Alttaki yazıda belki de aylar sonra terk edeceği bir erkeğe karşı kendini manipüle eden bir kadının itirafları mevcut. İşte siz de terk edildiyseniz sevgiliniz az ya da çok buna benzer bir şeyler
senelerce mutsuz olduğu halde yalnız kalmaktan korktuğu için ilişkisini bitirememis biri olarak, dinlediğim çoğu kadında da gördüğüm şudur; erkeğe yalnız kalma korkusunu göstermek.
eğer erkek bu kadın yalnız kalmaktan korkuyor, beni terk edemez, bosanamaz, rest çekemez, dirdir eder ama bir yere gidemez diye düşünmeye başlarsa; gün geçtikçe artan dozda saygısızlığa, ilgisizliğe, umursamazliğa, merhametsizliğe, sorumsuzluğa katlanmak zorunda kalırsın. tersini daha hiç duymadım ve görmedim.
Başta red pill’e giren ve vaadedilenleri gören çoğu erkek de bu hataları, özellikle kötü davranmayı öfke aşamasında yapar.
Yalnız bu, sizin ona itaat etmeniz ya da yazıda bahsedildiği gibi “yalnız kalma korkusuyla sizi tehdit etmesini” kabul etmeniz demek değildir. Hiçbir kadının size herhangi bir korku yaşatmasına, üstü kapalı ya da açık tehdit etmesine izin vermeyin. Buna cesaret edilmesi bile size saygı duymadığını ya da sınırlarınızı test ettiğini gösterir.
Çerveçe hep siz de olmalıdır. Emin olun ki bir ilişkide ya siz ya da kadın bu korkuyu yaşar. Eğer o kadın size bunu yaşatmaya çalışıyorsa ve siz bu yemi yiyorsanız, önce soylenen-kadinin-anlatmak-istedikleri artar, ardında da ayrılırsınız.
biz kadınlar sevdiğimiz adam için mücadele ederiz, erkeğin kötü yönlerinin değişmesi için sabrederiz, ilişkide sorun olmasın diye kolayca affederiz, iki güzel lafa yelkenleri suya indirir, sürekli yalan söyleyen adamın bile özrüne inanmak isteriz.çünkü kadın ilişkisini düzeltmek ister, adama devamlı şans bundan verir, ondan kopmak vazgeçmek istemez. peki bunca emeğin, didinmenin, kendini paralamanin sonu ne mi olur? hüsran olur, hayal kırıklığı olur, pişmanlık olur…
Giriş doğru. Burada kadın kötü davranışa katlanamadığı için ayrılma aşamasına çoktan gelmiş, yani erkeğe yalnız kalma korkusunu yaşatsa ve ayrılsa bile o arzu eskisi gibi sürmeyecek ve kadın bunu fark ettiği anda gidecektir. Çoğu böyle davranır ve 2 sebeple vazgeçer.
Burada dark triad bir erkeğin karşı tarafı sömürmesinin muhtemel sonuçlarını görüyor da olabiliriz. Yalnız sıkıntı şu: Gerçekten dark triad sahibi bir erkek durumu bu hale getirmez, öncesinde kendi bitirir. Bitirmiyorsa muhtemelen kadının zannettiğinden daha çaresiz ve mavi haplı bir erkektir. Yine de belirtilen saptama yanlış.
Çoğu erkek kaybetme korkusunu anladığı için değil, ilişki yatırımını ilişki içinde maliyetli bulduğu için ilgisini kaybeder. Örneğin evlenen erkekler romantizmini kaybeder. Çoğunlukla bu bir suistimal değildir. Sadece ufak şeyleri görmezler, çünkü kadın ve erkek FARKLIDIR. Erkek ilişki düzgünse rutini bozmaz ama her kadın duygusal iniş çıkış yoksa belli aşamalarda drama yaratır. İşte bu üstteki de bir drama da olabilir. İlişki ayrıntılarını bilmediğimiz için kendi ilişkinizde bunu belirlemek size kalmış.
Haklı da olabilir ama bizim çıkartacağımız sonuç şudur: “Gerçek arzuyu her ne olursa olsun sürdürdün, bu bir şekilde yok olmuşsa ilişkiyide durmak için bahane üretmeyin, pazarlık yapmayın!”
bir ilişkide kaybetme korkusu karşılıklı olmalı, biri çok korkuyor diğeri hiç korkmuyorsa; ilişkinin dinamikleri bozulur, özen ve saygı biter.
ilişki birinin üstüne yıkılır öbürü o yıkıntınin üstünde tepinmeye daha çok onu ezmeye devam eder.
