Bilanço Yorumlama
Bir işletmenin finansal performansını değerlendirirken, ikinci bölümde açıklamaya çalıştığımız mali tablolar üzerinde bir takım teknik incelemeler ve hesaplamalar yapılır. Bu analiz yapılırken mali yada finansal analiz teknikleri denilen bir takım araçlardan faydalanılır. Günümüzde mali tablo analizinde kullanılan en yaygın teknikler şunlardır:
Yüzde Analizi
Trend Analizi
Eğilim Yüzdeleri Analizi
Rasyo Analizi
Bu analiz tekniklerinin mali tablolara uygulanmasıyla bu tablolardaki muhasebe bilgileri analiz sonuçları dediğimiz şekle girer.
Yüzde Analizi
Dikey analiz olarak da adlandırılan bu inceleme tekniğinde, bilanço toplamı 100 kabul edilerek her bir kalemin toplama oranı, toplam içindeki yüzdesi hesaplanmaktadır. Bu şekilde bilançolar müşterek bir hesaba indirgenmekte, diğer bir anlatımla yüzdelerle ifade edilmektedir.
Yüzde bilanço, her aktif yada her pasif kaleminin firmanın toplam aktiflerine bölünmesi ile hazırlanır.
Yüzde bilanço, özellikle işletmenin aktif ve pasif kompozisyonundaki trendi belirlemeye yarar.
Trend Analizi
Bir işletmenin 3*4 yıllık rasyo analizlerini hazırlayıp her bir oranın o yıllardaki eğilimini incelemek bize, işletmenin performansı hakkında önemli bilgiler verir. Örneğin, cari orandaki son 3 yıllık değişme işletmenin nakit durumu hakkında bize kapsamlı bir fikir verecektir. Ayrıca bu oranların sanayi ortalamalarıyla karşılaştırılmaları mukayeseli analiz için daha yararlı olacaktır.
Eğilim Yüzdeleri Yöntemi ile Analizi
Eğilim yüzdeleri belirli tarihler yada devreler arasında bilanço kalemlerindeki artış ve azalışları ve bu değişikliklerin nispi önemini açıkca ortaya koyarak dinamik bir analiz yapılmasına olanak verir. Bilanço kalemlerinin göstermiş olduğu eğilimlerin saptanarak birbirleriyle ilgili belirli kalemlerin göstermiş olduğu eğilimlerin karşılaştırılmasıyla dönem hakkında olumlu yada olumsuz kararlar verilir.
Ancak bu analiz vasıtasıyla mali tablo tanzimi için, birbirini izleyen
Bu analiz tekniğinde, eğilimler şu formülle hesaplanır:
İstenilen Yılın Eğilim Yüzdesi = İstenilen Yılın İlgili Hesap Tutarı / Baz Alınan Yılın ilgili Hesap Tutarı*100
Konuya, kolaylık ve yorumdaki etki açısından bakıldığında, eğilim yüzdeleri, kalemlerdeki trendleri çok açık bir şekilde göstermektedir. Eğilim yüzdeleri daima pozitif olup, yüz üzeri artışı, altındakiler ise azalışı ifade eder.
Rasyo Analizi
Daha önce de üzerinde durduğumuz gibi; belirli bir döneminde, muhasebe kayıtlarının ve mali tabloların mukayese edilmesi işletme faaliyetleri ile ilgili önemli eğilimleri ortaya koyar. Bir dizi gelir tablosu analiz edilerek satış hacmi, satılan malların maliyeti, faaliyet giderleri ve net gelir eğilimi hakkında bilgi edinilebilir. Aynı şekilde, bir dizi bilanço analiz edilerek de borç sermaye ve varlık kalemlerindeki önemli değişmeler hakkında bilgi edinilebilir.
Bu açıdan bakıldığında kredi kurumları ve finans yöneticileri, işletmenin bazı önemli istatistiklerinin genel bir görünümünü elde etmek istediğinde rasyo analizini kullanır. Yetkililer, zaman içinde bu ölçütleri izleyerek, işletmenin performansında önemli trendleri yakalayabilir.
Genel olarak finansal rasyolar dört ana grupta toplanmaktadır. Bunları şu şekilde
gruplandırabiliriz:
Likidite Rasyoları,
Kârlılık Rasyoları,
Kaldıraç Rasyoları ve
Devir Hızı (Etkinlik) Rasyoları.
