• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Bayrak Sevdalısı Asker

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE

Bayrak Sevdalısı Askerin Hikayesi​

Güneş, Anadolu’nun topraklarını altın sarısı bir örtüyle örterken, yaşlı Mehmet Dede'nin kapısı gıcırtılı bir sesle açıldı. Kapıda, yüzü kırış kırış, gözleri mavinin en derin tonlarında parıldayan, genç bir asker duruyordu. Üniforması toz toprak içindeydi, ama gözlerindeki ateş söğüşe gelmezdi.

Bayrak Sevdalısı Asker

"Dede," dedi genç asker, sesi hürmet ve biraz da yorgunluktan titreşen bir tonla, "geçmişim kapımı çaldı. Bana hikâyeler anlatırlarmış dediler; senin hikâyelerini..."

Mehmet Dede, askerin yorgun yüzüne baktı. Onun gözlerindeki parlaklığı, kendi gençliğindeki o vatan aşkıyla yanıp tutuşmayı hatırlattı. O zamanlar da kendisi, cephelerde canını dişine takarak vatanını korumuştu. Şimdi, yılların tecrübesi ve ağırlığıyla dolu bakışlarını genç askerin gözlerine dikti.

"Otur evladım," dedi huzurlu bir sesle. "Geçmişin kapını çalmışsa, onu dinlemek gerekir."

Ve Mehmet Dede, genç askere Türk askerinin bayrak sevdalarını anlatan uzun bir hikaye anlatmaya başladı. Bu hikaye, Osmanlı'dan bugüne kadar uzanan uzun ve şanlı bir serüvendi. Her biri vatan aşkına, bayrağa olan bağlılığıyla yüreklere kazınmış kahramanlar geçerdi hikayede. Bir zamanlar, Osmanlı ordularının zafer marşlarının yankılandığı topraklardan bahsetti. Cesur ve yiğit savaşçıların, kanlarıyla suladıkları vatan topraklarını nasıl savunduklarını anlattı. Bir delikanlının, düşman askerine karşı verdiği ölüm kalım savaşını, küçük bir çocuğun bile, bayrağın düşmemesi için canını dişine taktığını anlattı.

Savaş alanlarından, zorlu kış şartlarından, açlıktan ve susuzluktan bahsetti. Mehmet Dede anlatırken, sanki oradaymış gibi hissedildi; askerlerin yorgunluğu, acıları, korkuları, ve hepsinin üzerinde, vazgeçilmez bir kararlılıkla vatan sevgisi ve bayrağa olan sadakatleri...

Sonra Cumhuriyet'in kuruluşunu anlattı. Kurtuluş Savaşı'nın destansı mücadelesini, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde, tüm imkansızlıklara rağmen zafer kazanan kahraman ordunun öykülerini paylaştı. O zamanın askerlerinin, sadece silahlarıyla değil, inançlarıyla, yurt sevgileriyle de nasıl savaştığını; yıpranmış, aç, soğuk bir kış gecesinde, düşmanın ortasında bile nasıl bir vatan aşkıyla bayraklarını gururla dalgalandırdıklarını, yaşattığını anlattı.

Hikayelerde yorgun bir askerin, düşman topunun ortasında, elindeki bayrağı yere düşürmemek için verdiği çabayı, zor şartlarda ölümlerini bile göze alarak, şehit olan askerlerin şehadet hikayelerini; bayrak için, vatan için, bir daha doğmadan bayrakları indirmemek için verdikleri o canlarını aktardı.

Sonra da kendi hikayesini anlattı. Genç bir askerken, sınırlarımızda yaşanan bir çatışmaya nasıl katıldığını, nasıl ölümle burun buruna geldiğini, ama asla bayrağını düşürmediğini anlatırken, gözlerindeki ışık iyice parladı. Vatan toprağını korumaktan daha kutsal bir görevin olmadığını ve her Türk askerinin bayrağı, vatanı ve milleti için gerektiğinde canını feda edebileceğini vurguluyordu her anlatımda.

Mehmet Dede hikayesini bitirdiğinde, uzun bir sessizlik oldu. Genç askerin gözleri yaşlarla doluydu. Yüzündeki yorgunluk geçmişti, yerini gurur ve heybet almıştı.

Mehmet Dede gülümsedi. "Bayrak, evladım, sadece bir kumaş parçası değil. O, tarihimizin, geçmişimizin, şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş bir sembol. O, vatanımızın yürekten gelen sevdasını taşıyan bir bayrak. Her bir ipliğinde atalarımızın mücadelesi var, vatan sevgisinin yanıp tutuşma ateşini taşıyor. Senin gözlerindeki o ateşi görmekteyim. Seni vatanın koruyacaktır evlat.”

Genç asker ayağa kalktı. Üzerindeki toz ve toprak, bir gurur ve umutla yer değiştirmişti. Gözlerindeki parıltı, daha önce hiç olmadığı kadar güçlüydü.

"Teşekkür ederim, Dede," dedi. "Geçmişim bana bu müthiş hikayeleri anlattığı için. Şimdi görevime daha da güçlü bir şekilde devam edeceğim."

Ve genç asker, yüreğinde vatan sevgisi ve bayrak sevdalısı Mehmet Dedenin anlattığı tüm o kahramanlık öyküleri ile yoluna devam etti. Çoğalarak devam edecektir ve vatan o güzel bayrak onlara emanet olacaktı. Çünkü Türk askerinin bayrak sevdası, bir nesilden diğer nesile, yüzyıllar boyunca, ve her daim sürecekti. Çünkü vatan, onu koruyanlar için kutsaldır, bayrağa sahip çıkmak ise bir namustur, bir şereftir.
 
Geri
Top