Sevgili Atam!
Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş,
Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş,
Temel eğitimini tamamlamış, Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan,
Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.
Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.
İlkokul birdim. Miniciktim.
Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi,sınıfımda bilim öğrenecektim.
Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
Bakışların keskindi.
ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din.
Çocuktum...
Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım
sol-sağ-sol
Sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık...
Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık.
(Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23Nisan'lara
yanarım.)
Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin,
Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
Özgür geleceklere açılan pencereydin.
Sözün özü benim sevgili atam;
Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
Beni milli bir şekilde eğitenler,
Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini,
Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini,
Yes, it is a pensil demesini,
Deli İbrahim'in küpesini,
Bir bir kafama yerleştirdiler de;
Bana senin insan yönünü anlatmadılar.
Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini,
Aşık olduğunu, Evlendiğini, Boşandığını,
Kim bilir kaç geceler
Savaş meydanlarında cesetlere bakıp,Için için ağladığını,
Özlemlerini, hasretlerini,
Geleceği kazanmaya dair fikirlerini,
Anlatmadılar.
Bana, bize, tüm dünya gençlerine
Bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım
sol-sağ-sol
sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı.
Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.
( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.)
Bir yandan;
Heykellerini diktik,
Dağa-taşa silüetlerini çizdik,
Her kitaba, her yazıya
Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.
Bir yandan;
Her işin kolayına kaçtık,
Ticarette kazık attık,
Üretim yerine kopyaladık,
Bilimadamlarını sindirdik,
Aydınları yargıladık,
Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik,
Çoktan yere nice amaçsız gençler yetistirdik.
Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik.
Eğitimi siyasete kurban verdik,
Ekonomiyi siyasete kurban verdik,
Aydınlık olması gereken gelecekleri
Siyasete kurban verdik.
Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
Benim biricik Atam;
Biz Demokles'in kılıcını sapından değil
Keskin yanından tutmayı marifet bildik.
Sözün özü sevgili Atam
Senin ruhunu gıdım gıdım içtik,
Tükettik...
Tükettik...
Tükettik...
Dedemden babama, babamdan bana
Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek
Enkaz bile bulamayacağız...
Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli;
Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni
Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek,
Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti...
Uzun bir yoldu...
Yorucu ve yıpratıcıydı...
Adidas'larımız eskidi,
McDonalds'ta mola verdik.
Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini
Biz "Her Türk dünyaya bedeldir"anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
Verdiğin en önemli görev:
Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem
Türk istiklalini ve cumhuriyetini
İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, bilirim.
Muhtaç olduğum kudretin,
Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim...
Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş,
Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş,
Temel eğitimini tamamlamış, Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan,
Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.
Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.
İlkokul birdim. Miniciktim.
Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi,sınıfımda bilim öğrenecektim.
Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
Bakışların keskindi.
ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din.
Çocuktum...
Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım
sol-sağ-sol
Sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık...
Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık.
(Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23Nisan'lara
yanarım.)
Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin,
Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
Özgür geleceklere açılan pencereydin.
Sözün özü benim sevgili atam;
Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
Beni milli bir şekilde eğitenler,
Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini,
Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini,
Yes, it is a pensil demesini,
Deli İbrahim'in küpesini,
Bir bir kafama yerleştirdiler de;
Bana senin insan yönünü anlatmadılar.
Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini,
Aşık olduğunu, Evlendiğini, Boşandığını,
Kim bilir kaç geceler
Savaş meydanlarında cesetlere bakıp,Için için ağladığını,
Özlemlerini, hasretlerini,
Geleceği kazanmaya dair fikirlerini,
Anlatmadılar.
Bana, bize, tüm dünya gençlerine
Bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım
sol-sağ-sol
sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı.
Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.
( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.)
Bir yandan;
Heykellerini diktik,
Dağa-taşa silüetlerini çizdik,
Her kitaba, her yazıya
Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.
Bir yandan;
Her işin kolayına kaçtık,
Ticarette kazık attık,
Üretim yerine kopyaladık,
Bilimadamlarını sindirdik,
Aydınları yargıladık,
Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik,
Çoktan yere nice amaçsız gençler yetistirdik.
Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik.
Eğitimi siyasete kurban verdik,
Ekonomiyi siyasete kurban verdik,
Aydınlık olması gereken gelecekleri
Siyasete kurban verdik.
Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
Benim biricik Atam;
Biz Demokles'in kılıcını sapından değil
Keskin yanından tutmayı marifet bildik.
Sözün özü sevgili Atam
Senin ruhunu gıdım gıdım içtik,
Tükettik...
Tükettik...
Tükettik...
Dedemden babama, babamdan bana
Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek
Enkaz bile bulamayacağız...
Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli;
Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni
Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek,
Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti...
Uzun bir yoldu...
Yorucu ve yıpratıcıydı...
Adidas'larımız eskidi,
McDonalds'ta mola verdik.
Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini
Biz "Her Türk dünyaya bedeldir"anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
Verdiğin en önemli görev:
Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem
Türk istiklalini ve cumhuriyetini
İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, bilirim.
Muhtaç olduğum kudretin,
Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim...