Bir haftanın yedi gün olması kültürümüze o kadar işlemiştir ki, hafta fikrinin aslında sadece bir insan icadı olduğunu unutma eğilimini kolayca gösteririz. Peki ama neden 8 ya da 10 değil de 7 ve neden yeni bir hafta Pazartesi günü başlamak zorunda?
Aslında, pek çok şeyde olduğu gibi, yedi günlük hafta fikri de batıl inanç, tesadüf, düzene duyulan ihtiyaç ve bazı temel matematiksel kavramların birleşimi sayesinde gerçekleşti. Bu kavramlar sadece haftanın yedi gün olmasından sorumlu olmadılar, aynı zamanda Batı takvimindeki günlerin sırasını da belirlediler. Haftanın Pazartesi, Salı, Çarşamba biçiminde sıralı gelmesinin nedeni de sayıların bir araya gelme biçimiyle ilgili idi.
Hafta Fikri Nereden Aklımıza Geldi?
İlk kabilelerde bir hafta kavramı yoktu çünkü buna ihtiyaç yoktu. Zamanın kritik dönemleri günler ve mevsimlerdi. Bir gün yiyecek bulma, yemek yeme ve uyumaya ilişkin temel hayatta kalma rutinlerini belirledi. Mevsimler, uzun vadeli avlanma, hasat ve iklime karşı korunma rutinlerini etkiledi.Farklı mevsimler için öngörüde bulunabilen ve plan yapabilen herhangi bir kabilenin hayatta kalma ve gelişme şansı daha yüksek olurdu. En kaba takvimler bile bir kabileye, böyle bir araca sahip olmayanlara göre avantaj sağlardı. Öyleyse, bu insanlar yılın hangi zamanında olduklarını nasıl hesaplayabilirlerdi?
Ay Takvimi ve 12 Sayısı
Güneşten sonra, ay gökyüzündeki en belirgin cisimdir ve bir geceden diğerine bariz bir döngüye sahiptir. Arkeologlar, elde ettikleri ipuçları sayesinde ay döngüsünün MÖ 30.000 yılından itibaren takip edildiğini söyleyebiliyorlar.Ayın ilkel insanlar için önemli olmasının iyi nedenleri vardı. Dolunaydan dolunaya kadar olan dönem, kadınların yumurtlama dönemleri arasındaki dönem ile hemen hemen aynıdır. Binlerce yıl önce herhangi bir aile planlaması olup olmadığını bilmiyoruz, ancak menstruasyon kelimesini türettiğimiz ay döngüsü, en azından doğurganlık için kullanışlı bir rehber idi.
Ayın bir zaman tutucusu olarak böyle bir cazibeye sahip olmasının başka bir nedeni daha vardı. Ayın döngüleri, yılı bölmenin doğal bir yoluydu. Bir yılda kabaca on iki ay vardır, bu yüzden bu bariz bölünen sayı haline geldi (İngilizcede month kelimesi moon kelimesinden gelmektedir.)
Bir yıldaki tam ay sayısı 12.36’dı ve bu sayı kabaca 12 tam sayısına yuvarlanır. Bununla birlikte, 12.36’yı 12’ye indirmek için yapılan yuvarlama takvim yapımcıları için oldukça ciddi bir sorun yaratmıştı. Detaylarını merak ederseniz bu yazımızı inceleyebilirsiniz: Zaman Ölçümü: Aylar, Mevsimler, Yıllar ve Daha Fazlası
Ayın dünya etrafındaki yörüngesi sadece biraz daha hızlı olsaydı, muhtemelen bugün 13 aylık bir takvim kullanıyor olacaktık. Ama olamazdı. Çünkü 13 sayısı 12 sayısının sahip olduğu doğal özelliklere sahip değildir. 12 sayısı; 2,3,4,6 eş parçalara bölünebilir. Bu da onu ölçmede kullanılması açısından avantajlı bir sayı yapar.
Ayrıca 12 sayısının daire ile de bağlantıları vardır. Bir daire çok kolay bir şekilde on iki eşit parçaya bölünebilir. Bu özellik, gökyüzünü zodyak işaretleri ile sembolize edilecek on iki kısma ayırmak ve daha sonraları saati tanımlamak için de kullanışlıdır.
