• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Birazda Hikaye Okuyalim +18

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Ben öldüm galiba!


Mezbahadan et tasiyan bir tirin sabahin erken saatlerinde yüklenip bir an önce yola çikmasi gerekiyormus. Ise sabahin kör vakti gelen isçiler, tiri yüklemeye baslamislar. Alelacele isi bitirmisler. Tirin soförü arkadaki soguk hava deposunun kapisi kapatilir kapatilmaz yola çikmis. Ancak son eti çengele takmaya ugrasan isçinin içeride kaldigini kimse farketmemis. Uyku sersemi olan isçi de basina gelen korkunç seyi, ancak tir hareket edince farkedebilmis. Tir hiç durmadan 8 saat yol alacagindan, arkadaslari kayboldugunu farketmezlerse donarak ölecegi kesinmis.

Bir süre duvarlari yumruklamis ama sesini duyuramayacagini biliyormus. Bir süre sonra üsümeye basladigindan hareketleri yavaslamis ve bir kenara çöküp ölümü beklemeye baslamis. Oturup kaçinilmaz sonunu beklemeye baslamis ve cebinden çikardigi kagit kaleme yazmaya baslamis. 1. saat: çok üsüyorum; 2. saat: her yerim uyusuyor; 3. saat: ayaklarimi hissetmiyorum; 4. saat: donarak ölmek istemiyorum, kalemi tutucak gücüm kalmadi, ellerim dondu...

Tir etleri teslim edecegi yere geldiginde söförü dondurucunun kapisini açinca içerisinin soguk olmadigini farketmis. Sabah yola çikarken aceleden dondurucuyu çalistirmadigini hatirlayan soför, lanetler okurken kösede büzülmüs yatan isçiyi görmüs. Adamin uyuyakaldigini sanan soför, isçiyi sarstigi halde uyandiramamis.

Polis olaya el koymus, soför tutuklanmis. Bir müddet sonra adli tabip raporunda isçinin ölüm nedeni vücut isisinin hizla düsüsü oldugu açiklaninca temize çikmis. Megerse talihsiz isçi psikolojikman ölmüsmüs.
 
