmaya özen gösterir, yitirmekten, boşa harcamaktan nefret ederler. Sahip olduklarını ya da kendi kullanımlarına açık olduğunu düşündükleri bir şey hakkında yanıltılmaktan, aldatılmaktan, umduklarını bulamamaktan da nefret eder ve böyle durumlarda çok sert tepkiler verebilirler.

İdealist ve deneysel olmaktan ziyade muhafazakar ve genel kabul gören prensiplere dayalı bir hayat felsefeleri vardır. Din ve inanç konularına, hayatı düzenlemeye yarayan değerler sistemi olarak bakmaya yatkındırlar. Etik değerlerin savunuculuğunu yapmaktan zevk alır, toplumları ve bireyleri ahlaki kriterler doğrultusunda yargılar, toplum düzenini ve sosyal uyumu destekleyen bir tavır benimserler.

Sosyal hizmet projelerine, hayır işlerine, muhtaç, hasta ya da bir biçimde haksızlığa maruz kalmış insanlara destek amaçlı bireysel ya da örgütlü girişimlere yatkındırlar. Zira kendilerinden daha ”şanssız” gördükleri kişilere kol kanat germekten, daha az bilenlere öğretmek ve yol göstermekten, daha mutsuz olanlara umut ve cesaret vermekten mutluluk duyar, böyle insanlara karşı – cömert ya da anlayışlı olmadıklarını iddia edenleri şaşırtacak ve mahcup edecek kadar – verici davranabilirler.

BAŞAK ve Kariyer

Merkürleri çok olumsuz bir etki almadığı takdirde, dinamik, arı gibi çalışkan, okumayı öğrenmeyi gelişmeyi ve hayatı kolaylaştıran araç ve teknikleri keşfetmeyi seven insanlar olurlar. Radikal değişimlerden yana değildirler… Ama yenilikleri takip edip, işe yarar olduğuna inandıkları teknik ve sistemleri başarıyla kullanır hatta yenilikçi tasarımlar geliştirmeye, pratik çözümler üretmeye yetenekli olabilirler! İyi pozisyonlanmış bir Venüsleri varsa hem eğitim hayatları iyi geçer, hem de maddi açıdan başarı şansları yüksek olur.

Akademik hayat, finans dünyası, yayıncılık ve medya sektörü, teknik tasarım ve mühendislik içeren işler, her türlü analitik faaliyet, Başakların parlaması için uygun alanlardır. Bu arada – böyle çekingen insanlar adına şaşırtıcı gelse de – sinema ve televizyon dünyasında, kamera arkasında ve önünde birçok başarılı Başak’a rastlamak mümkündür. Kendisi olarak yapamadıklarını, bir başka kimliğe bürünerek yapmak ve ortaya çıkartamadığı duyarlılıklarını, rol icabı ortaya sermek, Başak için bir terapi gibidir. Üstelik, kendilerini dışa vurmasalar da birer ”İç Deniz” insanı oldukları için, başka insanların iç dünyalarına nüfuz etmek konusunda çok becerikli olabilirler.

Keanu Reves, Cameron Diaz, Michael Jackson, Beyonce Knowles, Selma Hayek, Sophia Loren, Richard Gere, Jeremy Irons, Mickey Rourke, Charlie Sheen, Sean Connery, Colin Firth, Tommy Lee Jones, Micheal Keaton, İdris Elba, Peter Sellers, Elvis Costello, Ingrid Bergman, Greta Garbo gibi kamera ile aşk yaşayan ve sahnede devleşen isimlerin Başak olduğunu öğrenmek sizi, bu burca başka gözle bakmaya itebilir ;)

Siz siz olun, anlaşılması zor, içe kapanık, mızmız filan deyip geçmeyin :))) Başak, Stephen King, William Saroyan, D. H. Lawrence gibi ünlü yazarlar da çıkartmış bir burçtur…

Yine de tevazusu, derinliği, münzeviliği, sorgulayıcılığı, hayatı ciddiye alması ve inandığı bir yola kendini adamaktan derin bir mutluluk duyması ile Başak’a özgü kabul edilen niteliklerin zirveye ulaşmış halini yansıtan isim bence yaşayan en değerli ozan ve yorumculardan biri olan Leonard Cohen’dir… Hayranıyım! Ruh eşim olduğu konusunda tutturuklu ve ısrarlıyım :)))

Ruh eşim filan demişken, Başakların aşk halinden de bahsetmekte fayda var!

