““Annemle babam çok kötü kavga etmişlerdi. Annem, ‘Yeter, bıktım artık, ayrılacağım’ diye bağırınca, babam ‘Ne halin varsa gör’ deyip kapıya yürüdü. Annem kapının önüne geçip ‘Bir yere gidemezsin, bu işi çözeceksin’ diye babamı içeri itmişti. Ben 9 yaşında bir kız çocuğuydum.
Ertesi gün okula gitmiştim. Aklım annemle babamın kavgasındaydı. Ben yokken bir şey olur diye korkuyordum. Okul bittiğinde, koşarak eve gittiğimi hatırlıyorum. Annem kanepeye uzanmıştı.Başına ıslak bez bağlamıştı. Yanına oturdum. Biraz sonra babam geldi. Annemin yanına hiç uğramadan, balkona geçti.
Babamın yanına gittim. Babam ‘Nesi varmış?’ diye sordu bana. ‘Başı ağrıyor’ dedim. Bir şey demedi, balkondan caddeyi baktı. Sonra döndü ‘Yemek var mıymış git bir sor’ dedi. Annemin yanına koştum, ‘Anne, babam yemek var mı diye soruyor’ dedim. Annem, ‘Hizmetçisi yok, gitsin kendisi hazırlasın’ dedi.Babamın yanına çekinerek tekrar gittim. Babam, ‘Ne diyor?’ dedi, ‘Yemek yokmuş’ dedim. Bir şey demedi, yüzünü sokağa çevirdi. Sonra bana döndü, ‘Yirmi sene sırtımda taş taşıdım, bir lokma ekmeği hak edemedim’ dedi. Ağlamasın diye yüzüne dokundum.
Kalbimin acısıyla balkonda uyumuşum. Babam, kucağına alıp, yatağa götürürken uyandım ama uyuyor gibi yaptım. Odama girince annem geldi ‘Çekil şurdan’ diye babamı itti. Üstümü hızlı hızlı çıkardı, geceliğimi giydirdi, yatağa yatırdı, ‘Dön sırtını yat, uyu’ dedi.
Çocukluğum böyle geçti. Şimdi ben de bir anneyim. Kızım ne zaman koltuğun üzerinde uyuyup kalsa, babası usulca kucağına alıp, yatağına götürüyor. Uyanmasın diye, yavaşça öpüyor, üzerini örtüp sessizce odadan ayrılıyor. Ben kenarda onları seyrederken kalbim hala acıyor.”
Hani bir söz var ya, atlar tepişir ama arada tay ezilir diye... Anne babalar birbirleri ile çatışırken, kendilerine değil, çocuklarına zarar verdiklerinin farkında olamıyor. Kırk yaşına da gelse o çocuğun kalbi acımaya devam ediyor. Bitmiyor acısı