Cin''le dalga geçince

17 yasindaydim ve annemin memleketi olan Giresun'daydik. Döndü abla o siralarda 22 yasinda falandi (annemin amcasinin kizi). O'nu her gece cinler döverdi ve üzerinde tasidigi kuran'i çikartmasi için baski yaparlardi. Birlikte yatiyorduk onlarda kaldigim zamanlarda ama sabahlari vücudunun her yerinde morluklar oluyordu bende ise hiçbirsey olmuyordu ve hiçbirsey hissetmiyordum... Bir gece Döndü, ablasi, ablasinin akrabasi Emine ve onun nisanlisi epey geç saate kadar oturduk. Döndü'nün annesi ise saat 11 gibi yatti uyudu baska odada. Biz hala sohbet ediyorduk. Saat gece 02.00 olmustu.. Ben cin çagirmayi önerdim. Bu onlara da cazip gelmis olacak ki kabul ettiler. KIKI adinda kibrit cinini hepiniz duymussunuzdur. Bir kutudan 4 tane kibrit çöpü aldik ve cin çagirdik dualarla. Bu islerden çok iyi anliyordu Döndü. Sorular soruyorduk kibritlerde saga sola hareketle bize cevap veriyordu. Ben yasiminda küçük olmasindan dolayi bayagi zirvalamaya baslamistim. Cin ile dalga geçiyordum. Yanimdakiler ise iyice korkmuslardi benim cine ileri geri konusmamdan! Beni sürekli sus diye uyariyorlardi. Neyse bir müddet sonra isik kendiliginden kapandi kalktim dügmesine bastim açtim, arkami döndüm ki tekrar çat!! diye dügmeden kapandi isik.. Bulundugumuz oda köy evi oldugundan mutfak ve oturma odasi bir kullanilan bir oda.. Mutfak dolabi zangir zangir titremeye ve tabaklar birer birer yere dökülmeye basladi.. Hepimiz korkudan sapsari olmustuk TV açik degildi birden TV açildi. O zamanlar sadece TRT 1 gösteriyordu köy yerinde. Bilmedigimiz yabanci kanallar fisek gibi açilip kapaniyordu.. Biz binbir dua okuyarak cini göndermeye çalisiyorduk. Artik yorulduk ve kibrit çöplerini masanin üzerine biraktik. Aman Allah'im cin gitmemisti, ve masanin üzerindeki kibrit çöpleri kendiliginden hareket ediyordu. Döndü'nün akrabasi olan kadin bayildi bayilacak. Saat 04.00 olmustu artik ve Döndü'nün akrabasi olan Eminenin nisnlisi eve gidecekti. Köy yerlerini bilirsiniz acayip sessiz ve ürkütücü olurlar. Evine gidecegi yol da ormanin içinden geçen ve derenin oldugu bir yer. Neyse bu çikti gitti ve biz cini göndermek için ugrasmaya devam ettik.. Tabi ki basaramadik öyle kizdirmisim ki onu her yeri darmadagin etti diyebilirim... Ve isin ilginç yani yan odada yatan yengemin çit bile duymamis olmasiydi.. Sabah ezani okunurken hepimiz korkudan ve uykusuzluktan uyuyakalmisiz.. Yengemin sesiyle uyandik, ORTALIGIN HALI NE BÖYLE diye soruyordu. Ona anlattik o da ürperdi ve kizdi bize.. Emine'nin nisanlisi da ertesi günü geldi ve gece eve gittigi yolda onu taslamisti cinler, bu taslar pek bir yerine isabet etmemissse de omuzuna ve alnina çarpmis ve oldukça morarmisti.. Ayni gece ben ananemin evine gittim yatmaya ve o gece Döndü ablami da çok sikistirmislar ve acaip dövmüs cinler. Kiz günlerce vücudu ve yüzü morluklar içerisinde gezmek zorunda kaldi... Komsumuz olan bir hocaya olanlari anlattik! Hoca bile dehsete kapildi ve cinin beni yasim küçük oldugu için affettigini yoksa yetiskin bir insanin cinle o sekilde dalga geçse çarpilacagini, agzinin burnunun ters dönecegini söyledi...
 
Seytanla Tanisma

Balikesir'deki bi kiz lisesinde yatakhanenin birinde, kizlari gece uyku tutmayinca birbirlerine hikayeler anlatmaya baslamislar. Bunlarin çogu da okullarina ait korkunç olaylarmis. Güya seytan çok eski zamanlarda burada yasayan bir ailenin fertlerine dadanmis ve onlarin ruhlarina giriyomus. Inanisa göre seytanin ayaklari terstir ya, o insana da seytan girince dogal olarak ayaklari ters dönüyormus.

Aradan bi kaç saat geçmis. Gruptakilerin uykusu gelince herkes yatagina gitmis. Kizlardan biri accayip sikismis. Tuvalete gidecek ama anlatilanlardan epey bi korktugu için gidemiyomus. Alt ranzada yatan arkadasini dürtüp uyandirmis. Diger kiz da bu hikayelerden en çok etkileneniymis. Zaten zar zor uyudugundan hiç kalkmak istememis. Ancak arkadasi israr edince onunla tuvalete gitmek zorunda kalmis. Arkadasi tuvalete girince o da kapinin önünde beklemeye baslamis.