Tipik eşitlikçi düşünen kadın doğasının çıktısı bunlar. 2 cinsin arzu dinamiğinin oluşması erkeğin üstünlüğüne bağlıdır. Onu kaybetmekten korkan bir erkeğe, zaten arzu duyulmaz. Bunlar hep son dönemde ortaya çıkan düşüncelerinin yansımaları.
Çerçeve ya kadında ya da erkektedir ama bir tarafta yoğun bir kaybetme korkusu da olmamalıdır. 2 tarafta zaten olamaz. Doğaya aykırıdır. Esas mesele çerçeveyi taşıyan tarafın ilişkiyi doğru yönetmesidir ki ilişki ancak “erkek iyi yönetirse” mümkündür. Başka hiçbir yolu yoktur!
Emin olun kontrol kadındaysa olur, aldatılır ve kapı paspası olarak hayatınıza devam edersiniz. Yanlış yöneten erkek olursa kadın üstteki gibi “ilgi göstermiyor bu erkek bana” der. Sizce hangisi daha kötü?
Zaten o kadın eziliyor, dayak yiyor, şiddete maruz kalıyorsa ve buna rağmen ilişkiden çıkamayıp böyle yazıyorsa bağımlı kişilik bozukluğuna sahiptir, bozuk şemaları vardır. Tam tersi durum yani erkeğin dayak yemesi zaten tartışmaya bile açık değil.
kötü bir ilişkiniz varsa ve yalnız kalma cesaretini gösteremiyorsaniz, ondan ayrılırsam kimi bulucam diye onun yaptığı kötü davranışlara katlanmaya devam ederseniz, erkek gittikçe daha da kötü davranacak ve bu korkunuzu size karşı kullanacaktır.
Harika bir itiraf. Şimdi eski sevgilinizin neden sizden hemen sonra biriyle olduğunu anladınız mı? Buna yalnız kalmaya cesaret” edememek diyoruz.
Ayrılan hiçbir kadın kolay kolay yalnız kalmak istemez, çünkü doğaları erkek gibi değildir. Bu sebeple daha İlişki bitmeden “monkey branching” dediğimiz 2. bir (uydu) erkekle kendilerini garantiye alırlar.
Aynı tekrar devam etmiş. “Sıradan, yetersiz, değersiz” hissetme döngüsü, tam da önceden anlattığımız Herb Goldberg’ün genel kadın ayrılık dinamiğinin bir çıktısıdır. Hep diyorum, insanlar farklı değildir, çoğunluk benzer hisseder ve davranır.
Emin olun şöyle düşünen birinin karşısında pişman da olsanız, düzelseniz de o ilişki kurtarılamayacaktır. Bu da erkeklere gelsin: ne olursa olsun ilişkiyi bu aşamaya getirmeyin, ilişkiler bitmeden önce kurtarılır.
Umarım bu itiraflar ve yorumlar bir aydınlanma oluşturmuştur.
senelerce mutsuz olduğu halde yalnız kalmaktan korktuğu için ilişkisini bitirememis biri olarak, dinlediğim çoğu kadında da gördüğüm şudur; erkeğe yalnız kalma korkusunu göstermek.
eğer erkek bu kadın yalnız kalmaktan korkuyor, beni terk edemez, bosanamaz, rest çekemez, dirdir eder ama bir yere gidemez diye düşünmeye başlarsa; gün geçtikçe artan dozda saygısızlığa, ilgisizliğe, umursamazliğa, merhametsizliğe, sorumsuzluğa katlanmak zorunda kalırsın. tersini daha hiç duymadım ve görmedim.
İşin kadını haklı gördüğümüz boyutuyla başlayalım.
Özellikle karşısında kısa süreli ilişkiden çıkmaya çalışan kadının diyebiliriz. Şurada anlatmıştık, kadının size ilgi duyması ve sizin kötü davranmanız başta koraledir, siz kötü davrandıkça kadın size daha da bağlanır fakat bir süreden sonra noluyor ya der? Benzer durum çoğu kadında görülür ve Dr. Herb Goldberg bunu kitaplarında genellikle işlemiştir. Özetle eğer kadını çok sıkarsanız, kendini gerçekleştirememiş hisseder, hiç sıkmazsanız hipergamiye göre otorite hissetmediği için ilişkiniz yine bozulur. Yani ona nefes almalı fakat aynı zamanda sınırlarını çizmelisiniz, tabii sizinle olmak istiyorsa.