Likidite Rasyoları
Likiditenin ölçütü olarak geniş bir biçimde kullanılan iki rasyo vardır. Bunlar
Cari rasyo ve Asit*test (Çabuk) rasyosu dur.
Cari rasyo döner varlık toplamının, kısa vadeli borçlar toplamına bölünmesiyle bulunur.
Cari Rasyo = Toplam Döner Varlıklar / Toplam Kısa Vadeli Borçlar
Cari rasyo, bir birimlik kısa vadeli borcun, kaç birimlik döner varlıkla karşılandığını göstermesi açısından banka ve diğer kredi kurumları için de hayati öneme sahiptir. Batı bankalarınca, deneyimler sonucu, gayet genel bir kural olarak bu oranın 2:1 olmasının yeterli olduğu belirlenmiştir. Ne var ki; bu çok genel bir kural olup, analiz edilen işletmenin faaliyet gösterdiği endüstriye göre farklı oranlar yeterli kabul edilebilir.
Endüstri ortalamalarına göre yüksek bir rasyo, işletmenin nispeten likit durumda olduğunu gösterebilir. Ancak, cari varlıkların hammadde ve yarı mamul olması durumunda aynı şeyden söz edilmesi mümkün değildir.
Bu sebeple işletmenin likiditesini daha hassas bir şekilde ölçen Asit*test rasyosundan yararlanılır. Asit*test rasyosu, stoklara güvenmeksizin cari borçların her bir birimi için işletmenin cari varlıklarından kaç birim yaratacağını görmek için, stokları hesaplama dışı tutmaktadır.
Bu oran şu şekilde formülüze edilebilir:
Asit*test (Çabuk) Rasyo = Toplam Döner Varlıklar*
Stoklar/Toplam Kısa Vadeli Borçlar
Bir çok finansal analist, bu rasyonun en az 1 olmasının kabaca doğru olduğu görüşündedir. Bu rasyolar, işletmelerin eğilimlerini erken teşhis etmekte oldukça faydalıdır. Bu nedenle işletmeye düzeltici hareketleri uygulama ve izleme olanağı sağladıkları için işletme içinde finans, banka içinde ise kredi tahsis yöneticileri açısından da değerli birer araçtır. Ayrıca kredi tahsis yöneticileri bu oranları hesaplarken işletmenin Net İşletme
Semayesine de bakar. Net İşletme Sermayesi, işletmenin döner varlıklarının kısa vadeli borçlarla finanse edilmeyen kısmını ifade eder ve şu şekilde hesaplanır:
Net İşletme Sermayesi = Döner Varlıklar*Kısa Vadeli Borçlar
Net İşletme Sermayesinin negatif bir değer olması, işletmenin kısa vadeli borçlarının döner varlıklarından daha yüksek olduğunu ifade eder ki; bu, o işletmenin duran varlıklarının kısa vadeli borçlarla finanse edildiğini gösterir. Dolayısıyla net işletme sermayesinin negatif olması işletmenin likidite problemini gündeme getirir.
Karlılık Rasyoları
Karlılık yada rantabilite rasyoları, üretim faaliyetinde bulunan bir işletmenin kar durumunu açıklayan bir rasyolar grubudur. Karlılık oranları iki türdür. Birincisi satışlarla ilgili karlılığı gösterirken, diğeri yatırımla ilgili karlılığı göstermektedir.
Satış karlılığını gösteren rasyolardan ilki brüt kar marjı rasyosudur ve şu şekilde formulüze edilir:
Brüt Kar Marjı = Net Satışlar*SMM / Net Satışlar
Bu oranla, yıllık cironun ne oranda brüt kara dönüştüğü anlaşılabilir. Aynı zamanda bu rasyo işletme faaliyetlerinin etkinliğinin bir ölçüsü olduğu kadar, ürün fiyatlaması içinde bir göstergedir.
Diğer bir oran da net kar marjı rasyosudur ve aşağıdaki şekilde formulüze edilir:
Net Kar Marjı = Net Kar / Net Satışlar
Formülün sonucu, dönem karının net satışların yüzde kaçını oluşturduğunu gösterir. Bu oran ne kadar yüksek çıkarsa o kadar iyidir. Ancak dönem karının, faaliyet karından en büyük payı almış olması çok önemlidir.