Diger kiz tuvaletten çiktiginda bi tuhaf bakiyomus. Bizimki anlatilanlarin etkisiyle de olsa gerek direkt kizin ayaklarina bakmis. Bi de ne görsün! Arkadasinin ayaklari ters dönmüs. Parmaklari arka tarafa bakiyomus. Kizcagiz çiglik çiglik kaçmaya baslamis. Kosarken de ara sira arkasina bakiyomus. Tam bu sirada koridorda belletmen ögretmenle çarpismis. Kiz nefes nefese basina gelenleri anlatmis. Sonunda, "Hocam inanamiyorum, ayaklari resmen ters dönmüstü" demis. Ögretmen, "Benimkiler gibi mi yani?" diyerek ayaklarini göstermis. Kiz kafasini asagi indirince belletmenin ayaklarinin da 180 derece arkaya baktigini görmüs. Napsin kizcagiz, bu manzarayla beraber oracikta aklini yitirmis..
 
Korku

bir zamanlar eski bir evde bes kisilik bir aile yasarmis ailenin en büyük üyesi bir gün evde yalniz oldugunda uyumak için odasina çikar. Bir saate yakin uyuduktan sonra çocuklarin odasindan sesler duyarak uyanir. çocuklarin okuldan geldiklerini zannederek odaya dogru yönelir. Kapiyi tiklatir, Içerden ses gelmeyince içeri girer. Odanin bos oldugunu görür yerde kan damlarinin mutfaga dogru oldugunu görür. Korktugu için mutfaga gidemez hemen karisini arar karisi yaninda cocuklarin oldugunu söyleyerek eve dogru geldiklerini söyler. Adam korkusu biraz hafifler mutfaga dogru tekrar yönelir, sonradan vazgeçerek olisi arar. Polis yarim saat sonra kapiyi çalar. adam kapiyi açar. adam kan izlerini göstererek mutfaga girer. mutfaga girdiginde kedinin agzinda kanlar içinde farenin oldugunu görür adam utarak polisten özür diler...
 
Mezar


Babaannemin anlattigina göre bizim köyde iki adam iddaaya tutusmus.Biri digerine "Sen gece yarisi mezarligin içinden geçemezsin" demis.Digeri de "geçerim ne olacak"demis.Adam "O zaman gece yarisi ikimiz birlikte gidelim sen eline bir biçak al mezarligin ortasinda ki bir mezara sapla gel.Sabaha bakariz beraber"demis.Gece olmus iki arkadas gitmis.Adam girmis mezarliga 1-2 saat geçmis adam gelmiyormus.
Diger arkadasida korkmus.Köyden birkaç kisi çagirmis.Bir bakmislar adam yerde yatiyor.Ölmüs. Merak etmisler.Bide bakmislar adam biçagi kendi paltosuna saplamis.
Yani arkadaslar adam mezarliga gitmis.Biçagi bilmeden kendi paltosuna da saplamis.Ve adam mezardan biri beni çekiyor diye kalp krizi geçirerek ölmüs.
 
Kara Büyü



Bir gün ev arkadasimla can sikintisindan kendimize bir büyü bulmayi ve bunu insanlar üzerinde denemeyi düsündük öyle saçmasapan bazi kelimeleri bir araya getirdik ve bunlari ezberledik. Bu sadece ikimizin bilcegi bir büyü olmaliydi. Ama ne için yapilmasi gerektigine karar veremedik ve yattik.

Ertesi gece yilbasi partisi için aldigim cadi sapkasini basima taktim ve üzerime siyah biseyler giydim bir mum yakip isiklari söndürdük. Bu büyüyü diger ev arkadaslarimdan birine yapacaktim. Olayi önemsemesi için onu inandirdik ve konsantre olmasini sagladiktan sonra büyüye basladim ve bir gece önce uydurdugumuz sözcükleri söylemeye basladim. Büyü bittikten sonra isiklari yakip gülmeye basladik. Büyüyü uydurdugum arkadasimla Sule'ye (büyüyü yaptigim arkadasim) gülüyorduk o ise hiç tepkisiz oturuyordu. Iste tam o sirada birden gök gürlemeye ve simsek çakmaya basladi. Elektrikler kesildi. Yazin ortasinda havanin böyle birden patlamasi bizi hem sasitmis hem de korkutmustu. Bi müddet öylece jeneratörün devreye girmesini bekledik . On saniyede devreye girmesi gerekirken girmedi Biz de mum yaktik ve bütün gece korkudan uyuyamadik.Yagmur sabaha kadar yagdi. Sule ise ateslendi ve ailesini çagirmamizi istedi. O gün ögrendik ki jeneratör bozulmus. Aksama dogru Sulenin ailesi geldi ve onu kayseri deki evlerine götürdüler.Bir ay sonra da gelip esyalarini aldilar ve Sule bir daha ne geldi ne aradi.
 
