1. Orhan Pamuk - Masumiyet Müzesi
Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un çarpıcı bir gerçeklikle ele aldığı büyüleyici bir aşk romanı olan Masumiyet Müzesi, 1970-80'li yılların Türkiye'sinde yaşanan ve bir bakıma saplantılı diye nitelendirebileceğimiz bir aşkı konu alıyor. Romanın başkahramanı Kemal, âşık olduğu kadının eşyalarını yıllarca biriktirerek bir müze oluşturuyor. Orhan Pamuk, romandaki bu eşyalarla gerçek bir Masumiyet Müzesi oluşturarak okurlarına sunuyor.
2. Zülfü Livaneli - Serenad
Serenad; başkahramanı kadın olan büyülü bir hikâye. Eser, başından sonuna kadar toplumun farklı noktalarına dokunuyor ve tarihsel gerçekliklerden ustaca söz ediyor. Kitapta olaylar, İstanbul Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler Sorumlusu olan Maya'nın ABD'den gelen profesörü ile karşılamasıyla başlıyor. Livaneli, iç içe geçen olay örgüsüyle Türk Edebiyatı’na unutulmaz bir eser kazandırıyor.
3. Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
Şarkılara, tiyatro oyunlarına konu olan büyülü bir eser! Sabahattin Ali'nin en çarpıcı eserlerinden olan Kürk Mantolu Madonna, güçlü bir tutkunun portresi. Saatlerce seyrettiği portredeki yüzün sahibiyle karşılaşan ve ona âşık olan Raif Efendi'nin hikâyesi, Sabahattin Ali'nin etkileyici diliyle sizlere ulaşıyor. Eserin her sayfasında aşkı yüreğinizde hissediyorsunuz. 1943 yılında yazılan bu eser, bireye ve toplumsal meselelere incelikli bir dille değiniyor.
4. Oğuz Atay - Tutunamayanlar
1970 TRT Roman Ödülü'nü kazanan Tutunamayanlar, hayata tutunmakta zorluk çeken Selim'in hikâyesine odaklanıyor. Yalnızlık, aşk, ölüm, sadakat, dostluk, güven gibi pek çok kavrama değinen Atay; kurgusal biyografi türündeki bu eseriyle okurları âdeta büyülüyor. Liberal bir aydının doğuşunu ve varoluş sancılarını anlatan eser, alışılmış roman çizgisinin dışında. Okuyucuyu sürükleyen olaylar zincirinin olmadığı bu kitap, roman içinde roman kurgusunu da barındırıyor. Türk edebiyatında denenmemişi deneyen Atay'ın Tutunamayanlar eserini kütüphanenize mutlaka eklemelisiniz.
Sıra, Türk Edebiyatı’nın gelişim dönemlerindeki en önemli eserlerimizden birinde! Çalıkuşu, Atatürk'ün en sevdiği kitaplardan biri olmasıyla bile başyapıt olmayı hak ediyor. Çalıkuşu romanı, kadın öğretmen temsili olarak örnek bir karakter olmanın yanı sıra öğretmen Feride’nin şahsında, İstanbullu aydın ile Anadolu yüzleşmesini de vurguluyor. Hikâye, bireysel planda genç bir kızın kalp kırıklığını konu ediyor gibi görünse de Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşanan sıkıntıları gözler önüne sermesi bakımından son derece önemli. Bu yönüyle bir Anadolu romanı olarak nitelendirilebilmesi mümkün.
Roman boyunca kendisini huzura kavuşturacak dengeyi arayan Mümtaz'ın hikâyesi sizi içine çekecek!
Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından kaleme alınan bu kitapta dört ayrı karakter yer alıyor. Her bir karakterin ortak paydası ise huzura kavuşmayı düşlemeleri. 20. yüzyılın ortasında yazılan bu eserde dostluk, aşk, sevgi, hastalık ve toplumsal kargaşalar içerisinde cumhuriyet aydınlarının yaşadığı huzursuzluklarına da tanık olacaksınız.
7. Yusuf Atılgan - Aylak Adam
Başkahramanın isminin olmadığı bir hikâyeyle tanışmaya ne dersiniz? Roman boyunca C. olarak bilinen kahramanımız hiçbir yere uyum sağlayamayan, pasif bir kişi. Anlam arayışı içinde kaybolan C., hiç çalışmadan hayatını sürdürebilecek maddi gelire sahip ve kendisini "Aylak" olarak adlandırıyor. Eser; kentli aylak aydın bireyi konu alıyor ve modernleşme, kadın ve erkeğin toplumsal rolleri gibi konulara yer veriyor.
8. Halid Ziya Uşaklıgil - Aşk-ı Memnu
Türk Edebiyatı’nın unutulmaz eserlerinden olan Aşk-ı Memnu, dizi ve filmlere konu olan bir roman. Realist-naturalist tarza sahip olan roman, 1901 yılında yayımlanmasına karşın hâlâ popülerliğini koruyor. İnsan davranışlarında toplumsal ve kültürel yapının kaçınılmaz etkisini vurgulayan eserde Batılı yaşama ayak uyduran bir aile konu alınıyor. Eser, Türk Edebiyatı’nın mihenk taşları arasında yer alıyor.
Millî Mücadele'nin önemli kadın figürlerinden
Halide Edip Adıvar, o günleri unutulmaz eserlerle bizlere ulaştırmış. Gerek kadın yazarlarımızdan olması gerekse Atatürk Dönemine ışık tutması nedeniyle
Halide Edip Adıvar'ın tüm eserleri birer başyapıt niteliğinde. Doğu-Batı çatışmasını işleyen Sinekli Bakkal; dinî eğitim alan Rabia'nın İtalyan piyaniste aşkını sembol alarak toplumsal çatışmaları irdeliyor.
Yaban'da Millî Mücadele Dönemi'nde bir köyü eğitmeyi amaçlayan Tanzimat aydını Ahmet Celal'in serüvenini ele alınıyor. Bir savaş gazisi olan Celal, Kurtuluş Savaşı'nı halka anlatırken köylü-aydın çatışmasının baş unsuru oluyor. Halkı eğitmek için çabalayan fakat çabaları sonrası "yaban"laşan Ahmet Celal, 1920'li yıllara ışık tutuyor.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Millî Mücadele'yi çarpıcı gerçeklerle ele alan bir başyapıta imza atmış.