Çirkin Kral
Forum Tutkunu
“Dondurma istiyorum!” diyemedik annemize, cebinde parası olmadığını onun kadar iyi bilirdik. Hiç yaş eksilmedi gözlerimizden, camdan izlerken dilencileri. Yaşımız kadar küçüktü boyumuz, yüreğimiz kadar büyüktü ruhumuz. Kimse fark etmedi büyümemizi, herkes kendisiyle çok meşguldü fark etmeye... Kimse anlamadı bizi, herkes çok meşguldü “küçüğün saçmalıklarını dinlemeye”… Oysa biz erken anlamıştık bu dünyanın kavramlarını, gerçeklerle oynardık oyuncak yerine. Sanma yoksulluk değildi bizim ki, sadece yüreğimiz fazla zengin fazla engindi… Nice yoksullar gördük hissetmeyi, düşünmeyi unutan… Bizim ki karın açlığı değil, yürek açlığı idi… Çocuklar kaçarken yağmurdan, camdan izlerken sokağın ıslanışını; biz ıslanırdık açıkta katreler okşarken sokağı…
Korkmazdık karanlıktan, geceler günlerimiz, günlerimiz geceydi. Şairin dediği gibi, “gecelerimiz gün kadar aydınlık, günlerimiz gece kadar sırlı ve saklıydı”. Yıldızlarla sohbet eder, onları dost yapardık kendimize.. güneş kıskanırdı dostluğumuzu, daha çabuk doğardı her gece. Küçücük ellerimiz iyi saklardı bir parça ekmeği, güvercinler aç kalmasın diye, karnımız boş olsa da sabahtan beri. Ne kadar tekrarlasa da annemiz sokak kedilerinin pis olduğunu, yine de sakladık kucağımızda, yavaşça okşadık titrekliklerini, ellerimizde hissederken kalplerini. Hayatın özüydü bu, her kalp atışı, bizde titredik onlarla soğuktan, sonra ağladık yine atıldıklarında soğuğa.
Ürkektik herkesden çok, ama korkmadık ölümden, ne de hayattan… tek korkumuz insanlardı, tek kötü zaten insanlardı. Ürkekliğimiz önüne geçemedi cesaretin, savaş açtık küçücük bedenlerimizle hayata, sisteme, en çok da insanlara… Taşlardı belki tek silahımız, ufacık yumruklarımız güçsüzdü belki de, ama yüreklerimiz yıkabilirdi dağları…
Biz küçükken çok büyüdük. Büyüdükçe hüznümüz arttı, yaşlar çoğaldı gözlerde, aşk büyüdü yüreklerde, ama küçülmedik!
Dünya küçüldü,
Sistem küçüldü,
En çok da insanlar küçüldü,
Biz küçülmedik…
Dünya yıkıldı üzerimize,
İnsanlar tecavüz etti benliğimize,
Ezildik belki ama,
Ezmedik,
Küçülmedik!!
Belki makbereydi yürüyüşümüz, kabirdi tek huzur dolu yuvamız. Ama biz küçülmedik… Ufacıktı kabrimiz, sıcacıktı toprağımız, yoktu belki mezar taşımız.. ama biz küçük değildik.
Yüreğimiz dev,
Bedenimiz küçüktü,
Ruhumuz hiç küçülmedi.
Korkmazdık karanlıktan, geceler günlerimiz, günlerimiz geceydi. Şairin dediği gibi, “gecelerimiz gün kadar aydınlık, günlerimiz gece kadar sırlı ve saklıydı”. Yıldızlarla sohbet eder, onları dost yapardık kendimize.. güneş kıskanırdı dostluğumuzu, daha çabuk doğardı her gece. Küçücük ellerimiz iyi saklardı bir parça ekmeği, güvercinler aç kalmasın diye, karnımız boş olsa da sabahtan beri. Ne kadar tekrarlasa da annemiz sokak kedilerinin pis olduğunu, yine de sakladık kucağımızda, yavaşça okşadık titrekliklerini, ellerimizde hissederken kalplerini. Hayatın özüydü bu, her kalp atışı, bizde titredik onlarla soğuktan, sonra ağladık yine atıldıklarında soğuğa.
Ürkektik herkesden çok, ama korkmadık ölümden, ne de hayattan… tek korkumuz insanlardı, tek kötü zaten insanlardı. Ürkekliğimiz önüne geçemedi cesaretin, savaş açtık küçücük bedenlerimizle hayata, sisteme, en çok da insanlara… Taşlardı belki tek silahımız, ufacık yumruklarımız güçsüzdü belki de, ama yüreklerimiz yıkabilirdi dağları…
Biz küçükken çok büyüdük. Büyüdükçe hüznümüz arttı, yaşlar çoğaldı gözlerde, aşk büyüdü yüreklerde, ama küçülmedik!
Dünya küçüldü,
Sistem küçüldü,
En çok da insanlar küçüldü,
Biz küçülmedik…
Dünya yıkıldı üzerimize,
İnsanlar tecavüz etti benliğimize,
Ezildik belki ama,
Ezmedik,
Küçülmedik!!
Belki makbereydi yürüyüşümüz, kabirdi tek huzur dolu yuvamız. Ama biz küçülmedik… Ufacıktı kabrimiz, sıcacıktı toprağımız, yoktu belki mezar taşımız.. ama biz küçük değildik.
Yüreğimiz dev,
Bedenimiz küçüktü,
Ruhumuz hiç küçülmedi.