Karabasan



Ramazan ayinin ortalarindaydik. Ertesi gün oruç tutmak için sahura kalktim ve uykulu bir halde yemek yedikten sonra, henüz daha sogumayan sicak yatagima uzandim. Uykuya dalar gibi olmamla birlikte üzerimde bir agirlik hissettim. Gözümü açtim ve hareket etme çabalarim sonuçsuz kaldigini gördüm. Yatagimin bulundugu yerden yemek masasinda yemek yiyen annemi görmeme ragmen bir türlü hareket edememem, beni çok sasirtmisti. Vücudumun hiç bir noktasini hareket ettiremememin yani sira parmagimi bile kipirdatamamam beni iyice telaslandirdi. çünkü daha önceden böyle bir olayla hayatim boyunca karsilasmamistim. Müthis bir güç harcamama ragmen hareket edemiyordum ve avazim çiktigi kadar bagirmaya basladim. Aman Allah'im sesim de çikmiyordu. Yaklasik 3-4 metre uzakta olan anneme lütfen beni kurtar dercesine çirpinmalarima karsi bir türlü kendimi farkettiremiyordum. Artik dayanamayarak gözlerimi kapadim ve "Yeter artik ne zaman bitecek bu iskence? Yoksa ölecek miyim?" gibi düsüncelere dalarken, birden birinin elini omzumda hisettigim anda üzerimdeki agirlik bir anda yok oldu. Bagirarak gözlerimi korkuyla açtigimda omuzundaki elin anneme ait oldugunu görmenin rahatligiyla, yataktan siçrayisimin sesi tüm ev halkini ayaga kaldirmisti. Peki neydi o üstümdeki cisim? Bir insan uykuda olabilir ama gözleri açik asla.
 
Hayal(mi)?


