BİR DEMET MAYDANOZ KAÇ EKMEK EDER!

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Devasa bir alış veriş merkezinin otopark duvarının dibinde yedi tane on seneyi geride bırakmış yüzü susuz çöl gibi kırışık, gözleri kör kuyulara kaçmış bir kadın duruyor. Önünde mavi bir plastik naylon serili kaldırıma, birde küçük bir plastik tabure var yanında. Elleri kapkara kararmış, nasırlı ve çatlamış, birde üşümüş bu soğuk havada nefesi İle ara sıra ısıtmaya çalışıyor. Üzerinde ince uzun bir basma etek, hırka var bu kuru ayazda. Başında ise renkli çiçekli bir yazma, tipik bir Anadolu kadını teyzem.
Gelene gidene bakıyor sessizce. Önündeki mavi naylonun üzerinde Demet, Demet yeşillik var. En çok maydonoz, nane, roka ve tere göze çarpıyor, birde albenili küçük kırmızı turp demetleri var. Belki ki sabahtan beri fazla birşey satamamış. Yeşillikler de boynunu bükmüş gideceği mutfağı bekliyor gibi.
Hiç sesi çıkmıyor yaşlı kadının öylece müşteri bekliyor. Önünden gelip geçenler yaşlı kadın orada yokmuş gibi onu görmüyor veya görmezden geliyorlar. Ellerinde poşetlerde yeşillik taşıyan çok belliki içeriden altmışlar yeşilliği. Oysa teyzenin sattığı yeşillikler kendi bahçesinden ve sabah toplamış satacağı kadarını, elleri ile Demet yapmış, küçük Pazar arabasına koyup, evinden buraya kadar iki kilometreden fazla yol yürümüş. Yolda yoruldukça küçük tabureye oturup soluklanmış. Burası öğleye yakın kalabalıklaşıyor, gece kapanıncaya kadar her yaş grubu insan akın, akın buraya geliyor.
Herkese hitap edecek yer var. Yazın serin, kışın sıcak olan bu mekanlar insanlar beş dakika girip birşey baksa veya almaya girse beş saat geçse zamanın farkına varamıyor. Güneş ışığı girmiyor buralara her ne kadar bazılarının orta alanının üstü camla kaplı olsa da kim kafasını kaldırıp o kadar yukarıya bakacak! İnsanlar albenili değişik vitrinlere bakmaktan yukarıya başını bile kaldırmıyor.
Su ihtiyacı olsa yiyecek içecek bölümüne gitse çok ucuza karnını doyuracak mekanlar veya birşey içmek istese her keseye uygun mekanlar var. Akabinde devasa marketlerinde indirim reklamları ilgi çekici. Bir kez müşteri o devasa alışveriş arabasını eline aldığı anda kendinden geçiyor. Sanki kent dışında yaşıyor ve ayda bir alışverişe gidiyor gibi, indirimli hangi ürün varsa alış veriş arabasına atıyor, kasaya gelinceye kadar o devasa araba üstünden ürün dökülecek kadar doluyor. O araba İle aracı otoparkta ise kapalı otoparka, açık otoparkta ise gene arabanın yanına kadar gidip yorulmadan aldıklarını taşıyor. Her incelik düşünülmüş, yeterki cebinde paran olsun kafi, o parayı harcatmak için sistem çok iyi satış planı yapmış. Yeşillikler de dahil tüketemeyeceğin kadarını sana farkında olmadan satıyor sistem ve sen kendi ellerinle o ürünleri alış veriş arabasına atıyorsun.
Otoparkın duvar dibinde kendi ürettiği yeşillikleri satmaya çalışan yaşlı teyzenin önünden geçerken bazıları teyzeyi fark edip onunla sohbet ediyor ve ondan alışveriş yapıyor. Yüzü gülüyor her demet yeşillik satıldıkça teyzenin, çukurda kalan gözleri çizgi gibi Yok oluyor, dişsiz pembe damakları gözüküyor. Beyaz renkli plastik poşete koyup veriyor yeşilliği müşteriye. Ayrıca her satıştan sonra "bereket versin, afiyet, sağlık olsun." Demeyi de unutmuyor.
Hangi alış veriş merkezinde bu iletişim var? Makina gibi kasiyerler, ürün barkodunu okutup, poşetleri yüzüne atar gibi ürün paketleme standına atıyor, yüzleri de genellikle sirke satıyor. Onlara ne marketin satışından ve sizin ne aldığımızdan, zaten onlar satış yapmıyor ki sistem satıyor ürünü.
Peki o yaşlı teyze ne yapıyor? Direk bahçeden koparıp satıyor. O ürünler onun için maydonoz, tere, roka, turp, yeşil soğan değil ki! Bahçeyi kazıp ekime hazırlamış akabinde Tohumdan ekip, dualarla çıkmasını beklemiş. Çok yağmur yağınca ürün zarar görecek diye kalbi titremiş, kurak zamanda da ürün kuruyacak diye hüzünlenmiş, börtü böceklerden, kuşlardan sakınmış, tıpkı evladını büyütür gibi özenle, binbir emekle büyütmüş onları. Şimdi evladını gelin veren veya gurbete gönderen ana gibi sevecen duygularla satıyor yeşillikleri. Hem para kazanıyor hemde doğal koşullarda ürettiğini kıymet bilen insanlara ulaştırıyor. Sebze ekmek emek ister, özen ister, ben ektim çıkacak demekle olmaz. Her dal yeşillikte alın teri var.
Birde bu yaşlı insanlar bir şekilde hayat mücadelesi veriyor ve ekmeklerini kendi alın terleri İle kazanmaya çalışıyor. Çok fazla da yok bu yaşlılardan kentlerde keza artık ekili alan kalmadı kentte, yer gök beton yığını oldu.
Bu gri devasa binalara rağmen kıyıda köşede küçük Bahçeli evlerinde kendi bahçelerinde yeşillik yetiştirip satan namuslu vatandaşlar varsa onlardan alış veriş yapın lütfen. Bu insanların ekmek parası da o yeşillikler. Siz sağlıklı bir salata yerken o da size sattığı yeşilliğin karşılığı para İle ekmek alıyor, su parası ödüyor, ısınıyor.
Bu soğuk havalarda o devasa alış veriş arabası İle o yaşlıların önünden geçerken bir demet maydanoz alın onlardan, en çok maydonoz satıyor onlar. En çok maydanoz tüketilir bizim mutfaklarımızda ve her yiyeceğe de ilave edilir maydonoz. Ucuzdur bir demet maydonoz fakat o para İle ekmek alınır..
 
Size
Bi`şey
Diyeyim`mi
Mutluluk ekeyim`mi
Ben de yok amma
Komşu`dan ödünç alıp
Geleyimmi ,)
 
gel al bir ton mutluluk kullan kullandığın kadar kullanamadıklarında mutsuz insanlara dağıt

çünkü ben de mutluluk çok
çünkü ben kendim mutluluğum
 
Geri
Top