e-PaCk
Forum Gururu
Ölüm neymiş?
Kör bir bıçakla iç organlarının delik deşik edilmesi mi?
Yada dur, soğuğu iğne gibi batan bir denizde boğulmak falan?
Yok yok, alevleri bütün şehri aydınlatan, cayır cayır yanan bir binada tıkılıp kalarak kül olmak mı?
Değildir işte bunların hiçbiri.
Ben de bilmiyorum aslında ama tahmin ediyorum sadece,
Bir gün bir kadın yolda yürümüş, bir erkek arkasına takılmış.
Kadın güzelmiş, erkek yakışıklıymış.
Kadın kurtulmak istemiş,
Erkek takip etmiş.
Kadın yine aynı yolda yürümüş, erkek sormuş.
“Kahve içmeye davet etmez misin?”
Kadın terslemiş.
Erkek reddedilmiş.
Ertesi gün kadın yine aynı yolda yürümüş, erkek bu sefer bir elinde çiçek diğer elinde bir kutu, sormuş.
“Benimle evlenir misin?”
Kadın bakmış, erkek yalvarmış.
Kadının kalbinde aşk varmış.
40 gün 40 gece olmasa da düğünleri bir kırdaymış.
Kadın mutluymuş, erkek kuşkuluymuş.
Yıllar olmuş, çocukları doğmuş.
Erkek o gece gelmemiş, kadın sormuş.
“Neredeydin?”
Erkek susmuş.
Kadın tekrar sormuş.
Erkeğin verecek cevabı yokmuş.
Kadın ağlamış,
Erkek bakmış.
Kadın bir bavul hazırlamış,
Erkek yine bakmış.
Kadın gitmiş,
Erkek pişmanmış.
Kadın erkekten kurtulduğu için mutluymuş,
Erkek sorunluymuş.
Ve kadın terk etmiş, erkek içmiş.
İşte erkeğin ölümü tüm olanlardan sonra içmesiymiş.
O gün bugündür ölüm bedensel değilmiş.
Ölüm ciğerini son sigaranın havasıyla doldurmakmış,
Ölüm sözlerini unutmakmış en sevilen şarkının,
Ölüm dayanabilecek güç varken ne gerek var demekmiş,
Ölüm tüm kelimeleri önüne yayınca hiçbirini seçememekmiş,
Ölüm iki aşkın arasındaki ışık yıllarıymış,
Ölüm akıntının karşından olmasıymış,
Ölüm konuşulması gereken durumda susulmasıymış,
Ölüm iki yalnızın bir gemide birbirlerini bulamamasıymış,
Ölüm uçmayan bir kuşmuş, kesmeyen bir bıçakmış,
Ve ölüm hiç atmayan bir kalpmiş.
Kadın ağlamış,
Erkek bakmış.
Kadın duymuş,
Erkek duymamış.
Kadın sormuş,
Erkek susmuş.
Kadın gitmiş,
Erkek içmiş.
Sözlerini unutmuş
En sevdiği şarkının
Bakmış
Ne geçmiş geçmiş
Ne gelecek gelecekmiş
Uçmayan kuş
Kesmez bıçak
Hiç atmayan bir kalp
İki yalnız bir gemide
Anısı var sadece
O şarkıydı aşk anlatan
Sözcüklerin kölesi olmadan
Çekti ciğerine dumanını
Son sigarasından
Dayanmıştı
Daha da dayanırdı
Ama ne gerek vardı
Hiçbirini seçemedi sonunda
Kelimeleri önüne yayınca
Bazen aynı değildi
İki aşkın hikayesi
Arada ışık yılları vardı
Karşıdandı akıntı
Belki de her şey bitince
Bir şey başlardı
Ama o konuşmadı
Sadece baktı
Kör bir bıçakla iç organlarının delik deşik edilmesi mi?
Yada dur, soğuğu iğne gibi batan bir denizde boğulmak falan?
Yok yok, alevleri bütün şehri aydınlatan, cayır cayır yanan bir binada tıkılıp kalarak kül olmak mı?
Değildir işte bunların hiçbiri.
Ben de bilmiyorum aslında ama tahmin ediyorum sadece,
Bir gün bir kadın yolda yürümüş, bir erkek arkasına takılmış.
Kadın güzelmiş, erkek yakışıklıymış.
Kadın kurtulmak istemiş,
Erkek takip etmiş.
Kadın yine aynı yolda yürümüş, erkek sormuş.
“Kahve içmeye davet etmez misin?”
Kadın terslemiş.
Erkek reddedilmiş.
Ertesi gün kadın yine aynı yolda yürümüş, erkek bu sefer bir elinde çiçek diğer elinde bir kutu, sormuş.
“Benimle evlenir misin?”
Kadın bakmış, erkek yalvarmış.
Kadının kalbinde aşk varmış.
40 gün 40 gece olmasa da düğünleri bir kırdaymış.
Kadın mutluymuş, erkek kuşkuluymuş.
Yıllar olmuş, çocukları doğmuş.
Erkek o gece gelmemiş, kadın sormuş.
“Neredeydin?”
Erkek susmuş.
Kadın tekrar sormuş.
Erkeğin verecek cevabı yokmuş.
Kadın ağlamış,
Erkek bakmış.
Kadın bir bavul hazırlamış,
Erkek yine bakmış.
Kadın gitmiş,
Erkek pişmanmış.
Kadın erkekten kurtulduğu için mutluymuş,
Erkek sorunluymuş.
Ve kadın terk etmiş, erkek içmiş.
İşte erkeğin ölümü tüm olanlardan sonra içmesiymiş.
O gün bugündür ölüm bedensel değilmiş.
Ölüm ciğerini son sigaranın havasıyla doldurmakmış,
Ölüm sözlerini unutmakmış en sevilen şarkının,
Ölüm dayanabilecek güç varken ne gerek var demekmiş,
Ölüm tüm kelimeleri önüne yayınca hiçbirini seçememekmiş,
Ölüm iki aşkın arasındaki ışık yıllarıymış,
Ölüm akıntının karşından olmasıymış,
Ölüm konuşulması gereken durumda susulmasıymış,
Ölüm iki yalnızın bir gemide birbirlerini bulamamasıymış,
Ölüm uçmayan bir kuşmuş, kesmeyen bir bıçakmış,
Ve ölüm hiç atmayan bir kalpmiş.
Kadın ağlamış,
Erkek bakmış.
Kadın duymuş,
Erkek duymamış.
Kadın sormuş,
Erkek susmuş.
Kadın gitmiş,
Erkek içmiş.
Sözlerini unutmuş
En sevdiği şarkının
Bakmış
Ne geçmiş geçmiş
Ne gelecek gelecekmiş
Uçmayan kuş
Kesmez bıçak
Hiç atmayan bir kalp
İki yalnız bir gemide
Anısı var sadece
O şarkıydı aşk anlatan
Sözcüklerin kölesi olmadan
Çekti ciğerine dumanını
Son sigarasından
Dayanmıştı
Daha da dayanırdı
Ama ne gerek vardı
Hiçbirini seçemedi sonunda
Kelimeleri önüne yayınca
Bazen aynı değildi
İki aşkın hikayesi
Arada ışık yılları vardı
Karşıdandı akıntı
Belki de her şey bitince
Bir şey başlardı
Ama o konuşmadı
Sadece baktı