Aksamlari çok yemek yedigimde zor uyur ve genelde kabus görürüm. Yemegi yine fazla kaçirmistim. Hiç karabasan görmedim. Ama bu yemege görürüm artik diye düsünüp uyumaya koyuldum. Sadece terliyor, bir o tarafa bir bu tarafa dönüyordum. Tam daldigim sirada, birinin bana baktigini hissettim -Biraz korkagimdir. - hemen irkildim. Odamin yarisi kadar bir gölge hafif hareketlerle bana dogru bakiyordu. En kötü yani ise bunun rüya olmadigini biliyordum. Elim lambanin dügmesini ariyordu ama bulamiyordum. Nefes alamadim ve bagiramadim. Elektrik dügmesini buldum ama açmaya çok korkuyordum. Gözlerim bana anlamsizca baktigina inandigim gölgeye dönüktü... Isigi açtigimda sandalyemin üzerine yigili elbiselerin, onlarinda üzerinde kedimin bana baktigini gördüm. Nede olsa hepsi birden kocaman bir soru isaretiydi benim için. Içim rahatlamisti. Kedimi sevmek istedim. Hirlayip yok olup gitti. Asabi bir kedi degildir. Bende tekrar yattim. Aniden tekrar birinin bana baktigini hissederek irkilip isigi açtim. Ayni manzaranin tekrari olmasi benim sinirimi bozmustu. Gülmeye basladim. Daha sonra sinirlerim yatissin diye kalkip bir kahve yapmaya karar verdim. 20 dakika sonra odama döndüm. Tüylerim diken diken olmustu. Kedim ayni pozisyonda hiç oynamadan duruyordu. Pencerem açik olmasina ragmen odamda agir bir koku vardi. O tatli kedimin hareketsizce gözlerimin içine bakmasi beni oldukça etkilemis olacak ki birden aglamaya basladim. Sinirlerim bozulmustu. Arkadasimi aradim. Hemen buraya gelmesi gerektigini ve sinirlerimin bozuldugunu söyledim. Döndügümde kedim yerinde yoktu. Koku arttikca artiyordu. Ama nereden geldigini anlayamamistim. Odayi aramaya basladim. Heryeri kokluyordum. Balkon tarafindaki camdan asagiya dogru bakarken hizla kapim çarpti. Hemen kapiya kostum fakat açmaya korkuyordum. Kapinin öteki tarafindan kedimin çikaramayacagi sesler duyuyordum. Kalbimin nasil attigini hala hatirlarim. Bagirmaya basladim. Koku, sinirbozuklugu o garip seslere bir de telefonun o yüksek sesi katilmisti. Derin bir nefes aldim, kapiyi açtim ve dogru tuvalete gittim. Yansimam beni ürkütmüstü. Sinirbozuklugunun verdigi yorgunluktan olsa gerek kendi yansimamin bana oyun oynadigini düsündüm.Tam bayilip kalacagimi sandigim sirada telefon tekrar çaldi. Açmaya cesaret edemedim önce. Sonra içeri gidip ahizeyi kaldirdim, kulagima dayadim... Telefonda arkadasimin sesini duydum. Gelemiyecegini söylerken, birden sesi degismeye basladi. Sanki sesi apartmandan ayni anda gelir gibi yakindan duyuyordum. Tüylerim ürpermisti. Ben hiç konusmadigim halde bana açiklamalar yapiyordu. Açikcasi saçmaliyordu. Bana ikide bir "gelmeyeyim ben, ama sana bisey olmayacak. O sadece alacagini alip gidecek." diyordu. Kedim etrafta gezerken normal sesler çikarip geziyordu. Eski tedirginligim kalmamisti. Neydi? Kedime ruh mu girmisti? Hayir. Ya kapi? Hava akimindan çarpmisti. Arkadasimin ise içmis olacagini düsündüm. Ama koku gerçekti..
 
