Biten bir aşkın ardından ne yazılır?
“Gitmeseydin seni sevmeye devam edebilirdim” mi?
Yoksa “ikimiz de sevmesini beceremedik” mi?
Başlarken ne kadar mutluyduk hiç bitmeyecek ölümsüz aşkın hayalini kurduk ama; o aşkı da bitiren yine biz olduk. Kendi yüreğin gerçeklerle savaşabilseydi beni isyankarlığımla kabullenebilseydi ya da ben senli hayatı biraz daha sevmeyi becerebilseydim belki dediğim gibide olurdu
“..ÖLÜMSÜZ BİR AŞK!”
Uykusuz geçen kaçıncı gece bu?
Artık geride iki parçalanmış yürek yıkılmış bin sürü düş pişman iki kişi ve telafisi olmayan can yakan cümleler..
yani keşkelerle dolu bir geçmiş kaldı.
Şimdi durgunum daha sakinim ve SENSİZ. Olsaydın.. ya da boşver.
Pişman olsam da bunu sana belli etmemeliyim özlediğimde anılarla yetinmeliyim.
Olmadı işte beceremedik tek kalpte birleşmeyi.
Artık tamamlayamayacak kadar yorgunum “herhangi şeyleri” Varsın hayat defterimin satırlarında bu “yarım kalan aşk” takılı kalsın.
Herkesin ve özellikle benim isteklerimi yerine getirmek zordu yordu seni… Ama düşünüyorum da başından yapman gereken şeyleri sen hep sona bıraktın… Sonların insanı oldun şu kısa birlikteliğimizde. Çektiğim her sigara dumanıyla üflüyorum seni ciğerlerimden… Sana dair yazılan satırları çekilen mesajları bir bir yakıyorum o eski resimlerdeki yalan mutlulukları yırtıp atıyorum… Seni yazan bu kalemleri bu telefonları kapatıp… başka sevenlere bırakıyorum seni ve çekip gidiyorum…
Biliyorsun ben hayatı ve seni yaşamayı sevdim sadece biz olsun istedim… Yalan sevdalara kapılıp oynatılmak istenilen oyunun ağır geldiği zamanlardayım şimdi… Başrolde sen varsın sadece artık.. ve sanırım oyunda bitti…
Yüzüpte kuyruğuna ulaşamadan ikiye böldük koca denizi…
İki halka kaldı elimizde
uzunca bir tahtanın uzak iki farklı ufku gibi…
Kafamdan sızanları yüreğimin yaralarını kalemimle çakıyorum bu satırları kan damlıyor sanki ellerimden…
Senle birlikte aydınlık yanımı komple yok ediyorum… Karanlıklar ülkesindeyim artık.. Senin ulaşamıyacağın sözlerinin yetersiz kalacağı o karanlık diyarlar…
Düşünüp yazamadığım sana söyleyemediğim o kadar çok şey varki aslında… Sebebini ve sonucunu bilemediğim ve zehirli bir sarmaşıgı her defasında kokladığım o kadar çok şey… yazdıklarım yazdıkların sileceklerin silmelerim… Ne çok tutkunuz değil mi silmelere… veya ne çok tutkunuz elimizdekileri birer birer teker teker yok etmeye… Sonra nankör ve vicdansız bir insan gibi çevremde kimse yok deriz…
“Yalnızım Yalnızsın Yalnızlar…”
Gidiyorsun işte… senin istediğin gibi… senden senin istediğin gibi gidiyorsun. Kulaklarım çınlıyor. “ben bunu istememiştim” ama beni o kadar küçümsedin ve basitleştirdin ki hatta değersizleştirdin ki benden sana kalan nelerdir diye uzun uzadıya düşündüm seçimlerin bunu gösterdi göstermek istedi belki de bilemiyorum…
Bende en ücra köşeye gidiyorum. senden uzak başka diyarlara başka yaşamlara…
Kefenimide yanıma aldım olurda birdaha cesaret edemem sevmeye… yüreğim kalbim tutmaz diye.. Hazır götürüyorum onuda yanımda.. Açıklamasız üstü kapalı sevdalara benim sözüm!... Benim sözüm anlatılan yaşanacak paylaşacak her şeye…
ifade edemediklerimize…yaşayamadıklarımıza veya saklayıp kuma gömdüklerimize..değil Aynada yüzümün diger tarafını göremiyorum artık…
Bir elmanın iki yarısı degil tek yarısı kaldı elimde..
