Maço erkekler güçlerini sertlikten alır. Ama çoğunlukla özgüvenli değildirler. Kadınlar bu tip gösterileri gerçek güç ile karıştırabilir
Bazen Allah insana çirkin şansı versin derler ya... Sanki güzellerin hepsi de bahtsız olurmuş gibi... Dikkat ettim de, benim örneklerim de hep güzel kadınlardan çıkıyor. Bazen geriye dönüp okuduğumda gülüyorum kendi kendime... Oysa gerçekten de abartmıyorum. Hepsi de çok çekiciler... Bu hafta öyküsünü paylaşacağım genç kadın da su gibi, resim gibi biri gerçekten.
Uzun saçlı, renkli gözlü, manken gibi hoş genç kadın, hayatında hep güçlü bir adam arıyordu. Çünkü babası ile kendini güvende hissedememişti hiç... Ailesi tutucuydu.
Üniversite hayatına kadar erkeklerle fazla samimi olmasına izin verilmemişti. Günün birinde çok eskiden beri tanıdığı ama dostluktan başka hisler beslemediği bir adamla yeniden karşılaştı. Öyle bir karşılaşmaydı ki bu, her ikisi de birbirlerinden etkileniverdiler. Genç kadının gözleri kamaşmaya başladı. Çünkü onun aradığı güçlü ve güvenilir bir erkekti.
Hızlı sayılabilecek bir sürede ilişkileri başlayıverdi. Genç
kadın utangaçtı. Ailenin verdiği korkularla çekingen davranıyor, sevdiği adam kendisi hakkında ne düşünür diye endişelenerek ona yaklaşmıyordu. Adamsa kıskançtı. Tam bir maçoydu. Genç kadını sahiplenmeyi, hatta onunla bir an önce evlenmeyi istiyordu. Etrafında başka bir erkek görse, hemen kavga çıkarıyordu. Tüm bunlara rağmen kendi etrafında pek çok kadın vardı.
KENDİNİ DIŞLANMIŞ HİSSEDİYORDU
Genç kadın düşündü. Güçlü müydü?
Güçlüydü. Ona karşı hisler beslemeye başlamıştı. Evlilik teklifini kabul etti. Derken yaz geldi. Gençler yarı kavgalı, yarı barışık ama birbirlerine hayranlık duyarak ilişkilerine devam ediyordu. Genç kadın yazlık evine gitti. E delikanlı durur mu? O da peşinden gitti.
Adam allem etti kallem etti ve genç kadınla birlikte olmayı başardı. Cinsellik yaşandı. Onca güzelliğe rağmen, genç kız utanç içindeydi.
Kendini kötü hissediyordu. Her şey yaşanıp bittikten sonra genç adam yataktan kalkarak tuvalete gitti. Bir süre gelmedi. Genç kadın kendini daha da dışlanmış hissediyordu. "Şimdi benim için ne düşünecek?" korkusu yaşıyordu. Sonra sevdiği adam geldi. O sırada genç kadın yüzünü duvara dönmüş yatıyordu. Adam onun arkasına uzanarak bekledi.
Genç kadın kıpırdamadı. Bir süre sonra elini uzatarak hafifçe
beline dokundu. Ama genç kadından hâlâ hiçbir tepki gelmiyordu. Çünkü korkuyordu; "Benim için hemen yatağa girdi diye düşünür mü acaba?" diye... Ve sevdiği adamın kendisine sarılması ve daha da yaklaşması için bekledi. Oysa o sırada genç adamın zihninden bambaşka düşünceler geçiyordu: "Benim kadınım asla bana sırtını dönüp yatamaz..." Çünkü aslında göründüğü kadar güçlü değildi.
Zaten maço erkekler güçlerini sertlikten alır. Ama çoğunlukla özgüvenli değildirler.
Kadınlar bu tip gösterileri gerçek güç ile karıştırabilir. İlişkinin sonrası mı? Evlenmek üzere olan bu ikili ayrıldı. O kısa süreli sessizlik anında çok şeyler hissedildi. Sessizce birbirlerine korkularını geçirdiler. Sonrasında günlerce oturup konuştukları halde birbirlerini yanlış anlamanın üstesinden gelemediler.
Çünkü ilişkiler duygularla yürür. Bilinçaltından yönlendirilir.