Falci



Olay 1999 yazinda gerçeklesmisti. Ben bu tarihte Erdek'te bir otelin barinda çalisiyordum. Bu nedenle geceleri geç yattigim için öglen kalkiyordum. Yine böyle gece geç saatlere kadar çalistigim bir günün ertesi;öglen saat 4 gibi kalktim ve her zaman yemek yedigim yer olan otelin karsisindaki büfeye gittim. Orada otelin güvenliklerinden biriyle karsilastim ve beraberce bir masaya oturduk. Yemegimizi yerken yanimiza benim arkamdan biri yanasti ve aynen su cümleyi söyledi:
-"falina bakmami ister misin?"
Ben bu lafin bana söylenmedigini düsünerek tostumu yemege devam ederken.Sesinden kadin oldugunu anladigim o sahis ayni soruyu tekrarladi:
-"falina bakmami ister misin?"
Bunun üzerine dayanamayip arkami döndüm. Ben de herkes gibi, döndügümde o tipik falci kiligindaki birini görecegimi sandigimdan hizli ve sinirli bir dönüs yaptim ki bunun bir diger nedeni o güne kadar fala inanmiyor olmamdi. Kadinla göz göze geldik ve kadin az önce sordugu soruyu benim ona herhangi bir sey söylememe firsat vermeden yineledi:
-"falina bakmami ister misin?"
Ben de üzerimde neden oldugunu bilmedigim o bir anlik saskinligi atarak hizli bir sekilde “hayir” diyerek arkami döndüm .Bunun üzerine yanimdaki güvenlik arkadasimin kadina "benim falima bak" dedigini duydum. “Duydum” diyorum çünkü o 3-5 saniye arasi sanki yasanmamis gibi geliyordu. Arkadasim kolumu tutarak benim de baktirmami parasini kendisinin verecegini söyledi. Ben de gayri ihtiyari sanki bunu yapinca rahatlayacakmisim gibi kafami olur anlaminda salladim. Iste tam bu sirada falci kadin arkadasima onun falina bakmayacagini söyledi ve benim yanima gelerek sanki bir “Ridvan”(cennetin bekçisi) gibi tepemde dikildi. Bunun üzerine ben de ne istedigini istediginin para mi oldugunu sordum. Falci kadin aynen sunlari söyledi:
-falina bakicam!
Ben de sanki bu bir oyunmusçasina;
"-niye"dedim.
Kadin buz gibi donuk sesiyle
“-çünkü az önce istedigini söyledin” dedi.
Az önce kaynagini bilmedigim o -irkilme sebebim- gibi görünen kadin bana bir anda çekici gelmeye basladi. Ve aklimdan ““neden olmasin ki ne kaybedersin ki zaten”” denen o en tehlikeli düsünce geçti ve falci kadina “TAMAM” dedim.
Kadin hiç duraksamadan yanima oturdu ve kafasini yere dogru egerek bana sag elimi uzatmami söyledi. Ben de biraz yaramazlik olsun diye aklimdan sol elimi uzatmak geliyordu ki falci kadinin agzindan beynimdeki tüm kani donduran su sözler döküldü.
“Sakin ha yanlis elini uzatmak gibi haylazca bir sey yapma.”
Iste o an kendimi felç olmus gibi hissettim. Oradan gitmek istiyordum ama mümkün degildi. Ayaklarim sanki yere mihlanmis gibiydi. Ben bu korkuyla karisik durumda sag elimi kadina uzattim. Kadin parmaklarimin arasina bir bezden siktigi siviyi sürdü ve sag elimi sol elimle kapatti. Ve sonra sanki bana acirmisçasina bakti. Ardindan elimi açti ve bir seyler mirildanmaya basladi. Bi an sustu ve bana kelimelerine hiç aralik vermeden sunlari söyledi:
“Bir kagit alacaksin ve bu seni büyük bir toplulugun içine sokak, 3 gün içerisinde çok sevdigin iki insani kaybedeceksin. Su an sikintilarin var ama yarin bunlarin hepsi sona erecek. Annen çok uzaklardan bir haber alacak. Ve en son söyledigi söz ise suydu 2 abinden büyük olani küçük olanindan daha uzak bir yere gidip sizden ayrilacak.
Olayin hikaye kismini geçerek size o hafta olan olaylardan bahsedeyim.2 gün sonra üniversite sinav sonuç kagidim geldi ve ben artik bir kalabaligin içinde olmaya hak kazanmistim. Bundan bir gün sonra kuzenim intahar ettigi haberini aldik ve ayni gün dayim kalp krizinden öldü. Ortanca abim aniden askere gitmeye karar verdi ve diger abim de üniversite için Avusturalya’ya gitti. Ben bu olayin üzerinden yaklasik 3 yada 4 ay sonra tesadüfen tekrar Erdek'e gittim. Aklima bu kadin geldi ve aramaya karar verdim. ancak tüm aramalarim bosa çikmisti ki. Son bir kez ugradigim benzin istasyonundakilere sorarken birisi bana o kadini tanidigini ancak o kadinin yaklasik 3 sene önce öldügünü söyledi. Benim o anki halini tarif edemiyecegim için bu tarifi size birakiyorum. Daha sonra adama olayi anlattim .Adamin bana inanmamis oldugunu anlasam da kadinin yasadigi yeri bilip bilmedigini sordum. Bana kadinin evini tarif edebilecegini söyledi. Ben tarif dogrultusunda eve gittim. Ancak gittim yer bir ev degil harabeydi. Yanmis yikik dökük içinde sarap içenlerin oldugu yikinti bir yerdi. Ben evin içine girdim biraz dolastim içerde sarap içen insanlara böyle birini görüp görmediklerini sordum. Kimse görmedigini söyledi ben de ümidimi kesmis evden tam ayrilacagim sirada az önce çiktigim merdivenlerin üstünde kadinin benim elimin üstüne siktigi bezi gördüm. Diyeceksiniz ki ayni bez oldugunu nerden biliyorsun.