BAŞAK ve İlişkiler

Olduğu gibi sevilebilecekleri hakkında kuşkulu, cazibelerini ortaya çıkartmak konusunda ürkek, reddedilme ihtimali karşısında fazlasıyla hassas oldukları için duygularına dair pek suskun hatta inkarcı, ama bir o kadar da tutkulu, tensel ve zaaflı insanlardır… Haz almak onların Aşil Topuğu’dur. Onları mutlu eden ve zevk veren nesneler ve insanlara, takıntılı bir bağlılık hissedebilirler. Kendilerini arzu etikleri şeylerden mahrum bırakmak konusunda pek disiplinli olsalar da, bir kez gevşediler mi dizginlenemez bir hal de alabilirler :)))

Duygusal ilişkilerinde sınırsız teslimiyeti özleyen… Bir kez bağlandıkları zaman akla gelmeyecek kadar verici ve fena halde sahiplenici davranabilen… Ve BAĞ’ları sıkı tutma ihtiyacı yüzünden, zalim-kurban, köle-efendi, kurtarıcı-umutsuz vaka tarzı ilişki modellerine yatkın olan insanlardır. Hayranlık duymaya başladıkları zaman oto kontrollerini yitirebilirler. Kendilerine fiziksel, duygusal ya da düşünsel anlamda hükmeden kişilere zaafları vardır! ”Katiline aşık olan insan” diye bir kavram varsa, bunun sebebi kesinlikle Başaktır :) Ancak genellikle ”bensiz yapamaz” diye tanımladıkları ve yerden yere vursalar da ayrı kalamadıkları ”bağımlı” kişiliklerle, uzun ve fırtınalı ilişkiler yaşarlar.

Özel hayatlarına çok emek veren kişilerdir. Evleri itinayla döşenmiş olur ve misafirlerini normal koşullarda benimsedikleri ”pintimtrak” tutuma ters düşen bir cömertlikle ağırlarlar.

Evliliği severler! Ya bitirmeyi asla düşünemedikleri uzun evlilikler yapar, ya da birden fazla evlilikle sonuçlanan ilişki yaşarlar. Aşık oldukları için ”çapkın” ya da ”sorumsuz” bir eşin kahrını çekebildikleri gibi, kendilerinden hiç umulmayacak biçimde ”gizli kaçamaklara yatkın” da olabilirler!

Balık, Koç ve Kova insanları için bir Başak’ın tezgahından geçmek neredeyse elzemdir :))) Oğlaklarla ilişkileri dışarıdan serin ve tutarlı görünse de, özünde fırtınalıdır. Birbirlerini iyice bastırabildikleri gibi, bastırılmış ihtiraslarını ortaya da çıkartabilirler ;) Teraziler ve Yengeçlerle karşılıklı beklentilere ve güven arayışına dayalı, mantık ilişkileri kurabilirler. Ancak her iki taraf da nasıl bir püsküllü belaya bulaştıklarını bir süre sonra hayretle fark eder! En yaman sınavlarını ise, Aslanlarla verirler…

Dışarıdan bakınca pek mahcup, tutuk ve az bişey sıkıcı görünseler de, duygusal ilişkilerinde sürpriz yapmaya müsaittirler. Gözünü karartmış bir Başak’ın olayları nereye vardırabileceğini hayal etmek hakikaten zordur…

Biraz geç ve bazen de zor çocuk sahibi olur, ”elbette onların iyiliği için” hayatlarını onlar namına planlamaya ve kontrol etmeye kalkabilirler. Çocuklarını iyi yetiştirmeyi gurur meselesi haline getirebilir ve direnç gördüklerinde karşılarındakinin bir çocuk olduğunu unutup, onlarla ego mücadelesine girebilirler. Çocuk sahibi olmak, kendisinin bir uzantısı gibi olan ama yine de bağımsız davranan birini olduğu gibi kabul etmek, onaylayıcı ve saygılı davranmak, kendini sevmekte ve içinden geldiği gibi davranmakta zorlanan Başak için çok zorlu bir deneyimdir! Çocuklarının özgür ve kendilerine yeterli bir birey olarak büyümesine eşlik ederken, aslında içlerinde bir köşeye sakladıkları çocuğu da büyütürler…