İki rasyoyu beraber kullanarak işletme faaliyetleri değerlendirilebilir. Eğer brüt kar marjı oranı uzun yıllar değişmez ve net kar marjı azalırsa bundan, faaliyet dışı giderler satışlara göre artıyor yada vergiler yükseliyor anlamını
çıkartabiliriz. Yatırımların karlılığını gösteren ana rasyolar ise özkaynak (özsermaye) karlılığı ve toplam aktif karlılığı rasyolarıdır.
Öz kaynak karlılığı rasyosu şu şekilde formülüze edilir:
Özkaynak Karlılığı = Net Kar / Özkaynak
Bu rasyo, işletmelerin özkaynaklarının performansını ölçmektedir. Özellikle aynı sanayi dalında faaliyet gösteren işletmeleri kıyaslarken bu rasyodan yararlanılır. Eğer oran büyükse işletmenin iyi bir yatırım yaptığını ve giderlerini sıkı bir şekilde kontrol altında tuttuğunu söylenebilir.
Toplam aktif karlılığı rasyosu ise, şu şekilde ifade edilir:
Toplam Aktif Karlılığı = Net Kar / Toplam Aktifler
Bu rasyo, işletmenin yaptığı tüm yatırımlara karşılık vergiden sonra ne kazandığını gösterir. Yani işletmenin yatırımlarından ne oranda getiri sağladığını ölçen bir rasyodur.
Kaldıraç Rasyoları
Kaldıraç rasyoları, işletmenin hangi ölçüde borca dayandığını ölçmektedir. Diğer bütün veriler eşit iken, yüksek bir kaldıraç rasyosu, daha riskli bir işletmeyi ifade eder. Çünkü işletmenin kazançları dalgalı olsa bile borç ödemeleri sabittir. Sonuç olarak, nakit akımı aşırı bir şekilde azalırsa, işletme borçlarını ödeyemez ve teknik anlamda güçlüğe düşer.
Aşağıda mali analiz yaparken en çok kullanılan kaldıraç rasyolarına değinilmiştir
Toplam Borçlar/Özsermaye rasyosu ki; finansal riskin göstergesi olan bu oran, finansal yapı içinde işletme borçlarının özkaynağa oranla ağırlığını yansıtmaktadır. İdeali 1,5 olan bu değerin 2'nin üzerinde olması riskin çok arttığının bir göstergesi olarak yorumlanır.
Toplam Borçlar/Toplam Aktifler rasyosu, işletmenin yatırımlarının finansmanında ne ölçüde borç kullandığını gösterir. Söz konusu oranın yüksek olması, işletmenin spekülatif (vurgunsal) tarzda finanse edildiğini, kreditörler açısından emniyet marjının dar olduğunu, işletmenin faiz ve ana para taksitlerini ödeyememe nedeniyle mali yönden güç duruma düşme olasılığının yüksek olduğunu gösterir.
Kısa Vadeli Borçlar/Toplam Aktifler rasyosu, analiste bir işletmenin toplam varlıkları içinde kısa vadeli borçlarının payını gösterir. Bu oranın ⅓ olması idealdir.
Uzun Vadeli Borçlar/Toplam Aktifler rasyosu ise bir işletmenin uzun vadeli finansmanının hangi oranda borçla temin edildiğini açıklamaktadır ve ¼ ün üzerinde olmaması gerekir.
Özkaynaklar/Toplam Aktifler rasyosu, işletmenin kaynaklarının yüzde kaçının işletmenin sahip/leri tarafından sağlandığını gösteren bir rasyodur. Öz sermaye rasyosu olarak da adlandırılan bu oran, özellikle uzun vadeli kredi kullandıran kreditörler için işletmenin mali gücünü gösterir. Oranın yüksek olması tercih edilir. Yukarıda saydığımız temel kaldıraç rasyolarının yanında diğer önemli bir oran da işletmenin faizleri karşılama rasyosudur. Bu rasyo, faiz ve vergiden önceki kazancın, faiz giderlerine bölünmesi ile elde edilir:
Faizleri Karşılama Rasyosu = FVÖK / Faiz Giderleri
Bu oran arttığı zaman, işletmenin faiz giderlerini zorlanmadan ödeyebileceği ve iflas riskinden uzak olduğu anlaşılır. Ayrıca buradan hareketle, işletmenin yeniden borçlanma imkanına sahip olduğunun söylemesi de mümkündür.
Devir Hızı (Etkinlik) Rasyoları
Devir Hızı (Etkinlik) rasyoları, bir işletmenin aktiflerini ne kadar etkin bir şekilde kullandığını göstermektedir.