çÜNKÜ O GÜNDEN SONRA SAG ELIMDEKI KOKU HIç çIKMADI...
 
Kanli Gömlek



Bu olay, Marmara Üniversitesi Ingiliz Dili ve Edebiyati Bölümü’nü 1993 yilinda bitiren Dilek isimli bi kizin basindan geçmis. (Böyle anlatiliyo, soyadi yok) Dilek bi gün okuldan çikmis, durakta minibüs bekliyomus. Yalniz korkunç da yagmur yagiyomus bu arada. Kizin önüne bi araba yanasmis. Iyi giyimli, temiz yüzlü bi genç, Yanlis anlamayin ne olur. Ben de yakin zamana kadar ögrenciydim. Islanmayin, gelin ben sizi uygun bi yere kadar birakayim demis. Dilek kiz, basta biraz tereddüt etmis ama çocugun iyiniyetine inanmis ve arabaya binmis. Yolda sohbet filan etmisler. Hoslanmislar birbirlerinden. çocuk, Lütfen izin verin sizi evinize birakayim. Bakin yagmur da iyice hizlandi demis, Dilek kabul etmis taabi. Sohbet iyice koyulasmis. Kizin evine gelmisler, bu arada telefon degis tokusu yapmayi da ihmal etmemisler. Dilek çok etkilenmis çocuktan. O hafta her telefon çaldiginda yüregi hop etmis, Ay benimki mi ariyo? diye telefona kosmus. Ama arayan olmamis maalesef. Dilek yüzünü kizartip çocugu aramaya karar vermis, Belki numarami kaybetmistir, n’olucak ki ben arasam deyip kandirmis kendini. Telefonu aglamakli bi kadin sesi açmis. Meger teyze, bizim çocugun annesiymis ve hiçkira hiçkira, oglunun trafik kazasinda öldügünü söylemis. Anlattiklarindan Dilek anlamis ki, çocuk onu biraktiktan 5 dakika sonra yapmis kazayi. Keske eve biraktirmasaydim. Benim bunun sorumlusu diyerek hemen kendini suçlamaya baslamis. Suçluluk duygusundan kurtulmak için teyzeden adresi almis, En azindan bassagligina gideyim bari diye düsünmüs. Ziyaret aglamakli ve de yasli geçmis. Ayrilma vakti geldiginde iyice havaya giren kiz, Bana oglunuzdan bi hatira verir misiniz? Onu gerçekten çok sevmistim demis. Bunun üzerine anne içeriye gitmis, döndügünde elinde çocugun kaza günü üzerinde olan gömlek varmis. Üstelik de hala kanlar içindeymis gömlek. Dilek çok kötü olmus, gömlegin niye saklandigi ve niye ona verildigi anlamsizligina ragmen yine de kadini kiramayip almis kanli gömlegi. Ama eve gelir gelmez ilk isi gömlegi yikayip, ütülemek olmus. Bütün gece gömlege baka baka, zir zir aglamis. Sürekli de, Onu ben öldürdüm, onu ben öldürdüm diye tekrar ediyomus kendi kendine. Artik aglamaktan bitap düstügünde gömlegi yastiginin altina koymus ve yatmis. Sabah uyandiginda kendini daha iyi hissediyomus. Ama yastigi kaldirdiginda bi de görmüs ki gömlek yine kanlar içinde. Inanamamis bu duruma. Heralde dün o kafayla iyi yikayamadim diyerek yeniden yikamis gömlegi. Ama ertesi sabah da hiç bi degisiklik yokmus gömlekte, yine kanlar içindeymis..
 
Geri
Top