BAŞAK ve Sağlık

Sağlıkları konusunda pimpirikli olarak bilinirler… Hatta ”hipokondria” yani hastalık hastalığı diye bir kavramın, Başak için icat edildiği dahi söylenebilir :))) Ünlü Başaklardan Müjdat Gezen’e, ”Hocam bugün biraz keyifsiz görünüyorsunuz… Hayırdır!” denilse, soluğu acil serviste aldığı ve check-up yaptırdığı rivayet edilir.

Panik atak, anksiyete, havasız ve kapalı yerde kalma fobisi gibi psikolojik sorunlara ya da kronik baş ağrısı, ani tansiyon düşüklükleri, geçmeyen mide bulantıları gibi psikolojik kökenli fiziksel rahatsızlıklara yatkındırlar.

Kan ile dokular arasındaki alışverişi sağlayan, kandaki faydalı maddeleri dokuya, dokudaki süzülmesi gereken maddeleri kana ileten kılcal damarları hassastır. Bu nedenle akciğer, mide, bağırsak gibi kılcal damar işlevlerinin yoğun olduğu bölgelerde sorun yaşayabilir, ya da genel anlamda dolaşım sorunlarından muzdarip olabilirler. Hastalıklarında TIKANMAK, AKTARAMAMAK, BIRAKAMAMAK kavramları ön plana çıkar.

Koku ve tat algıları güçlü… yoğun karışımlara ya da bozulmaya sağlıklı konumunu yitirmeye başlamış olan maddelere karşı tahammülleri azdır.

BAŞAK’ın Yolu

Başak’ın varlık amacı, düzenin sağlanması, sistemin sürdürülebilir halde kalması, akışa mani olabilecek faktörlerin önceden fark edilip önleminin alınmasıdır. Bu nedenle bulundukları her yerde – adeta bilinçsiz ve kendiliğinden bir tavırla – takip, teşhis, uyarı, iyileştirme mekanizmalarını harekete geçirirler.

Onlara ”görevli ve sorumlu” olma bilincini veren, ÖZ’lerindeki kodlardır. Bu kodları harekete geçiren ise, onları biraz gergin ve tedirgin bireyler olmaya iten çocukluk deneyimleri… Olumsuz düşünmeye yatkın oldukları için uyanık ve uyarıcı, memnun edilmesi zor oldukları için gelişmeyi destekleyici, kendilerine karşı acımasız oldukları için güvenilir ve sonuç getiren insanlardır. Dolayısıyla, onları insanlık için değerli, hatta vazgeçilmez yapan nitelikler, aynı zamanda geçinilmesi ”zor” bir insan haline getiren özelliklerdir.

Sistemi izleme ve sorgulama dürtüleri yüzünden, güvensiz, karamsar, kaygılı, yargılayıcı ve suçlayıcı insanlar haline gelmeleri ihtimali ise, bünyelerinin taşıdığı en ciddi risktir!

Başak’ın, mutlu, doyumlu, huzur bulmayı ve huzur vermeyi bilen bir insan olabilmek için, öğrenmesi gereken ders ”Sisteme Güvenmek”tir. Çok derinlerinde var olan ve bir amaca ya da bir duyguya kendilerini kaptırdıkları zaman ortaya çıkar sınırsız fedakarlık eğilimi, aslında onların sistemle bağ kurma ve akışa güvenme ihtiyaçlarının bir yansımasıdır. Ama Başak bunu bireysel tatmin için yaptığında, koşulsuz ve karşılıksız değil, beklentili, ısrarcı hatta takıntılı biri haline dönüşür!

ÖZ’ündeki güce iman etmeyen Başak kendini sevemez… Kendini sevemeyen Başak insanlara canı gönülden hizmet edemez… Yani misyonu eksik kalır!

Dolayısıyla Başak’ın dersi, aklını verimli kullanmak için gönlünün yoluna teslim olmayı öğrenmektir :)

ALINTIDIR.
 
Geri
Top