Ve 40 akıllı konuşsa, bir deli bilinçaltı korkusunun önüne geçemez.
Seda Diker
Bazen Allah insana çirkin şansı versin derler ya... Sanki güzellerin hepsi de bahtsız olurmuş gibi... Dikkat ettim de, benim örneklerim de hep güzel kadınlardan çıkıyor. Bazen geriye dönüp okuduğumda gülüyorum kendi kendime... Oysa gerçekten de abartmıyorum. Hepsi de çok çekiciler... Bu hafta öyküsünü paylaşacağım genç kadın da su gibi, resim gibi biri gerçekten.
Uzun saçlı, renkli gözlü, manken gibi hoş genç kadın, hayatında hep güçlü bir adam arıyordu. Çünkü babası ile kendini güvende hissedememişti hiç... Ailesi tutucuydu.
Üniversite hayatına kadar erkeklerle fazla samimi olmasına izin verilmemişti. Günün birinde çok eskiden beri tanıdığı ama dostluktan başka hisler beslemediği bir adamla yeniden karşılaştı. Öyle bir karşılaşmaydı ki bu, her ikisi de birbirlerinden etkileniverdiler. Genç kadının gözleri kamaşmaya başladı. Çünkü onun aradığı güçlü ve güvenilir bir erkekti.
Hızlı sayılabilecek bir sürede ilişkileri başlayıverdi. Genç
kadın utangaçtı. Ailenin verdiği korkularla çekingen davranıyor, sevdiği adam kendisi hakkında ne düşünür diye endişelenerek ona yaklaşmıyordu. Adamsa kıskançtı. Tam bir maçoydu. Genç kadını sahiplenmeyi, hatta onunla bir an önce evlenmeyi istiyordu. Etrafında başka bir erkek görse, hemen kavga çıkarıyordu. Tüm bunlara rağmen kendi etrafında pek çok kadın vardı.
KENDİNİ DIŞLANMIŞ HİSSEDİYORDU
Genç kadın düşündü. Güçlü müydü?
Güçlüydü. Ona karşı hisler beslemeye başlamıştı. Evlilik teklifini kabul etti. Derken yaz geldi. Gençler yarı kavgalı, yarı barışık ama birbirlerine hayranlık duyarak ilişkilerine devam ediyordu. Genç kadın yazlık evine gitti. E delikanlı durur mu? O da peşinden gitti.
Adam allem etti kallem etti ve genç kadınla birlikte olmayı başardı. Cinsellik yaşandı. Onca güzelliğe rağmen, genç kız utanç içindeydi.
Kendini kötü hissediyordu. Her şey yaşanıp bittikten sonra genç adam yataktan kalkarak tuvalete gitti. Bir süre gelmedi. Genç kadın kendini daha da dışlanmış hissediyordu. "Şimdi benim için ne düşünecek?" korkusu yaşıyordu. Sonra sevdiği adam geldi. O sırada genç kadın yüzünü duvara dönmüş yatıyordu. Adam onun arkasına uzanarak bekledi.
Genç kadın kıpırdamadı. Bir süre sonra elini uzatarak hafifçe
beline dokundu. Ama genç kadından hâlâ hiçbir tepki gelmiyordu. Çünkü korkuyordu; "Benim için hemen yatağa girdi diye düşünür mü acaba?" diye... Ve sevdiği adamın kendisine sarılması ve daha da yaklaşması için bekledi. Oysa o sırada genç adamın zihninden bambaşka düşünceler geçiyordu: "Benim kadınım asla bana sırtını dönüp yatamaz..." Çünkü aslında göründüğü kadar güçlü değildi.
Zaten maço erkekler güçlerini sertlikten alır. Ama çoğunlukla özgüvenli değildirler.
Kadınlar bu tip gösterileri gerçek güç ile karıştırabilir. İlişkinin sonrası mı? Evlenmek üzere olan bu ikili ayrıldı. O kısa süreli sessizlik anında çok şeyler hissedildi. Sessizce birbirlerine korkularını geçirdiler. Sonrasında günlerce oturup konuştukları halde birbirlerini yanlış anlamanın üstesinden gelemediler.
Çünkü ilişkiler duygularla yürür. Bilinçaltından yönlendirilir.
Ve 40 akıllı konuşsa, bir deli bilinçaltı korkusunun önüne geçemez.
Seda Diker