Özellikle şuna dikkat edin:
kadın “benimle ilgilenmiyor, kötü davranıyor, ilişkide hep haklı olduğunu düşünüyor” gibi tekrara saran düşüncelere girdiyse tehlikelidir.Başta red pill’e giren ve vaadedilenleri gören çoğu erkek de bu hataları, özellikle kötü davranmayı öfke aşamasında yapar.
Yalnız bu, sizin ona itaat etmeniz ya da yazıda bahsedildiği gibi “yalnız kalma korkusuyla sizi tehdit etmesini” kabul etmeniz demek değildir. Hiçbir kadının size herhangi bir korku yaşatmasına, üstü kapalı ya da açık tehdit etmesine izin vermeyin. Buna cesaret edilmesi bile size saygı duymadığını ya da sınırlarınızı test ettiğini gösterir.
Çerveçe hep siz de olmalıdır. Emin olun ki bir ilişkide ya siz ya da kadın bu korkuyu yaşar. Eğer o kadın size bunu yaşatmaya çalışıyorsa ve siz bu yemi yiyorsanız, önce soylenen-kadinin-anlatmak-istedikleri artar, ardında da ayrılırsınız.
biz kadınlar sevdiğimiz adam için mücadele ederiz, erkeğin kötü yönlerinin değişmesi için sabrederiz, ilişkide sorun olmasın diye kolayca affederiz, iki güzel lafa yelkenleri suya indirir, sürekli yalan söyleyen adamın bile özrüne inanmak isteriz.çünkü kadın ilişkisini düzeltmek ister, adama devamlı şans bundan verir, ondan kopmak vazgeçmek istemez. peki bunca emeğin, didinmenin, kendini paralamanin sonu ne mi olur? hüsran olur, hayal kırıklığı olur, pişmanlık olur…
Giriş doğru. Burada kadın kötü davranışa katlanamadığı için ayrılma aşamasına çoktan gelmiş, yani erkeğe yalnız kalma korkusunu yaşatsa ve ayrılsa bile o arzu eskisi gibi sürmeyecek ve kadın bunu fark ettiği anda gidecektir. Çoğu böyle davranır ve 2 sebeple vazgeçer.
Siz kadına başta anlattığım gibi devamlı kötü davranırsınız. Kadın kısıtlandığını ve aşırı kontrol altında olduğunu hisseder.
Bazen de her şey yolundadır, kadının ilgisi kaymıştır ve böyle düşünerek kendini sabote etmeye başlar ve erkek de biraz gevşemişken bir anda kadına ilgi gösterir. Oysaki hipergami kendi seviyesine ilgi duymaz, bu yatırım karşılığında kadının sizde soğumasını kolaştırır ya da minnet duymasını sağlarsınız. Minnet ayrılık süresini sadece uzatır. Nadiren işe yarar. Kadında büyük değişiklik varsa ve kuşkulanıyorsanızÖNCE SİZ TERK EDİN.
erkek kadının çabasını anlayacak durumda değildir, kadına hakettiği değeri vermez, boyle bir kadın için çabalamaya ihtiyaç duymaz.
çünkü erkekler kadının yalnız kalma ve kaybetme korkusunu anladıkları için bunu sonuna kadar suistimal ederler. kadını korkusundan sömürürler.Burada dark triad bir erkeğin karşı tarafı sömürmesinin muhtemel sonuçlarını görüyor da olabiliriz. Yalnız sıkıntı şu: Gerçekten dark triad sahibi bir erkek durumu bu hale getirmez, öncesinde kendi bitirir. Bitirmiyorsa muhtemelen kadının zannettiğinden daha çaresiz ve mavi haplı bir erkektir. Yine de belirtilen saptama yanlış.
Çoğu erkek kaybetme korkusunu anladığı için değil, ilişki yatırımını ilişki içinde maliyetli bulduğu için ilgisini kaybeder. Örneğin evlenen erkekler romantizmini kaybeder. Çoğunlukla bu bir suistimal değildir. Sadece ufak şeyleri görmezler, çünkü kadın ve erkek FARKLIDIR. Erkek ilişki düzgünse rutini bozmaz ama her kadın duygusal iniş çıkış yoksa belli aşamalarda drama yaratır. İşte bu üstteki de bir drama da olabilir. İlişki ayrıntılarını bilmediğimiz için kendi ilişkinizde bunu belirlemek size kalmış.
