Beş vaktin duası

Acının acımasızlığına
Ve de cana doymazlığına şahit oldum
Alev alev yanan su gurbet gecelerinde
Dünya batar gibi batar nedense
Gurbette akşamlar
Sonra da garipsi bir yel savurur
Bir azap bir kıyamet gibi başlar
Kendimle olan kavgam
Çözülür yavaş yavaş hücrelerim
Hayatı sımsıkı tutan ellerim çözülür
Boşlukta sallanır kalır
Büsbütün haraptır yüreğim büsbütün
Dokunsalar dağılıverecek
Dokunsalar param parça bölülecek
Gönül desen sığmaz kabına
Asılır gözyaşlarımın ipiyle geceler
Asılır da küçülür kalır gözlerim
Kahrından hırsından bükülür dudaklarım
Ardından sessizliğimin çığlıkları başlar
Onlar da ya eğri bir hançerdir
Ya da yağlı bir kurşundur
Hele içimdeki gurbet türküleri
İsyandır hasretime
Ölürcesine
Garipliğime kimsesizliğime
İsyandır

Ayrılık hançerinin insanı
Nasıl unufak ettiğine
Ve de canın bedenden nasıl sıyrıldığına şahidim
Kurşun gibi vuran gurbet gecelerinde
Karanlıklar çökmeye görsün
Görünmez eller dokunur
Yüreğimin tellerine
Daha bir güçlenir gider hasret
Uykusuz gecelerde
Daha bir alevlenir
Köz köz yanar içim içlendikçe
Yalnızlığın elini değdiği her yerde
Bir ayrı gam keder gezinir
Sığdıramam artık göz bebeklerime hasreti
Sığdıramam büklüm büklüm acıları
Tariflere sığdıramam
Iğrandıça tutuşurum
Çırpındıkça kavrulurum
Ne bedende hal kalır
Ne de canda nefes durur
Artık beş vaktin duası
Sevdiklerime kavuşmaktır

yurdagül özay
 
Geri
Top