Daha öncelerinde de kalp sağlığını olumlu yönde etkilediği kanıtlanan ceviz, yapılan yeni bir araştırmaya göre fit kalmaya da yardımcı oluyor. Harvard Üniversitesi'nin araştırmasına göreyse obeziteye yakalanmamak ve fit kalmak için bol bol ceviz tüketmelisiniz.
Obezite, çağımızın en büyük problemlerinden biri olarak görülüyor ve başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin başı bu sorunla dertte. Fakat yapılan yeni bir araştırma, kilo alımının yavaşlatılması ve fit kalmaya yardımcı olmak için çok önemli ipuçları veriyor.
Araştırma, Harvard Üniversitesi ve Harvard Tıp Fakültesi’nde görev yapan bilim insanları tarafından gerçekleştirildi. Araştırmanın sonuçlarına göre günlük tüketilen sağlıksız atıştırmalıkların yarım porsiyon ceviz ile değiştirilmesi, insanların yaşlandıkça kilo almasını önlüyor ve daha sağlıklı bir yaşam için yardımcı oluyor.
Cevizin Faydaları
Yapılan açıklamalara göre daha fazla kabuklu kuruyemiş tüketmek, uzun vadede kilo alımını önlüyor ve obeziteye yakalanma riskini oldukça düşürüyor. Araştırma kapsamında özellikle cevizin çok iyi sonuçlar verdiği ve obeziteye yakalanma riskini %15’e kadar düşürdüğü kaydedildi.
Ceviz, kilo alımını önlüyor ve kalp hastalığı riskini düşürüyor:
Araştırma boyunca 40-75 yaş arası 51.529 erkek sağlık çalışanı, 35-55 yaş arası 121.700 hemşire ve 24-44 yaş arası 16.686 hemşire takip edildi. Katılımcıların her dört yılda bir ağırlıkları ölçüldü ve ne sıklıkla ceviz tükettikleri soruldu. Ayrıca çalışma boyunca katılımcıların egzersiz ve alkol alımını içeren diyet ve yaşam tarzındaki değişiklikler de dikkate alındı.
Buna göre çikolata, cips veya hamur işleri gibi sağlıksız öğünleri yarım porsiyon ceviz gibi kabuklu kuruyemişlerle değiştirmek, dört yıllık bir süre diliminde 0,41 ila 0,7 kg arasında bir ağırlık artışının önüne geçiyor. Bunun nedeni ise cevizin vitamin, mineral, lif ve sağlıklı doymamış yağlarla dolu olması. Daha önce yapılan çalışmalar da cevizin kalp sağlığını olumlu yönde etkilediğini kanıtlamıştı.
Hatta yine Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bir başka araştırma, günde bir porsiyon fındık yemenin, günde bir porsiyon kırmızı et ile karşılaştırıldığında %30 daha düşük kalp hastalığı riskine yol açtığını kanıtlamıştı.
Obezite, çağımızın en büyük problemlerinden biri olarak görülüyor ve başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin başı bu sorunla dertte. Fakat yapılan yeni bir araştırma, kilo alımının yavaşlatılması ve fit kalmaya yardımcı olmak için çok önemli ipuçları veriyor.
Araştırma, Harvard Üniversitesi ve Harvard Tıp Fakültesi’nde görev yapan bilim insanları tarafından gerçekleştirildi. Araştırmanın sonuçlarına göre günlük tüketilen sağlıksız atıştırmalıkların yarım porsiyon ceviz ile değiştirilmesi, insanların yaşlandıkça kilo almasını önlüyor ve daha sağlıklı bir yaşam için yardımcı oluyor.
Cevizin Faydaları
Yapılan açıklamalara göre daha fazla kabuklu kuruyemiş tüketmek, uzun vadede kilo alımını önlüyor ve obeziteye yakalanma riskini oldukça düşürüyor. Araştırma kapsamında özellikle cevizin çok iyi sonuçlar verdiği ve obeziteye yakalanma riskini %15’e kadar düşürdüğü kaydedildi.
Ceviz, kilo alımını önlüyor ve kalp hastalığı riskini düşürüyor:
Araştırma boyunca 40-75 yaş arası 51.529 erkek sağlık çalışanı, 35-55 yaş arası 121.700 hemşire ve 24-44 yaş arası 16.686 hemşire takip edildi. Katılımcıların her dört yılda bir ağırlıkları ölçüldü ve ne sıklıkla ceviz tükettikleri soruldu. Ayrıca çalışma boyunca katılımcıların egzersiz ve alkol alımını içeren diyet ve yaşam tarzındaki değişiklikler de dikkate alındı.
Buna göre çikolata, cips veya hamur işleri gibi sağlıksız öğünleri yarım porsiyon ceviz gibi kabuklu kuruyemişlerle değiştirmek, dört yıllık bir süre diliminde 0,41 ila 0,7 kg arasında bir ağırlık artışının önüne geçiyor. Bunun nedeni ise cevizin vitamin, mineral, lif ve sağlıklı doymamış yağlarla dolu olması. Daha önce yapılan çalışmalar da cevizin kalp sağlığını olumlu yönde etkilediğini kanıtlamıştı.
Hatta yine Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bir başka araştırma, günde bir porsiyon fındık yemenin, günde bir porsiyon kırmızı et ile karşılaştırıldığında %30 daha düşük kalp hastalığı riskine yol açtığını kanıtlamıştı.