Bir gün, kirlarda gezintiye çikan bir adam, kenara oturdugu otlardan birinin dalinda , küçük bir kozanin varligini fark etti. Koza ha açildi ha açilacak gibiydi.
Adam , bunun bir kelebek kozasi oldugunu tahmin ediyordu. Böyle bir firsat bir daha ele geçmez diye düsündü; ve bir kelebegin dünya yüzü gördügü ilk dakikalara sahit olmak istedi.
Dakikalar dakikalari kovaladi , saatler geçmeye basladi , ama henüz kelebegin küçük bedeni o delikten çikmadi. Sanki, kelebegin disari çikmak için çaba harcamaktan vazgeçmis olabilecegini düsündü.
Sanki kelebek elinden gelen her seyi yapmis da , artik yapabilecegi bir sey kalmamis gibi geldi ona. Bu yüzden , kelebege yardimci olmaya karar verdi: cebindeki küçük çakiyi çikarip kozadaki deligi bir cerrah titizligiyle büyütmeye basladi.Böylece , bir-iki dakika içinde kelebek kolayca disari çikiverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük , kanatlari burus burustu.
Adam kelebegi izlemeye devam etti; çünkü kanatlarinin her an açilip genisleyecegini ve narin bedenini tasiyacak kadar güçlenecegini umuyordu.
Ama bunlardan hiçbiri olmadi. Kelebek , hayatinin geri kalanini , kurumus bir beden ve burusmus kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de , asla uçamadi.
Adamin bütün iyi niyetine ve yardimseverligine ragmen anlayamadigi sey , kozanin kisitlayiciliginin ve buna karsilik kelebegin daracik bir delikten disari çikmak için gereken çabanin , Allahin kelebegin bedenindeki siviyi onun kanatlarina göndermek ve bu sayede kozanin kisitlayiciligindan kurtuldugu anda onun uçmasini saglamak için seçtigi bir yol olduguydu.
Bu gerçegi ögrendiginde , hayat boyu unutamayacagi bir sey de ögrenmisti: Bazen , hayatta tam olarak ihtiyaç duydugumuz sey , çabalardir. Eger Allah , hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi , o zaman , bir anlamda sakat kalirdik . Olabilecegimiz kadar güçlenemezdik o zaman . Ve asla uçamazdik..
Adam , bunun bir kelebek kozasi oldugunu tahmin ediyordu. Böyle bir firsat bir daha ele geçmez diye düsündü; ve bir kelebegin dünya yüzü gördügü ilk dakikalara sahit olmak istedi.
Dakikalar dakikalari kovaladi , saatler geçmeye basladi , ama henüz kelebegin küçük bedeni o delikten çikmadi. Sanki, kelebegin disari çikmak için çaba harcamaktan vazgeçmis olabilecegini düsündü.
Sanki kelebek elinden gelen her seyi yapmis da , artik yapabilecegi bir sey kalmamis gibi geldi ona. Bu yüzden , kelebege yardimci olmaya karar verdi: cebindeki küçük çakiyi çikarip kozadaki deligi bir cerrah titizligiyle büyütmeye basladi.Böylece , bir-iki dakika içinde kelebek kolayca disari çikiverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük , kanatlari burus burustu.
Adam kelebegi izlemeye devam etti; çünkü kanatlarinin her an açilip genisleyecegini ve narin bedenini tasiyacak kadar güçlenecegini umuyordu.
Ama bunlardan hiçbiri olmadi. Kelebek , hayatinin geri kalanini , kurumus bir beden ve burusmus kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de , asla uçamadi.
Adamin bütün iyi niyetine ve yardimseverligine ragmen anlayamadigi sey , kozanin kisitlayiciliginin ve buna karsilik kelebegin daracik bir delikten disari çikmak için gereken çabanin , Allahin kelebegin bedenindeki siviyi onun kanatlarina göndermek ve bu sayede kozanin kisitlayiciligindan kurtuldugu anda onun uçmasini saglamak için seçtigi bir yol olduguydu.
Bu gerçegi ögrendiginde , hayat boyu unutamayacagi bir sey de ögrenmisti: Bazen , hayatta tam olarak ihtiyaç duydugumuz sey , çabalardir. Eger Allah , hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi , o zaman , bir anlamda sakat kalirdik . Olabilecegimiz kadar güçlenemezdik o zaman . Ve asla uçamazdik..