Ay, Gezegenler ve Yedi Sayısı
Ay her gece, parıldayan yıldızlar fonunda gökyüzünde yükselir. İlk zamanlardan beri, bu yıldızların kendilerinin de yavaşça döndükleri ve aynı güneş gibi dönüşlerinin tam olarak bir gün sürdüğü bilinmekteydi. Ancak bazı istisnalar vardı. Bazı parlak yıldızlar diğerlerini takip etmiyor ve farklı hızlarda hareket ediyorlardı.Kendi benzersiz döngüleri olan bu küçük gök cisimleri grubu zamanla özel bir statü kazandı ve bunlara gezegen denildi. Bu gezegenlerin her birinin kendine özgü hareketleri olduğundan, onlara dönemin koşullarına uygun Mars, Venüs gibi isimler verildi. Sadece gözlem ile tanımlayabildiğimiz gezegen sayısı 7 tane olduğu için 7 sayısı zamanla mistik bir statü kazandı.
Bu sayının mistik bir statü kazanması neredeyse kesin olarak yedi sözde gezegen olduğu inancıydı. Ayrıca yedi rakamı ayın döngüsüne de bağlıydı. İki dolunay arası yaklaşık 28 gün kabul edilirse bu sayı 7’lik dilimlere kolay bir biçimde ayrılabilmektedir.
Saatleri ve Gezegenleri Birbirine Bağlamak
12 ve 7 sayılarının zaman ölçümü için nasıl önemli hale geldiğini gördük. Modern hafta artık gelişmeye hazırdı ve günlerin isimleri, bu iki mistik sayı arasındaki bir başka bağlantı nedeniyle ortaya çıkacaktı.Astronomi tarihinin erken dönemlerinde, gezegenlerin her birinin bir döngüyü tamamlaması ve başlangıç pozisyonuna geri dönmesinin farklı zamanlarda olduğu tespit edilmişti. En uzun döngüye sahip gezegen olan Satürn’ün en kıdemli gezegen olduğu bir hiyerarşik düzen yaratılmıştı.
Satürn:29 yıl; Jüpiter:12 yıl; Mars:687 gün; Güneş: 365 gün; Venüs: 225 gün; Merkür:88 gün; Ay: 28 gün
Hafta Neden Pazartesi Günü Başlıyor?
Şimdi, günleri gezegenlerin bu sırasına göre adlandırmanın mantıklı ve basit bir çözüm olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak, hala tam olarak anlaşılmayan bir astrolojik uygulama tuhaflığı yüzünden olan bu olmadı.Mısırlılar, gün ışığını on iki saate bölen ilk kişilerdi ve daha sonra, MÖ 1000 civarında Babilliler, gündüz ve geceyi 24 saate böldüler. Ve saatleri gezegenlerin sıralamasına göre isimlendirmeye karar verdiler.
1. Gün: Satürn Günü; 2. Gün Güneş Günü, 3. Gün: Ay Günü; 4. Gün: Mars Günü; 5. Gün: Merkür Günü; 6. Gün: Jüpiter Günü; 7. Gün: Venüs Günü
İlk saat en kıdemli gezegen Satürn’e, ikinci saat ikinci Jüpiter’e, üçüncüsü Mars’a ayrıldı ve bu yedi gezegenin döngüsü 24 saat boyunca tekrarlayacak biçimde devam etti. Sonunda aşağıdaki gibi bir çizelge oluştu.7 sayısı tam olarak 24’e bölünmediğinden, her günün tepesindeki gezegen ismi sürekli değişmektedir.
Zamanla her günün tepesindeki gezegen “baskın” gezegen olarak bilinmeye başladı. Aşağıda İngilizce ve Fransızca’da bir haftanın günlerinin gezegen adları ile bağlantılarını görebilirsiniz.
Kalın olarak vurgulanan günler gezegen isimlerini korudu.
Bu yedi günlük gezegen haftası sonunda Romalılara ulaştı ve küçük bir değişiklikle tüm Avrupa’da norm haline geldi. Bu değişiklik haftasonu tatilleri ile ilgiliydi.
Yahudilerin en kutsal günü Cumartesi (Şabat) olduğundan bugünü tatil kabul ederlerdi. Hıristiyanlar da bunun üzerine dinlenme günü olarak başka bir günü yani Pazar’ı ( Sun- Day) atadılar. Bu, tabii ki haftanın ilk iş gününün, dinlenme gününden sonraki ilk gün olan Pazartesi ( Moon- day) olduğu anlamına da geldi.
Saatler, haftalar, aylar ve yıllar sayıların ve matematiğin kültürümüzün temelini oluşturduğunun harika bir hatırlatıcısıdır. Neptün, Pluto ve Uranüs çıplak gözle görülebilecek kadar yakın olsaydı, işler ne kadar farklı olurdu. Sonuçları düşünün. Olumsuz tarafı, daha fazla iş ve daha az oyun anlamına gelebilirdi. Ama en azından Pazartesi sabahları yüzde 30 daha az olurdu.
Kaynak: “How long is a piece of string? More hidden mathematics of everyday life”; Rob Eastaway – Jeremy Wyndham; Illustrations: Barbara
matematiksel.org