Bu oranların başlıcaları şunlardır:
Alacak Devir Hızı Rasyosu = Kredili Satışlar / Ticari Alacaklar
Bu karma bir rasyodur ve bilançodaki alacaklar ile gelir tablosundaki satışlar arasındaki ilişkiyi gösterir.
Bir işletmenin alacak devir hızının yavaş olması, işletmenin alacaklarını tahsilde güçlük çekmesinin, etkin bir tahsilat politikasının olmamasının ve kredili satışlar hususunda çok geniş davranmasının bir sonucu olabilir.
Bir işletmenin alacaklarının ortalama tahsil süresi de şu şekilde hesaplanır:
Alacakların Ortalama Tahsil Süresi = Ticari Alacaklar / Yıllık Kredili Satışlar * 365
Analiz edilen dönemdeki alacakların ortalama tahsil süresi, işletmenin geçmiş yıl oranları ile endüstri ortalaması ve işletmenin kredili satışlarda uyguladığı vade politikasıyla karşılaştırma yapılmak suretiyle yorumlanır.
Devir hızı oranlarında bir diğeri ise, stok devir hızı yada diğer adıyla stokların dönme çabukluğu rasyosudur. Bir işletmede stok devir hızı, stokların ne kadar çabuk bir şekilde nakde çevrildiğini gösterir. Bu rasyo aşağıdaki şekilde formulüze edilir:
Stok Devir Hızı = Satılan Malın Maliyeti / Ortalama Stok
Formülde görülen ortalama stok, dönem başı ve dönem sonu rakamlarının aritmetik ortalamasıdır. Bu rasyonun büyük olması, işletmenin stok yönetiminin çok iyi olduğunu gösterir.
Diğer önemli bir devir hızı rasyosu ise, toplam aktiflerin devir hızı rasyosudur ve şu şekilde formulüze edilir:
Aktif Devir Hızı = Net Satışlar / Toplam Aktifler
Net satış tutarının, toplam aktiflere bölünmesiyle hesaplanan bu rasyo, bir işletmede sermaye yoğun teknoloji kullanımının bir göstergesi yada varlık kullanımının bir ölçüsü olarak olarak yorumlanır. Bu oran büyük ölçüde, işletmenin aktif yapısı içinde duran varlıkların göreli önemini yansıtır. Ayrıca işletmede aktif devir hızının yavaşlaması, söz konusu işletmede atıl kaynaklar bulunduğu konusunda ipuçları da verir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Sayın Ersin Özince'nin de çeşitli vasıtalarla belirttiği gibi, ne yazık ki; bugüne kadar bankalar, reel sektöre yeteri kadar kaynak aktaramamıştır. Bunun temel nedenini, gerek ekonomistler gerekse büyük risklere girerek iş yapmaya çalışan girişimçi iş adamlarımız gayet iyi bilmektedir. Ancak, tek haneli enflasyonla yeni bir döneme girdiğimiz şu günlerde, BDDK'nın da düzenlemeleriyle, bankaların reel sektöre döndüğü gibi, işletmelerinde bu en temel finansal kaynaklardan biri olan banka kredilerinden yararlanarak işlerini geliştirmeleri amacıyla, mali tablolarını düzelterek bankalara dönmesi kaçınılmazdır. Küçük işletmeler için, finansal analiz bu makalede vermeye çalıştığımız formüller vasıtasıyla kağıt, kalem ve hesap makinesi kullanılarak kolayca yapılabileceği gibi günümüzde oldukça gelişmiş bilgisayar programlarıyla*örneğin Excel'de bir spreadsheet oluşturarak* kolayca ve çok daha sağlıklı bir şekilde yapılabilmektedir. İşte bu ve benzeri yöntemlerle özellikle ülke ekonomilerinin can damarı olduğuna inandığım küçük işletmeler, muhasebe dönemleri sonunda Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlerince hazırlanan mali tabloları üzerinden giderek, kendi işletmelerinin hali hazırdaki finansal durumunu ve faaliyet sonuçlarının dününü, bugününü ve yarınını kolaylıkla yorumlayabileceklerdir. Bu onlara, bankaların karşısına hazırlıklı bir şekilde çıkma imkanı da verecektir.
Hedef; bugünün küçük işletmelerinden, yönetimin her alanında bilimsel teknikleri uygulayan, güçlü finansal yapıya sahip ve yarının büyük ve rekabetçi işletmelerini yaratmaktır.