Burada ince bir ayrım daha var. Acaba
gerçekten böyle sömüren bir erkekten mi, yoksa “beta öder” modunda kendine yetmeyen birinden mi bahsediyor? Yani o erkeğe gerçek arzu devam etseydi, ilgi görmediğini mi düşünürdü, yoksa onun için delirir, kıskanır mıydı?Haklı da olabilir ama bizim çıkartacağımız sonuç şudur: “Gerçek arzuyu her ne olursa olsun sürdürdün, bu bir şekilde yok olmuşsa ilişkiyide durmak için bahane üretmeyin, pazarlık yapmayın!”
bir ilişkide kaybetme korkusu karşılıklı olmalı, biri çok korkuyor diğeri hiç korkmuyorsa; ilişkinin dinamikleri bozulur, özen ve saygı biter.
ilişki birinin üstüne yıkılır öbürü o yıkıntınin üstünde tepinmeye daha çok onu ezmeye devam eder.
Tipik eşitlikçi düşünen kadın doğasının çıktısı bunlar. 2 cinsin arzu dinamiğinin oluşması erkeğin üstünlüğüne bağlıdır. Onu kaybetmekten korkan bir erkeğe, zaten arzu duyulmaz. Bunlar hep son dönemde ortaya çıkan düşüncelerinin yansımaları.
Çerçeve ya kadında ya da erkektedir ama bir tarafta yoğun bir kaybetme korkusu da olmamalıdır. 2 tarafta zaten olamaz. Doğaya aykırıdır. Esas mesele çerçeveyi taşıyan tarafın ilişkiyi doğru yönetmesidir ki ilişki ancak “erkek iyi yönetirse” mümkündür. Başka hiçbir yolu yoktur!
Emin olun kontrol kadındaysa olur, aldatılır ve kapı paspası olarak hayatınıza devam edersiniz. Yanlış yöneten erkek olursa kadın üstteki gibi “ilgi göstermiyor bu erkek bana” der. Sizce hangisi daha kötü?
Zaten o kadın eziliyor, dayak yiyor, şiddete maruz kalıyorsa ve buna rağmen ilişkiden çıkamayıp böyle yazıyorsa bağımlı kişilik bozukluğuna sahiptir, bozuk şemaları vardır. Tam tersi durum yani erkeğin dayak yemesi zaten tartışmaya bile açık değil.
kötü bir ilişkiniz varsa ve yalnız kalma cesaretini gösteremiyorsaniz, ondan ayrılırsam kimi bulucam diye onun yaptığı kötü davranışlara katlanmaya devam ederseniz, erkek gittikçe daha da kötü davranacak ve bu korkunuzu size karşı kullanacaktır.
Harika bir itiraf. Şimdi eski sevgilinizin neden sizden hemen sonra biriyle olduğunu anladınız mı? Buna yalnız kalmaya cesaret” edememek diyoruz.
Ayrılan hiçbir kadın kolay kolay yalnız kalmak istemez, çünkü doğaları erkek gibi değildir. Bu sebeple daha İlişki bitmeden “monkey branching” dediğimiz 2. bir (uydu) erkekle kendilerini garantiye alırlar.
uyanın ve kendinize bunu yapmayın, kendi hakkıniza girmeyin.
yalnız kalmaktan korktuğunuz için size saygısızlık yapan, canının istediği, sıradan, yetersiz, değersiz biriymişsiniz gibi davranan erkeğe tavrınızı koyun, haddini bildirin, sizi üzmesine izin vermeyin hala düzelmiyor, en küçük bir pişmanlık emaresi göstermiyor, bir de üste çıkıp sizi suçluyorsa; hayatınızdan çıkarın. bir daha da şans vermeyin. sizi haketmeyen bir erkeğe paspas olacağınıza, tek başınıza kraliçe olun.Aynı tekrar devam etmiş. “Sıradan, yetersiz, değersiz” hissetme döngüsü, tam da önceden anlattığımız Herb Goldberg’ün genel kadın ayrılık dinamiğinin bir çıktısıdır. Hep diyorum, insanlar farklı değildir, çoğunluk benzer hisseder ve davranır.
Emin olun şöyle düşünen birinin karşısında pişman da olsanız, düzelseniz de o ilişki kurtarılamayacaktır. Bu da erkeklere gelsin: ne olursa olsun ilişkiyi bu aşamaya getirmeyin, ilişkiler bitmeden önce kurtarılır.
Umarım bu itiraflar ve yorumlar bir aydınlanma oluşturmuştur.