Verilen umutlar birer birer çalındı hayatım denilen o masum düzenden… Oysa tırnaklarımı kanatırcasına tutmuştum onları genede kayıp gittiler…
gittiler…
Herkezi senle birlikte götürdüm ben içimden yeni kimliğime tam büründüm artık… bugün sana her şeyi verirken her şeyi sana istinaden yaparken… her yanlışımı doğru yapmaya çalışan ben… üstü kapalı her şeyine lanet ettim ve gün oldu alıştım…. Seni sensiz yaşayan zamanlarıma çekip gittin ebediyete kadar kelepceledim kendimi dipsiz bir dünyaya… Çırpınmak acıyı katmerleştirirmiş…
Çırpınıp batmaksa… çok başka bir şey…seni sensiz yaşamak..
Gidiyorum… seni senle baş başa…
İstediğin düzenle yan yana bırakıp gidiyorum…
Yeni kimliğimle karanlıklar ve yalnızlıklara doğru yol alıyorum
Ne tuhaf yokluğun yok yüreğimde Dün gece yatağıma girdiğimde seni arayacaktımsonra vazgeçtim. Alışkanlık işte… sesli kavgalarımız çok az tatlıkonuşmalarımız geldi aklıma buruk gülümsedim…
İçimde <keşke şunu da yapsaydım> dediğim hiç bir şey yok…
Tek hayalimiz vardı seninle işten geldiğimde
Hoş geldin BEBEĞİM> diyecektin hani
Hoş geldin HAYATIM> diyecektin hani
Olmadı…
Olsunben bunların hepsini içimden söyledim sana zaten
Bazen bir kalbin içinde neler sakladığını öğrendiğinde her şey için çok geç olabilir.
“Gitmeseydin seni sevmeye devam edebilirdim” mi?
Yoksa “ikimiz de sevmesini beceremedik” mi?
Başlarken ne kadar mutluyduk hiç bitmeyecek ölümsüz aşkın hayalini kurduk ama; o aşkı da bitiren yine biz olduk. Kendi yüreğin gerçeklerle savaşabilseydi beni isyankarlığımla kabullenebilseydi ya da ben senli hayatı biraz daha sevmeyi becerebilseydim belki dediğim gibide olurdu
“..ÖLÜMSÜZ BİR AŞK!”
Uykusuz geçen kaçıncı gece bu?
Artık geride iki parçalanmış yürek yıkılmış bin sürü düş pişman iki kişi ve telafisi olmayan can yakan cümleler..
yani keşkelerle dolu bir geçmiş kaldı.
Şimdi durgunum daha sakinim ve SENSİZ. Olsaydın.. ya da boşver.
Pişman olsam da bunu sana belli etmemeliyim özlediğimde anılarla yetinmeliyim.
Olmadı işte beceremedik tek kalpte birleşmeyi.
Artık tamamlayamayacak kadar yorgunum “herhangi şeyleri” Varsın hayat defterimin satırlarında bu “yarım kalan aşk” takılı kalsın.