Bir işletmenin finansal performansını değerlendirirken, ikinci bölümde açıklamaya çalıştığımız mali tablolar üzerinde bir takım teknik incelemeler ve hesaplamalar yapılır. Bu analiz yapılırken mali yada finansal analiz teknikleri denilen bir takım araçlardan faydalanılır. Günümüzde mali tablo analizinde kullanılan en yaygın teknikler şunlardır:
Yüzde Analizi
Trend Analizi
Eğilim Yüzdeleri Analizi
Rasyo Analizi
Bu analiz tekniklerinin mali tablolara uygulanmasıyla bu tablolardaki muhasebe bilgileri analiz sonuçları dediğimiz şekle girer.
Yüzde Analizi
Dikey analiz olarak da adlandırılan bu inceleme tekniğinde, bilanço toplamı 100 kabul edilerek her bir kalemin toplama oranı, toplam içindeki yüzdesi hesaplanmaktadır. Bu şekilde bilançolar müşterek bir hesaba indirgenmekte, diğer bir anlatımla yüzdelerle ifade edilmektedir.
Yüzde bilanço, her aktif yada her pasif kaleminin firmanın toplam aktiflerine bölünmesi ile hazırlanır.
Yüzde bilanço, özellikle işletmenin aktif ve pasif kompozisyonundaki trendi belirlemeye yarar.
Trend Analizi
Bir işletmenin 3*4 yıllık rasyo analizlerini hazırlayıp her bir oranın o yıllardaki eğilimini incelemek bize, işletmenin performansı hakkında önemli bilgiler verir. Örneğin, cari orandaki son 3 yıllık değişme işletmenin nakit durumu hakkında bize kapsamlı bir fikir verecektir. Ayrıca bu oranların sanayi ortalamalarıyla karşılaştırılmaları mukayeseli analiz için daha yararlı olacaktır.
Eğilim Yüzdeleri Yöntemi ile Analizi
Eğilim yüzdeleri belirli tarihler yada devreler arasında bilanço kalemlerindeki artış ve azalışları ve bu değişikliklerin nispi önemini açıkca ortaya koyarak dinamik bir analiz yapılmasına olanak verir. Bilanço kalemlerinin göstermiş olduğu eğilimlerin saptanarak birbirleriyle ilgili belirli kalemlerin göstermiş olduğu eğilimlerin karşılaştırılmasıyla dönem hakkında olumlu yada olumsuz kararlar verilir.
Ancak bu analiz vasıtasıyla mali tablo tanzimi için, birbirini izleyen
Bu analiz tekniğinde, eğilimler şu formülle hesaplanır:
İstenilen Yılın Eğilim Yüzdesi = İstenilen Yılın İlgili Hesap Tutarı / Baz Alınan Yılın ilgili Hesap Tutarı*100
Konuya, kolaylık ve yorumdaki etki açısından bakıldığında, eğilim yüzdeleri, kalemlerdeki trendleri çok açık bir şekilde göstermektedir. Eğilim yüzdeleri daima pozitif olup, yüz üzeri artışı, altındakiler ise azalışı ifade eder.
Rasyo Analizi
Daha önce de üzerinde durduğumuz gibi; belirli bir döneminde, muhasebe kayıtlarının ve mali tabloların mukayese edilmesi işletme faaliyetleri ile ilgili önemli eğilimleri ortaya koyar. Bir dizi gelir tablosu analiz edilerek satış hacmi, satılan malların maliyeti, faaliyet giderleri ve net gelir eğilimi hakkında bilgi edinilebilir. Aynı şekilde, bir dizi bilanço analiz edilerek de borç sermaye ve varlık kalemlerindeki önemli değişmeler hakkında bilgi edinilebilir.
Bu açıdan bakıldığında kredi kurumları ve finans yöneticileri, işletmenin bazı önemli istatistiklerinin genel bir görünümünü elde etmek istediğinde rasyo analizini kullanır. Yetkililer, zaman içinde bu ölçütleri izleyerek, işletmenin performansında önemli trendleri yakalayabilir.
Genel olarak finansal rasyolar dört ana grupta toplanmaktadır. Bunları şu şekilde
gruplandırabiliriz:
Likidite Rasyoları,
Kârlılık Rasyoları,
Kaldıraç Rasyoları ve
Devir Hızı (Etkinlik) Rasyoları.
