Başarısız olduğunuz bir iş deneyimi düşünün. Neden başarısız oldunuz? Eğer bu başarısızlığın ardındaki nedenleri görürseniz başarıya giden yoldaki engelleri ortadan kaldırmanıza yardımcı olur. Bazen başarılarımızdan çok başarısızlıklarımızdan ders alırız “Başarısız olmamızda payı olan kırk milyon neden olabilir, ama bir tane bile bahane yoktur.” diyen Rudyard Kipling de başarısızlıktaki nedenleri bulup, onları bahane olarak kullanmadığımız sürece bizi geliştireceğini söylemiştir. Elbette başarı çok etkileyicidir ama bir yerlerde başarısızlığa uğramışsak gerçeklerle açık bir şekilde yüzleştiğimiz sürece bu durumu her zaman yeni başlangıç olarak değerlendirebiliriz.
Bir alanda başarılı olalım ya da olmayalım ilk yapmamız gerekenlerden biri hayalgücümüzü özgür bırakmak olmalıdır. Yakın çevremizde bizi seven, destekleyen ve konuyu dışarıdan gözlemleyip objektif fikir verebilecek kişilerle beyin fırtınası yapmalıyız.
Yaşamımızda yapamayacağımızı düşündüğümüz hatta bunu bile düşünmediğimiz konular olabilir. Hayal edelim, yapamayacağımızı düşündüğümüz bir hayalimiz var mı? Eğer sezgilerimiz bizleri o hayale sürüklüyorsa –içindeki riske rağmen- insanın azmini en çok teşvik eden de bu oluyor.
Hayalinizde hemen ulaşabileceğimiz değil ama çok da belli olmayan bir zamanda başarabileceğiniz ne var? Büyük resmi gözümüzün önünde canlandırmalıyız. Lawrence Lowell’in dediği gibi “Gerçek başarı, istediğimiz, umut ettiğimiz hatta uğrunda mücadele ettiğimiz şeyi gerçekleştirmek değildir. Gerçek başarı, yapmaya değer bir işi yapmaktır.”
Kendi iş tanımınızı yapın. Uğrunda emek sarfedeceğiniz, yorulduğunuzda pes etmeyeceğiniz, moraliniz dibe vurduğunda bile vazgeçmediğiniz “doğru iş” hangisi? Bu noktada içinde bulunduğunuz koşullar yerine hayallerinize öncelik verin.
Geçen sene Kevin Costner ülkemize geldiğinde bir programdaki konuşmasını izlemiştim. Kendi kariyerini irdelediği bölümü şöyle anlattı:
“ Neye dönüşecektim? Neleri yapacaktım. Aktör ya da müzik yapmaya karar verince tek bir dolar bile kazanacağınızın garantisi yok. Bu tercihi yaparken aynı zamanda şanslı olmalısınız. İlk yedi yıl hiç para kazanamadım. Bunun için marangozluk, balıkçılık yaptım. İlk zamanlar şanslı değildim yani, ama pes etmedim. Kazandığım her kuruşu aktörlük yapabilmek için harcadım. Hayattaki en önemli başarı ne olmak istediğimizi bilmektir. Başarıyı tekrarlamak başarı değildir, önemli olan başarıyı tekrar yaratmaktır. Ben ihtirasla olmak istediğim şeyi bulmak istiyordum. Hayatımın yolculuğunda ne olacaktım? Bu beni hem mutlu hem tatmin etmeliydi. Arayış içinde olan kişi, ruhsal dinginliğe sahip olmalı, içsel yolculuğa çıkmalı.”
Aktörlük macerasını çok akılcı ve akıcı olarak, hayat çizgisindeki kararlı duruşuyla anlatmıştı. Bu röportajı izlerken içindeki yeteneği ortaya çıkarmak için şartlarını değil, iç sesini dinlemeyi seçtiğini düşünmüştüm.
Kendinize dışarıdan bakın, bir değerlendirme yapın, dürüst olun. Bulunduğunuz ortamın zihnen dışına çıkarak oradan kendinizi her zamanki halinizle gözlemleyin. Kendiniz dışında herkesi siyah beyaz olarak canlandırın.
Neler yapıyorsunuz, değişik olaylarda nasıl tepkiler veriyorsunuz?
Diğer insanların size karşı tutumları nasıl?
Olumlu ya da olumsuz tutumlar neden oluşmuş?
Bu tutumları nasıl düzeltebilir ya da geliştirebilirsiniz?
Ortada bir sorun varsa o problemi çözebilecek en yetkin kişi; o problemi her yönüyle tanıyan, tüm değişkenlerin farkında olan “siz”siniz. Hayallerinizi hayal olarak bırakmayıp niyete dönüştürdüğünüzde düşlerinizle bütünleştiğini göreceksiniz.
Herkesin karakter özellikleri ve yetenekleri birbirinden farklı. Başarılı olduğunuz bir işteyseniz yeteneğinizi yansıtan işi bulmuşsunuz demektir. Yok hala başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız henüz yeteneğinizin olduğu doğru işi bulamamışsınız demektir.
Eğer doğru işte olduğunuzu düşünüyor ve hissediyorsanız yine de başarısız olduysanız; yetenek, bilgi, birikiminizi geliştirmelisiniz. Elbette bunlar bir anda olabilecek şeyler değil. Kendinize zaman tanıyarak, hedefinize adım adım gitmelisiniz. Sabırlı ve sebatkar olmalısınız.
İçinizde bir niyetiniz var ve onu düşlerinizle uyumlu görüyorsanız yolun sonu mutlaka görünecektir. Yalnızca hangi yolu, yöntemi seçeceğinize karar verin.
Karakterinize uymayan bir yol ve yöntemde kendinizi “sabote etme” ihtimali çok yüksek. Bu durumda kendi karakterinizle örtüşen yolda yürümeniz başarınızın anahtarı olacaktır. Belki zaman olarak uzun sürecek fakat emin adımlarla ilerleyeceksiniz.
Öznur Karaeloğlu