Herkesin ve özellikle benim isteklerimi yerine getirmek zordu yordu seni… Ama düşünüyorum da başından yapman gereken şeyleri sen hep sona bıraktın… Sonların insanı oldun şu kısa birlikteliğimizde. Çektiğim her sigara dumanıyla üflüyorum seni ciğerlerimden… Sana dair yazılan satırları çekilen mesajları bir bir yakıyorum o eski resimlerdeki yalan mutlulukları yırtıp atıyorum… Seni yazan bu kalemleri bu telefonları kapatıp… başka sevenlere bırakıyorum seni ve çekip gidiyorum…
Biliyorsun ben hayatı ve seni yaşamayı sevdim sadece biz olsun istedim… Yalan sevdalara kapılıp oynatılmak istenilen oyunun ağır geldiği zamanlardayım şimdi… Başrolde sen varsın sadece artık.. ve sanırım oyunda bitti…
Yüzüpte kuyruğuna ulaşamadan ikiye böldük koca denizi…
İki halka kaldı elimizde
uzunca bir tahtanın uzak iki farklı ufku gibi…
Kafamdan sızanları yüreğimin yaralarını kalemimle çakıyorum bu satırları kan damlıyor sanki ellerimden…
Senle birlikte aydınlık yanımı komple yok ediyorum… Karanlıklar ülkesindeyim artık.. Senin ulaşamıyacağın sözlerinin yetersiz kalacağı o karanlık diyarlar…
Düşünüp yazamadığım sana söyleyemediğim o kadar çok şey varki aslında… Sebebini ve sonucunu bilemediğim ve zehirli bir sarmaşıgı her defasında kokladığım o kadar çok şey… yazdıklarım yazdıkların sileceklerin silmelerim… Ne çok tutkunuz değil mi silmelere… veya ne çok tutkunuz elimizdekileri birer birer teker teker yok etmeye… Sonra nankör ve vicdansız bir insan gibi çevremde kimse yok deriz…
“Yalnızım Yalnızsın Yalnızlar…”
Gidiyorsun işte… senin istediğin gibi… senden senin istediğin gibi gidiyorsun. Kulaklarım çınlıyor. “ben bunu istememiştim” ama beni o kadar küçümsedin ve basitleştirdin ki hatta değersizleştirdin ki benden sana kalan nelerdir diye uzun uzadıya düşündüm seçimlerin bunu gösterdi göstermek istedi belki de bilemiyorum…
Bende en ücra köşeye gidiyorum. senden uzak başka diyarlara başka yaşamlara…
Kefenimide yanıma aldım olurda birdaha cesaret edemem sevmeye… yüreğim kalbim tutmaz diye.. Hazır götürüyorum onuda yanımda.. Açıklamasız üstü kapalı sevdalara benim sözüm!... Benim sözüm anlatılan yaşanacak paylaşacak her şeye…
ifade edemediklerimize…yaşayamadıklarımıza veya saklayıp kuma gömdüklerimize..değil Aynada yüzümün diger tarafını göremiyorum artık…
Bir elmanın iki yarısı degil tek yarısı kaldı elimde..
Verilen umutlar birer birer çalındı hayatım denilen o masum düzenden… Oysa tırnaklarımı kanatırcasına tutmuştum onları genede kayıp gittiler…
gittiler…
Herkezi senle birlikte götürdüm ben içimden yeni kimliğime tam büründüm artık… bugün sana her şeyi verirken her şeyi sana istinaden yaparken… her yanlışımı doğru yapmaya çalışan ben… üstü kapalı her şeyine lanet ettim ve gün oldu alıştım…. Seni sensiz yaşayan zamanlarıma çekip gittin ebediyete kadar kelepceledim kendimi dipsiz bir dünyaya… Çırpınmak acıyı katmerleştirirmiş…
Çırpınıp batmaksa… çok başka bir şey…seni sensiz yaşamak..
Gidiyorum… seni senle baş başa…
İstediğin düzenle yan yana bırakıp gidiyorum…
Yeni kimliğimle karanlıklar ve yalnızlıklara doğru yol alıyorum
Ne tuhaf yokluğun yok yüreğimde Dün gece yatağıma girdiğimde seni arayacaktımsonra vazgeçtim. Alışkanlık işte… sesli kavgalarımız çok az tatlıkonuşmalarımız geldi aklıma buruk gülümsedim…
İçimde <keşke şunu da yapsaydım> dediğim hiç bir şey yok…
Tek hayalimiz vardı seninle işten geldiğimde
Hoş geldin BEBEĞİM> diyecektin hani
Hoş geldin HAYATIM> diyecektin hani
Olmadı…
Olsunben bunların hepsini içimden söyledim sana zaten
Bazen bir kalbin içinde neler sakladığını öğrendiğinde her şey için çok geç olabilir.