Likidite Rasyoları
Likiditenin ölçütü olarak geniş bir biçimde kullanılan iki rasyo vardır. Bunlar
Cari rasyo ve Asit*test (Çabuk) rasyosu dur.
Cari rasyo döner varlık toplamının, kısa vadeli borçlar toplamına bölünmesiyle bulunur.
Cari Rasyo = Toplam Döner Varlıklar / Toplam Kısa Vadeli Borçlar
Cari rasyo, bir birimlik kısa vadeli borcun, kaç birimlik döner varlıkla karşılandığını göstermesi açısından banka ve diğer kredi kurumları için de hayati öneme sahiptir. Batı bankalarınca, deneyimler sonucu, gayet genel bir kural olarak bu oranın 2:1 olmasının yeterli olduğu belirlenmiştir. Ne var ki; bu çok genel bir kural olup, analiz edilen işletmenin faaliyet gösterdiği endüstriye göre farklı oranlar yeterli kabul edilebilir.
Endüstri ortalamalarına göre yüksek bir rasyo, işletmenin nispeten likit durumda olduğunu gösterebilir. Ancak, cari varlıkların hammadde ve yarı mamul olması durumunda aynı şeyden söz edilmesi mümkün değildir.
Bu sebeple işletmenin likiditesini daha hassas bir şekilde ölçen Asit*test rasyosundan yararlanılır. Asit*test rasyosu, stoklara güvenmeksizin cari borçların her bir birimi için işletmenin cari varlıklarından kaç birim yaratacağını görmek için, stokları hesaplama dışı tutmaktadır.
Bu oran şu şekilde formülüze edilebilir:
Asit*test (Çabuk) Rasyo = Toplam Döner Varlıklar*
Stoklar/Toplam Kısa Vadeli Borçlar
Bir çok finansal analist, bu rasyonun en az 1 olmasının kabaca doğru olduğu görüşündedir. Bu rasyolar, işletmelerin eğilimlerini erken teşhis etmekte oldukça faydalıdır. Bu nedenle işletmeye düzeltici hareketleri uygulama ve izleme olanağı sağladıkları için işletme içinde finans, banka içinde ise kredi tahsis yöneticileri açısından da değerli birer araçtır. Ayrıca kredi tahsis yöneticileri bu oranları hesaplarken işletmenin Net İşletme
Semayesine de bakar. Net İşletme Sermayesi, işletmenin döner varlıklarının kısa vadeli borçlarla finanse edilmeyen kısmını ifade eder ve şu şekilde hesaplanır:
Net İşletme Sermayesi = Döner Varlıklar*Kısa Vadeli Borçlar
Net İşletme Sermayesinin negatif bir değer olması, işletmenin kısa vadeli borçlarının döner varlıklarından daha yüksek olduğunu ifade eder ki; bu, o işletmenin duran varlıklarının kısa vadeli borçlarla finanse edildiğini gösterir. Dolayısıyla net işletme sermayesinin negatif olması işletmenin likidite problemini gündeme getirir.
Karlılık Rasyoları
Karlılık yada rantabilite rasyoları, üretim faaliyetinde bulunan bir işletmenin kar durumunu açıklayan bir rasyolar grubudur. Karlılık oranları iki türdür. Birincisi satışlarla ilgili karlılığı gösterirken, diğeri yatırımla ilgili karlılığı göstermektedir.
Satış karlılığını gösteren rasyolardan ilki brüt kar marjı rasyosudur ve şu şekilde formulüze edilir:
Brüt Kar Marjı = Net Satışlar*SMM / Net Satışlar
Bu oranla, yıllık cironun ne oranda brüt kara dönüştüğü anlaşılabilir. Aynı zamanda bu rasyo işletme faaliyetlerinin etkinliğinin bir ölçüsü olduğu kadar, ürün fiyatlaması içinde bir göstergedir.
Diğer bir oran da net kar marjı rasyosudur ve aşağıdaki şekilde formulüze edilir:
Net Kar Marjı = Net Kar / Net Satışlar
Formülün sonucu, dönem karının net satışların yüzde kaçını oluşturduğunu gösterir. Bu oran ne kadar yüksek çıkarsa o kadar iyidir. Ancak dönem karının, faaliyet karından en büyük payı almış olması çok önemlidir.
İki rasyoyu beraber kullanarak işletme faaliyetleri değerlendirilebilir. Eğer brüt kar marjı oranı uzun yıllar değişmez ve net kar marjı azalırsa bundan, faaliyet dışı giderler satışlara göre artıyor yada vergiler yükseliyor anlamını
çıkartabiliriz. Yatırımların karlılığını gösteren ana rasyolar ise özkaynak (özsermaye) karlılığı ve toplam aktif karlılığı rasyolarıdır.
Öz kaynak karlılığı rasyosu şu şekilde formülüze edilir:
Özkaynak Karlılığı = Net Kar / Özkaynak
Bu rasyo, işletmelerin özkaynaklarının performansını ölçmektedir. Özellikle aynı sanayi dalında faaliyet gösteren işletmeleri kıyaslarken bu rasyodan yararlanılır. Eğer oran büyükse işletmenin iyi bir yatırım yaptığını ve giderlerini sıkı bir şekilde kontrol altında tuttuğunu söylenebilir.
Toplam aktif karlılığı rasyosu ise, şu şekilde ifade edilir:
Toplam Aktif Karlılığı = Net Kar / Toplam Aktifler
Bu rasyo, işletmenin yaptığı tüm yatırımlara karşılık vergiden sonra ne kazandığını gösterir. Yani işletmenin yatırımlarından ne oranda getiri sağladığını ölçen bir rasyodur.
Kaldıraç Rasyoları
Kaldıraç rasyoları, işletmenin hangi ölçüde borca dayandığını ölçmektedir. Diğer bütün veriler eşit iken, yüksek bir kaldıraç rasyosu, daha riskli bir işletmeyi ifade eder. Çünkü işletmenin kazançları dalgalı olsa bile borç ödemeleri sabittir. Sonuç olarak, nakit akımı aşırı bir şekilde azalırsa, işletme borçlarını ödeyemez ve teknik anlamda güçlüğe düşer.
Aşağıda mali analiz yaparken en çok kullanılan kaldıraç rasyolarına değinilmiştir
Toplam Borçlar/Özsermaye rasyosu ki; finansal riskin göstergesi olan bu oran, finansal yapı içinde işletme borçlarının özkaynağa oranla ağırlığını yansıtmaktadır. İdeali 1,5 olan bu değerin 2'nin üzerinde olması riskin çok arttığının bir göstergesi olarak yorumlanır.
Toplam Borçlar/Toplam Aktifler rasyosu, işletmenin yatırımlarının finansmanında ne ölçüde borç kullandığını gösterir. Söz konusu oranın yüksek olması, işletmenin spekülatif (vurgunsal) tarzda finanse edildiğini, kreditörler açısından emniyet marjının dar olduğunu, işletmenin faiz ve ana para taksitlerini ödeyememe nedeniyle mali yönden güç duruma düşme olasılığının yüksek olduğunu gösterir.
Kısa Vadeli Borçlar/Toplam Aktifler rasyosu, analiste bir işletmenin toplam varlıkları içinde kısa vadeli borçlarının payını gösterir. Bu oranın ⅓ olması idealdir.
Uzun Vadeli Borçlar/Toplam Aktifler rasyosu ise bir işletmenin uzun vadeli finansmanının hangi oranda borçla temin edildiğini açıklamaktadır ve ¼ ün üzerinde olmaması gerekir.
Özkaynaklar/Toplam Aktifler rasyosu, işletmenin kaynaklarının yüzde kaçının işletmenin sahip/leri tarafından sağlandığını gösteren bir rasyodur. Öz sermaye rasyosu olarak da adlandırılan bu oran, özellikle uzun vadeli kredi kullandıran kreditörler için işletmenin mali gücünü gösterir. Oranın yüksek olması tercih edilir. Yukarıda saydığımız temel kaldıraç rasyolarının yanında diğer önemli bir oran da işletmenin faizleri karşılama rasyosudur. Bu rasyo, faiz ve vergiden önceki kazancın, faiz giderlerine bölünmesi ile elde edilir:
Faizleri Karşılama Rasyosu = FVÖK / Faiz Giderleri
Bu oran arttığı zaman, işletmenin faiz giderlerini zorlanmadan ödeyebileceği ve iflas riskinden uzak olduğu anlaşılır. Ayrıca buradan hareketle, işletmenin yeniden borçlanma imkanına sahip olduğunun söylemesi de mümkündür.
Devir Hızı (Etkinlik) Rasyoları
Devir Hızı (Etkinlik) rasyoları, bir işletmenin aktiflerini ne kadar etkin bir şekilde kullandığını göstermektedir.
Bu oranların başlıcaları şunlardır:
Alacak Devir Hızı Rasyosu = Kredili Satışlar / Ticari Alacaklar
Bu karma bir rasyodur ve bilançodaki alacaklar ile gelir tablosundaki satışlar arasındaki ilişkiyi gösterir.
Bir işletmenin alacak devir hızının yavaş olması, işletmenin alacaklarını tahsilde güçlük çekmesinin, etkin bir tahsilat politikasının olmamasının ve kredili satışlar hususunda çok geniş davranmasının bir sonucu olabilir.
Bir işletmenin alacaklarının ortalama tahsil süresi de şu şekilde hesaplanır:
Alacakların Ortalama Tahsil Süresi = Ticari Alacaklar / Yıllık Kredili Satışlar * 365
Analiz edilen dönemdeki alacakların ortalama tahsil süresi, işletmenin geçmiş yıl oranları ile endüstri ortalaması ve işletmenin kredili satışlarda uyguladığı vade politikasıyla karşılaştırma yapılmak suretiyle yorumlanır.
Devir hızı oranlarında bir diğeri ise, stok devir hızı yada diğer adıyla stokların dönme çabukluğu rasyosudur. Bir işletmede stok devir hızı, stokların ne kadar çabuk bir şekilde nakde çevrildiğini gösterir. Bu rasyo aşağıdaki şekilde formulüze edilir:
Stok Devir Hızı = Satılan Malın Maliyeti / Ortalama Stok
Formülde görülen ortalama stok, dönem başı ve dönem sonu rakamlarının aritmetik ortalamasıdır. Bu rasyonun büyük olması, işletmenin stok yönetiminin çok iyi olduğunu gösterir.
Diğer önemli bir devir hızı rasyosu ise, toplam aktiflerin devir hızı rasyosudur ve şu şekilde formulüze edilir:
Aktif Devir Hızı = Net Satışlar / Toplam Aktifler
Net satış tutarının, toplam aktiflere bölünmesiyle hesaplanan bu rasyo, bir işletmede sermaye yoğun teknoloji kullanımının bir göstergesi yada varlık kullanımının bir ölçüsü olarak olarak yorumlanır. Bu oran büyük ölçüde, işletmenin aktif yapısı içinde duran varlıkların göreli önemini yansıtır. Ayrıca işletmede aktif devir hızının yavaşlaması, söz konusu işletmede atıl kaynaklar bulunduğu konusunda ipuçları da verir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Sayın Ersin Özince'nin de çeşitli vasıtalarla belirttiği gibi, ne yazık ki; bugüne kadar bankalar, reel sektöre yeteri kadar kaynak aktaramamıştır. Bunun temel nedenini, gerek ekonomistler gerekse büyük risklere girerek iş yapmaya çalışan girişimçi iş adamlarımız gayet iyi bilmektedir. Ancak, tek haneli enflasyonla yeni bir döneme girdiğimiz şu günlerde, BDDK'nın da düzenlemeleriyle, bankaların reel sektöre döndüğü gibi, işletmelerinde bu en temel finansal kaynaklardan biri olan banka kredilerinden yararlanarak işlerini geliştirmeleri amacıyla, mali tablolarını düzelterek bankalara dönmesi kaçınılmazdır. Küçük işletmeler için, finansal analiz bu makalede vermeye çalıştığımız formüller vasıtasıyla kağıt, kalem ve hesap makinesi kullanılarak kolayca yapılabileceği gibi günümüzde oldukça gelişmiş bilgisayar programlarıyla*örneğin Excel'de bir spreadsheet oluşturarak* kolayca ve çok daha sağlıklı bir şekilde yapılabilmektedir. İşte bu ve benzeri yöntemlerle özellikle ülke ekonomilerinin can damarı olduğuna inandığım küçük işletmeler, muhasebe dönemleri sonunda Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlerince hazırlanan mali tabloları üzerinden giderek, kendi işletmelerinin hali hazırdaki finansal durumunu ve faaliyet sonuçlarının dününü, bugününü ve yarınını kolaylıkla yorumlayabileceklerdir. Bu onlara, bankaların karşısına hazırlıklı bir şekilde çıkma imkanı da verecektir.
Hedef; bugünün küçük işletmelerinden, yönetimin her alanında bilimsel teknikleri uygulayan, güçlü finansal yapıya sahip ve yarının büyük ve rekabetçi işletmelerini yaratmaktır.